Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1850 E. 2022/210 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1850
KARAR NO: 2022/210
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022
NUMARASI: 2021/77 Esas, 2022/117 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin alacaklarının tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile borçlu davalı hakkında ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, borçlunun süresi içinde borçlu olmadığını iddia ederek itiraz edip, takibi durdurduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili şirket ile borçlu arasında mal alım satımı yapıldığını, cari hesapta kalan bakiye bedel olan 58.847,07-TL üzerinden takibe geçildiğini, karşı tarafın itiraz dilekçesinde borçlu olmadığını ifade etse de bu iddiaların tamamen farazi olduğunu, takip konusu borç ilişkisi ile ilgili ticari defter kayıtları olmakla birlikte bu hususta düzenlenen faturaların da mevcut olduğunu, borçlu tarafın itirazının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek amaçlı olduğunu, bu nedenlerle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 26/12/2016 tarihinde Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1185 Esas sayılı dosyası ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına müvekkili tarafından yapılan itirazın iptali davası açıldığını, Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış bulunan davaya müvekkili şirket tarafından cevap verildiğini, aynı konuda açılmış iki dava bulunduğundan derdestlik itirazında bulunduklarını, davanın derdestlik sebebiyle reddinin gerektiğini, davacının davasını ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacı ile davalı müvekkili şirket arasında öğrencilerin giyeceği okul kıyafetlerinin alım satımı konusunda anlaşma yapıldığını, bu anlaşmaya göre davacının, davalının istediği okul kıyafetlerinin standartlarına uygun numune hazırladığını, bu numunelerin davalı şirket tarafından inceletildiğini ve uygun bulunduktan sonra davacıya bu numunelerin standartında okul kıyafeti üretmek için sipariş verildiğini, davacı ile yapılan anlaşma üzerine yaz döneminde okullar kapandıktan sonra bir sonraki eğitim yılı için okul kıyafetlerinin siparişinin verildiğini, davacı ile uzun yıllar çalışılacağı düşünüldüğünden ihtiyaçtan fazla kıyafet sipariş edildiğini, okula kayıt yaptıran öğrencilere iş bu okul kıyafetlerinin bedeli karşılığı teslim edildiğini ancak okulların açılması ile kıyafetler kullanılmaya başlandığında, öğrencilerden ve velilerinden okul kıyafetleri ile ilgili şikayetler gelmeye başladığını, kıyafetlerin yıkandığında çektiği (küçüldüğü), kıyafetlerde dikiş hataları olduğu, kıyafetlerin aşırı tüy döktüğü, boyama yaptığı gibi şikayetlerin ortaya çıkmaya başladığını, şikayetlerin artması üzerine davacı ile irtibata geçildiğini, davacı firma yetkililerinin kıyafetle bildirmiş olduğu sertifikalara sahip olup olmadığı ve kumaşların kalite onay belgelerinin de bulunup bulunmadığının araştırma sonucu ortaya çıkacağını, okul kıyafetlerinin kullanılamadığını, müvekkili davalı şirketin henüz kullanmadığı bu ürünlerin ayıplı olup olmadığını da bilmediğinden deposunda muhafaza ettiğini, ürünlerdeki ayıp ancak kullanıldığında ortaya çıktığından, özel eğitim kurumu olan davalı şirketin prestij kaybetmemek için bu kıyafetleri öğrencilerine bedel karşılığı vermediğini belirterek bu nedenlerle davanın derdestlik sebebiyle reddine, davanın Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1185 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında okul kıyafeti alım satımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında davacı tarafından cari hesap bakiye alacaklı olduğu iddia edilerek davalı hakkında icra takibine girişildiği, davalı tarafça borca, faiz ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine işbu itirazın iptali istemli davanın açıldığı, taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri ile davalının ayıp iddiasına dayalı olarak davalı nezdinde bulunan okul kıyafetleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 02/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda, taraf şirketlerin 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehlerine delil niteliğinin bulunduğu, taraflara ait ticari defterlerin karşılaştırılması neticesinde; takip tarihi itibariyle taraflara ait ticari defterlerdeki bakiyelerin davacının davalıdan 55.721,33-TL alacaklı olduğu noktasında uyumlu olduğu, davacı tarafından davalıya satılan ürünlerden 100 adet eşofman takımı, 24 adet eşofman üst, 15 adet eşofman alt, 54 adet spor şort, 45 adet mont, 7 adet beş cepli pantolon, 11 adet kargo pantolon, 19 adet şort etek, 252 adet polo yaka kısa kol tişört, 319 adet basic t-shirt ürünlerinin kumaşta yırtılma mukavemeti düşüklüğü, kumaşta