Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/2075 E. 2023/84 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2075
KARAR NO: 2023/84
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/06/2022
NUMARASI: 2021/415 Esas, 2022/518 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında eser sözleşmesi imzalandığını, 19/04/2012 tarihli eser sözleşmesi gereğince davalı yüklenicilerin sözleşmede her birisi için kararlaştırılan işleri gerçekleştirip, binayı müvekkiline teslim etmeyi taahhüt ettiklerini, sözleşmenin 6. Maddesinde inşaat süresinin 150 gün olarak belirlendiğini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/698 Esas sayılı dosyasında karşı tarafın beyanı ile doğrulandığı üzere inşaatın 22/02/2014 tarihinde kendilerine tamamlanarak teslim edildiğini, bu nedenle 15 aylık bir gecikmenin doğduğunu belirterek, günlük 150 dolardan 15 aylık gecikme cezasının taraflarınca İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla icra takibine konduğunu, davalıların haksız bir itirazla takibi durdurduklarını belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılardan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Her iki davalı vekili de ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçesiyle, sözleşmeye dayalı olarak istenen cezai şartın zaman aşımına uğradığını, 5 yıllık sürenin geçtiğini, onun dışındaki tüm delillerinin İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesindeki dosyada bulunduğunu belirtmişler; davalı şirket vekili ayrıca, müvekkili tarafından sözleşme gereği projeye uygun olarak havalandırma tesisatının yapıldığını, yüklendikleri edimin bu olduğunu, bu işi bitirince diğer davalının gerekli teçhizatı döşeyerek çalışır vaziyete getirip sistemi davalıya teslim edeceğini, müvekkili şirketin edimini yerine getirdikten sonra davacı tarafın ilave edimler istediğini, bunların sözleşme dışı olduğunu, bu nedenle sözleşmedeki sürenin bunlar yönünden işletilemeyeceğini, sözleşmedeki edim yönünden müvekkilinin herhangi bir gecikmesinin bulunmadığını savunmuş; davalı … vekili ise ayrıca, müvekkilinin sözleşme gereği edimini tam olarak yerine getirdiğini, davacının üçüncü şahıslara yaptırdığını iddia ettiği işlerin davacı tarafından ispatı gerektiğini, gecikmenin de davacı tarafından ispatı gerektiğini belirterek, davanın reddiyle birlikte davacı aleyhine kötü niyetli takip tazminatı talebinde bulunmuştur.Mahkemece, dava dilekçesinde belirtilen 22.02.2014 teslim tarihli dikkate alındığında 5 yıllık zamanaşımı süresinin 22.02.2019 tarihinde dolduğu, buna göre davaya konu takip tarihi 06.01.2021 itibariyle zamanaşımı süresi dolmuş olduğu gerkçesiyle, davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, davalılar tarafından sözleşmeye konu işin hiçbir zaman tamamlanmadığını ve teslim edilmediğini, ortada herhangi bir teslim olmadığından zamanaşımından söz edilemeyeceğini, mahkemece zamanaşımına esas alınan tarihin hatalı olduğunu, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/698 Esas sayılı dosyasına davalı … tarafından sunulan iş kabul yazısının taraflarınca hiçbir zaman kabul edilmediğini, bu belgeyi imzalayan …’in müvekkili şirketi temsil yetkisi bulunmadığını, …’in o dava dosyasındaki tanık ifadesinde de bu durumu doğruladığını ve belge üzerindeki imzanın da kendi imzasına benzemediğini belirttiğini, ancak ilgili tarih davacı tarafında kabulünde olduğundan şimdilik o tarihe kadar hesaplama yapılmasının talep edildiğini, ayrıca davalılara gönderilen 07.11.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmedeki cezai şarta ilişkin haklar saklı kalmak üzere uğranılan ve uğranılacak zarar için yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, bu ihtara bir cevap verilememesinden de davalıların işi tamamlamadığının anlaşılmakta olduğunu, müvekkillerinin İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/698 E. Sayılı dosyasında 22.02.2014 tarihinde işin teslim edilmediğine dair ikrarı bulunmadığını, ancak gönderilen ihtarname kapsamında sözleşmede belirtilen süre sona ermiş olduğundan cezai şart alacağının asıl borçtan bağımsızlaşarak asli bir borç kalemi olarak muaccel hale geldiğini, teslim edilmeye süre boyunca da devam edeceğini, asil borçtan bağımsızlaşan cezai