Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/201 E. 2023/431 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/201
KARAR NO: 2023/431
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2018/91 Esas, 2019/1113 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını, dosyada dayanak olarak iki faturanın bulunduğunu, iki faturanın da müvekkiline hiçbir zaman ibraz edilmediğini, hiçbir dayanağının olmadığını, 188.800,00 TL bedelli faturada yazan adres olan … Mahallesi … Sokaktaki binanın müvekkiline devredildiğini, davalının müvekkiline ilgili bina ile ilgili hiçbir borcu olmadığına dair bir ibraname verdiğini, 188.888,00 TL bedelli faturaya konu taşınmazın yapımının müvekkili tarafından bitirildiğini, bütün dairelerin müvekkili adına kat irtifakı kurulduğunu ve dairelerin daha sonra müvekkili tarafından başkalarına satıldığını, müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını, davalının bunun bilincinde olduğunu, 30/01/2010 tarihli olarak gösterilen faturanın dayanaksız ve asılsız olduğunu, öyle ki davalının defter kayıtlarınında bu faturanın hiçbir zaman Maliyeye ibraz edilmediğini, kaldı ki Maliyeye ibraz edilmiş olsa bile müvekkiline hiçbir zaman ibraz edilmediğini, ayrıca müvekkilinin böyle bir borcu olmadığına dair ibranamesi bulunduğunu beyanla davanın kabulüne takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu taşınmazın yapımı ile ilgili davacı tarafla anlaşıldığını ve bu anlaşmaya göre davacı tarafın söz konusu taşınmazı inşa edeceğini ve karşılığında 10 dairelik taşınmazın tüm hisselerini devralacağını, 29/08/2018 tarihinde davacı tarafa müvekkili davalı tarafından da 10 dairelik taşınmazın tüm hisselerinin devredileceğine dair ibraname verildiğini ancak söz konusu taşınmazın inşasının davacı tarafça tamamlanmadığını ve müvekkili davalıya ait … İnş. San. Tic. tarafından tamamlandığını, buna ilişkin Pendik Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğünden alınan İş Bitirme Tutanağı bulunduğunu, söz konusu 188.888,00 TL bedelli 30/01/2020 tarihli faturanın bu işe ilişkin olduğunu, bu sebeple davacı tarafın faturanın dayanaksız olduğu iddiasının yerinde olmadığını, davacı tarafın 188.888,00 TL bedelli 30/01/2010 tarihli faturaya dayanak olan işi kabul ettiğini ancak daha sonra yerine getirmediğini, 29.972,00 TL bedelli 02/02/2017 tarihli faturaya dayanak olan işi de müvekkili davalıdan talep ettiğini ancak söz konusu fatura kendisine ibraz edildiğinde bu faturayı kabul etmediğini, sırf bu tutumlarının davacı tarafın aleyhine ikame olunan icra takibine kötü niyetle ve takibi sürümcemede bırakmak amacıyla dava açtığının göstergesi olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davacı/takip borçlusu hakkında 17/07/2017 tarihli takip talebi ile 30/01/2010 tarihli ve 188.888,00 TL bedelli fatura ile 02/02/2017 tarihli ve 29.972,00 TL bedelli faturaya dayalı olarak ilamsız takip başlatıldığı, davacı/takip borçlusunun süresinde takibe itiraz etmemesi nedeni ile takibin kesinleştiği, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, Mali Müşavir bilirkişiden alınan rapora göre takibe konu faturaların davalının ticari defterinde kayıtlı olmakla birlikte davacı tarafın ticari defterinde kayıtlı olmadığı, ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerektiği, davalının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturanın dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerektiği, fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı (Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı), davada ispat külfetinin faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu iddia eden davalının üzerinde olduğu, davalının faturalara konu malları davacıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 Tarih, 2015/13357 Esas ve 2016/2695 Karar Sayılı İlamı), aynı şekilde akdi ilişkinin inkar edildiği hallerde, fatura düzenlenmesi ve tebliğ edilen bu faturaya süresinde itiraz edilmemesinin tek başına alacağın varlığını göstermeyeceği, fatura muhteviyatı malın teslim edildiğinin ispatının davalıya ait olduğu (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 06/01/2014 Tarih, 2013/17289 Esas ve 2014/619 Karar Sayılı İlamı), belgeleme ve kaydın belgeye (evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesi [“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi]’ne (TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) göre