Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/220 E. 2023/12 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/220
KARAR NO: 2023/12
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2014/45 Esas, 2019/1225 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı iş sahibi tarafından takibe yapılan itirazda, borca konu makinenin sözleşme şartlarına uygun teslim edilmediğinin ve bu nedenle başka borçlarının kalmadığının belirtildiğini, ancak davalının makineyi teslim aldıktan sonra TTK.’da öngörülen sürelerde herhangi bir ayıp ihbarlarında bulunmadığını belirterek, haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 11.02.2011 tarihinde “Ultrasonik Yıkama Sisteminin İmalatı” konulu satınalma sözleşmesi ve eklerinin imzalandığını, işbu sözleşmede ve sözleşmenin ayrılmaz parçası olan teknik şartnamede belirlenen şartlar gereğince sözleşme konusu sistemin bugüne kadar çalışır vaziyette eksiksiz ve tam olarak kurulamadığını, bu nedenle teslimatın gerçekleşmediğini, bundan dolayı bir teslim formunun da düzenlenmediğini, müvekkili şirketin defalarca yazılı, e-mail ve sözlü olarak söz konusu sistemin kurulumunun tamamlanması, tüm fonksiyonları ile tam olarak çalışır hale getirilmesi, eksikliklerin ve hataların giderilmesi için talepte bulunmasına rağmen davacı tarafın sözleşme konusu sistemi bütün fonksiyonları ile tam olarak çalışır hale getiremediğini, bu nedenle bu sistemden beklenen faydanın sağlanamadığını, sözleşme konusu sistemin çalışması esnasında sık sık dikey kızaklardaki kasıntıdan dolayı makinenin zorlandığını ve arıza verdiğini, makinenin tekrar çalıştırılma işleminin otomasyon sistemini sıfırlamak ve makineyi yeniden başlatmak suretiyle yapıldığını, bu durumun süreklilik arz ettiğini, bu arızanın üretim kapasitesini düşürdüğünü ve çok miktarda fire ortaya çıkarıp beklenen verimliliği ortadan kaldırdığını, davacı tarafın sözleşme şartlarına ve yükümlülüklerine gereği gibi uymadığından sözleşmeden davacı tarafın hatası nedeniyle vazgeçildiğini ve sözleşmenin feshedildiğini, sözleşme konusu istemin kurulması için getirilen malzemelerin teslim alınmasına, bugüne kadar davacı tarafa ödenen 70.115-EURO’nun faizi ile birlikte 10 gün içinde iade edilmesine, aksi halde yasal yollara başvurulacağına dair davacı tarafa ihtarname gönderildiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, müvekkilinin sözleşmeyi haklı sebeple feshinin ve davacı taraftan alacağının tespitine, davacı tarafın varsa alacağından mahsubuna ve kalan bakiyenin davacı taraftan tahsiline, davacının kötüniyetli icra takibi başlatması sebebiyle %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamı, tanık delilleri, keşif ile yaptırılan inceleme sonucu alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi kök ve ek raporlarına göre, davacı yüklenicinin taraflar arasında imzalanan sözleşmeye uygun olarak borcunu yerine getirdiği, davalının edimi kabul ettiği, bu nedenle davacının davalıdan alacaklı olduğu, davalının temerrüde düşüldüğüne dair dosyaya bir belge ibraz edilmediğinden işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin de yerinde olduğu gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından, 9.467,02-TL. asıl alacak üzerinden yaptığı itirazın iptali ile, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yıllık %13,75 ticari faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, itirazın iptaline karar verilen miktarın %20’si olan 1.893,40-TL. icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar etmiş ve bilirkişi tarafından hazırlanan 27.02.2019 tarihli raporda da makinanın kullanımaz halde olduğunun tespit edildiğini, her ne kadar itiraza konu Bilirkişi Raporu’nda, müvekkilinin herhangi bir itirazı olmadığı ileri sürülmüş ise de, müvekkili şirket tarafından davacıya bir çok kez yazılı talepler (E-posta) gönderildiğini ve herhangi bir sonuç alınamaması üzerine de Büyükçekmece … Noterliği’nin 21.11.2013 tarih ve … yevmiye sayılı cevap ihtarnamesinde, davacının üzerine düşen yükümlülükleri yapılan birçok bildirime rağmen yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, ayrıca davacıdan satın alınan ürünün bedelinin yaklaşık %90’’ının müvekkili tarafından ödendiğini, söz konusu makine çalışşa idi müvekkili tarafından kullanılmadan bir kenara bırakılmasının hiçbir açıklaması olamayacağını, bu durum