Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1897 E. 2022/360 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1897
KARAR NO: 2022/360
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2015/69 Esas, 2019/254 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin İngiltere tabiyetli şirket olduğunu, davalının, 2007 yılında Türkiye’de … Tic. Ltd. Şti. ünvanı ile şirket kurulması konusunda …’ya 15.05.2007 tarihinde vekaletname verdiğini, şirketin kuruluşu gerçekleşerek, şirket müdürlüğüne …’nun tayin edildiğini, …’nun 2007 yılından bu yana davalı şirkette müdür olarak çalıştığını, iş akdinin 11.12.2014 tarihinde davalı tarafından fesh edildiğini, davalı şirketin sigortalı çalışanları …, … ve …’in, davalının çeşitli ülkelerden almış olduğu siparişlerin, Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da çeşitli firmalara üretimini yaptırarak, Türkiye üzerinden ihracatını gerçekleştirdiğini, 2014 yılı Haziran ayında, davalı şirkette sigortalı olarak çalışan …, … ve …’in, davalının fason olarak üretimini yaptırmış olduğu bu işlerin bir kısmını, davalıya üretmek ve davalının siparişlerini gününde teslim etmek için, Çorlu’da davacı şirketi (… San. Tic. Ltd. Şti.) kurduklarını, müvekkilinin 2014 yılı Haziran ayından sonra, davalının yurt dışından gelen siparişlerinin çok azını, deri hammaddesini piyasadan temin ederek davalıya üretim yaptığını, davalının siparişlerinin büyük bir kısmını, öteden beri davalı şirkete fason üretim yapan … ve …’e yaptırmaya devam ettiğini, gelen siparişlerden sadece … ve …’in yetişemediği işlerin bir kısmını kendi şirketleri üzerinden yaptığını, müvekkilinin, davalının piyasadaki ticaretini engellemediğini, davalının ticaret içerisinde olduğu tedarikçilerle olan ilişkilerini bozmadığını, davalı şirket çalışanları …, … ve …’in davalının aldığı siparişleri yapmak adına kurdukları şirkete, fason üretimi yapabilmek için gerekli makine ve ekipmanları satın aldığını ve bankalardan kredi kullandığını, yine davalının siparişlerini karşılamak için çeşitli firmalardan deri hammaddesi aldığını, davalı şirketin yurt dışı müşterilerinden gelen taleplerinin bir kısmının müvekkil şirket tarafından üretimi yapılarak, müşteriye gönderiminin sağlandığını, bu işlemlerin karşılığında irsaliyeli fatura düzenlendiğini ve işbu faturaların davalının defter kayıtlarına işlendiğini, müvekkilinin, davalıya toplam 921.215,21-TL’lik fatura düzenlediğini, davalı tarafından, borçlarına istinaden toplam 555.604,42 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin 365.611,21 TL alacağı kaldığını, davalının, 11.12.2014 tarihinde, …, … ve …’in iş aktini feshettiğini, gerekçe olarak, sigortalı çalıştıkları şirketin işlerini kendi kurdukları şirket üzerinden yapmalarını gösterdiklerini ve işbu nedenle davalının verilen hizmetlerin karşılığında kalan borç bakiyesini ödemediğini, davanın kabulü ile dava konusu alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin İngiltere menşeli … Limited’in Türkiye’de bağlı ortaklığı olduğunu, davacı şirketin kurucu ortaklarının, müvekkili firmada müdür olan …, sigortalı çalışan olan … ve diğer sigortalı çalışan … olduğunu, bu kişilerin müvekkili şirkette çalışırken davacı şirketi kurduklarını, davacı şirketin, müvekkili şirket çalışanları tarafından müvekkilinden haksız menfaat elde etmek amacı ile kurulduğunu, davanın alacak davası olduğunu ve ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı şirket kurucuları hakkında, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığına 11.12.2014 tarihinde, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık, sahtecilik gibi suç isnatları ile şikayet dilekçesi verildiğini, işbu soruşturmaya binaen düzenlenen iddianamenin Çorlu Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/179 E. Sayılı dosyası ile kabul edildiğini, davacı şirketin kurulduğu sırada şirket müdürü olan …’nun aynı zamanda davalı müvekkili firmanın da müdürü olduğunu, davacı şirketin kötüniyetli olarak kurulduğunu, davacı şirket kurucusu …’nun müvekkili şirket müdürü olması sebebiyle, aynı işkolunda faaliyet gösteren bir başka şirket kurmasının TTK 613. Ve 626. Mad. aykırılık teşkil ettiğini, davacı şirketin diğer iki ortağının da şirketin kuruluşu anında davalı müvekkilinin sigortalı çalışanları