Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1885 E. 2022/308 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1885
KARAR NO: 2022/308
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2020/254 Esas, 2021/1225 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı firma arasında 08.11.2017 tarihinde hafriyat sözleşmesi akdedildiğini, davalı tarafça kısmi ödeme yapılmış ise de, sözleşmeden doğan 576.000,00-TL bakiye alacağın bugüne kadar ödenmediğini, davalı firmaya alacağın ödenmesi ve faturanın tebliği için Kadıköy … Noterliği aracılığıyla ihtar çekildiğini, davalı tarafından Kadıköy …. Noterliği aracılığıyla cevabi ihtar ve ihtarname gönderildiğini, davalının borcu ve sözleşme olmasına rağmen itiraz ettiğini ve faturayı iade ettiğini, açıklanan nedenlerle 20.000,00-TL’nin davalı taraftan temerrüde düştüğü tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasındaki 08/11/2017 tarihli sözleşmeye göre tarafların müvekkil şirket tarafından üzerinde inşaat yaptırılacak olan İstanbul İli, Ataşehir İlçesi, … pafta, … ada, … parsel nolu arsa üzerindeki hafriyat işinin davacı tarafından yapılması hususunda anlaştıklarını, yapılan sözleşme uyarınca müvekkilinin kendisine yüklenen edimleri tamamen yerine getirdiğini, davacı tarafın sözleşme çerçevesinde sunduğu hizmetin karşılığını davacıya tamamen ödediğini, buna rağmen davacının, müvekkilinden sözleşme ile teminat altına alınmayan yahut sözleşmeye konu edilmeyen taleplerde bulunduğunu ve bunu faturaya yansıtarak müvekkiline tebliğ ettiğini, müvekkilininde faturaya konu herhangi bir borcu bulunmadığından süresi içinde faturaya itiraz ederek davacıya iade ettiğini, davacının dilekçesinde iddia ettiği gibi müvekkilinin davacıya 576.000,00-TL tutarında bir borcu bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında akdedilen harfiyat sözleşmesinden kaynaklı davacının iddia ettiği bakiye alacağının tahsiline ilişkin olduğu, taraflar arasında davacının bakiye alacağının olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunduğu, tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmeye göre davacının yapacağı hafriyat birim fiyatının 40 TL/m3 olarak, kırıcı saat ücretinin ise 190 TL/saat olarak belirlendiği, bunun dışında kalan ve davacı tarafından yapılan işlerin ise sözleşme kapsamında olmayan ek işler olduğu, davacı yüklenicinin ek işler ile ilgili yapmış olduğu işlerin ücretine de hak kazanacağı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere, ekskavatör çalışmasına ilişkin herhangi bir belgenin olmadığından buna ilişkin talebinin ispat edilemediği, makine bekleme bedeline ilişkin de taraflar arasında bu konuda sözleşme hükmü olmaması nedeniyle bu talebin de yerinde olmadığı, davacının toplam yapmış olduğu hafriyatın haritacı tarafından yapılan ölçüme göre 10.453,86 m3, 10.453,86 m3 hafriyat karşılığının 418.154,40 TL, ek iş olarak yapıldığı belirlenen stabilize malzeme bedelinin 9.000,00 TL, ek iş olarak yapılan hafriyat aktarma bedelinin 16.000,00 TL, toplam yapılan bu iş miktarının KDV dahil 522.922,19 TL, davalının yaptığı ödemenin 488.630,00 TL, davacının toplam bakiye alacağının 34.539,52 TL olduğu, her ne kadar davacı, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu “tediye makbuzu” isimli makbuzların hesaplama yapılırken dikkate alınmamasını talep etmiş ise de söz konusu makbuzların incelenemesinde bir kısmında teslim alan bölümünde “…” isminin yazılı olduğu ve imzanın bulunduğu, bir kısmında ise sadece imzanın bulunduğu, … isminin yazıldığı makbuzlar ile isim olmayan makbuzlardaki imzaların aynı olduğu, …’ın davacı şirket yetkilisi olduğu, makbuzlardaki imzalara açıkça itiraz edilmediği, bu nedenle makbuzlardaki imzalar üzerinde imza incelemesine gerek olmadığı, makbuzlarda belirtilen miktarlarda davalının ödeme yaptığının kabulü gerektiği, her ne kadar davalı, faturada belirtilen bir kısım işlerin sözlşeme kapsamında olmadığını ve hesaplamada dikkate alınmaması gerektiğini savunmuş ise de eser sözleşmelerinde ek işin