delik hatası, yıkama sonrası çekme ve/veya yıkamada boya salma nedeniyle ayıplı olduğu, 12 adet spor çantasının fermuarlarının bozuk olduğu, kumaşta mukavemet düşüklüğü ve delik hatası ayıplarıyla çantadaki fermuar bozukluğu ayıplarının açık ayıp, konfeksiyon ürünlerindeki yıkama sonrası çekme ve koyu renkli kısımların açık renkli kısımları kirletme ayıbının ürünlerin yıkanması sonrası anlaşılabilecek gizli ayıp olduğu, davalı tarafından davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu gösteren herhangi bir delil sunulmadığı, davacının davalıya satmış olduğu ürünlerdeki ayıplar nedeniyle davalının 16.910,25-TL zararının oluştuğu, neticeten taraf ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 55.721,33-TL alacaklı olduğu tespit edilmekle birlikte, davacının davalıya sattığı ürünlerdeki ayıplar nedeniyle davalının uğradığı tespit edilen 16.910,25-TL zararın davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiğinin kabulü halinde, takip tarihi itibariyle davacının nihai alacağının (55.721,33-16.910,25-TL) 38.811,08-TL olduğu, 01/12/2021 havale tarihli ek bilirkişi raporunda ise, incelemeye sunulmayan ürünlerin ayıplı olduğunu gösteren tarafsız kişi veya kurumlarca düzenlenmiş herhangi bir tespit raporu sunulmadığı, incelemeye sunulmayan ürünlerin ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, incelenen ürünlerin tamamının ayıplı olduğu, davalı tarafından davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu gösteren herhangi bir delil sunulmadığı hususlarının tespit edildiğinin anlaşıldığı, buna göre, dosya kapsamı, taraf şirketlerin ticari defterlerindeki kayıtlar, ticari ilişkiye konu ürünler hep birlikte göz önünde bulundurulduğunda denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporları ve davalının icra takibinden önce temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak davacının davalıya satmış olduğu ürünlerdeki ayıplar nedeniyle davalının 16.910,25-TL zararının oluştuğu, davacının davalıdan ayıp nedeniyle oluşan zarar mahsup edildiğinde 38.811,08-TL alacaklı olduğu ve temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu kanaati ile, davanın kısmen kabulü ile, davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının kısmen iptali ile, takibin 38.811,08-TL asıl alacak üzerinden devamına karar vermek gerektiği, talep yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın talep ettiği icra inkar tazminatının reddine karar verildiği, cevap dilekçesinde ve delil listesinde tanık deliline dayanılmadığından davalı tanıklarının beyanlarına itibar edilmediği gerekçesi ile; Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 38.811,08-TL asıl alacak yönünden KISMEN İPTALİ ile; takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren takipteki koşullar üzerinden faiz uygulanmak suretiyle DEVAMINA, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, İcra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinafa başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin davalıya satmış olduğu ürünlerin ayıplı olduğuna dair yapılan tespitleri kabul etmediklerini, davalı tarafından, müvekkili şirketin satmış olduğu ürünlerin ayıplı olduğuna dair ayıp ihbarında bulunulmadığını, iş bu durumun dahi ürünlerin ayıplı olmadığını ve ürünlerin davalı yan tarafından kabul edildiğini gösterdiğini, davalı tacir tarafından ayıp ihbarında dahi bulunulmamışken ve hak düşürücü süreler geçirilmişken müvekkili tarafından 5-6 yıl önce satılan ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının mesnetsiz olduğunu, bilirkişi raporunun itirazın iptali davası kapsamında ticari defter ve kayıtlar incelenerek tespit edilen bölümü dışında ürünler üzerinde ayıba ilişkin inceleme yapılmasının bu hususta bilirkişilerin lehe yahut aleyhe tespitlerinin hukuki olarak hiçbir anlamı olmadığını, ayrıca usul ekonomisine de aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili ile anlaşmadan önce üretim yerlerini dahi gezen davalı şirketin basiretli bir tacir olarak Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen hak düşürücü süreler içerisinde muayene külfetini yerine getirerek, varsa ayıp ihbarında bulunması gerektiğini, kanunda açıkça belirtilen hak düşürücü sürelere rağmen muayene külfetini yerine getirmeyen davalı alıcının ayıba bağlı haklarının ortadan kalktığını, bilirkişiler tarafından ayıba ilişkin zarar tespiti yapılarak müvekkili şirketin haklı alacağından mahsup edilmesi ve bu tespitlerin ilk derece mahkemesince karara esas alınmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin, davalı tarafından satın alınan ürünlerin tamamının ayıplı olduğu yönündeki tespitlerini kabul etmedikerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, ürünlerin tamamında açık ayıp olduğu belirtildiğinden TBK m. 223/2 uygulama