Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1992 E. 2023/439 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1992
KARAR NO: 2023/439
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2022
NUMARASI: 2014/16 Esas, 2022/157 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … Tic. Ltd. Şti. ile davalı arasında TV yayıncılığı için yapılan programlar ile ilgili cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalıya bu ticari ilişki nedeniyle verilen hizmet ve yapılan işlere ait faturaların karşılığı bedellerin uzun bir süre ödenmediğini, davalı firmanın ödemelerini aksatması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yapılmış ise de, davalı tarafından takibe karşı haksız itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, alacağının likit/belirlenebilir olduğu da dikkate alınarak takip alacağının %20’sindan az olmamak üzere borçlu/davalı … A.Ş. (… Yay AŞ)’nin icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ve karşı dava dilekçesi ile; davacı-karşı davalı tarafça yapılmış olan icra takibine ve itirazın iptali davasına konu borçlarının olmadığını, zira davacı tarafın müvekkili nezdinde doğmuş alacağının kendilerinin muaccel ve temerrüde uğramış alacakları sebebiyle sona erdiğini, karşı taraf-davacının müvekkile borçlu olmasına rağmen, sanki gerçekte alacaklıymış gibi icra takibinde bulunduğunu, müvekkili şirketlerden … Yay AŞ ile davalı arasında 27/10/2009 tarihinde “…” isimli televizyon programının … logolu televizyon kanalında yayınlanması ve ilgili programın prodüksiyonunun davalı tarafından gerçekleştirilmesi konulu bir yapım sözleşmesi akdedildiğini, … Yay AŞ’nin 28/02/2013 tarihinde bir kısmi bölünme işlemi geçirmiş olup, “…”ne ilişkin tüm hak ve borçların … AŞ’ye devrolduğunu, akdedilen bu sözleşmenin “Program’ın Yasalara ve Mevzuata Uygunluğu” başlıklı 7.maddesi kapsamında davalının, program nedeniyle … AŞ ve/veya Yayın Kuruluşu’na tahakkuk ettirilebilecek para cezalarını … Yay AŞ ve/veya Yayın Kuruluşu adına derhal ödeyeceği ve/veya … Yay AŞ tarafından davalıya ödenecek tutarlardan mahsup edileceğinin ve … Yay AŞ ve/veya Yayın Kuruluşu’nun uğrayacağı maddi ve manevi her türlü zararı ikinci bir ihtar, ihbar ve mahkeme kararına gerek kalmaksızın derhal karşılayacağının açıkça kabul, beyan ve taahhüt edildiğini, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun, sözleşmeye konu “…” isimli programın muhtelif bölümlerinin 6112 sayılı Yasa hükümlerini ihlal ettiği gerekçesi ile müvekkili … Yay AŞ’ye 5 adet toplam 1.965.384.00TL’lik ve sözleşme uyarınca programın yayınlandığı diğer Yayın Kurulu olan … AŞ’ye ise 3 adet toplam 34.798.00TL’lik idari para cezası tesis ederek tebliğ ettiğini, müvekkili şirketin, davalıya olan ve sözleşmeden doğan 882.375,59TL’lik borcunu sözleşmesel hakkına dayalı olarak bir üst paragrafta belirtilen RTÜK para cezalarından mahsup ettiğini, bu mahsup işlemi sonrası müvekkilinin 1.117.806,41TL bakiye alacağı kaldığını, müvekkilinin bu alacağı için davalı tarafa fatura tanzim ettiğini ve noter kanalı ile gönderdiğini, ancak davalının müteaddit defalar hukuken herhangi bir haklı veya geçerli neden olmaksızın söz konusu faturaları tebliğ almaktan imtina ederek müvekkiline iade ettiğini, müvekkilinin yukarıda izah edildiği üzere sözleşmesel hakkına dayalı olarak takas/mahsup işlemi yaptığını, bu işlem sonrasında müvekkilinin bakiye alacağının davalıya olan borcundan daha fazla olduğu için karşı davalının alacağının sona erdiğini, bu nedenle müvekkilinin karşı davalıya borcu kalmadığını, aksine müvekkilinin hali hazırda karşı davalıdan 1.117.806,41TL tutarında alacağı bulunduğunu, dolayısıyla davacı-karşı davalı tarafın