davalının ticari defterlerine tek başına kaydın belgeye dayanması ilkesine uygun olmaması nedeni ile itibar olunamayacağı, 30/01/2010 tarih ve 188.888,00 TL bedelli faturaya konu Orhangazi Mahallesindeki taşınmazda bulunan yapı ile ilgili olarak taraflar arasında sözleşme olduğu, davalının davacı tarafça inşaatın tamamlanmadığını iddia ettiği, davacının ise inşaatın anlaşma uyarınca tamamlandığını iddia ettiği, inşaatın davacı tarafça hangi aşamada bırakıldığına ilişkin dosyada herhangi bir delil ve tespit bulunmadığı, davaya konu 30/01/2010 tarihli faturanın davacı tarafça tamamlanmadığı iddia olunan inşaat ile ilgili davalı tarafça inşaatın tamamlanması için yapılan masraflar nedeniyle kesildiğinin davalı tarafça beyan ve iddia edildiği, 29/08/2008 tarihli ve Orhangazi mahallesindeki inşaatın tüm hisselerinin devrine ilişkin taraflar arasındaki sözleşmeden sonra işin davalı tarafından tamamlanması halinde davacının masraflardan sorumlu olacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı, davacının inşaatı tamamlamadığı iddiası ile ilgili olarak davalı tarafça zarara uğranıldığına ilişkin bir ispat da bulunmadığı, ayrıca 03/04/2019 tarihli davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde söz konusu faturanın sözleşme tarihinden sonra gerçekleştirilen işler ile ilgili olduğu ve ibra kapsamında bulunmadığı iddia edilmiş ise de dosyada bu yönde herhangi bir ispat bulunmadığı, 02/02/2017 tarih ve 29.972,00 TL bedelli faturanın ise davacının dükkanında yapılan iş bedeli olduğu davalı tarafça iddia edilmiş ise de bu yönde herhangi bir anlaşma yapıldığı ve işin yapıldığı hususları da ispatlanamadığı, davalı tarafa iddialarının ispatı için cevap dilekçelerinde dayanmış olmaları nedeniyle yemin delilinin hatırlatıldığı ancak davalı tarafın karşı tarafa yemin teklif etmediği, sonuç olarak faturalara konu mal/hizmetin davacıya teslimi/sunulduğunun ispatlanamadığı, bu nedenle davaya konu icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı gerekçesi ile; Davanın KABULÜNE, Davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yürütülen takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş, karara karşı, taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, dava dilekçelerinde talep etmelerine rağmen kötü niyet tazminatı konusunda mahkemece karar verilmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 188.888,00 TL bedelli faturaya konu … Mahallesi, … Sokak No:…’ de bulunan taşınmazın yapımının davacı tarafça tamamlanmadığı için müvekkili davalı tarafından tamamlandığını, müvekkili davalının, mülk sahibi ile yapılan sözleşmenin tarafı olduğunu ve söz konusu taşınmazın yapımı tamamlanmadığı takdirde müvekkili sorumlu olacağı için inşaatı kendisinin tamamladığını, bu inşaata yaptığı masrafları da davacıya fatura ettiğini, davacının iddia ettiği gibi inşaatı tamamlamadığını, bu durumun cevap dilekçelerinde sundukları Pendik Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü’nden alınan İş Bitirme Tutanağı ile ispat edildiğini, buna rağmen davacının inşaatın kendisi tarafından bitirildiğine dair herhangi bir kanıt sunamadığını, karşı tarafın o dönemde vergi kaydı bile bulunmadığından bu işi yapma ihtimalinin de bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin, davacıya söz konusu faturayı ibraz ettiğini, ancak davacı tarafça kabul edilmediğini, müvekkilinin de aralarındaki ilişkiye güvenerek davacıya herhangi bir ihtar ya da ihbar çekmemdiğini, fatura bedelinin de ödenmediğini, nitekim 19/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasında 29.08.2008 tarihli sözleşme ile müvekkilinin 10 dairelik inşaatın tüm hisselerini davacıya devrettiği ve inşaattan hiçbir hak talep etmeyeceğine ilişkin ibrada bulunduğu ancak bu ibranamede faturaların mevzu bahis olmadığının tespit edildiğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere söz konusu faturanın sözleşme tarihinden sonra gerçekleştirilen işlerle ilgili olup sözleşmedeki ibra kapsamında olmadığını, müvekkilinin söz konusu işlerin tamamını bitirdiğinin bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, bu nedenle söz konusu fatura açısında davacının borçlu olmadığına yönelik verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, diğer yandan 29.972,00 TL bedelli 02/02/2017 tarihli faturanın, davacının Maltepe Zümrütevler’ de bulunan dükkanına müvekkili tarafından yapılan