şart alacağının genel zamanaşımı süresine tabi olacağını, bir an için 5 yıllık zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı varsayılsa dahi 2016 yılında davalı tarafça müvekkili aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esasa sayılı dosyasına itirazları üzerine açılan İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/698 E- sayılı dosyası ile zamanaşımının kesilmiş olduğunun, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi gereğince, davanın tümden reddi durumunda davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahib, davalılar ise yüklenicidir.Dava, taraflar arasındaki 19.04.2012 tarihli eser sözleşmesine dayalı olarak, davalı yüklenicilerin geç teslimde bulundukları iddiasıyla 22.02.2014 tarihine kadarki 15 aylık döneme ilişkin ifaya ekli cezai şart bedelinin davalılardan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalılar vekilleri cevaplarında, öncelikle zamanaşımı def’inde bulunulmuşlar, ayrıca sözleşmedeki edimler yönünden müvekkillerinin bir gecikmesinin bulunmadığını, davacının talep ettiği ek işler nedeniyle geçen süre için cezai şart talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, yukarıda özetlenen gerekçeyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, sözleşeme tarihinde (19/04/2012) yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 126/4 maddesi ile 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK’nın 147/6 maddesi hükümlerine göre eser sözleşmesinden doğan alacak davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, 818 Sayılı BK’nın 128, 6098 Sayılı TBK’nın 149. maddesi hükümleri gereğince zamanaşımı alacağın muaccel olması ile işlemeye başlayacaktır.Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, her ne kadar mahkemece “davacı tarafın, dava dilekçesinde 22/02/2014 tarihinin teslim tarihi olduğunu belirttiği ve bu tarihten itibaren cezai şart hesaplanması gerektiğini bildirdiği” belirtilerek, bu tarih esas alınarak davacı tarafın talebi için dava zamanaşımının 22/02/2019 tarihinde dolduğu kabul edilmiş ise de, dava dilekçesi içeriğine göre bu değerlendirmenin yerinde olmadığı, dava dilekçesinde kullanılan ifadenin “…davalı tarafça farklı bir derdest davaya sunulan belge ile dahi edimlerin Sözleşme’ye uygun ifa edilmediği gösterilmiştir. Zira 19.04.2012 tarihli Sözleşme’nin 6. Maddesinde, Yüklenicinin işi 150 gün içerisinde bitirip teslim edeceği ifade edilmesine karşın alındığı iddia edilen kabul yazısının tarihi 22.02.2014 olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla davalıların edimlerini ifa ettiği ihtimalinde dahi yaklaşık olarak 15 aylık bir gecikme söz konusu olmaktadır.” şeklinde olduğu, buna göre davalı tarafın taraflar arasındaki başka bir davada (İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/698 E sayılı dosyası) ileri sürmüş olduğu teslim tarihi olan 22/04/2014 tarihinin işbu dava dilekçesinde de teslim tarihi olarak kabul edilmiş olduğundan söz edilemeyeceği, sadece davalıların en azından bu tarihe kadar gecikmiş olduklarının kendi beyanlarıyla ortaya konulmuş olduğu belirtilerek bu tarihe kadar olan 15 aylık cezai şart bedelinin davaya konu icra takibinde talep edildiğinin dile getirilmiş olduğu, bu durumda mahkemenin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair gerekçesinin yerinde olmadığı, ancak davalıların zamanaşımı def’ilerine ilişkin olarak bu aşamada karar vermeye elverişli bir tahkikat yapılmamış olduğu, taraflar arasında görülen yüklenicilerden … firması tarafından iş sahibi …’e karşı açılan bakiye iş bedeli alacağına ilişkin diğer dava ile ilgili olarak verilen İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/698 E – 2020/84 K sayılı kararında, 22/04/2014 tarihinin dosyamız davalı … firması bakımından ifada (teslimde) bulunulan tarih olarak kabul edilmiş olduğu, o kararın istinaf edilmiş olduğu ve halen istinaf incelemesinde sırasını beklediği, buna göre teslim tarihinin gerçekte ne zaman olduğunun taraflar arasındaki diğer dosya kapsamı da göz önünde bulundurularak belirlenmesi ve neticesine göre davalıların zamanaşımı def’ilerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2022 tarih, 2021/415 Esas, 2022/518 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.