aslında mevcut olmayan bir alacak için icra takibi yaptığını beyanla, davacı tarafa borçlu olmadıklarının tesbitine, 1.117.806,41TL’lik alacaklarının avans faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine, karşı tarafın, haksız takip nedeniyle takip konusu miktarın %20 sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve kabul gören bilirkişi raporuna göre, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiş olup, davacı-karşı davalı tarafın takibe konu ettiği cari hesap ekstresine ait 5 adet faturanın KDV dahil 1.062.000,00TL tutarlı olduğu, işbu faturaların açıklama kısmına …’da … Adlı Programın Yapım Bedeli (her faturada bölümlerin ayrı ayrı belirtildiği) diye yazıldığı, faturaların karşılıklı olarak tarafların yasal defterlerine usulune uygun olarak işlendiği, faturalara davalı tarafın itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak yada belgeye rastlanılmadığı, davalı-karşı davacı yan tarafından davacı-karşı davalı yana düzenlenen 05/08/2013 tarihli … numaralı 22.912,00TL bedelli, 06/08/2013 tarihli … numaralı 1.505.220TL tutarlı, 20/09/2013 tarihli … numaralı 11.886,00TL tutarlı, 20/09/2013 tarihli … numaralı 460.164TL tutarlı toplam tutarları 2.000.182,00TL olan RTÜK idari para cezalarına ait faturaların ve 7.670TL tutarlı karşılıksız çeklerin davalı-karşı davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacı yanın defterlerinde mevcut olmadığı, davacı-karşı davalı tarafından dava dosyasına 13/09/2013 tarihli mutabakat mektubunun sunulmuş olduğu, ilgili mutabakat mektubuna göre 653.426,41TL borç bakiyesinin karşı tarafa bildirildiği, … AŞ’nin cevabında ise 31/08/2013 tarihi itibariyle 653.426,41TL alacak bakiyesinde mutabık olmadıklarını ve kendi nezdindeki hesap bakiyesinin borç bakiyesi verdiğini beyan ettikleri, RTÜK tarafından kesilen idari para cezalarının, davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalı şirkete fatura edildiği, davacı-karşı davalı şirketin ise bu faturaları iade ederek kabul etmediği, itiraz ettiği, her ne kadar davacı-karşı davalı tarafından RTÜK tarafından kesilen idari para cezalarına ilişkin olan işbu faturalara itiraz edilmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri incelendiğinde taraflar arasında 27/10/2009 tarihinde 21 ana maddeden oluşan bir sözleşme akdedildiği, sözleşmenin “Programın Yasalara ve Mevzuata Uygunluğu” başlığını taşıyan 7.maddesinde “Yapımcı ve Taahhüt Eden, … ve/veya Yayın Kuruluşu’na işbu sözleşme ve/veya madde konusu ile ilgili bir uyarı, idari bir ceza ve/veya herhangi bir müeyyide uygulanması durumunda, .. ve/veya Yayın Kuruluşu yanında müdahale ederek sorumluluğu derhal üstleneceğini, tahakkuk ettirilebilecek para cezalarını … ve/veya Yayın Kuruluşu adına derhal ödeyeceğini ve/veya … tarafından kendisine ödenecek tutarlardan mahsup edileceğini, … ve/veya Yayın Kuruluşunun uğrayacağı maddi ve manevi her türlü zararı ikinci bir ihtar, ihbar ve mahkeme kararına gerek kalmaksızın derhal karşılayacağını kabul ve taahhüt eder” denilmekte olup, yapımcı yani davacı … Şti ve taahhüt edenin, yapmış oldukları program nedeniyle davalı adına RTÜK tarafından kesilen idari para cezalarını ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, davacı- karşı davalının RTÜK tarafından verilen para cezasına ilişkin kurul kararları ve borcun dayanağı sözleşme hükmü uyarınca işbu faturalardan dolayı borçlu bulunduğu, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca idari kurumlar tarafından yayıncı kuruluşa yada … aleyhine kesilen para cezalarının ödenme yükümlülüğünün davacı-karşı davalı şirkete yüklendiği, RTÜK tarafından davalı-karşı davacıya toplam 2.000.182,00TL idari para cezası