Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1846 E. 2022/323 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1846
KARAR NO: 2022/323
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2022
NUMARASI: 2019/562 Esas, 2022/67 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, proje çizimi, yönetimi ve uygulamalarını konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisine dayalı bakiye iş bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali; karşı dava ise, fazladan ödenen bedel ile kâr kaybı ve eksik işler nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen karar davacı-karşı davalı yüklenici şirket vekili tarafından usulünce istinaf edilmiştir.Davacı-karşı davalı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında 05/02/2015 tarihinde … Trabzon Proje Tasarımı ve Proje Yönetimi Hizmet sözleşmesi imzalandığını ve Trabzon ilinde yer alan kaba inşaat işlemleri tamamlandığını, … marka otel projesine yönelik olarak iç mimari tasarım ve proje yönetim hizmetleri kapsamında anlaşıldığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında projeci olarak yer alması ve üzerine düşen tüm edimleri yerine getirmesine rağmen davalının sözleşme şartlarına uymaması sebebiyle Kadıköy … Noterliğinin 09/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi çekilerek sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacının iyi niyet çerçevesinde sözleşme dışında bulunan işleri de yaptığını, bu kapsamda düzenlenen 30.326,00-TL bedelli faturaların ödenmediğini, bu alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin duruldurulduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili, sözleşme kapsamında KDV dahil 165.200,00-TL ücret belirlendiğini, ödeme planına göre başlangıçta 47.200,00-TL ödeneceğini, bakiye bedelin ise işin tamamlanıp teslim edilmesinden sonra beş ay içerisinde eşit taksitlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda davalı tarafından davacıya 134.874,00-TL ödendiğini, davacının süresinde edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirmediğini, bu durumda yazılı olarak uyarıda da bulunulduğunu, davacı- karşı davalıya hak ettiğinden çok daha fazla ödeme yapıldığını, bu nedenle ödemezlik ve takas definde bulunduklarını, davacının sözleşmeyi haksız olarak feshetmesinden dolayı kendisine yapılan fazla ödemeyi iade etmesi ve müvekkili şirketin zararlarını tazmin etmesi gerektiğini savunarak asıl davanın reddi ile, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL fazladan ödenen bedelin sözleşmenin haksız olarak feshedildiği tarihten itibaren avans faiziyle birlikte davacı- karşı davalıdan istirdatı ve davacı-karşı davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini süresinde ve eksiksiz yerine getirmemesi ile sözleşmeyi haksız feshine bağlı olarak hotel açılışının gecikmesi sebebiyle uğranılan kar kaybı ve diğer zararlar için dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekilince sunulan 14/10/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava dilekçesinde 10.000,00 TL olarak talep edilen davacı-karşı davalıya fazladan ödenen bedel talebi 51.700,00 TL’ye, yine 10.000,00 TL olarak talep edilen kar kaybı talebi 200.000,00 TL’ye çıkartılmış, 51.700,00 TL’nin sözleşmenin haksız feshedildiği 14/07/2015 tarihinden, 200.000,00 TL’nin ise dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş ve arttırılan miktarlar üzerinden gerekli harç ikmal edilmiştir.Mahkemece ilk olarak 05/10/2017 tarih, 2016/49 Esas, 2017/1160 Karar sayılı karar ile; işin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiği, işin eksik ifa edildiğine ilişkin davalı tarafından davacıya herhangi bir bildirim yapılmadığı, davacı edimini ifa ettiği halde kalan bedelin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin davacı tarafça haklı nedenle