olduğunu, TBK 396.mad aykırı olarak çalıştıklarını, davacı şirketin, müvekkili davalı şirkete, üzerinde teslim eden teslim alan imzası bulunmayan faturalar gönderdiğini, faturalardan malların teslim edilip edilmediğinin anlaşılamadığını, işbu nedenle davacının talebini içeren faturaları kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini, ilgili faturalara bianen herhangi bir mal teslimi gerçekleşmediğini, Yargıtayın yerleşik içtihatları incelendiğinde, faturaların ticari deftere kaydedilmesi halinde dahi fatura içeriğindeki malın teslim edildiğinin ayrıca yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, davacının teslim olgusunu yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, dava değerinin 365.000,00 TL olarak belirlenmesinin yanlış olduğunu, davacı şirket müdürü …’nun müdürlük görevini ifa ederken 50.000,00 TL lik çeki kendi şirketine keşide ettiğini, çekin müvekkili tarafından ödendiğini, işbu nedenle dava değerinin 315.000,00 TL olduğunu, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddini, davacı aleyhine 5.000,00 TL disiplin para cezasına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davada uyuşmazlık konusunun, yanlar arasında ticari ilişki olup olmadığı, davacının alacak talebine dayanak fatura muhteviyatı malların davalıya teslim edilip edilmediği, davacı alacağı olup olmadığı ve varsa miktarı hususunda toplandığı, davalının, savunmasında ileri sürdüğü hususlara ilişkin olarak şirket müdürü ve şirket çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunduğu, yapılan soruşturma ve kovuşturma neticesinde; Çorlu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/141 Esas ve 2018/295 Karar sayılı dosyası üzerinden davacı şirket ortakları …, … ve … hakkında TTK 62 uyarınca haksız rekabet ve TCK 155 uyarınca güveni kötüye kullanma suçlarından cezalandırılmalarına karar verildiği ve kararların kesinleştiği, tarafların ticari kayıt ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmış olup, hükme esas alınan bu rapor uyarınca; yanlar tarafından ibraz edilen 2014-2015 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun açılış kapanış tasdiklerinin yapıldığı, Yevmiye ve Kebir defterindeki işlemlerinin birbirini teyit ettiği, ticari defterlerinin yanların lehine delil vasfı taşıdığı, yanlar arasında davacı tarafından davalıya fason etiket üretimi yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu, işbu ticari ilişki neticesinde, davacı tarafından davalıya toplam 921.214,92 TL bedelli fatura tanzim edildiği, bu faturaların gerek yanların ticari defter kayıtlarında, gerek Ba- Bs formlarında, gerekse de … firması tarafından düzenlenen Karşı İnceleme Tutanağında davalı ticari defterlerinde davacı alacağına kaydedildiğinin sabit olduğu, davalı tarafından davacıya toplam 555.604,02 TL ödeme yapıldığı, ödemelerin her iki yan ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, yine davalı tarafından davacıya 174,99 TL bedelli fiyat farkı faturası düzenlendiği, bu açıklamalar ışığında dava tarihi itibariyle davacı tarafın, davalı taraftan 365.435,90 TL alacaklı olduğu, davalının fatura konusu ürünlerin teslim edilmediğine ilişkin savunmasına ilişkin olarak, bu hususta ticari ilişkiye konu faturaların davalı tarafın kayıtlarında yer alması sebebiyle aksi durumun ispatının davalıda olduğu, davalı tarafın bu hususu yazılı delille ispat edemediği gibi, ceza dosyasında ki cezalandırmaya gerekçe maddi gerçeğin de ürünlerin teslim edilmediğine ilişkin olmadığı ve bu hususta mahkemece istenilmesine rağmen stok listelerinin davalı tarafından sunulmadığı da gözönünde bulundurularak malların teslim edilmediği hususunun davalı tarafça ispatlanamadığı, davalı tarafça dayanak gösterilen, davacı şirketin ortaklarının kendi şirket müdürü ve çalışanı olmasının ise haksız rekabet hükümleri uyarınca başka bir davanın konusunu oluşturacağı, ticari ilişkiye konu alacağı bertaraf edemeyeceği, bu yöndeki savunmalara itibar edilmediği. dava tarihi itibariyle davacının, davalıdan 365.435,90 TL alacağının bulunduğu gerekçesi ile; Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 365.435,90 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş karara karşı, davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile davacı şirketin Ticaret Sicil