iş karşılığı düzenlendiğini, davacının yargılama aşamasında işi müvekkilinin yaptığını kabul ettiğini, ancak söz konusu iş yapıldıktan sonra işi yapmasını istemediğini iddia ettiğini, söz konusu faturanın davacı tarafa ibraz edildiğini, ancak davacı tarafından kabul edilmediğini, davacının iddia etiği gibi ibraz edilmemesinin söz konusu olmadığını, bu hususa ilişkin cevap dilekçelerinde tanıkların mevcut olduğunu bildirdikleri halde mahkemece ön inceleme duruşmasında tanıkların isimlerini bildirmek için usulüne uygun süre verilmediğini ve tanıkları dinlenmeden hüküm kurulduğunu, bu sebeple verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuş, Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takipten olayı burçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekili davalının müvekkili hakkında yaptığı takip dayanağı iki adet faturadan dolayı borçlu olmadığını, fatura içeriklerini kabul etmediklerini belirterek borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir.Takip dayanağının, davalı tarafça davacı adına düzenlenen 30/01/2010 tarihli 188.888 TL bedelli ve adresi yazılı taşınmazla ilgili inşaat yapım malzemesi ve işçiliği açıklamalı fatura ile 02/02/2017 tarihli 29.972 TL bedelli Maltepe Zümrütevler asma kat yapımı, dış cephe kaplama ve alüminyum doğrama açıklamalı fatura olduğu anlaşılmıştır. Taraf iddia ve savunmalarından davalının yüklenici olduğu dava dışı arsa sahibi ile aralarında imzaladıkları KKİS’den kaynaklanan haklarını 29/08/2008 tarihli adi yazılı belge ile davacıya devrettiği, anılan adi yazılı belgede devirden dolayı söz konusu inşaat ile ilgili her hangi bir hak talebinde bulunmayacağının davalı tarafça belirtildiği, adi yazılı belgenin taraflarca imzalandığı ve taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Menfi tespit davalarında kural olarak alacağın varlığını ispat külfeti alacaklı davalıdadır. Davalının, yüklenici olarak dava dışı arsa sahipleri ile yaptığı KKİS’ince üstlendiği inşaat yapım işini 29/08/2008 tarihli belge ile davacıya devrettiğini, karşılığında 10 adet bağımsız bölümün davacıya verildiğini, ancak davacı tarafça bir kısım işlerin yapılmamış olması nedeniyle bu işleri onun yerine kendisinin yaptığını, bunu da faturalandırdığını belirterek davaya konu takiple alacak talebinde bulunduğunun anlaşılmasına göre davalı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunmuş olup, buna göre davalı tarafça yapılan iş olup olmadığı, yapılan iş bulunması halinde bedelinin yapıldığı yıl mahalli rayicine göre belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile tanık deliline dayanmış, 2. Cevap dilekçesi ile tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Mahkemece davalıya tanıklarının dinlenilmesini isteyip istemediği, dinlenilmesini istiyor ise adreslerini bildirmesi için süre verilmeden ve tanık delilini kullanması olanağı tanınmadan yemin delili hakkında ihtarda bulunulması yersiz olmuştur. Mahkemece yapılacak iş, davaya konu takibe dayanak faturada ve davalının cevaplarında hangi işlerin tamamlandığı kalem kalem belirtilmediğinden davalıdan faturaya konu hangi eksikleri tamamladığı ve işleri yaptığı açıklatılarak, açıklama ve fatura içeriği işlerin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hangi tarihlerde yapıldığı konusunda taraf tanıklarının dinlenilerek, tanıkların beyanda bulunmaları halinde tanık beyanları ile dosyaya sunulan adi yazılı belge ve gerekmesi halinde 188.888 TL bedelli faturada ve dosya içine sunulan iş bitirme tutanağında yazılı taşınmazla ilgili tapu kayıtları ile var ise dava dışı arsa sahibi ile davalı arasında yapılan KKİS de getirtilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar vermek olmalıdır. Mahkemece taraf delillerinin tamamı toplanmadan karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-a6 maddesi ile kabulü ile kararın kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, karardan sonra davalı asilin vefat ettiği dosya içine istinaf aşamasında sunulan veraset ilamından anlaşılmakla, davalı mirasçılarını davaya dahil etmek üzere davacı tarafa ilk derece mahkemesince süre verilmesi, verilen süre içinde davalı mirasçılarının davaya dahil edilmesi halinde davaya devam edilmesine, dairemiz kararı gereğince davacının istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarih, 2018/91 Esas, 2019/1113 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.