kesildiği, söz konusu para cezaları her ne kadar dava tarihinden sonra ödenmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7. maddesine göre bir cezanın tahakkuk etmiş olması halinde davacı-karşı davalının ödeme yükümlülüğünün başlamış olduğu, RTÜK tarafından kesilen para cezasının davalı-karşı davacı aleyhine tahakkuk ettirilmesi anından itibaren söz konusu bu ceza miktarının davalı tarafından davacıdan istenebilecek konumda, yani muaccel olduğu, davalı-karşı davacıya RTÜK tarafından kesilen bu para cezalarının, davacı-karşı davalıya … tarafından ödeme süresi içinde bildiriminin yapılmadığı, idari para cezaları kesildikten sonra yaklaşık 1 yıllık süre sonrasında fatura edildiği, davalı-karşı davacı tarafından şayet ödeme süresi içerisinde (526 Sayılı Yasanın 17. Maddesinin 6.fıkrası gereği RTÜK cezalarına karşı yasa yoluna başvurmadan 15 gün içerisinde ödenmesi halinde cezanın 1/4 oranında indirimli olarak ödeneceğine ilişkin kural) bu cezaları davacı-karşı davalı …l Medya’ya bildirmiş olsaydı, davacı-karşı davalı tarafından süresi içerisinde ödeme yapılarak 1/4 oranındaki indirimden faydalanabilecekken, davalı-karşı davacının ödeme süresi içerisinde bu cezaları davacı-karşı davalıya bildirmemesi sebebiyle davacı-karşı davalının bu imkandan yoksun kaldığı, bu nedenle davalı-karşı davacının bildirim yükümlülüğünü ihlal etmesi sebebiyle kendi uhdesinde oluşan zararın ağırlaşmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle gerek ihbar yükümlülüğüne uyulmaması, gerekse hakkaniyet gereği kesilen 2.000.182,00TL para cezasının %25 indirim tutarının 500.045,50TL olduğu, bu tutarın mahsup edilmesi halinde davalı-karşı davacı …’ın, … Şti’inden 1.500.136,50TL alacaklı olduğu, davalı-karşı davacının talep edebileceği bu tutardan cari hesap ilişkisine göre karşı tarafın alacağı olan 881.675,59TL’nin takas mahsubu sonrasında, icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan herhangi bir alacağının kalmadığı, yine takipte alacaklının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmeyeceği, karşı dava yönünden ise; yukarıda açıklandığı üzere davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıdan RTÜK cezaları sebebiyle 1.500.136,50TL alacaklı olduğu, asıl davada bu alacağın 881.675,59TLnin takas ve mahsubuna karar verildiği, kalan bakiye alacağın ise 618.460,91TL olduğu, karşı davanın bu miktar üzerinden kabulü gerektiği gerekçesi ile; Asıl dava yönünden davanın SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE, Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile, 618.460,91 TL’nin karşı dava tarihi olan 03/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalı … Pazarlama Tic. Ltd. Şti’den alınarak davalı karşı davacı … Prodüksiyon A.Ş’ye verilmesine, Kalan kısımlar yönünden karşı davanın reddine, karar verilmiş, karara karşı, taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Asıl dava davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından verilen hizmet nedeniyle RTÜK tarafından yayıncı firma sıfatıyla davalı-karşı davacı şirket aleyhine idari para cezası kesildiğini, fakat bu paraların idare tarafından işbu davaya konu icra takibinin yapıldığı tarih itibariyle ve dava devam ederken tahsil edilmediğini, davalı-karşı davacı şirketin bu hususlar ile ilgili olarak Ankara İdare Mahkemesi nezdinde davalar açtığını, davalı-karşı davacı şirketin takip ve dava tarihi itibariyle henüz kendisinden tahsil edilmeyen/muaccel hale gelmemiş bu para cezaları için müvekkili şirkete haksız biçimde faturalar düzenleyerek gönderdiğini, bu faturaların da aynen iade edilerek müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlenmediğini, davalı-karşı davacı şirket