yapılmasının mümkün olduğu, stabilize malzemesi taşınması işinin ve harfiyat aktarma işinin ek iş olarak yapıldığının bilirkişi raporunda belirlendiği, bu işlerin ek iş niteliğinde olduğu ve davacının bu bedelleri talep edebileceği, yine davacı yapılan harfiyat işinin daha fazla olduğunu idddia etmiş ise de sözleşmede açıkça harfiyat ölçümünün haritacılar tarafından yaptırılacağının belirlendiği, davacı tarafından herhangi bir ölçüm evrakının dosyaya sunulmadığı, davalının ise ölçüm belgesini sunduğu, davacının fazla yapıldığını iddia ettiği harfiyat işini ispat edemediği, davalının yaptırmış olduğu ölçümün hesaplamada kullanılmasının doğru olduğu, davacının dava dilekçesindeki talebinin bilirkişi tarafından belirlenen bedelden daha düşük olduğu ve davacının ıslah için süre talep etmediği gerekçesi ile; Davanın KABULÜ ile; 10.000,00 TL’nin 13.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,, karar verilmiş karara karşı, davacı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 16.11.2021 tarihli duruşmada dosyada eksiklikler bulunduğu bildirilmesine rağmen usule ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, delillerin toplandığı ve sözlü yargılamaya geçildiği kararı oluşturulmadan davının bitirilmesinin usul yasasına aykırı olduğunu, somut davada dosyada alınan bilirkişi raporunda harfiyat ölçülmesinin yapılmadığı belirtildiği halde davalı vekilinin sunduğu ölçümleme raporuna göre ve davalının beyanı gerekçe alınarak karar verildiğini, taraflarınca ek bilirkişi raporu ve ölçümleme ile ödeme dekontlarına açıkça itiraz ettikleri halde bu itirazların dikkate alınmayarak usul hataları ile karar verildiğini, usul kanununda sözlü yargılamanın nasıl yapılacağının açıklanmış olmasına rağmen mahkemenin hiç bir itiraz ve taleplerini değerlendirmeden ve davayı ıslah etmek üzere süre vermeden karar vermesinin müvekkilini mağdur ettiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı yüklenici davalı ise iş sahibidir. HMK’nın 22/07/2020 tarihinde değişiklik yapılan 186. Maddesinde “Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir” hükmü düzenlenmiş olup, somut olayda, 16/11/2021 tarihli duruşmada, mahkemece davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı reddedilmiş olup, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmaları için süre verilmiş, taraf vekillerinin davanın kabulü ve reddi beyanlarından sonra, tahkikat aşamasının bittiği tehfim edilmiş, sözlü yargılama için süre talebi olmadığından sözlü yargılama aşamasına geçilmiş ve taraf vekillerinin son sözleri sorularak istinafa konu karar verilmiştir. Anılan duruşmada yapılan işlemler usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dava, hafriyat işinden kaynaklı ödenmeyen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu, taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme birim fiyatlı olup iş bedelinin, yapılan iş miktarı tespit edilerek hesaplanması ve var ise ek işler bedelinin eklenmesi ile belirlenmesi gerekir. Sözleşmede yapılan işin ölçümünün haritacı tarafından yapılacağı kararlaştırılmış ise de ölçümü yapacak haritacının kimin tarafından seçileceği ve hesaplama yol ve yöntemi açıkça belirlenmemiştir. Buna göre taraflardan birinin (somut olayda davalı) seçtiği harita mühendisi aracılığı ile yapılan ölçümlemeye itibar edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş tarafların tüm delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile mahallinde keşif yapılarak sözleşme kapsamında ve ek iş olarak yapılan işler belirlenerek, sözleşme kapsamında olan işler için sözleşmede kararlaştırılan bedel, sözleşme dışı yapılan işler yönünden yapıldığı tarihteki mahalli rayiç göre tespit edilecek bedel üzerinden toplam yapılan iş miktar ve bedeli konusunda bilirkişi raporu alınarak ve tespit edilen iş bedelinden ispatlanan davalı ödemeleri (488,630 TL ödeme) düşülmek suretiyle sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih, 2020/254 Esas, 2021/1225 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.