Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/190 E. 2023/318 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/190
KARAR NO: 2023/318
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2019
NUMARASI: 2017/937 Esas, 2019/954 Karar
BİRLEŞEN DAVADA
DAVA: Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yurtdışına konfeksiyon ürünleri imal edip ihraç eden bir şirket olduğunu, davalının da nakış işleri yapan bir firma olduğunu, müvekkilinin, davalıya kesilmiş elbiseleri teslim ederek verdiği kalıba uygun olarak nakış yapması konusunda anlaşıldığını ve malların davalıya teslim edildiğini, davalının nakış yaptığı ürünlerin Fransa’da bulunan … firmasına ihraç edildiğini, alıcı firmanın nakışların elbisenin tam ortasına denk gelmediği gerekçesi ile 2850 adedini iade ettiğini, ihraç edilmeyen 623 adet ürünle birlikte bu şekilde ayıplı ürün adedinin 3473 olduğunu, ayıbın konusu davalının kendisine verilen kalıplara uygun olacak şekilde nakışı elbisenin tam ortasına gelecek şekilde yapmaması olduğunu, ayıp öğrenilir öğrenilmez davalı ile derhal irtibata geçildiğini ve ayıp ihbarı yapıldığını, zararın karşılanması konusunda defalarca görüşüldüğünü, sonuç alınamadığını, davalının ayıplı işinden dolayı müşteri karşısında müvekkilinin itibarının sarsıldığını, ayıplı ürünlerin müvekkilinin deposunda olduğunu, dava konusu ürünlerin tanesi 6.50 EURO ya ihraç edildiğini, ayıplı hali ile pazarcılara tanesi ancak 6,00 TL den satılabildiğini, bu ikinci el satış bedelinin zarardan düşüldüğünü, ikinci el satış fiyatı düşüldükten sonra 3.473 elbiseden dolayı müvekkilinin zararının 73.200,00 TL olduğunu, davalıya Bakırköy …Noterliği 16/08/2017 Tarih … Nolu ihtarname gönderildiğini, netice alınamadığını, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, davalının kendisine teslim edilen elbiselere ayıplı nakış yapmasından dolayı uğranılan 61.520,00 TL zararın ihtar tarihi olan 16/08/2017 den işleyecek reeskont avansı faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tamamen haksız, asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle tarafların tacir olduğunu, Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince; “ayıp iddiasının ne şekilde ve hangi sürede“ yapılması gerektiğinin açık olduğunu, davacı tarafından müvekkiline yasanın ve içtihatların belirttiği şekil ve sürede yapılmış ayıp ihbarının bulunmadığını, davacının ürünleri kabul etmiş sayıldığını ve öncelikle bu nedenle müvekkilinden herhangi bir talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, müvekkili tarafından davacıya yapılan nakış işinin, davacının verdiği ölçü ve yerleşim kalıpları esas alınmak suretiyle ve yine davacı tarafından kesilerek teslim edilmiş ön beden kumaşlar üzerine uygulanmak suretiyle yapılarak davacıya teslim edildiğini, üründe bir ayıp olduğu iddiası var ise bu hususun müvekkiliyle ilgisinin olmadığını, bilirkişi incelemesi ile bu hususun ortaya çıkacağını, davacı tarafın müvekkiline olan borcunu ödememek gayreti ve kötüniyeti içerisinde olduğunu, davacının haksız ve dayanaksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı şirketin faturadan kaynaklı borçlu olduğunu, alacağın tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi açıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yurt dışına konfeksiyon ürünleri imal edip ihraç eden bir firma olduğunu, davacıya kesimi yapılmış elbiseleri teslim ederek verdiği kalıba uygun olarak nakış yapması konusunda anlaştıklarını ve malların davalıya teslim edildiğini, davalı nakış işini yapıp ürünleri müvekkile teslim ettiğini, ürünün incelemesi ihraç edilmeden önce müvekkil şirket kalite kontrolcüsü tarafından …, …, … şirketlerinin standartlarına göre inceleme yaptığını, dünyada en kabul görmüş … standartlarına göre rastgele numune olarak alınan 125 üründen 7 Adet majör hata (yırtık vb. Çok önemli hatalar), 10 adet Minör hata (davamızdaki gibi nakış kayması, dikiş hatası, iplik hatası gibi hatalar) var ise ürünler ayıplı ve testten