tarafından yaratılan bu suni ihtilaf nedeniyle taraflar arasında uzun süreler karşılıklı olarak ihtarnameler gönderildiğini, Ankara İdare Mahkemesinde açılan davaların akıbetinin sorulmasını, akibetinin davalı tarafa açıklattırılmasını talep etmelerine reğmen mahkemece bu talepleri araştırılmadan hüküm kurulduğunu, şayet davaya konu idari para cezaları iptal edildiyse ve davalının mahsup talebi de mahkemenizce kabul edilirse (davayı kabul manasına gelmemekle), davalının ödemediği para cezalarının bedelini tahsil etmiş olacağını, davalının idari para cezalarını müvekkiline ihbar etmediği gibi, bilerek %25 indirimden faydalanmayarak kendi kusuru nedeniyle daha yüksek bir bedelin ödenmesine sebebiyet verdiğini, davalı-karşı davacı şirket tarafından son derece özensiz bir tutumla müvekkiline idari para cezalarına ilişkin herhangi bir bildirim yapılmayarak konuya ilişkin müdahale ve önlem alma haklarının kullanımının bilerek ve isteyerek engel olunduğunu, müvekkili şirket kendisinden beklenen her türlü özeni göstermesine rağmen ve kendi kusurundan kaynaklanmayan idari para cezalarının bilgisi dahilinde olması halinde en azından yenilerinin eklenmemesi adına ekstra önlemler alabilecek iken davalı-karşı davacı yanın kasti davranışlarıyla sorumlu gösterilmeye çalışıldığını, davalıya düzenlenen idari yaptırımların müvekkiline zamanında bildirilmediğini, toplu faturalar kesilerek 1 seneye yakın bir zaman sonra müvekkiline tebliğ edildiğini, 5326 sayılı yasanın 17. maddesinin 6 . fıkrası gereğince RTÜK cezalarına karşı yasa yoluna başvurmadan 15 gün içerisinde ödeme halinde cezanın 1/4’ü talep edilmeyeceğini, yasanın tanıdığı bu indirimden de davalının akde aykırılığı nedeni ile yararlanılamadığını, gerekçeli kararda her ne kadar idari para cezalarının %25’i mahsup edilerek 618.460,91 TL bakiye alacak olduğu yönünde değerlendirme yapılmışsa da karşı davanın kısmen kabul edilmiş olmasının hatalı olduğunu, bilirkişilerin, idari para cezalarının içerik ve açıklama kısımlarını detaylı incelemediğini, cezaların hangi programlar için kesildiğinin ortaya konulamadığını, dolayısıyla taleplerimiz değerlendirilmeden mahkemece eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu, zamanında cezalar bildirilmiş olsa idi, müvekkilinin önce uyarıda bulunacağını ve belki tedbiren sözleşmeyide fesih edebileceğini, böylece sözde davalı zararının da ilk evrede düşük kalabileceğini, sözleşmenin 7. Maddesinin TBK 27. ve 21 md kapsamında geçersiz olduğunu, en azından yazılmamış sayılması gerektiğini, TBK m.20 vd hükümleri gereğince bu maddenin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin sözleşme maddesinin geçerlilik koşullarını değerlendirmediğini eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, açıklanan hukuki ve fiili tüm olguların olayda mevcudiyeti karşısında TBK 52/ilk maddesi; ”Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” uyarınca varsa davalı zararının karşılığı maddi tazminatın indirimi dışında, tamamen kaldırılmasını talep ettiklerini, dolayısı ile eksik incelemeye dayalı olarak davalı-karşı davacı şirketin müvekkili şirketten alacaklı olduğunun varsayımına dayalı tespitleri hiçbir şekilde kabul etmediklerini, kesilen idari para cezalarının tamamının müvekkiline yükletilmeye çalışılmasının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, takip ve dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmemiş ve bu sebeple kabul edilmeyerek iade edilen ve kayıtlarına geçmeyen RTÜK idari para cezalarına ilişkin faturaların kabul edilmeyerek alacaklarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı karşı davacı vekili, karşı dava yönünden verdiği istinaf dilekçesi ile; her ne