kayıtları incelendiğinde, kurucu ortaklarından …’nun, şirketin kurulduğu tarihte müvekkili firmanın Türkiye’deki temsil ve ilzama yetkili tek müdürü olduğunu, davacı şirket kurucu ortak ve yetkililerinden …, müvekkili şirketin en üst düzey yöneticisi yani şirket müdürü olması nedeniyle, çalıştığı süre boyunca, müvekkili şirketin mali ve idari tüm işlerinden sorumlu olduğunu, şirket merkez ofisinin İngiltere’de olması nedeniyle müşterilerle ilişkiler dahil olmak üzere şirketin işleyişine ve ticari sırlarına ilişkin her şeyi bilen …’yu ve diğer davacı şirket kurucularını şirketteki pozisyonları nedeniyle çalıştıkları süre boyunca Türkiye’deki ofiste denetleyebilecek kişi veya departman bulunmadığını, davacı şirketin diğer iki kurucu ortak ve yetkilisinin ise, yine şirketin kuruluş tarihinde müvekkil bünyesinde çalışan … ve … olduğunu, bu durumu fırsat bilen davacı şirket kurucu ortak ve yetkililerinin, müvekkili şirkete haber vermeden kanunlara aykırı şekilde ve kendi kimliklerini gizleyerek davacı şirketi kurduklarını ve kurdukları şirketten vermedikleri hizmetlere ilişkin davaya konu faturaları keserek, müvekkilinden haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını, davacı şirket yetkililerinin, müvekkili şirket nezdinde çalıştıkları dönemde gerçekleştirdikleri güveni kötüye kullanma ve haksız rekabete ilişkin suç teşkil eden işbu eylem ve işlemlerinden ötürü haklarında şikayetinde bulunulduğunu, yapılan yargılama sonunda sanıkların cezalandırılmasına karar verildiğini ve kararların kesinleştiğini, Çorlu 4 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/141 E. sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen ceza dosyasından alınan bilirkişi raporunda davacı şirket yetkililerinin; kötü niyetli olarak … ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren … isimli firmayı kurdukları, davacı şirket ve müvekkil şirket ticari defterlerindeki kayıtlarda tutarların birbirleri ile uyumlu olduğu, davacı şirketin her iki şirket kayıtlarını ve stoklarını istedikleri şekilde düzenleyebilme imkanına sahip olduklarını, davacı şirket yetkililerinin, kendilerine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi unsurlardan özel menfaatleri için yetkisiz yararlandıklarını, davacı şirket yetkililerinin kurduğu … firması üzerinden, müvekkil şirket müşteri portföyüne teklif yazışmaları yapıldığını, şirketin İngiltere’deki yetkilisinden davacı şirketi kurmak için onay aldıklarını ispatlayamadıklarını, davacı şirket yetkililerinin, kendilerine menfaat sağlamak için … firmasını kurduklarını ve dürüstlük, sadakat ve iyi niyet kuralına aykırı hareket ettiklerini, bu hususların kesinleşen ceza kararları ile sabit olduğunu, davacı şirket ortakları ve yetkilileri ile müvekkili şirketin eski müdür ve çalışanlarının aynı kişiler olması, her iki şirketin tüm ticari faaliyetlerinin bu kişiler tarafından gerçekleştirilmesi, bunun sonucunda müvekkili şirketin ticari defterlerinde davacı şirketin iddia ettiği miktarda alacağının olmasının beklenen bir durum olduğunu, davacı şirketin ortaklarının müvekkili şirketin merkez ofisinin İngiltere’de bulunmasından ve davacı şirket kurucu ortağı …’nun şirket müdürü olması nedeniyle Türkiye’de kendisini denetleyecek birinin/departmanın olmamasından faydalanarak stoklarda ve hesaplarda oynamalar yaptıklarını ve her iki şirket kayıtlarını istedikleri gibi yönlendirdiklerini, alacak kaydı oluşturduklarını, davacı şirket ortaklarının, müvekkili firmadaki iş pozisyonu nedeniyle müvekkil firmanın defter ve kayıtlarını istedikleri gibi değiştirebileceğinin tespit ve hükmolunmasına ve yerel mahkemece işbu ceza mahkemesi kararı beklenilmesine, keza yerel mahkeme dosyasından alınan bilirkişi raporunda da faturaya konu malların teslimine ilişkin dosyada belge olmadığı çok net tespit edilmesine rağmen, mahkemenin, hem ceza davası kararına hem de kendi dosyasında aldığı bilirkişi raporuna aykırı verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu, davacının, davaya konu ve üzerinden teslim eden teslim alan imzası bulunmayan faturalardan kaynaklanan bir alacağı olduğunu iddia ettiğini ancak fatura içeriklerinin teslim edildiğine ilişkin teslim tesellüm belgesi sunamadığını, ilgili Yargıtay kararları uyarınca, fatura itiraz edilmeksizin