Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1862 E. 2022/221 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1862
KARAR NO: 2022/221
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2022
NUMARASI: 2021/763 Esas, 2022/246 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin 01/07/2011 tarihinde davalı Vira İthalat ile hizmet sözleşmesi akdettiğini, sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden sonra inşaatta bitmiş 1 adet daire alma konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin işi yapacağına dair … İnş. Gıda. Tic. Ltd. Şti’ne ait 255.000,00-TL bedelli çek vasfına haiz olmayan üzerinde tarihi bulunmayan çeki …ın yetkilisi olan …’a 17/09/2012 tarihinde teminat olarak verildiğini, çekin devamla … Ltd. Şti. tarafından cirolanarak … Ltd. Şti’ne verildiğini ve bu firmanın işyerinde çalışanı … tarafından bankaya ibraz edildiğini, müvekkilinin sözleşme edimini yerine getirdiğini ancak çekin iade edilmediğini ve takibe konulduğunu, takibe konu olan çekle ilgili olarak müvekkilinin borçlu bulunmadığını belirterek, bunun belirlenmesi ile davaya konu çekin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, iddiaların müvekkili ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilin davacı ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, 3. Kişi olarak çeki elinde bulundurduğunu, çek üzerinde teminat olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığını, çeki alacaklı olduğu … İnş. Tic. Ltd. Şti’den aldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili, davacıdan alınan çekin cirolanarak diğer davalı … Ltd. Şti’ne verildiğini, menfi tespitle ilgili herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, davacı ile müvekkilinin arasında inşaat imalat, projelendirme ve tesisat işçiliği hususunda sözleşme yapıldığını, sözleşmeye göre tarafların edimlerini yerine getirdiklerini, ancak davacının edimlerini eksik ifa ettiğini, sözleşme bedelini ise tam olarak tahsil ettiğini, taraflar arasında herhangi bir teminat anlaşma sözleşmesinin bulunmadığını, çekin ciro silsilesini takip ettiğini, çekin teminat olmayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … San. Ltd. Şti cevabında, müvekkilinin çekte ikinci ciranta olduğunu, davaya konu çekte teminat olduğuna dair hiçbir ibarenin bulunmadığını, çeki cirolamak suretiyle davalı …’e verdiğini, 01/07/2011 tarihli evrak ile ilgilisinin bulunmadığını, davanın kendisine yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ilk olarak 2013/217 E – 2019/264 K sayılı ve 03/07/2019 Tarihli kararla, davalı … şirketine ait ticari defter kayıtlarında davacı şirkete 244.650-TL borçlu olarak göründüğü, çekin davalı … şirketinden diğer davalı şirket … şirketine verildiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, değişik iş dosyası kapsamında davacının eser sözleşmesi gereğince üstlendiği edimlerini ifa etmiş olduğu, davalı …’ün ise Bakırköy 17. İş Mahkemesi dosyası kapsamında alınan tanık beyanında davalı şirketlerin yönetimlerinin aynı olduğunu ve her iki şirketin muhasebe işlerinden sorumlu olduğunu ifade ettiği, sicil kayıtlarının da her iki davalı şirket arasındaki yönetimsel organik bağı doğruladığı, ayrıca davalı şirketlerin ortak ve yetkilileri olan …, … ve muhasebe görevlisi olan davalı …’ün sanık olarak yargılandığı davaya konu çekle ilgili açığa imzanın kötüye kullanılması suçu yönünden yürütülen ceza yargılaması sonucunda, çek miktarınca alacaklarının bulunmadığı halde çeki ciro ile alıp kullandıkları, bu şekilde suçlarının sabit olduğu tespit edilmekle sanıkların mahkumiyetlerine karar verildiği ve dosyanın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, bu hali ile davaya konu çekin teminat amacı ile verilmiş olup davacının davalılara borçlu olmamasına rağmen çekin rıza hilafına ciro edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasına dayanak … Hasköy İstanbul Şubesi’ne ait Zonguldak … numaralı davacı şirketin keşideci olduğu 255.000,00-TL bedelli çek yönünden davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir. Bu karara karşı sadece davacı vekilince ve yine sadece kötü niyet tazminatı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2021/1185 esas, 2021/2009 karar sayılı kararı ile, kötü niyet tazminatı konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin HMK’nın 297. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince kaldırma kararı sonrasında yeniden yapılan yargılama neticesinde istinafa konu kararla, önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek ve kesinleşen mahkumiyet kararı ve dosya kapsamı ışığında davalı asil ile davalı şirketlerin temsilcilerinin çekin teminat vasfında ve bedelsiz olduğu hususlarında bilgi sahibi olup TTK’nın 632. maddesi karşısında icra takibinin başlatılmasında haksız ve kötüniyetli olduklarının kabulünün gerekeceği belirtilmek suretiyle, davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasına dayanak … Hasköy/İstanbul Şubesi’ne ait … numaralı 255.000,00-TL bedelli çek yönünden davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, dava değerinin %20’si oranında 51.000,00-TL kötü niyet tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılardan …Ltd.Şti. vekili ile … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, ancak mahkemece 07/06/2022 tarihli ek kararla, davalı …Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun, çıkartılan muhtıraya rağmen istinaf harcının ikmal edilmemesi nedeniyle yapılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu ek karar davalı …Ltd.