Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/19 E. 2022/115 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/19
KARAR NO: 2022/115
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2019
NUMARASI: 2017/500 Esas, 2019/483 Karar
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/963 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile icra takibine konu olan senedin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiği tarihte iade edilmek ve icraya konulmamak şartı ile davalıya verilen bir teminat senedi olduğunu, davalının bu senedin bedelini hak edecek hiçbir iş ya da işlem yapmadığını, ayrıca müvekkiline verilen her hangi bir para olmadığını, davalının hem inşaat yapma vaadini yerine getirmediğini, hem mimar olan müvekkiline bu inşaat için yaptırdığı projenin bedelini ödemediğini, hem de teminat senedini takibe koyduğunu, 02/08/2016 tarihli protokole göre noterde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması gerektiği ve davalının buna gelmediğini, dolayısıyla da davanın temel sebebinin yani 130 000 TL’lik senedin neden ödenmemesi gerektiğinin izahının davalının notere gelmemesi olduğunu, bu nedenler ile müvekkillerinin davalı yana İstanbul … İcra Müdürlüğü ‘nün … esas sayılı icra dosyası ile borçlu bulunmadığının tespitine, %40 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Bağcılar … Ada … Parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak olan inşaata ilişkin davacılar ile davalı müvekkili şirket arasında görüşmeler olduğunu ve tarafların şartlar hususunda anlaşarak mutabık kaldıklarını, ilgili inşaat işlemine ilişkin taraflar arasında noter aracılığıyla ayrıntılı bir sözleşme yapılacağının kararlaştırıldığını ancak davacıların anlaşılan tarihte sözleşme yapmaya yanaşmadığını, belirlenen notere gelmediğini, haliyle taraflar arasında inşaata ilişkin bir anlaşma yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin, taraflar arasındaki kısa protokol hazırlandıktan sonra, 11.08.2016 tarihinde, … Aksaray Şubesi hesabından, davacı … Tic. Ltd. Şti’nin banka hesabına 130.000 TL havale ettiğini, davacıların, dava dilekçesinde inkar ettiklerinin aksine, davalı müvekkilinin davacılar hesabına gönderdiği paranın, banka kayıtlarıyla sabit olduğunu, müvekkilinin yaptığı masrafların, ödediği paraların ve davacılarla yapılacak nihai anlaşmayı beklerken kaybettiği zamanın karşılığı olarak, davacılar tarafından müvekkiline “noter sözleşmesinde geri iade edilmek ve SÖZLEŞME GERÇEKLEŞMEDİĞİ TAKDİRDE TAHSİL EDİLMEK ÜZERE” 130.000 TL bedelli kambiyo senedi verildiğini, senet üzerindeki kaydın açık olduğunu, senedin sözleşmenin gerçekleşmemesi durumunda davacılardan tahsil edileceğini, ancak davacıların, müvekkili ile olan anlaşmasından caymaları ve başka bir müteahhit ile anlaşmaları neticesinde sözleşmenin gerçekleşmediğini ve müvekkil şirketin, hem boş yere zaman kaybettiğini hem de boş yere yüzbinlerce lira para kaybına uğradığını, anlaşma için davacılara ödenecek parayı daha kısa protokol hazırlandıktan kısa süre sonra davacılara havale eden müvekkilinin, inşaat anlaşması için iyiniyetini ve arzusunu ortaya koyduğunu ancak davacıların anlaşmadan caydıklarını, buna rağmen davacılara gönderilen paranın, davalı müvekkiline iade de edilmediğini, takip konusu senedin şekil şartları ile kambiyo senedi özelliklerini taşıdığını, senet arkasında yazılı olan tahsil şartlarının da gerçekleştiğini belirterek, davanın reddine, kötü niyetli olarak takibin iptali için işbu davayı ikame eden davacılardan %20 ‘den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket yetkilisi ile davalı şirket yetkilisi diğer davalı … arasında İstanbul, Bağcılar, … Ada, … Parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak inşaata ilişkin sözleşme imzalandığını, davalıların edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin ödediği ön ödemeyi de iade etmediklerini, müvekkili şirketin alacağını alabilmek için İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile işbu bonoyu takibe koyduğunu, davalıların İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/978 E. Sayılı dosyası ile takibin iptali davası açtıklarını, aynı zamanda da İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/500 E. Sayılı dosyası ile hem bonodan hem de müvekkiline başkaca bir borçları olmadığı