kayıtlara alınmış olsa dahi, faturaya konu malın teslimine ilişkin bir itirazın olması halinde, faturayı düzenleyen tarafın faturaya konu mal ve hizmetin karşı tarafa teslim ettiğini somut-yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, davacının mal teslimini ispatlayamadığını, davacı şirket tarafından dava konusu mal/hizmetlerin müvekkiline verilmediği gibi; müvekkil firma, haklarında ceza kararı verilen ve kesinleşen davacı şirket ortaklarının hukuka ve hakkaniyete aykırı eylemleri sonucu büyük bir zarara uğratıldığını, dosyada mübrez belgeler ve yapılan bilirkişi incelemesi neticesi davacı şirket tarafından fatura konusu mal/hizmetin müvekkil firmaya teslim edildiği ispat edilemediğinden davanın reddedilmesi gerekirken, kabulüne ilişkin verilen yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.İncelenen ceza dosyasında davacı şirket kurucusu şahıslar hakkında haksız rekabetten dolayı para cezası verildiği, … hakkında güveni kötüye kullanmaktan (çek düzenleyip vermek ve şirketler arasında ticari faaliyette bulunmak) hapis ve para cezası verildiği, hapis cezasının ertelendiği, … hakkında güveni kötüye kullanmak suçundan hapis ve para cezası verildiği, hakkında HAGB verildiği, …nın güveni kötüye kullanmak suçundan beraatine karar verildiği, kararların istinaf edilmesi üzerine, sanıklar hakkında haksız rekabet suçundan verilen cezaların kesin olduğundan bu suça ilişkin istinaf taleplerinin reddedildiği, istinaf dairesince, … hakkında verilen beraat kararına yapılan istinaf başvurusunun reddine, diğer kısımlar yönünden kararın kaldırılmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesince kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama ile … hakkında güveni kötüye kullanmaktan ceza verildiği, … hakkında beraat kararı verildiği, kararın yeniden istinaf edilmesi üzerine, İstanbul BAM 22 Ceza dairesince … hakkında istinaf başvurusunun reddine, … hakkında istinaf başvurusunun kabulü ile sanığın güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle Beraatine karar verildiği, istinaf dairesi kararının temyiz edildiği, dosyanın Yargıtay’da olduğu anlaşılmıştır. Eser sözleşmesinde işin yapılıp teslim edildiğini ispat külfeti yüklenicide, bedelin ödendiğini ispat külfeti iş sahibindedir.Tek başına fatura düzenlenmesi işin yapılıp teslim edildiğini ispatlamaz. Yüklenici teslimi her türlü delille ispatlayabilir. Somut olayda her ne kadar davacı yüklenicinin faturaları davalı iş sahibinin ticari defterlerinde kayıtlı ise de davacı şirket kurucu ortaklarının ve yetkilisinin davalı şirkette çalışıyor olmaları, davacı şirket yetkilisinin aynı zamanda davalı şirketin müdürü olarak görev yapıyor olması ve en önemlisi de taraflar arasında ki dava konusu iş ve işlemlerin ceza davasına konu olması hususları birlikte değerlendirildiğinde işin yapılıp teslim edildiği hususunun kesin bir şekilde ispatlandığından söz edilemez.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Bekletici sorun” başlıklı 165. Maddesinde yer alan düzenleme gereğince bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak olan bir hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, o davanın sonuçlanması beklenmek üzere yargılama ertelenebilir. Hâkim, o davanın sonuçlanmasını kendi bakmakta olduğu dava için bekletici sorun yapabilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 74. Maddesinde yer alan düzenleme gereğince, ceza mahkemesince verilen beraat kararının, kusur ve derecesinin, zarar tutarının, temyiz gücü ve yükletilme yeterliğinin ve illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusunda kesinleşmiş kabul bulunması hâlinde, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.Davacı şirket kurucularının yargılandığı ceza davasına konu, güveni kötüye kullanma suçu, taraflar arasındaki davaya konu ticari ilişki nedeniyle açılmış olup söz konusu ceza yargılaması kesinleşmemiştir. Anılan ceza yargılaması sonucunun beklenerek, kesinleşen ceza davasının sonucu da değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken ispat külfeti konusunda hatalı değerlendirme yapılarak karar verilmesi yerinde olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 07/03/2019 tarih, 2015/69 Esas, 2019/254 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.