dahi davacı tarafından satılan makinanın eksik, hatalı ve fonksiyonlarının tamamlanmadığını göstermekte olduğunu belirterek, davanın kısmen kabulüne yönelik kısmın kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini veya yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı tarafından, davalı aleyhine 05/11/2013 tarihinde başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisine dayalı olarak bakiye 9.467,02-TL asıl alacak ve 3.775,85-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.242,87 TL’nin davalıdan tahsili talep edilmiş, davalı tarafça takibe itirazda ve davaya cevapta, davacının ayıplı ifada bulunması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği, bu nedenle davacının bakiye iş bedeli talep edemeyeceği gibi kendisine ödenmiş bulunan meblağı da iade etmesi gerektiği savunulmuştur. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasında “Ultrasonik Yıkama Sisteminin İmalatı” konusunda 11/02/2011 tarihli Satın Alma Sözleşmesi ve eki şartnamenin imzalandığı, sözleşmeye göre teslim tarihinin 31/03/2011 olduğu, davacı yüklenici tarafından bu sözleşme kapsamında imal edilen makinanın 20/04/2011 tarihli sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edildiği, faturasının ise 27/04/2011 tarihinde düzenlendiği, davalı iş sahibi tarafından davacı yükleniciye gönderilen 26/04/2011 tarihli ayıp ihbar e-maili mevcut olmakla birlikte davacı yüklenicinin son olarak 08/07/2011 tarihinde makinada iyileştirme çalışmaları yaptığını belirttiği, her ne kadar davalı iş sahibi tarafından davacı yükleniciye gönderilen Büyükçekmece … Noterliği’nin 21/11/2013 tarih ve … yevmiye sayılı fesih ihtarnamesi ile sözleşmeye konu sistemdeki ayıpların giderilememesi ve sorunsuz bir şekilde çalışır hale getirilememesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiği belirtilerek o zamana kadar ödenmiş bulunan iş bedeli kısmının iadesi talep edilmiş ise de, Mahkemece davaya konu makinanın başında yapılan keşfe dayalı olarak Öğretim Üyesi, Mali Müşavir ve Makine Yüksek Mühendisi’nden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 05/08/2016 tarihli kök bilirkişi heyeti raporunda, davaya konu makinanın çalıştırılmış ve ayıplarının giderilmiş olduğunun tespit edilerek, makinanın normal çalışır durumda olduğunun belirlenmiş olduğu, aynı bilirkişi heyeti eşliğinde yapılan 2. Keşfe dayalı olarak hazırlanan 27/02/2019 tarihli ek raporda, davalının makinayı parçalayıp kaldırmış olması olması nedeniyle yeniden bir çalıştırma yapılamadığından kök rapordaki görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığının belirtildiği, davalı vekiline 27.11.2018 tarihli duruşma ara kararı doğrultusunda yeniden yapılacak keşif için makinayı çalışır durumda hazır bulundurmaları gerektiğine dair ihtaratlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen bu ihtara uyulmamış olduğu, bu tespit ve delillere göre davacı yüklenici tarafından taraflara arasındaki sözleşmeye konu “Ultrasonik Yıkama Sisteminin İmalatı” ediminin yerine getirildiğinin ve teslim sonrasında iş sahibi tarafından tespit edilen bir takım ayıpların da, davalı iş sahibinin TBK’nın 475/I maddesi kapsamında kullandığı seçimlik hakkı doğrultusunda, söz konusu maddenin birinci fıkrasının 3 bendindeki “eserin ücretsiz onarılmasını isteme” düzenlemesi kapsamında davacı tarafından giderilmiş ve bu şekilde davalı iş sahibine eserin ayıpsız olarak teslimi ediminin yerine getirilmiş olduğu, davalı tarafça sözleşmenin 4. Maddesi kapsamında usulüne uygun bir teslimin gerçekleşmediği, bunun yazılı şekil şartı olduğu savunulmuş ise de, yukarıda açıklanan teslim sürecine dair sevk irsaliyesi ve e-mailler ile bilirkişi heyetince yapılan inceleme ile sözleşmeye konu makinanın ayıplarının giderilmiş ve normal çalışır durumda olduğunun tespit edilmiş olması karşısında tarafların fiili olarak bu teslim usulünden ayrılmış oldukları anlaşıldığından bu savunmaya bir değer verilemeyeceği, Eser sözleşmelerinde bedel bir miktar para olarak kararlaştırıldığından, tarafların sözleşmenin ifa ile sonuçlanmasından önce bu sözleşmeyi tek taraflı irade beyanları ile feshetmeleri (dönmeleri) mümkün ve karşı tarafın kabulüne bağlı değil ise de, yukarıda açıklandığı üzere, davalı iş sahibi tarafından teslimden önce fesih sözleşmeden dönme yoluna gidilmeyip, teslimden sonra TBK’nın 