iddiası ile menfi tespit davası açtıklarını belirterek öncelikle dosyasının İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/500 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, müvekkili şirketin davalılardan olan 130.000,00-TL alacağının, ödeme tarihi olan 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Mahkemece, davacı tarafın hissedarı olduğu İstanbul, Bağcılar, … Ada, … Parselde bulunan taşınmaz üzerine kat karşılığı bina yaptırmak isteyen davacıların, davalılar ile ön anlaşma yaparak, bu arsanın üzerine davalılarca kat karşılığı bina yapımı konusunda prensipte anlaştıkları ve anlaşmanın noterde yapılacak sözleşme öncesinde sağlama alınması adına 11/08/2016 tarihinde davacılardan … Ltd. Şti.’ne 130.000 TL havale edildiği ve bunun karşılığında aynı bedelli senet alındığı, ödenen paraya karşılık aynı bedelde senet alındığından, ticaretin olağan akışına göre ödenen bu paranın proje bedeli olmadığı, noterde yapılacak sözleşme öncesi yapılan bir ön ödeme olduğu, yani protokolde kararlaştırılan sözleşme gerçekleşirse ödenen para diğer borçtan mahsup edilecek, gerçekleşmezse ödenen paranın tekrar alınmasının sağlamlaştırılması adına senet düzenleneceği, davalılarca verilen toplam 170.000 TL tutann proje bedeli olmadığının en önemli kanıtının taraflar arasında inşaat projesi ve bina yapımı ile ilgili bir sözleşme olmaması ve yapılan protokoldeki ifadeler olduğu, ayrıca çizilen bu projenin sonradan başka bir müteahhit tarafından kullanılıp kullanılmadığı, bedelinin başka bir yerden alınıp alınmadığının net olmadığı, sadece davacı tarafından dosyaya sunulan 03/11/2017 tarih ve … numaralı 38.940 TL tutarlı ve 01/11/2017 tarih ve … numaralı 96.700 TL tutarlı faturaların … ve Hissedarları adına düzenlenmesinin proje bedelinin fatura düzenlenen kişilerden alındığını gösterdiği, inşaatla ilgili zaten davacılar tarafından bir proje çalışması yapıldığı, eldeki projeye göre binayı yapacak bir müteahhit arandığı, her halükarda binayı yapacak olan müteahhitten proje vb. masrafların talep edileceği, bahsi geçen 2 ayrı faturanın davacının alamadığını ve davalılardan alacaklı olduğunu iddia ettiği proje bedeli olduğu, bu durumda davalının davacıya ödemiş olduğu 130.000 TL tutarın davacı açısından sebepsiz zenginleşme olduğu, davacı vekilince “davalı yan bu senet konusu alacağı hak edecek hiçbir iş veya işlem yapmamıştır” denildiği, oysa zaten işlem gerçekleşseydi senedin geri iade alınacağını ki ancak bu durumda proje bedelini davacının hak edeceği, davacının davalı tarafın notere gelmediği ve bu yüzden sözleşmenin yapılamadığı iddiası karşısında, taraflann hangi tarihte ve saatte, hangi noterde buluşacakları ile ilgili bir belgeye rastlanmadığı ve ayrıca eğer notere gelinmedi ise 02/08/2016 tarihinde taraflarca imzalanan protokole göre sözleşmenin 1 ay içinde tamamlanacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen bu işlemin gerçekleşmediği ile ilgili tarafların birbirine çektiği bir ihtarnameye de rastlanmadığı, davalı … Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 11/08/2016 tarihinde havale etmiş olduğu 130.000 TL kadar, davacı … Tic. Ltd. Şti.’den alacaklı olduğu, gerekçesi ile Asıl dava yönünden davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müd. … esas dosyasından davacıların borçlu olmadığının tespitine, Davacının %40 kötü niyet tazminatı talebinin İİK 72/5. Madde şartları taşımadığından reddine, Birleşen Bakırköy 5. Asliye ticaret mah. 2017/963 esas 2017/917 Karar sayılı dosyası yönünden, Davanın kabulü ile 130.000,00 TL’nin 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı asıl dava davacı – karşı dava davalı vekili istinafa başvurmuştur. Asıl dava davacı- karşı dava davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkillerinin İstanbul, Bağcılar, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından olup söz konusu taşınmaz üzerinde yapılacak inşaat için bir emlakçı vasıtasıyla davalı yanla görüşme yaptığını, bu taşınmaz ile ilgili imzalanacak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiği tarihte iade edilmek ve icraya konulmamak şartı ile dava konusu senedin teminat senedi olarak düzenlendiğini, müvekkiline yapılan ödemenin inkarı söz konusu olmamakla birlikte yapıldığı iddia edilen ödemenin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kurulması