Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/208 E. 2023/394 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/208
KARAR NO: 2023/394
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2019/277 Esas, 2019/276 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların, davalının yapmış olduğu … Otel Renovasyonu kapsamında yapılacak olan “90 adet connection odadan ibaret …” ile … ve … villarının söküm işleri ile sökülen malzemelerin gösterilen yerlere taşınması konusunda 25.12.2013 tarihinde anlaştıklarını ve buna ilişkin sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmeye konu olan işlerin yapılıp tamamlandığını, sözleşmede belirtilen kar oranı taraflarca karşılaştırılmadığı için, bu kısma ilişkin müvekkilin ücretlerinin de belirlenmediğini, taraflar arasında asıl sorunun sözleşmenin “işin bedeli ve ödeme düzeni” başlıklı 5.maddesinde belirtilen, “bedelin belirlenmesinde oluşan maliyetler işverene sunulacak, tarafların üzerinde mutabık kalacağı kar oranı belirlenerek işin bedeli tayin edilecektir” hükmüne rağmen taraflarca kar oranı konusunda mutabakat sağlanamadığını, işin teslimi üzerinden uzun süre geçtiğini, otelin faaliyetlerine devam ettiği halde, müvekkilin asıl alacağı ve bu ticari işi yapma nedeni olan ticari kazancı yani karının ödenmediğini, bu sebeple davalıya karşı kar oranlarının belirlenmesi için dava açıldığını, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1077 Esas 2018/601 Karar sayılı dosyasıyla kar oranı belirlendiğini, gerekçeli kararda kar oranı belirlenirken KDV’nin de hesaplandığını ancak mahkemenin talep olmadığı için KDV’ye hükmetmediğini. İstanbul 3 ATM’ce verilen kararın istinaf incelemesi sonucu kesinleştiğini, anılan mahkemece belirlenen ve kesinleşen 526.788,12-TL KDV alacağın tahsiline yönelik İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazının iptaline, takibin devamına, kötüniyetli karşı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere üst hatten icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 25.12.2013 tarihinde “…” ünvanlı otelin bir kısım “söküm işleri ve sökülen malzemelerin taşınması” amacı ile Genel Taahhüt Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin “Maliyet+Kar” esasanıa göre akdedildiğini, taraflar arasında maliyet tutarı ve kar oranına ilişkin ihtilaf çıkması üzerine davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibini başlatığını, bu icra takibinde “Sözmeşme’nin 3.4. Maddesi gereğince yansıtma faturaları dahil olmak üzere toplam 14 adet faturanın kesildiğini, KDV dahil 29.274.571,45 TL’lik iş yapıldığının ikrar edildiğini, kar oranının maliyet üzerinden hesaplanacağının açık olduğunu, kar oranına konu edilen 14 adet hakediş bedeli açıklamalı faturanın KDV’li olarak müvekkili şirkete keşide edildiğini ve müvekkili şirket tarafından ödendiğini, sözleşmenin yalnızca maliyet+kar olarak belirlendiğini ve KDV’nin hariç tutulduğuna ilişkin bir hükmü içermediğini, VUK M.231/5 uyarınca davacı yüklenici tarafından kar oranına ilişkin süresinde keşide edilmiş bir faturanın bulunmadığını beyanla davacının davasının reddini, davacı aleyhine İİK 67/2 gereğince haksız talep edilen meblağın %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşme ve görülen kesinleşmiş dava ile icra dosyası incelendiğinde, davacının, davalıdan aralarındaki 25/12/2013 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanan ve sözleşmenin 5. maddesinde düzenlenen kar oranından doğan KDV alacağı talep ettiği ve her ne kadar taraflar arasında daha önce görülen ve istinaf incelemesi sonucu kesinleşen İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1077 Esas, 2018/601 sayılı kararının gerekçesinde KDV alacağı talep edilmediğinden bahisle taleple bağlılık ilkesi gereği KDV alacağına hükmedilmediği belirtilmiş ise de bu gerekçenin yerinde olmadığı kanaatine varılarak taraflar arasındaki sözleşmede gerek kâr oranı ve gerekse KDV hususunda sözleşmede açık bir düzenleme bulunmaması ve taraflar arasında kâr payına ayrıca KDV’nin de ödeneceğine dair bir mutabakat olmaması nazara alındığında davacı tarafın davalıdan aralarındaki sözleşmeden kaynaklı kar oranı alacağının yanında ayrıca bunun KDV’sini talep edemeyeceği sabit olup davalı tarafça KDV alacağına ilişkin başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yönelik yapılan itirazın haklı olduğu ve istinaf ilamında belirtilen gerekçenin de yerinde olduğu itirazın iptali davasının reddi gerektiği, davacının talepte kötüniyetli olduğunun ispatlanamamış olması ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği.gerekçesi ile; Davanın REDDİNE, kötüniyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş karara karşı, davacı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; söz konusu işin kar oranının serbest piyasa şartlarında %10 + KDV olduğunu, diğer bir anlatımla, kar oranının %10 + (%10 × %18) = %11,80 olduğunu, raporlarda görüleceği üzere bilirkişilerinde kar oranı toplam %11,80 