475/I-1. Madde ve bendinde düzenlenen “ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden dönme” düzenlemesi kapsamında fesih yoluna gidilmek istendiği, bu nedenle davalının söz konusu fesih bildirimine ifa anına kadar yapılabilen “sözleşmeden tek taraflı irade beyanıyla dönme” değeri verilemeyeceği, TBK’nın 475/I-1. Madde ve bendinde düzenlenen “ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden dönme” bakımından ise, yukarıda açıklandığı üzere mahkemece alınan bilirkişi raporuyla sözleşmeye konu sistemin ayıplarının giderildiği ve normal çalışır durumda olduğu tespit edildiğinden davalının buna dair savunmasının yerinde görülemeyeceği anlaşılmıştır. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı deliller ve ileri sürülen istinaf sebeplerine, davaya konu takipte talep edilen bakiye alacak miktarına ve işlemiş faize ilişkin olarak ayrıca ve açıkça bir istinaf itirazı da bulunmamasına göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 08/10/2019 tarih ve 2014/45 Esas, 2019/1225 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 646,69 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 161,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 484,79 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/01/2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava, eser sözleşmesi ilişkisine dayalı bakiye bedel alacağının tahsili amacıyla girişilen ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Davacı yüklenici şirket, davalı iş sahibi şirket ile imzalanan 11.02.2011 tarihli sözleşme uyarınca sözleşmeye konu “Ultrasonik Yıkama Sisteminin İmalatı” işini yaptığını ve tamamlayarak teslim ettiğini iddia ederek davaya konu takiple faturaya dayalı alacak talebinde bulunmuş; davalı iş sahibi şirket ise, işin ayıplı ifa edildiğini iddia ederek sözleşmeyi feshettiklerini, bu nedenle davacının kalan iş bedelini talep edemeyeceği gibi kendisine ödenmiş bulunan meblağı da iade etmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı tarafından sözleşmeye konu imalatın yapılarak davalıya teslim edildiği halde davalı iş sahibinin bedel ödeme borcu nedeniyle temerrüde düştüğünden bahisle davanın kısmen kabulü ile, takibin asıl alacak ve icra inkar tazminatı yönünden devamına, işlemiş faiz talebi yönünden ise istemin reddine dair verilen karar davalı tarafından süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir. Sayın çoğunluk kararı ile muhalefet gerekçesi arasındaki görüş farkı, işin usulünce teslim edilip edilmediği, eser sözleşmesi ilişkisinde yüklenicinin sözleşme konusu işi tesliminden sonra iş sahibinin sözleşmeyi fesih hakkının bulunup bulunmadığı konusundadır. Çoğunluk gerekçesinde, işin ayıplı da olsa teslim edildiği belirtilerek bu aşamada iş sahibinin sözleşmeyi feshedemeyeceği belirtilmiştir. Çoğunluk kararında işin yüklenici tarafından teslim edildiği kabul edilmiş ise de sözleşmenin 4. Maddesinde sözleşmeye konu yıkama sisteminin nasıl teslim edileceği kronolojik olarak belirli bir prosedüre bağlı tutulmuş ve en son taraflarca düzenlenecek bir teslimat formu ile (tutanakla) teslim edileceği düzenlenmiştir. Bu hüküm geçerli olup eser sözleşmesinde taraflar işin teslim şeklini kararlaştırabilirler. Yargıtayın kökleşmiş içtihat ve uygulamalarına göre sözleşmede kararlaştırılan teslim biçimi delil sözleşmesi niteliğinde olup tarafları bağlayacağından işin teslim edilip edilmediği ancak ve sadece kararlaştırılan şekilde bir teslimin yapılıp yapılmadığıyla ispatlanabilir ( olayımızda tutanakla). Delil sözleşmesi kesin delil niteliğinde olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi Hakim görevi gereği bunu kendiliğinden (re’sen) dikkate alması gerekir. Her ne kadar sayın çoğunluk kararında “…. Sözleşmeye konu makinenin ayıplarının giderilmiş ve normal çalışır durumda teslim edilmiş olması karşısında tarafların fiili olarak bu teslim usulünden ayrılmış oldukları….” belirtilmiş ise de, delil sözleşmesi bir vakıanın ancak ve sadece kararlaştırılan şekilde kanıtlanmasını zorunlu kıldığından tarafların bu konuda ayrıca ve açıkça bir anlaşması bulunmadığı sürece yorum yoluyla bu şartı hükümsüz kılacak şekilde değerlendirme yapmak iş bu usul hukuku müessesesinin niteliğine uygun düşmez. Eser sözleşmesinde teslim iradi olması gerektiğinden delil sözleşmesine aykırı bir fiili teslimden de söz