Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1871 E. 2023/463 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1871
KARAR NO: 2023/463
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/01/2022
NUMARASI: 2019/328 Esas, 2022/28 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında yüzük imali için davalıya teslim edilen saf altının ya da bedelinin iadesi talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir. Davacı iş sahibi, yüzük imali için davalıya toplamda 567,59 gram saf altın teslim edildiği halde, siparişe konu yüzüklerin üretilerek teslim edilmediğini belirterek, davalıya teslim edilen saf altının aynen iadesini ya da bedeline karşılık şimdilik 50.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleşecek avans faiziyle bilikte tahsilini talep etmiş; davalı yüklenici şirket ise, kaldırma kararı öncesinde, bedeli ödenemediği için talebe konu yüzüklerin elde tutulduğunu, kaldırma kararı sonrasında ise, anlaşmaya uygun olarak imal ettiği yüzüklerin davacı tarafından teslim alınmamış olması sebebiyle eritilerek has altına dönüştürüldüğünü, bu işlemler sırasındaki işçilik bedeli ile oluşan altın firesi takas/mahsup olarak dikkate alındığında davacıya bir borcu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece ilk olarak 2014/1074 Esas – 2017/951 Karar sayılı ve 02.10.2017 tarihli kararla, sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında davalı yüklenicinin talep konusu yüzükleri imal edip teslim ettiğini isbatlayamadığı belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile talep edilen has altın bedeline karşılık gelen 43.817,08 TL’nin ihtarname tarihi olan 12.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair verilen kararın, davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2017/1681 E – 2019/534 K sayılı 30/04/2019 Tarihli kararıyla, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı ve dosya kapsamından da imalatın nerede teslim edileceğine ilişkin bir belirleme yapılmadığının anlaşılmakta olduğu, bu durumda ifa yerinde teslimi gereken imalata konu yüzükler ile ilgili davalının öncesinde ifaya konu olduğunu bildirerek yapılan ürünlerin teslim alınması ve bedellerinin ödenmesi talebiyle iş sahibi davacıyı temerrüde düşürmüş olduğunun anlaşılmasına göre, taraf yazışmaları, tanık beyanları ve davalı tarafça sunulan işçilik bedeline ilişkin faturalar birlikte değerlendirilmek suretiyle davalının yaptığını iddia ettiği işçilik yönünden ve isbatlanır ve kabul edilebilir bu işçilik bedelinin davalı talebi doğrultusunda davacı alacağından takas ve mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Mahkemece, kaldırma kararı sonrasında, yeni oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınmış ve yeniden yapılan yargılama neticesinde istinafa konu kararla; taraflar arasındaki eser sözleşmesine konu 130 adet yüzük yapım işi konusunda uyuşmazlık olmayıp, davalıya teslim edilen altın tutarı, hangi özellikte yüzük yapılacağı, ücretinin nasıl ödeneceği konusunda anlaşma olmadığı, davalının ticari temsilcisi vasfında olan …’a 14/01/2014 ve 10/02 /2014 tarihlerinde toplam 489,03 gram saf altın teslim edildiği, davacı yanın iş bu kabulün aksini ispatlayamadığı, dinlenilen tanık beyanları davalı iddiasını desteler nitelikte ise de uyuşmazlık konusunu çözecek mahiyette olmadığı, mail yazışmalarına göre davalıdan taşsız ürün yapılmasının istendiği ve bu doğrultudaki davamı fiyat teklifi sonrasında davalıya altın teslimatı yapıldığı, davalı tanık beyanları bu yönde ise de, davalı tanığı …’ın kabulünde olan mailler doğrultusunda davalı yanını davacının taşlı yüzük sipariş ettiğini ispat edememiş olduğu, buna göre taraflar arasındaki sözlü eser sözleşmesinin konusunun 130 adet taşsız yüzük imal edilmesi olduğunun davacı yanca ispatlanmış