alanı da bulmayacağını, gizli ayıbın da en geç okulların açılması ile ortaya çıkacağı kabul edilirse davalı tarafın her halükarda hak düşürücü sürelere uymadığını, davalının “defolu ürünlerin okulların açılmasıyla neredeyse tükendiğini” belirtmiş olmasına rağmen bilirkişiler tarafından 100 Eşofman Takımı, 24 Adet Eşofman Üstü, 15 Adet Eşofman Altı, 54 Adet Spor Şort, 45 Adet Mont, 7 Adet Beş Cepli Pantolon,11 Adet Kargo Pantolon, 19 Adet Şort Etek, 252 Adet Polo Yaka Uzun Kol T-shirt, 252 Adet Polo Yaka Kısa Kol Tişört, 319 Adet Basic T-shirt, 12 Adet Spor Çantası, ürünlerin incelemeye tabi tutulabilmesinin davalı beyanlarına çelişki oluşturduğunu, kaldı ki 2016 yılında üretilip teslim edilen ürünlerin 2021 yılında yapılan bilirkişi incelemesine kadar ilk günkü şekilde saklanamayacağının da kabul edilmesi gerektiğini, bu sebeple bilirkişinin açık ayıp olarak nitelendirdiği; mukavemet düşüklüğü, delik hatası ve fermuar bozukluğu arızalarının ürünlerin müvekkili tarafından davalıya satıldığı esnada bulunmamakta olup sonradan kullanıcı hatası sebebiyle ortaya çıkmış olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini, zira ürünlerin satın alındığı 2016 yılından itibaren 5 yıldan fazla bir süre geçtiğini, izah edilen nedenlerle bilirkişi raporunda müvekkili şirketin alacağının 55.721,33 TL olduğu tespit edilmesine rağmen davalı tarafın 16.910,25 TL zararının bulunduğunun tespiti ile bu tutarın müvekkili alacağından mahsup edilerek sonuca varılmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin haklı alacağının davalı ticari defterlerine de işlenmiş olduğundan, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için aranan borcun borçlu tarafından bilinmesi veya tespit edilebilir olması şartının somut olayda gerçekleştiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, mahkemenin 15.09.2021 tarihli celsede tanıklarını dinlediğini, dinlenen tanıklardan …’ın mesleği itibariyle dava konusu defolu ürünleri incelemeye vakıf olduğunu, lakin mahkemenin dinlediği tanıkları gerekçeli kararında delil olarak kabul etmediğini, mahkemenin gerekçesinde, cevap ve delil dilekçesinde tanık deliline dayanmadıklarını ifade ettiğini, oysa cevap veya delil dilekçesinde bildirilmeyen delilleri mahkemenin kabul etmesi halinde HMK 145. Madde uyarınca delil sunulmasına izin verebileceğini, tanık dinlenmesine önce HMK 145. Madde uyarınca karar verip ardından tanık delillerine itibar etmemenin hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki davacının tanık dinlenmesine itiraz etmediğini ve usuli kazanılmış hak doğduğunu, bilirkişinin delil açısından somut olayda teslim edilen malların gizli ayıplı olduğunu ortaya koyduğunu, bu bağlamda itirazlarının haklılığının ortada olduğunu, lakin bilirkişinin hesap yaparken sadece ellerinde kalan ürünler için hesaplama yaptığını, oysa satın alınan ürünlerin hepsinin tek irsaliyeli fatura üzerinden aynı parti ürünler olduğunu, müvekkilinin, elindeki ürünleri okullar açıldığı için mecburen kullanmak zorunda kaldığını, 3 yıl için alınmış ürünlerin çekme, yırtılma, boya atması sebebiyle veliler tarafından sürekli iade edildiğini, davacının bu süreçte müvekkiline elindeki ürünleri kullanmasını, yerlerine yenilerini göndereceğini söyleyerek müvekkilini oyaladığını, müvekkili özel okul olduğundan prestij kaybına uğradığını ve veliler ile sorun yaşadığını, eğitim öğretim sezonu başladığından dolayı özel olarak siparişi verilen ürünleri ivedi şekilde başka bir yerden temin etme şansı da bulunmadığını, bu bağlamda dosyada mübrez 202.412,25 TL tutarındaki irsaliyeli fatura içeriğindeki sayı üzerinden hesaplama yapılması gerekirken sadece ellerinde kalan ürün adedi üzerinden rapor düzenlendiğini, mahkemenin “davalı tarafından davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu gösteren herhangi bir delil sunulmadığı anlaşılmakla;” şeklide hükümü gerekçelendirerek hukuka aykırı karar verdiğini, oysa müvekkili ile davacı firma arasında geçen yine dosyada mübrez 04.05.2016 tarihli mail yazışması ile de davacı tarafın bilgilendirildiğini, bu hususun da mahkemece göz ardı edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, eser sözleşmesine dayalı bedel alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı yüklenici davalı iş sahibidir.Davacı, davalıdan açık hesap ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduklarını, yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı sipariş üzerine yaptırılan konfeksiyon ürünlerinin ayıplı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince davalının derdestlik itirazının kabulü ile derdestlik dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen 03/11/2017 tarih ve 2016/1075 Esas, 2017/777 karar Sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 22/12/2020 tarih ve 