bulduklarını İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin de bu husus kabul ettiğini, ancak istinafa konu yerel mahkemenin kararı ile kar oranının %10 olarak kabul edildiğini, bilirkişilerce belirlenen ve kabul edilen kar oranının mahkemece düşürüldüğünü, ancak kâr oranının toplam %10 olduğuna dair dosya kapsamında bilirkişi raporu da alınmadığını, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1.1. maddesi gereğince hak ediş bedellerinin işverence onaylandığı ölçüde Maliyet içine gireceğini, iş sahibinin buna onay verdiğini ve fatura bedellerini ödediğini, mahkemece maliyet olarak kabul edilen bedel içinde KDV’nin olduğu bu nedenle KDV’nin istenemeyeceğine dair değerlendirmesinin yanlış olduğunu, yapılan işin mahiyetine göre %10 + 1,8 = %11,8 kar oranına göre kalan kısım yönünden davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, eser sözleşmesi kapsamında kar alacağının KDV’sinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasında davalının yapmış olduğu … kapsamında yapılacak olan “90 adet connection odadan ibaret …” ile … ve … villarının söküm işleri ile sökülen malzemelerin gösterilen yerlere taşınması konusunda 25.12.2013 tarihinde anlaştıklarını, anlaşmada müvekkilinin ücretinin belirlenmediğini, müvekkilince edimin yerine getirildiğini, taraflar arasındaki anlaşmada müvekkili yüklenicinin kar oranı belirlenmediğinden ve bu konuda anlaşma sağlanamadığından İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1077 E., 2018/601 K. sy. Dosyasıyla davalıya karşı kar oranlarının belirlenmesi için dava açıldığını , davada kar oranının %15 olarak belirlenmesinin talep edildiğini, bu davada kar oranın belirlendiğini ve karara çıktığını, kararın da kesinleştiğini, bu mahkeme kararında kar oranının %10 +KDV olarak belirlendiğini, mahkemece davada KDV talep edilmediğinden belirlenen kar oranında tespit edilen alacaklarının kısmen kabul edildiğini, KDV’ye hükmedilmediğini, kar alacaklarının KDV’si için yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. KDV yapılan mal ve hizmet teslimlerinde, mal ve hizmeti teslim edenin ödediği ancak teslim alana yüklenen bir tüketim vergisidir. KDV mükellefi KDV kanunu 8. Maddede belirtilmiştir. KDV mal veya hizmet üretenlerce vergi yükümlüsünden tahsil edilerek devlete ödenen bir vergi türüdür. Mal veya hizmet üretenlerin ürettikleri mal veya hizmet karşılığı olarak KDV oranına göre KDV tahsil ederek bunu vergi dönemi içinde maliyeye beyanname ile bildirerek ödemeleri gerekir. KDV alacağının oluşması için KDV’yi doğuran olayın gerçekleşmiş olması gerekir. Mahkemece her ne kadar taraflar arasında KDV alınacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de KDV kanununda belirtilen ve istisnalar içinde sayılmayan mal ve hizmet teslimlerinde KDV alınması gerekmektedir. Davaya konu takipte KDV alacağının tahsili istenmiş olup, dayanak sözleşmede gerek iş bedeli açısından gerekse kar oranı bakımından KDV’ye yönelik kararlaştırma yapılmadığı, sözleşme bedelinin maliyet + kar şeklinde belirlendiği, götürü bedel olmadığı, KDV’ye ilişkin mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde yapılan imalat karşılığı imalatı yapan yüklenicinin hak ettiği karı için KDV talep edebileceği, taraflar arasındaki sözleşmede aksine kararlaştırma olmadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi kanaatle red kararı verilmesi hatalı olmuştur. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit (belirli) olması ve borçlunun takibe itirazında haksız olması gerekir. Somut olayda, davalı borçlunun borca itirazında haksız olduğu anlaşılmış ve KDV oranı da belli olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulü ile itirazın iptaline dair yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih ve 2019/277 Esas, 2019/276 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın KABULÜ İLE; borçlu davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında hakkında yapılan takibe asıl alacak olan 526.488,12TL yönünden yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, takibin asıl alacak miktarı olan 526.488,12 TL üzerinden takip talebinde belirtilen şartlarla aynen DEVAMINA, 4-Asıl alacak 526.488,12 TL’nin %20 si oranında hesaplanan 105.297,62 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMEİSNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 35.964,40-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 5.816,71-TL harcın mahsubu ile bakiye 30.147,69-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 5.816,71-TL peşin harç, 41,70-TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.858,41-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 75.946,69-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN1-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 16,50-TL posta masrafı ve 36,00-TL dosya masrafı reddiyatı olmak üzere toplam 201,10-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 03/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.