olduğu, kaldırma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yapılmış ise de; davalının sözleşme konusu edimini verilen siparişe uygun model ve zamanda ifa etmediği, davacının ihtarına rağmen ifadan kaçındığı, bu hali ile davalının kendi edimini gereği gibi ifa etmeden iş sahibi davacıyı temerrüde düşürmüş olduğunun ve de takas/mahsup hakkı kabulünün mümkün olmayacağı, davacı tarafın davalıya keşide ettiği ihtarname ile ayıp ihbarında bulunduğu, davacının verilen saf altının bir kısmı ile ödeme yapıldığı iddiası ile davalının pırlantalı(taşlı) üretim sonrası iki adet fatura karşılığı 63.127,49 USD talebi kıyaslandığında davacının talebi dışında üretime katlanması ve de ödemede bulunması şeklinde iradesinin olmadığı, sözleşmenin bu şekilde revize edildiğinin söylenemeyeceği, davacının iş bu dava konusu talebinin sözleşmeden dönme iradesi olduğu; TBK’nun 475/1.maddesinde sözleşmeden dönme halinde, dönme geriye etkili sonuç doğuracağından, tarafların birbirlerine verdiklerini geri vermeleri gerektiği, davacının davalıya teslim ettiği 489,03 gram saf altın davalı tarafça işlendiğinden aynen iade talebinin mümkün olmadığı, terditli talebinden temerrüt tarihi itibari ile yapılan ödemenin geri istemi talebinin yerinde olduğu, İstanbul Kuyumcular Odasından gelen cevaba göre davalının ihtarnamenin tebliği ile temerrüde düştüğü tarih olan 12/04/2014 tarihinde altının satış fiyatının 89,60 TL olduğu, buna göre 489,03 Gram x 89,60 TL karşılığı 43.817,08 TL’nin davalıya iadesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul-kısmen reddine, 43.817,08 TL’nin davalıya ihtarnamenin tebliğ tarihi itibari ile nazara alınan 12/04/2014 temerrüt tarihi itibariyle işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davacı …’in aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, müvekkilinin onunla bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacı …’ya Azerbaycan vatandaşı olduğundan dolayı MÖHUK 48. Maddesi gereğince teminat yatırtılması gerektiği halde bunun yerine getirilmediğinin, vatandaşı olduğu ülke bakımından karşılıklılık (mütekabiliyet) olup olmadığının araştırılmadığını, hükme esas teşkil eden e-postaların asli delil olmadığını, bu delillerin davacı tarafça süresinde dosyaya sunulmadıklarından dikkate alınamayacaklarını, davaya konu 130 adet yüzüğün davacının ücretlerini vermesi sebebiyle teslim edilemediğini, davacıdan alınan toplam 489,03 gram altının davacının talepleri doğrultusunda toplam 130 adet taşlı yüzük olarak üretildiğini ve bunların yapım bedeline ilişkin olarak toplam 65.127,49 USD’lik 2 adet faturanın düzenlendiğini ancak bu fatura bedellerinin ödenmediğini, davacının ürünleri teslim almaması nedeniyle, yüzüklerin tekrar eritildiğini, bu işlem sırasında fire oluştuğunu, uyulan Bölge Adliye Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere müvekkilinin zararlarının ve özellikle işçilik nedeni ile oluşan altın firesinin davacıya Noter ile bildirilmiş ve yüzüklerin teslim alınması istenilmiş olmasına rağmen davacının teslim almaması nedeni ile davacı tarafın temerrüde düşmüş olduğunun, bu hususlar takas/mahsubu konu edilmesi gerektiği halde bunun yapılmadığını, mahkemece bilirkişilerin hesapladığı maddi zararların yok sayıldığını, altın piyasası ve örf-adetin hiç dikkate alınmadığını, müvekkilinin asıl uzmanlığının taşlı yüzük olup, maillerde müvekkilinin davacıya taşlı yüzük yaptığının ve bunları davacıya sorduğunun, davacının da yüzük uygun şeklinde cevap verdiğinin görülmekte olduğunu, müvekkilinin teslim edimini yerine getirmediği görüşünün kabul edilemeyeceğini, altın piyasası ve alım-satım dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiğini, maillerden görüleceği üzere davacının sipariş ettiği 3 farklı yüzük çeşidinden sadece bir kısmının taşsız olarak yapılmasını sonradan