feshedildiği belirterek asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/165 Esas, 2019/1162 Karar sayılı, 01/10/2019 tarihli ilamıyla; “Eser sözleşmesinde, taraflarca sözleşmede belirlenen bedel götürü bedel ise, götürü bedeli işlerde yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin saptanması ya da iş sahibinin ödemesinin fazla olup olmadığının belirlenmesi için gerçekleştirilmesi imalatın eksik ve kusurları da dikkate alınarak tüm işe oranın tesbiti, bulunacak bu oranın toplam iş bedeline uygulanarak hak edilen bedelin saptanması ve bulunacak bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, sözleşmede belirlenen bedel götürü bedel olup, uygulama projelerinin yapılmadığı da dosya kapsamına göre sabit olduğundan, az yukarıda yapılan açıklamaya göre iş bedelinin veya fazla ödemenin belirtilen yol ve yöntemle belirlenmesi gerekir. Karşı davada ise, talep kalemleri yönünden bilirkişi raporunda ve karar gerekçesinde gerekli ve yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Karşı davada ileri sürülen iddia ve savunmalar kapsamında taraf delilleri toplanarak, her bir talep kalemi yönünden ayrı ayrı gerekçeli ve denetlenebilir ek rapor alınıp ve asıl davada verilecek kararla bağlantıları da gözetilerek ve buna göre değerlendirilme yapılarak sonuca gidilmesi gerekir.” gerekçesiyle, davalı-karşı davacı vekilinin her iki davaya yönelik istinaf talebinin de kabulü ile asıl ve karşı davaya ilişkin yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Kaldırma kararı sonrasında Mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde istinafa konu kararla, taraflar arasında yapılan sözleşmede davacı-karşı davalı projeci tarafından, kaba inşaat işleri tamamlanmış olan otel binasının iç mimari tasarım ve proje yönetim hizmetlerinin sağlanmasının taahhüt edildiği, ancak alınan teknik bilirkişi heyeti raporuyla; iç mimari tasarımı içeren uygulama projelerinin mahalline tatbik edilmesi için gerekli olan ve inşaatın tamamlanmasına kadar yapılması gereken iş olan tasarım hizmeti ve proje yönetim hizmetleri işinin tam ve eksiksiz olarak tamamlanamadığının tespit edildiği, sözleşmenin 4. Maddesi gereği işin süresi 5 ay olup, sözleşme tarihi 05/02/2015 dikkate alındığında işin 05/07/2015 tarihinde tamamlanmasının gerektiği, ancak ilgili işin belirlenen sürede ve 09/07/2015 tarihli fesih bildiriminden sonra otel açılış tarihi olan 19/05/2016 tarihine kadar da tamamlanmadığı, bu işin yapımı için davalının başka bir firmayla anlaştığı, eksik bırakılan proje tasarım ve proje yönetim hizmetlerinin sözleşmeye göre taahhüt edilen iç mimari tasarım ve proje yönetim hizmetlerinin sağlanması işinin yaklaşık %60’ını teşkil ettiği, bu nedenle asıl dosya davacısının sözleşmede kararlaştırılan bedelden ödenmediği belirtilen bakiye 30.326,00 TL ücreti talep edemeyeceği, karşı dava bakımından ise; bahsedilen nedenlerle asıl dava davacısının sözleşme uyarınca işi tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediği, taraflar arasında akdedilen sözleşmede proje hizmeti için karşı davalıya ödenmesi gereken bedelin 140.000,00 + KDV olarak kararlaştırıldığı, dosyaya sunulan hesap ekstrelerine göre karşı davacı … Yapı firmasının toplam 135.700,00 TL ödeme yaptığının sabit olduğu, ancak bilirkişi heyeti tarafından yapılan tespitlere göre sözleşmedeki düzenlenen işlerle ifa edilen işler değerlendirildiğinde davacı karşı davalının projeci firmaya sözleşme kapsamında ifa ettiği iç mimari proje ve proje yönetimi hizmeti karşılığında ödenmesi gereken bedelin 84.000,00 TL olarak hesaplandığı, bu durumda davacı/karşı davalıya fazla ödenen bedelin 51.700,00 TL olduğunun tespit edildiği, ayrıca işin sözleşmede öngörülen 5 aylık sürede tamamlanmamış olmasına rağmen davacı-karşı davalı tarafından 09/05/2015 tarihinde