kadar gerekçeli kararda müvekkilinin RTÜK tarafından kesilen idari para cezalarını ödeme süresi içinde karşı tarafa bildirmeyerek idari para cezaları düzenlendikten yaklaşık 1 yıl sonra fatura edildiği belirtilmiş ise de, 22/08/2016 tarihli bilirkişi raporu ile 16/09/2013 tarihli bildirimin hukuka uygun olduğu ve davacı- karşı davalıyı zarara uğratmadığı, davacı- karşı davalının erken ödeme indiriminden yararlanmadığı gibi bir savunmanın hukuken himaye görmeyeceğinin tespit edildiğini, dolayısıyla müvekkili tarafından yapılan bildirimin hukuka uygun olduğunu, tüm bu sebeplerle RTÜK cezalarının %25’inin mahsup edilerek müvekkilin alacağının 618.460,91 TL olduğu yönündeki karar haksız olduğunu, dosya kapsamında alınan diğer bilirkişi raporlarıyla da müvekkilinin alacağının karşı davadaki talepleri gibi tespit edildiğini, ödeme yapmayarak anılan indirimden faydalanmayanın davacı- karşı davalı olduğunu, indirimden faydalanmadığı için müvekkilinin tüm idari para cezalarının tamamını ödemek durumunda kaldığını, tüm bu sebeplerle dosya kapsamındaki hesaplamalardan yüzde 25’inin mahsup edildiği hesaplamanın karara esas alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Asıl dava eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali, karşı dava ise sözleşme kapsamında yüklenicinin ifası nedeniyle RTÜK tarafından iş sahibine uygulanan idari para cezalarının yüklenici alacağından mahsubu sonrası kalan bedelin tazmini istemine ilişkindir.Davacı- karşı dava davalı vekili, asıl ve karşı davalar yönünden, davalı- karşı davacı ise sadece karşı dava yönünden istinafa başvurmuştur.Taraflar arasında yayıncı davalı- karşı davacı şirketin televizyonlarında yayınlanmak üzere davacı- karşı davalı şirketin “…” isimli televizyon programının yapımı konusunda eser sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 7. Maddesinde yapımcı davacı-karşı davalı şirketin yapacağı televizyon programlarının yasaya, yönetmeliklere ve mevzuata uygun olacağını, sözleşme konusu ile ilgili davalı -karşı davacıya idari ceza veya yaptırım uygulanması halinde tahahkuk ettirilecek para cezalarını derhal ödeyeceğini taahhüt ettiği, dosya içine gelen RTÜK kararlarından davacı -karşı davalının yapımcılığını üstlendiği program nedeniyle RTÜK tarafından davalı- karşı davacı yayıncı kuruluşa idari para cezaları düzenlendiği, asıl dava davacısının eser sözleşmesi kapsamında yaptığı programlar nedeniyle iş bedeli alacağının bulunduğu, iş bedeli alacağı yönünde taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı sabittir. İhtilaf davalı- karşı davacı yayıncı kuruluşa RTÜK tarafından uygulanan idari para cezalarından, davacı- karşı davalı yüklenicinin sorumlu olup olmadığı ile miktarı yönünde çıkmaktadır.Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere anılan idari para cezalarının sözleşmenin 7. Maddesine göre davacı karşı davalı şirkete rücu edilebileceği, taraflar arasındaki sözleşme kapsamı ticari ilişkide takip tarihi itibarıyla davacı- karşı davalının takip talebinde belirtilen miktarda alacaklı olduğu, bu hususun her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı- karşı davacının sözleşme konusu yayın nedeniyle RTÜK tarafından kendisine uygulanan idari para cezalarını fatura ile davacı karşı davalıya yansıttığı, davacı- karşı davalının bu faturalara itiraz ederek kabul etmediği taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı- karşı davacı tarafça düzenlenen bu yansıtma faturalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı- karşı davalı her ne kadar söz konusu idari para cezalarının kendisine yansıtılmasının haksız olduğunu, davalı- karşı davacının RTÜK tarafından düzenlenen idari para