bildirdiğini, ancak mahkemece tüm modeller taşsız gibi karar verildiğini, davacının süresinden sonra sunduğu ve muvafakatleri olmayan maillerde yüzüklerin taş renklerinden bahsedildiğini, taş rengi belirtilen bir altın yüzün taşsız üretilmesinde anlaşıldığının kabul edilemeyeceğini, davalı tanığına dinlenirken bu maillerin tek tek kontrol edildiği hususunda bir şey sorulmadığını, yüzüklerin davacı tarafça teslim alınmaması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zarara ilişkin olarak 29.11.2021 tarihli bilirkişi raporunun 11.sayfasında 8.206,00-USD ve 7.242,00-USD zarar hesabı yapılmış olmasına rağmen raporun son sayfasında sadece 7.242,00-USD zararın belirtildiğini 8.206,00-USD zararın takas/mahsup edilmediğini, mahkemenin ise bunları hiç dikkate almadığını, 09.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere müvekkilinin toplam 15.448,00-USD (32.425,00-TL) zarara uğradığını, bunun gram altın karşılığının da 11.04.2014 itibariyle 372,15 gram olduğunu, ancak yüzüklerin eritilmesinden önce mıhlamalar sökülürken oluşan %10 fire bedeli ile mıhlanmış pırlantaların sökümüne ilişkin işçilik bedeli vs. Bilirkişilerce dikkate alınmadığını, bilirkişiler tarafından usulüne uygun bir hesaplama yapılması halinde takas/mahsup itirazları doğrultusunda davacıya hiçbir borçları olmadığının anlaşılacağını, istinaf mahkemesinin kaldırma kararına rağmen yerel mahkemenin ilk kararının aynısını vererek hukuka aykırı hareket ettiğini, bilirkişiler tarafından belirlenen müvekkilinin uğradığı zararlara 11.04.2014 tarihli fatura tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizinin de hesaplanarak davacının iddia ettiği alacaktan takas/mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili katılma yoluyla istinafında, ilk derece mahkemesince dava konusu has altının aynen iadesi taleplerinin de kabul edilmeyerek, terditli talepleri esas alınarak ve temerrüt tarihindeki altın fiyatı üzerinden hesaplama yapılarak bulunan TL karşılığına hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, has altının niteliği gereği piyasadan her zaman aykırı olduğu, has altının niteliği gereği piyasadan her zaman aynen temini mümkün olan eşya olduğunu yani misli eşya olduğunu, bu niteliği gereği aynen iadesi her zaman mümkün olabilecek türden eşya olduğunu, davalının davaya konu yüzükleri eriterek imha ettiğini beyan etmiş olması karşısında her durumda iadesi talep edilen has altınların davalı davalı elinde aynen bulunmakta olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak müvekkilleri tarafından davalıya teslim edildiği ispatlanan has altının müvekkillerine aynen iadesine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Öncelikle, mahkemece aynı mahiyette verilen 2014/1074 Esas – 2017/951 Karar sayılı ilk karara karşı davacı vekilince bir istinaf başvurusunda bulunulmadığından, HMK’nın 355. Maddesi gereğince davalı lehine oluşan usulü kazanılmış hak gereğince, davacı vekilinin katılma yoluyla ileri sürmüş olduğu “öncelikle dava konusu has altınların aynen iadesi taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğine” dair istinaf itirazının artık dinlenemeyeceği, Aynı şekilde, davalı vekilince de mahkemece aynı mahiyette verilen ilk karara karşı sunulan istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen; davacı …’in aktif husumet ehliyeti bulunmadığına, davacı …’dan Azerbaycan vatandaşı olduğundan dolayı MÖHUK 48. Maddesi gereğince teminat alınması gerektiğine ve hükme esas teşkil eden e-postaların davacı tarafça süresinde dosyaya sunulmadıklarından dikkate alınamayacaklarına dair istinaf itirazlarının da HMK’nın 355. Maddesi gereğince davacı lehine oluşan usulü kazanılmış hak gereğince dinlenilemeyeceği gibi, dosyaya sunulan e-posta yazışmaları, taraflar arasındaki ticari işleyiş, has altınların davacı … tarafından satın alınarak davalıya teslim edilmiş olması, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki 20.01.2004 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Hukuki ve Ticari Konulardaki Adli İşbirliği Anlaşması, davalı vekilince süresinde sunulan cevap dilekçesinde mail yazışmalarına ve tanık deliline dayanmış olması karşısında bu istinaf itirazlarının esas bakımından da yerinde olmadıkları, Davalı vekilinin esasa dair sair istinaf itirazları değerlendirildiğinde ise, taraflar arasında davacı tarafından davalıya verilen saf altından yüzük yapılması işini konu alan sözlü eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, davacı iş sahibi tarafından, yüzüklerin istenildiği şekilde yapılmadığı belirtilerek, yüzüklerin yapılması için davalı yükleniciye teslim ettiği saf altının ya da bedelinin iadesinin talep edildiği, davalı yüklenici tarafından ise, kaldırma kararı öncesinde, işin yapıldığı belirtilerek, alacağı ödenmediği için ürünleri elinde tuttuğunun ve bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğinin savunulduğu, kaldırma kararı sonrasında ise, anlaşmalarına uygun olarak imal ettiği yüzüklerin davacı tarafından teslim alınmamış olması sebebiyle eritilerek has altına dönüştürüldüğü belirtilerek, gerek üretim sırasındaki işçilik bedeli ile oluşan altın firesi, gerekse yüzüklerin eritilmesinden önce mıhlamalar sökülürken oluşan altın firesi ve işçilik bedeli takas/mahsup olarak dikkate alındığında davacıya bir borcu olmadığının savunulduğu, eser sözleşmesinde yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için işi teslim etmiş olması gerektiği, iş bedelinin teslim anında muaccel olacağı, kaldırma kararı sonrasında oluşturulan yeni bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlarda da belirtildiği üzere, e-posta yazışmalarına göre davalıdan 130 adet taşsız yüzük yapılmasının istendiği ve bu doğrultudaki fiyat teklifi sonrasında kendisine has altın teslimatı yapıldığı, ancak davalının sözleşme konusu edimini verilen siparişe uygun model ve zamanda ifa etmediği, davacının ihtarına rağmen sözleşmeye uygun ifadan kaçındığı, davacı iş sahibinin de bu nedenle 01.04.2014 tarihli ihtarnamesi ve açmış olduğu işbu dava ile bedel iadesi talebinde bulunarak sözleşmeden dönme iradesini ortaya koyduğu, davalı yüklenici tarafından kaldırma kararı sonrasında, söz konusu yüzüklerin eritilerek has altına dönüştürüldüğü ve bu işlemler sırasındaki işçilik bedeli ile oluşan altın firesi takas/mahsup olarak dikkate alındığında davacıya bir borcu olmadığı belirtilmek suretiyle, davacının sözleşmeden dönme iradesine katılındığının ve sözleşmenin fiilen sonlandırıldığının ortaya konulduğu, bu durumda TBK’nın 475/1.maddesi gereğince sözleşmeden dönme geriye etkili sonuç doğuracağından, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden aldıklarını geri vermeleri gerektiği, davalı yüklenici tarafından, yüzüklerin üretilmesi ve eritilmesi sırasındaki işçilik bedelleri ile oluşan altın firelerinin davacıya iade edilecek bedelden mahsup edilmesi gerektiği savunulmuş ise de, davalı taraf fesihte haksız olduğundan imalattan kaynaklı zararlarını davacıdan talep edemeyeceği, Mahkemece, davacı tarafından davalıya teslim edildiği kabul edilen toplam 489,03 gram saf altın miktarına ve bunun TL karşılığı olarak belirlenen 43.817,08 TL’ye ilişkin olarak bir istinaf itirazı bulunmadığı, buna göre, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı deliller ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2022 tarih ve 2019/328 Esas, 2022/28 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Alınması gereken 2.993,14 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 748,7‬0 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.244,44‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.