beklenmeksizin 7000 m2 inşaat için yapılan proje v.b. işler ve hizmetler karşılığı ödendiğini, müvekkillerinin bizzat veya şirketi kanalı ile yaptığı veya yaptırdığı iş ve işlemlere dair belgelerden de açıkça görüleceği üzere bu iş ve işlemlerin ücretinin davalının müvekkiline yaptığı ödemenin daha da üstünde olduğunu, bu ödemenin sözleşmenin kurulmaması halinde iadesi zorunlu bir miktar olmadığını, Bağcılar Belediyesinden gelecek evraklarda söz konusu işlerin müvekkilleri tarafından yapıldığı veya yaptırıldığının görüldüğünü, böylece, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığı, tam tersine müvekkillerinin davalıdan alacaklı olduğunun açık olduğunu, her ne kadar taraflar arasında proje yapımı ile ilgili olarak yazılı bir sözleşme olmasa da davalı tarafından dosyaya sunulmuş bulunan Watsapp konuşma kayıtlarından da açıkça anlaşılacağı üzere İstanbul, Bağcılar, … Ada, … Parsel üzerine yapılacak bina için müvekkillerince bir proje hazırlandığı ve bunun davalıların bilgisi ve isteği doğrultusunda yapıldığının açık olduğunu, davalının konuşma kayıtlarına göre proje ve tapu ücretlerinin ödenmesinin zamana yayılmasını talep etmekle bunların kendi isteği doğrultusunda hazırlandığının açık olduğunu, taraflar arasında proje bedeline dair illa ki yazılı bir sözleşme olması zorunluluğu bulunmadığını, müvekkili ile davalı arasındaki mesajlardan da açıkça anlaşılacağı üzere projelerin bitirildiği ve bunun davalıya bildirdiğini, bu mesajların müvekkilini doğruladığını, kaldı ki söz konusu avam projenin belediye tarafından düzeltilmesi istenen noktalar belirtilerek iade edildikten sonra sözleşme gerçekleşmediği için işlerin öylece kaldığını, mahkemece tarafların hangi tarihte ve saatte noterde buluşacakları ile ilgili olarak bir belgeye rastlanılmadığı tespitine varılmış ise de davalının 23.10.2017 tarihli dilekçesinin 2. sayfasının 2. paragrafında söz konusu tapu devri yapılmadığı için sözleşme yapmaya gelmediğini ikrar ettiğini, nitekim davalının “…tapu devri anlaşmazlığı yüzünden işler hiçbir zaman noter sözleşmesi aşamasına gelememiştir” diyerek iddialarını kabul ettiğini, taşınmazın hissedarları olan … ve … İnşaat arasında bir tapu devri anlaşmazlığı yaşanmasının mümkün olmadığını, zira tapu devrinin hissedarların kendi arasında değil, hissedarlar ile müteahhit arasında geçebilecek bir konu olduğunu, davalının, inşaata kendi isteği ile fiilen hiç başlamamış olmasının ve noter sözleşmesi bile imzalanmadan önce 1/2 hissenin yani 650 m2’nin tapusunu almak isteme inadının maddi külfetini müvekkillerinin çekmek zorunda olmadığını, müvekkillerinin sözleşme hususunda kimseyi oyalamadığını. zaten dava konusu yerin tek malikinin de müvekkilleri olmadığını, müvekkillerinin bu yerin küçük hissesinin maliki olduğunu, müvekkilinin whatsapp mesajlarında; “bu nasıl bir konuşma, benim parayı nereye harcadığım belli, önceki proje ödemelerini verip 3 ay beni projeyle uğraştırdınız tapuya para yatırttınız” yazdığını, bu mesajın müvekkillerinin iddialarını doğruladığını, müvekkilinin “bu ödemeler alınıp size verilecek” şeklindeki mesajının ise bu iş ve hizmetlerin yeni müteahhit tarafından kullanılması halinde ondan bu işler karşılığı davalıya iş devralma ödemesi yapılacağı olduğunu, yani para iade edecek kişinin müvekkilleri olmadığını, para iadesinden kastın ise yeni müteahhitin işi devralması halinde davalıya ödeyebileceği iş devir parası olduğunu, ancak davalın yerine başka müteahhit bulunamadığını, dolayısı ile iadesi bahsedilen tutarın müvekkiline yapılan 130.000,00- TL’lik ön ödeme olmadığını, bu tutar ön ödeme olsaydı 130.000,00-TL’lik banka havalesinin taşınmazın büyük hissedarlarının banka hesabına yapılması gerekeceğini, ödemenin doğrudan doğruya sadece müvekkilini ilgilendiren bir tutar olduğunu, ki bu paranın o yüzden direk müvekkilinin hesabına ödendiğini, söz konusu hizmetlerin karşılığı olarak düzenlenen faturaların … ve hissedarları adına düzenlenmesinin sebebinin yasal prosedür gereği bu şekilde yapılmasının gerekmesi olduğunu, Mimarlar ve Mühendisler odasının belirlediği prosedür gereğince verilen hizmetlere ait giderlere ilişkin faturaların ancak toprak sahipleri adına kesilebildiğini, bu nedenle müvekkilinin davalıya vermiş olduğu hizmeti mecburen toprak sahipleri adına