Şti. vekiline 14/06/2022 tarihinde e-tebliğ şeklinde tebliğ edildiği halde söz konusu ek karara karşı bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Bu nedenle sadece davalı … vekilinin istinaf başvurusu bakımından bir inceleme yapılacaktır.Davalı … vekili istinafında, davanın tüm aşamalarında belirtmelerine tağmen davacının ticari delterlerini dasyaya ibraz edilmediğini, bilirkişilerin bu hususa dikkat etmeyerek eksik inceleme ile kök ve ekrapor hazırladıklarını, dava dilekçesinde kötü niyet tazmınatı talebi bulunmadığını, bu nedenle HMK’nın 141. Maddesi gereğince İstinaf Dairesi’nin kaldırma kararın uyulmaması gerektiğini, dava konusu çekin davacı şirket tarafından kendi yetkilisi namına düzenlenip, sonrasında şirket yetkilisi tarafından babası …’a ciro edildiğini, ancak davacı şirketin sadece dört, beş ve altıncı sıradaki cirantalara karşı menfi tespit davası açtığını, ilk sıralarda bulunan diğer cirantalara karşı hiçbir şekilde borçlu olmadığına ilişkin bir iddia öne sürmediğini, bu durumun yerel mahkeme tarafından incelenmediğini ve bu yönlü itirazlarının dikkate alınmadığını, dava dışı … ile diğer davalı … Tic. Ltd. Şri. arasında ticari ilişkinin olmadığına dair ispat yükünün davacı şirkette olmasına rağmen bu durumun ispatının da söz konusu olmadığını, davacı borçlu ile davalı müvekkili şirket arasında davaya konu senedin tenmmat senedi olduğuna ve diğer davacı iddialarını içerir herhangi bir sözleşme olmadığı gibi senet üzerinde de teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, senedin teminat senedi olduğunun ancak kesin delillerle (yazılı betge ve yemin) ispat edilebileceğini, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususunun borçlu tarafından kanıtlanması gerektiğini, öğretiye ve Yargılay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde icra takibine girişen alacaklının kötüniyetli kabul edildiğini, somut olayda, davacı tarafça, müvekkilinin icra takibinde kötüniyetli olduğunun yasal delillerle kanıtlayamamış olduğunu, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir delil bulunmadığını, verilen kararın lehlerine vekalet ücreti takdir edilmediğinin de hatalı olduğunu, çünkü davacı tarafın gerek dava dilekçesinde gerek bozmadan sonra yeni esas alana dava dosyasında %40 üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiğini, ancak yerel mahkeme tarafından %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedildiğini, bu nedenle davacı taleplerinin tam kabul ile neticelenmediğini, bu durumda davalı vekilleri lehine ilam vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalılar ise iş sahibi ve ondan çeki devralan 3. kişilerdir. Davacı yüklenici vekilince dava dilekçesinde, müvekkili ile davalılardan … Ltd. Şti. arasında yapılan 01/07/2011 tarihli sözleşme kapsamında gerekli edimlerin müvekkili tarafından yerine getirilmesine rağmen, bu sözleşme kapsamında teminat amaçlı olarak iş sahibi …Ltd. Şti. Yetkilisine verilen davaya konu çekin iade edilmediği, cirolanarak davalı … Ltd. Şti.’ye verildiği ve bu firmanın çalışanı diğer davalı … tarafından bankaya ibraz edildiği, daha sonra ise takibe konulduğu iddiasıyla, bu çekle ilgili olarak müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmiş, davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinin davacı vekiline 18/11/2013 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra iki haftalık cevap süresi içinde sunulan 02/12/2013 tarihli cevaba cevap dilekçesinde ise, menfi tespit talebi ile birlikte davalılar aleyhine dava değerinin %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi de talep edilmiştir.Mahkemece daha önce yukarıda özetlenen gerekçeyle 2013/217 E – 2019/264 K sayılı ve 03/07/2019 Tarihli kararla, davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasına dayanak … Hasköy İstanbul Şubesi’ne ait Zonguldak … numaralı davacı şirketin keşideci olduğu 255.000,00-TL bedelli çek yönünden davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olmasına rağmen davalı … ve diğer davalılar tarafından bu karara karşı bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. (davalılardan …Ltd. Şti. Vekili ile … vekilinin o karara karşı yapmış oldukları istinaf başvurusu ile ilgili olarak 11/03/2021 tarihli ek kararla, muhtıra tebliğine rağmen gerekli istinaf harçları yatırılmadığından istinaf taleplerinden vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmesine rağmen bu ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır) HMK’nın 355. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece istinafa konu menfi tespit davasının esastan kabulüne dair verilen karar yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları bakımından bu aşamada ayrıca bir değerlendirme yapılmayacaktır. İstinaf kaldırma kararı sonrasında ilk defa hükme bağlanan kötü niyet tazminatı bakımından istinaf başvurusu değerlendirildiğinde ise, istinafa konu gerekçeli kararda da açıklandığı üzere, İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/355 Esas 2015/334 Karar sayılı dosyasında kesinleşen mahkumiyet kararı ve davaya konu çeki davacı aleyhine takibe koyan kişinin davalı … olması göz önünde bulundurulduğunda davalı …’ün icra takibinin başlatılmasında haksız ve kötüniyetli olduğunun kabul edilmesini usul ve yasaya uygun bulunduğu, ayrıca dava dilekçesinde talep edilen kötü niyet tazminat oranı 05/07/2012 değişiklik tarihinden önce geçerli olan %40 olarak belirtilmesine rağmen mahkemece doğru bir şekilde bu bakımdan %20 oran esas alınmış ise de, mahkemece bu şekilde verilen kararın davalı lehine vekalet ücretinin verilmesini gerektirecek bir kısmi ret olarak da kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2022 tarih ve 2021/763 Esas, 2022/246 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 17.419,05 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 4.354,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.064,28 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 26/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.