çekilen ihtarname ile sözleşme haksız olarak feshedildiğinden davalı-karşı davacının otelin açılışındaki gecikmeden dolayı kar kaybını karşılamak zorunda olduğu, bilirkişilerce yapılan tespitlere göre kar kaybı miktarının 521.037,51 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, asıl davada davalı şirketin şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine, karşı davanın (taleple bağlı kalınarak) KABULÜ ile; 51.700,00-TL fazla ödenen bedelin 14/07/2015 tarihinden itibaren, 200.000,00-TL kâr kaybının karşı dava tarihi olan 29/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan (asıl dosya davacısından) tahsili ile karşı davacı … Tic. A.Ş.’ye verilmesine, karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinafında özetle; Asıl dava yönünden; taraflar arasındaki sözleşmenin götürü usul çerçevesinde hazırlanmış bir sözleşme olmadığını, bu anlamda mahkemenin kabulünün ve bilirkişi hesaplamasının hukuka aykırı olduğunu, sözleşmedeki ödeme planının müvekkilinin yaptığı işlere karşılık gelecek şekilde oluşturulmadığını, belirli vadeler koyularak davalı tarafın ödemeleri ne zaman yapacağına ilişkin bir düzenleme yapıldığını, buna göre sözleşmenin, müvekkilinin davalı tarafa hizmet verdiği “süre” baz alınarak ödeme planı içeren bir “hizmet sözleşmesi” olduğunu, bu anlamda borcunu ifa etmeyerek temerrüte düşen davalıya ihtarname çekilerek sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, bu durumda müvekkilinin fesih bildiriminden sonra işlere devam etmeyeceğinin de izahtan vareste olduğunu, götürü usulü ile anlaşıldığı varsayımında bile müvekkilinin bütün edimlerini yerine getirdiğini ve anlaşmada açıkça belirtilen bedele hak kazandığını, davalı yanın sözleşme feshedilene kadar herhangi bir gecikme bildiriminde de bulunmadığını, işveren’in sahada kurmuş olduğu tasarım ekibinin desteği ile birlikte yürütülecek olan Uygulama Projesinin tamamlanmadığı düşünülse dahi sözleşmede belirtilen edim süresinin kesin olmaması sebebiyle (açıkça süresinde bitmemesi halinde çalışmalara devam edileceği yazılıdır.) müvekkili şirketin sözleşmede kendisine yüklenen edimleri eksik olarak yerine getirdiğinin söylenemeyeceğini, hakediş sistemi ile çalışmayan tarafların hizmet ve edim sürelerini kesin olarak belirlememiş olup, ilk 5 ay için 140.000,00TL+KDV ve devam eden aylar için ise 12.500,00 TL+KDV hizmet bedeli belirlendiğini, sözleşmede belirlenen hizmetlerin davacı tarafça davalıya verildiğinin dosyaya sunulan projelerle belgelendirildiğini, (hem CD içindeki görseller, hemde dosyaya ibraz edilen proje örnekleri) ayrıca davacı tarafça kesilen faturalar ve davacı tarafın davalıya çıkarttığı ihtarname dikkate alındığında söz konusu hizmetin davalıya teslim edildiğini, her ne kadar davacı tarafça projede eksiklikler olduğu ileri sürülmüş ise de, bu eksikliklerin neler olduğuna dair gerek ihtarnamede, gerek karşı dava ve gerekse davaya cevap dilekçeleri içerisinde herhangi bir delil ya da belge ibraz edilmediğini, bu sebeplerle asıl davanın reddedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, Karşı dava yönünden; müvekkilinin bütün edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiği ve karşı tarafın temerrüdü sebebiyle feshettiği sözleşmeden hak ettiği 51.700,00-TL alacağın iadesine karar verilmesinin yersiz olduğunu, bilirkişilerce yapılan hesaplamaların hangi delil veya dayanaklar ile yapıldığının meçhul olduğunu, zira davalı yanın karşı davalının sözleşmedeki edimlerinden hangisini yerine getirmediği konusunda bir iddiası olmadığı gibi bunu ispat edecek herhangi bir delil de sunmadığını, bu sebeple yalnızca beyanlara istinaden yapılmış olan hesaplama ve mahkemenin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, karşı davacının dilekçeler teatisinden sonra sunduğu hiçbir delil veya