faturalandırdığını, mahkemece müvekkillerinin elinde hazır bir proje bulunduğu ve bu proje bedelinin sözleşme imzalanan yükleniciden talep edileceği yönünde bir kanaate varıldığı belirtilmiş ise de bu hususun hatalı olduğunu, davalı ile yapılan ön görüşmeler neticesinde söz konusu projenin hazırlandığını, bu hususun davalı yanca sunulan watsapp mesaj kayıtlarından da açıkça anlaşıldığını, müvekkilinin oldukça büyük bir alan için ve toprak sahiplerinin hiçbirinin muvafakatını almadan uzun zaman emek ve mesai harcayarak böyle bir projeyi hazırlamasının, tüm giderleri üstlenmesi ve sonunda taşınmazda inşaat yapımını üstlenen yükleniciye bu projeyi pazarlamasının söz konusu olmadığını, kaldı ki söz konusu taşınmaz müvekkiline ait olmadığı için de her an elinde hazır bir projeyle gezmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yine proje ve ekleri için tapu müdürlüğüne ve Belediye Başkanlığına yapılan başvuru tarihleri dikkate alındığında söz konusu projenin tarafların görüşmelere başlamasının akabinde hazırlandığının anlaşılacağını, yine dava konusu paranın … Tic Ltd Şti. adına havale yapıldığı göz önüne alındığında müvekkili … yönünden herhangi bir sebepsiz zenginleşmenin mevcut olmadığını, dolayısıyla … yönünden davanın reddi gerektiğini, müvekkillerinin toprak sahibi ve yüklenici firma arasında kalarak mağdur olduğunu, tarafların istekleri doğrultusunda projeler hazırladığını, yasal süreci başlattığını ancak hisse devri konusunda tarafların mutabakata varamamasının sonucunda mağdur olduğunu, emek ve mesai kaybı yaşadığı gibi tam olarak ta emeğinin karşılığı olmayan bir miktar paranın kendisinden geri talep edilmekle bu süreçte hem maddi hem manevi olarak çok yıprandığını, bu nedenle mahkemeden müvekkilinin emeğinin karşılığının tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılması talep etmelerine rağmen bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığını yada gerek görülmediğini eğer taraflar arasında bir adalet tesis edilecekse bunun hakkaniyete uygun olması gerektiğini, ortada 7.000 m2 bir alan için hazırlanmış bir proje dururken müvekkilinin emeğinin hiçe sayılmasının hak ve adalet duygusuna sığmadığını, belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava, ön protokol gereğince verilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava ise ön protokol gereği davalılara ödenen güvence bedelinin asıl sözleşme kurulmadığından iadesi talebine ilişkindir. Asıl davada, davacılar davaya konu takip dayanağı bononun ön protokol gereğince kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanması halinde iade edilmek üzere teminat amaçlı düzenlendiğini, asıl sözleşmenin imzalanmadığını, takip konusu bono teminat bonosu olduğundan kambiyo senedi vasfında olmadığını, senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş, birleşen davada ise birleşen dava davacıları taraflar arasındaki ön protokol gereğince asıl kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanacağına güvence olarak davalılara 130.000 TL havale yapıldığını, asıl sözleşmenin imzalanmadığını davalılara yapılan ödemenin sebepsiz kaldığını belirterek ödenen bedelin davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece asıl davanın kabulüne asıl dava davacılarının takipten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, birleşen davanın kabulüne 130.000 TL’nin davalılardan alınarak birleşen dava davacısına verilmesine karar verilmiş, istinafa asıl dava davacısı- birleşen dava davalıları vekili birleşen dava yönünden başvurmuştur. Asıl dava yönünden usulüne uygun istinaf başvurusu bulunmadığı için asıl davaya ilişkin olarak istinaf incelemesi yapılmamıştır. Birleşen dava yönünden yapılan incelemede, taraflar arasında, dava dilekçelerindeki anlatıma göre asıl dava davacılarının malikleri arasında olduğu taşınmaz üzerinde birleşen dava davacısı yüklenici tarafından arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması için görüşmeler yapıldığı, diğer arsa maliklerinin de katılımı ile resmi sözleşme yapılmasının kararlaştırıldığı, bu konuda taraflar arasında protokol düzenlendiği, ileride yapılacak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin teminatı olmak üzere birleşen dava davacılarının güvence bedeli olarak davalılarından şirket hesabına davaya konu 130.000 TL bedeli havale