edilemez. Bu durumda sözleşmeye uygun bir teslimin yapıldığı kabul edilemez.Yine çoğunluk kararında, eserin iş sahibine teslim edilmesiyle sözleşmenin ifa ile sonuçlandırılmış olduğu kabul edilerek bu nedenle feshedilemiyeceği belirtilmiş ise de, eser sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup sözleşmenin ifayla sonlandırıldığının kabulü için her iki tarafın da sözleşmeden kaynaklanan tüm edimleri yerine getirmiş olmaları gerekmektedir. Somut olayda bir an için yüklenicinin teslim borcunu yerine getirdiği kabul edilse dahi, akdin ifayla sonuçlandırıldığının kabulü için iş sahibinin de bedel ödeme borcunu yerine getirmiş olması gerekir. Başka bir anlatımla, karşılıklı haklar ve borçlar yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin borcunu yerine getirmiş olması kural olarak sadece onun ediminin ifayla sona erdiğini gösterse de diğer tarafın borcu devam ediyorsa sözleşme ilişkisinin ifayla sonlandırıldığı ileri sürülemez. Somutta iş bedelinin tamamı ödenmemiş ve ödenen meblağın da davalı iş sahibi tarafından iadesi istenmiştir. Kaldı ki, işin teslim edilmiş olması eserin iş sahibi tarafınan kabul edildiği anlamına gelmeyeceği gibi iş sahibi teslimden sonra eksik, ayıp ve hatta sözleşmeye aykırılık iddiasında bulunabileceğinden bu aşamada yüklenicinin tüm borçlarını ifa etmiş olduğu da kabul edilemez. O halde sözleşmenin ifayla sona erdiğinden de söz edilemez. Somut olayda davacı yüklenici bakiye bedel talebinde bulunmuş ise de, sözleşmenin davalı iş sahibi tarafından geriye dönük olarak sonlandırıldığı sabittir. Bedel (para) karşılığı düzenlenen eser sözleşmeleri kural olarak taraflardan biri tarafından tek taraflı irade beyanıyla sonlandırılabilir. Eser sözleşmesi ani edimli sözleşmelerden olup kural olarak geriye etkili olarak feshedilebilir. (=sözleşmeden dönme). Fesih iradesi kabule bağlı olmadığı için karşı tarafa ulaşmasıyla sonuçlarını doğurur ve bu beyan bozucu yenilik doğuran bir hak olduğu için geri alınamaz. Sözleşmeden dönme halinde sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden taraflar ifa yükümlülüğünden kurtulur ve karşılıklı hak ve borçlar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye edilir. Ayrıca sözleşmeden haksız nedenle dönüldüğü iddia ve ispat edilerek olumsuz zarar talebinde de bulunulabilir.Ayıpların varlığı ve niteliği (derecesi) ile süresinde ve usulünce ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, sonradan giderilip giderilmediği gibi hususlar iş sahibi tarafından ayıp nedeniyle kullanılacak seçimlik haklarıyla ilgili olup, eser sözleşmesi koşulları varsa ayıp iddiasına dayalı olarak veya kanunda özel olarak düzenlenen fesih sebepleri dışında da her hangi bir başka haklı nedenle veya keyfi olarak da sonlandırılabilir. Ancak sebepsiz veya haklı bir neden bulunmadan fesheden bunun hukuki sonuçlarına da katlanır. Ayıba dayalı fesih koşullarının bulunmadığı veya kusurların sonradan usul ve prosedürüne uygun şekilde giderilmiş olduğu kanıtlanır ise fesihte davalının haksız olduğu kabul edilecektir. Bu durumda da haksız feshe dayalı talepte bulunulabilir.Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalar ve belirtilen ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşme usulüne uygun olarak ifayla sona ermediğine göre davalı iş sahibi tarafından tek taraflı olarak ve geçerli bir şekilde geriye dönük olarak feshedildiği ( sözleşmeden döndüğü ) kabul edilerek bu durumda sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden öncelikle taraflar ifa yükümlülüğünden kurtulur ve karşı tarafa verdiklerini de sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebilirler. Ayrıca sözleşmenin haksız nedenle feshedildiği iddia ve isbat edilerek haksız feshe dayalı zarar talebinde de bulunulabilir. Açıklanan nedenlerle sözleşme geriye dönük feshedilmiş olması nedeyle davacı davaya konu takiple sözleşme ayaktaymış gibi bakiye bedel talebinde bulunamaz. Davacı imalat bedeli (sözleşme bedeli değil) ve/veya haksız feshe dayalı bir talepte de bulunmadığına göre davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine, koşullarının bulunması halinde davacının imalat bedeli ve hasız feshe dayalı talepte bulunmasında muhtariyetine dair esas hakkında yeniden hüküm kurmak gerektiği görüşü ile değerli çoğunluğun kararına katılamadığıma ilişkin karşı oy yazısıdır.