2018/1983 Esas, 2020/1561 Sayılı kararı ile: “…Dava, eser sözleşmesine dayalı bedel alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1185 Esas sayılı dosyasının bu dava açısından derdest olduğu belirtilerek, derdestlik itirazı nedeniyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf incelemesine konu eldeki davanın, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1185 Esas sayılı davasından önce açıldığı, anılan dosyada iş bu eldeki dava nedeniyle derdestlik itirazı kabul edilerek davanın reddine karar verildiği ve kararın da kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken koşulları bulunmadığı halde yazılı gerekçeyle derdestlik itirazı nedeniyle davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığından kararın kaldırılarak gereği için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir” gerekçeleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma kararından sonra yeni esasa kaydedilerek devam edilen yargılama sonunda istinafa konu karar verilmiştir.Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi yapılmış olup, davalı numune üzerine sipariş ile ürünlerin ürettirildiğini belirtmiş ise de numune dosyaya sunulmamıştır. Davalı ürünlerin ayıplı olduğunu belirtmiş olup süresinde ayıp ihbarında bulunduklarını savunmuş ise de buna ilişkin her hangi bir belge dosyaya sunmamıştır. Davalının sunduğu e posta yazışması ayıp ihbarının yapıldığını ispata yeterli değildir. Bilirkişi raporuna göre ayıpların bir kısım açık ayıp bir kısmı yıkama ile ortaya çıkan gizli ayıp niteliğindedir. Davalıda savunmasında ürettirilen konfeksiyon ürünlerinin okul öğrencilerine satıldığını (okulların açılması ile) ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin velilerin bildirimi üzerine ayıplı olduğunun tespit edildiğini, bir kısım ürünlerin geri alındığını, kalan ürünlerin satılmadığını belirtmiş ise de ayıp ihbarına ilişkin davacı yükleniciye süresinde ihbarda bulunduğunu ispatlayamadığından ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin savunması yerinde değildir. Yine bilirkişi raporuna göre her iki tarafın ticari defter kayıtlarının bir biri ile uyuştuğu ve defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan takipte talep edilen miktarda alacaklı olduğu anlaşıldığından asıl alacak yönünden davanın kabulü gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacı yüklenici takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispatlayamadığından takipte faiz talep etmesine olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, yerinde olmayan davalı istinaf talebinin HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine, davacı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına HMK 353/1-b2 maddesi ile davanın asıl alacak yönünden kabulü ile takibe yapılan itirazın asıl alacak yönünen iptali ile takibin asıl alacak miktarı yönünden takipteki şartlarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, şartları oluşmakla davacı yararına %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,3-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2022 tarih ve 2021/77 Esas, 2022/117 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,4-Davanın KISMEN KABULÜ ile;Davalının Büyükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2016/8776 sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 55.721.33-TL asıl alacak yönünden KISMEN İPTALİ ile; takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren takipteki koşullar üzerinden faiz uygulanmak suretiyle DEVAMINA,Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,5-Şartları oluşmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, hükmedilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında hesaplanan 11.144,266 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 3.806,32 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 663,7‬0TL harcın mahsubu ile bakiye 3.142,62‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 663,7‬0 TL karar harcı ile 29,20 TL peşin harç toplamı 692,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yapılan 328,00 TL tebligat ve posta gideri, 29,20 TL başvurma harcı, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.757,2‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.663,86 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,4-Davalı tarafından yapılan 15,00 TL tebligat ve posta giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 14,20 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 3.125,74TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-Alınması gereken 2.651,18 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 663,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.987,48 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 25/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.