geçmemiş sayılacağını, ayrıca 1,5 cm’ye kadar ki kaymaların tolere edilebilir kaymalar olduğunu, standartlara göre ürün geçmemişse ürünün ayıplı sayılacağını, müvekkilin kalite kontrolcüsü tarafından alınan numunulere göre ürünlerin testi geçtiğini, müvekkil şirketçe dünya çapında kabul edilmiş standartlara göre kalite kontrolü yapıldığını ve hatalar belirlenen sayının altında kaldığından ürünün Fransa’da bulunan … firmasına ihraç edildiğini, ihracat yapılan firmanın ürünleri kontrol ettiğinde ise müvekkilinin numunelerden aldığından farklı sonuç çıktığını, firmanın rastgele aldığı numunelerde testi geçmediğini ve ayıplı sayıldığını, iade alınan mallar tek tek incelendiğinde ayıp oranının fazla olduğunun anlaşıldığını, asıl davanın kabulünü, birleşen davanın reddini lehlerine %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir. Mahkemece; tarafların ticari defter ve belgeleri ile dava konusu kumaş ürünleri üzerinde SMMM ve tekstil mühendislerinden bilirkişi raporları aldırıldığı, 11.680,97 TL alacağın her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ticari defterlere göre birleşen dava davacısının birleşen dava davalısından 11.680,97 TL alacaklı olduğu, birleşen dava davalısının ayıplı ürünler nedeni ile diğer taraftan alacaklı bulunduğunu ileri sürdüğü, keza taraflar arasındaki sözleşme uyarınca ürünlerin bedeli ile ilgili açık bir itirazının bulunmadığı, dolayısıyla kendi ticari defterlerinde de kayıtlı bulunan bu meblağ oranında diğer tarafa borçlu olduğu, bilirkişi raporlarından dava konusu ürünlerdeki ayıbın açık ayıp niteliğinde bulunduğu saptanmış olup, asıl dava davacısının TBK 474. madde uyarınca gözden geçirme ve uygun süre içerisinde bildirme yükümlülüğünü yerine getirmediği, aynı kanunun 477/1.maddesi uyarınca eserin kabul edilmiş sayılması nedeni ile yüklenicinin sorumluluktan kurtulduğu, birleşen davada davacının davalıya gönderdiği ihtarname nedeni ile 26/08/2017 tarihinde temerüdün gerçekleştiği, temerrüt tarihi ile takip tarihi arasındaki gün için işlemiş faizin 102,97 TL olduğu, birleşen davada işlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin talebin reddi ğerektiği gerekçesi ile;Asıl davanın REDDİNE, Birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile; Davacı/birleşen dava davalısının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 11.680,97 TL asıl alacak ve 102,97 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, İşlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin talebin REDDİNE Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca ticari avans faizi uygulanmasına, İcra İnkar tazminatı talebinin KABULÜ ile asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davacı/birleşen dava davalısından alınarak davalı/birleşen dava davacısına verilmesine, karar verilmiş karara karşı, davacı-birleşen dava davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı-birleşen dava davalı vekili istinaf dilekçesi ile, ürünlerin tek tek açılıp incelenmesinin mümkün olmadığını, mahkemece atanan bilirkişinin de tek tek incelemediğini, numuneler üzerinden inceleme yapıldığını, ürünün incelemesinin ihraç edilmeden önce kalite kontrolcü tarafından …, …, … şirketlerinin standartlarına göre yapıldığını, müvekkili şirketinde dünya çapında kabul edilmiş standartlara göre kalite kontrolünü yaptığını ve hatalar belirlenen sayının altında kaldığından malın ihraç edildiğini ve ayıplı sayılmadığını, müvekkilinin aldığı numunelerde standartlarına göre ayıplı sayılmayacak kadar hata tespit edildiğini, fakat ihraç edilen şirketin farklı numuneler üzerinde inceleme yaptığında hata sayının daha fazla olduğunu tespit ettiğini, bunun da olasılık dahilinde olduğunu, çünkü rastgele her iki firmanında farklı numuneler aldığını, mahkemece alınan raporda bilirkişinin dünya çapında sektörlerde kullanılan …, …, … şirketlerin standartlarına göre inceleme yapmadığını, afaki olarak ürünlerin %20 sinde ayıp olduğunu belirttiğini ve açık ayıp olduğu gerekçesi ile