ettikleri, havale açıklamasında gönderilen paranın “bağcılar, … ada … parsel sayılı yerin sözleşmesi ile alakalı” açıklamasının bulunduğu, taraflar arasında (arsa sahipleri ile yüklenici) asıl sözleşmenin imzalanmadığı sabittir. Davalılar her ne kadar davaya konu havalenin davalılardan mimar …’in söz konusu taşınmaz üzerine yapılacak inşaata ilişkin proje bedeli olduğunu savunmuş iseler de gerek delil olarak sundukları faturaların arsa sahipleri adına düzenlenmiş olması, gerekse havalede yer alan açıklamalar karşısında davaya konu havalenin sözleşme imzalanacağının güvencesi olarak yapıldığı sözleşmenin imzalanmadığı, sözleşmenin imzalanmamasında kusurlu olanın birleşen dava davacıları olduğunun ispatlanamaması ve davaya konu havalenin cayma bedeli olarak gönderildiğinin de ispatlanamaması karşısında birleşen davalılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Ancak. davaya konu havale şirket hesabına gönderilmiş olup, protokol şirket adına temsilen diğer davalı tarafça imzalanmıştır. Birleşen dava davalısı …’in söz konusu parayı aldığına dair her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Havale şirket adına ve hesabına yapılmış olup davalı …’in davaya konu para havalesinden dolayı davalı şirket ile sorumlu olduğuna dair dosya içine her hangi bir belge ve delil sunulmamıştır. Mahkemece davalı … yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, her hangi bir gerekçe belirtilmeden bu davalının da davaya konu alacaktan müteselsilen ve müştereken sorumlu tutulması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, birleşen dava davalılar vekilinin istinaf başvurusunun davalı … yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının birleşen dava yönünden kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile yeniden hüküm kurularak birleşen davanın davalı şirket yönünden kabulüne 130.000 TL’nin davalı şirketten 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, davalı … yönünden ispatlanamayan davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Birleşen dava davalılar vekilinin istinaf talebinin davalı … yönünden KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2019 tarih ve 2017/500 Esas, 2019/483 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- a) Asıl dava yönünden; Davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müd. … esas dosyasından davacıların borçlu olmadığının tespitine, Davacının %40 kötü niyet tazminatının İİK 72/5. Madde şartlarını taşımadığından reddine, b) Birleşen Bakırköy 5. Asliye ticaret mah. 2017/963 esas 2017/917 Karar sayılı dosyası yönünden, Davanın davalı … Tic. Ltd. Şti. yönünden kabulü ile 130.000,00 TL ‘nin 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine, Davalı … hakkındaki davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Asıl davada alınması gerekli 9.527,53 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.381,89 TL harcın düşümü ile eksik kalan 7.145,64 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile maliyeye gelir kaydedilmesine, 2-Asıl davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 13.907,99 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 3-Davacı tarafça yapılan ( asıl davada 2.381,89 TL peşin harç + ilk masraf 36,00 TL + bilirkişi ücreti 600,00 TL + 483,40 TL posta masrafı ) toplam 3.501,29 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4-Birleşen davada alınması gerekli 8.880,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.220,08 TL harcın düşümü ile eksik kalan 6.660,22 TL harcın davalı … Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile maliyeye gelir kaydedilmesine, 5-Birleşen davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 20.500,00 TL vekalet ücretinin davalı … Tic. Ltd. Şti. alınarak davacıya ödenmesine, 6-Birleşen davada davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 20.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Birleşen dava davacısı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde birleşen dava davacısına İADESİNE, 2-Birleşen dava Davacıları tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 34,30 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 155,60 TL istinaf yargılama giderinin birleşen dava davalısından alınarak birleşen dava davacılarına VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.