cezalarından önce uyarı yaptırım kararlarını kendilerine tebliğ etmediğini. bu nedenle kendileri tarafından gerekli önlemlerin alınmasına engel olunarak idari para cezalarının düzenlenmesine hatalı davranışı ile sebep olduğunu belirtmiş ise de, davacı- karşı davalı şirketin, sözleşme konusu alanda faaliyet gösteren ve basiretli bir tacir olarak bu konudaki yasal mevzuatı bilmesi gerekmesi, ayrıca sözleşme ile yapımcılığını üstlendiği programın yasal mevzuata uygun olacağını taahhüt etmesi nedeniyle bu istinaf sebebi yerinde değildir.Yasal mevzuata göre söz konusu idari para cezalarına itiraz edilmeyerek belli süre içinde ödenmesi halinde cezanın %25’inin indirileceği düzenlendiğinden ve davalı- karşı davacı idari para cezalarını süresinde davacıya bildirerek yasal bu imkandan faydalanmasına engel olarak zararın artmasına neden olduğundan mahkemece idari para cezaları nedeniyle oluşan zarardan %25 oranında indirim yapılması yerinde olmuştur. Bu nedenle davalı- karşı davacının istinaf sebebi yerinde değildir.Ancak, davacı- karşı davalı, söz konusu idari para cezalarının sadece kendilerinin yapımcısı olduğu ve sözleşme konusu “…” adlı programdaki ihlaller nedeniyle düzenlenmediğini, aynı zamanda davalı yayıncı kuruluşun başka bir programındaki ihlaller ile birlikte uygulandığını, tüm idari para cezalarının kendilerine yansıtılmasının hatalı olduğunu belirtmiş olup, uyuşmazlığa konu idari para cezaları incelendiğinde bunlardan ikisinin davalı-karşı davacının sahibi olduğu televizyon yayınlarında yayınlanan sözleşme konusu yapım ile sözleşmeye konu olmayan “…” adlı programdaki ihlaller nedeniyle tahakkuk ettirildiği, ancak idari para cezalarında programlara ayrı ayrı idari yaptırım uygulanmadığı, birlikte uygulandığı anlaşılmakla mahkemece davacı- karşı davalının bu savunması araştırılmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.Mahkemece yapılacak iş, davaya konu ve RTÜK tarafından yayıncı, davalı- karşı davacıya uygulanan idari para cezalarından iki ayrı programdaki ihlaller nedeniyle uygulananlarla ilgili olarak RTÜK’ten sorularak bu idari para cezalarının programlar arasında paylaştırılıp paylaştırılmayacağı araştırılarak, uygulanan idari para cezalarının programlar arasında paylaştırılabileceğinin anlaşılması halinde idari para cezalarından hangi programın ne kadar tutarda sorumlu olduğunun tespiti ile sonucuna göre söz konusu idari para cezalarından davacı- karşı davalının sorumluluğu tespit edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılıp karar vermek olmalıdır. Mahkemece anılan husus incelenmeden ve araştırılmadan bu yöndeki savunma karşılanmadan karar verilmesi eksik incelemeye dayalı, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı- karşı davacının ileri sürdüğü istinaf sebepleri yerinde olmadığından davalı- karşı davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi ile esastan reddine, Davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kaldırılarak yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı- karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı- karşı davalı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE, 3-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2022 tarih, 2014/16 Esas, 2022/157 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5-Karşı dava için alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davalı-karşı davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 6-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 7-Davacı- karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 8-Davacı- karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 9-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.