aleyhe rapor verdiğini, ayrıca 1,5cm ye kadar olan kabul edilebilir hatayı da orandan düşmediğini, mahkemenin …, …, … gibi şirketlerin standartlarına göre yeterli numune alarak değerlendirme yapması gerektiğini, eksik inceleme yaptığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, TBK 474. madde uyarınca gözden geçirme ve uygun süre içerisinde bildirme yükümlülüğünü değerlendirilirken tanık …’ün ifadesinde belirttiği üzere …, …, … gibi şirketlerin sıtandartlarına göre 125 numune ürünün alınarak bu ürünlerde belirttilen şirketlerin standartlarına göre değerlendirilme yapılmışsa burda gözden geçirme yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kabulü gerektiğini, bu durumda ihraç edilen şirketlerin farklı numuneler üzerindeki değerlendirmesinin faklı çıkması halinde üründe gizli ayıp olduğunun kabulü gerektiğini, gizli ayıp durumuna görede ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, birleşen davada davacının alacaklı olup olmadığının yargılamayı gerektirdiğini, bundan dolayı mahkemece tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ayıp nedeniyle zararın tazmini, birleşen dava ödenmeyen iş bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin olup, davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. Asıl davada davacı iş sahibi vekili, taraflar arasında davacının yurt dışına ihraç ettiği tekstil ürünlerine kalıba göre nakış işi yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, davalının üreterek teslim ettiği ürünlerin ihraç edildiği şirketin ürünlerin ayıplı olması nedeniyle iade ettiğini, ürünlerdeki ayıbın derhal davalıya bildirildiğini, ayıp nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmiş, birleşen davada davacı yüklenici aynı eser sözleşmesi kapsamında davalı iş sahibinin iş bedelinin bir kısmını ödemediğini, yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Taraflar arasında asıl dava davacısı tarafından kesilerek davalıya teslim edilen kumaş parçalarına nakış işinin yapılması konusunda eser sözleşmesi yapıldığı, sözleşme kapsamında davalı yüklenicinin edimini yerine getirerek eseri teslim ettiği sabittir. Taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan rapora göre taraf ticari defterleri birbiri ile uyumlu olup asıl dava davacısının takip tarihi itibarıyla takipte talep edilen asıl alacak miktarı kadar yükleniciye borcu bulunmaktadır. Tektstil bilirkişisinin raporuna göre davaya konu ürünlerin %20’inde ayıp bulunmakta olup bu oran standartların üstündedir ve açık ayıp niteliğindedir. TBK 474. Maddesine göre iş sahibinin eseri tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirerek ayıpları uygun sürede yükleniciye bildirmesi gerekir. Aksi halde 477. Maddeye göre yüklenici sorumluluktan kurtulur. Buna göre davaya konu eserdeki ayıp açık ayıp olup, iş sahibi süresinde ayıp ihbarında bulunmamıştır. Bu nedenle ayıp nedeniyle yüklenicinin sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır. Birleşen davada davacı yüklenici ödenmeyen iş bedelinin tahsili için takip yapmış olup, incelenen taraf ticari defterlerine göre yüklenici takip tarihi itibarıyla takipte talep edilen asıl alacak kadar alacaklı olup, alacak likit ve belirli olduğundan şartları oluşmakla birleşen davada icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, asıl dava davacı- birleşen dava davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2019 tarih ve 2017/937 Esas, 2019/954 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, asıl dava davacı- birleşen dava davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL harcın asıl dava davacısından alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Birleşen dava yönünden alınması gereken 797,93-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 199,48-TL harcın mahsubu ile bakiye 598,45‬-TL harcın birleşen dava davalısından alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Asıl dava davacı- birleşen dava davalısı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.