evrakın dosyaya sunulması ve değerlendirilmesine muvafakatleri olmadığı gibi, müvekkilinin eksik edimine dair dosyada hiç bir delil bulunmadığını, konsept Projenin eksiksiz olarak hazırlanmış olduğunun bilirkişi raporlarında tespit edilmiş olup, bu hususun dahi müvekkili şirketin yükümlülüklerini yerine getirdiğini gösterdiğini, eksik ifa veya gecikme olduğu varsayımında dahi mahkemece “sözleşmede hizmetin süresinin kesin olarak belirlenmediği, davalı karşı davacının ödeme konusunda temerrüte düşmese idi (aslında olmayan) eksik ifaların müvekkili tarafından yerine getirileceği ve sözleşmenin ifa edileceği, zaten sözleşmede hizmet süresinin sadece öngörüldüğü ve kesin bir vade olmadığı, doğal olarak müvekkili haklı sebeple feshetmese idi sözleşmenin de ifa edileceği” hususu göz ardı edilerek karar verildiğini, aslında kendi kusuru ile sözleşmenin feshine sebep olan karşı davalının varsa eksik edimin sorumlusu olup, bundan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, otelin açılmasındaki gecikmenin müvekkili ile olan sözleşmenin feshi sebebiyle gerçekleştiğine dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığını, ayrıca zarar miktarı hesaplanırken dosyaya sonradan eklenen belge ve dosyaların delil olarak değerlendirilmesine ve dayanak kabul edilmesine de muvafakatleri olmadığını, zarar hesaplaması yapılırken ilk 6 ay olarak turizmin en yoğun olduğu bahar ve kış ayları rayiç olarak alınmış olmasına rağmen, iddia edilen açılış tarihlerinin kış olup, eğer kışın açılsaydı otel doluluk oranlarının aynı olmayacağını, belki de çeyreği kadar dolu olacağı göz önüne alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, ayrıca eksik ifanın söz konusu olmasında dahi, bunların fesihten sonra otelin açılmasına kadarki zamanda tamamlanabilecek eksiklikler olup, herhangi bir gecikme yaşanmadan tamamlanabilecekken, otelin açılmasının sırf bu yüzden geciktiği iddiasının ve buna dayanarak hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu belirterek, kararının kaldırılarak asıl davanın kabul edilmesine, karşı davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-karşı davalı yüklenici, davalı-karşı davacı iş sahibidir.Davacı şirket, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği Trabzon içinde bulunan ve kaba inşaat işleri tamamlanmış bir otel inşaatı için iç mimari projelerin yapılıp uygulanarak tamamlanıp teslim edildiği halde, davalı tarafından kalan bedelin ödenmemesi üzerine 09.07.2015 tarihli ihtarnameyle sözleşmeyi feshettiklerini, bakiye 30.326,00 TL bedelin ödenmesi için yapılan takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptalini talep etmiş; davalı-karşı davacı ise, sözleşmeyi doğrulayarak sözleşme bedelinin KDV dahil 165.200,0 TL olduğunu, bunun 134.874,00 TL’sinin davacıya ödendiğini, davacının sözlü ve yazılı olarak uyarılmasına rağmen edimini süresinde yerine getirmediğini, bu nedenle zarara uğradıklarını belirterek, asıl davanın reddini, karşı davasında ise ıslahla, 51.700,00 TL davacı-karşı davalıya fazladan ödenen bedel ile 200.000,00 TL kâr kaybı ve eksik yapılan işlerden dolayı uğranılan zarar bedelinden oluşan toplam 251.700,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.Asıl davaya ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesinde; iç mimari tasarım projeleri ve proje yönetim hizmetlerinin, söz konusu projenin 5 ay içerisinde tamamlanacağı öngörüsü ile fiyatlandırıldığı, ayrıca projenin 5 ayı aşması halinde proje yönetim hizmetlerinin otel açılış tarihine kadar sürdürüleceğinin işveren tarafından taahhüt edildiği, sözleşmenin tarihinin 05/02/2015 tarihi olduğu dikkate alındığında sözleşme 4. Maddesi gereği işin 05/07/2015 tarihinde tamamlanması gerektiği, ancak ilgili işin belirlenen sürede tamamlanmadığı, kalan işlerin yapımı için davalının başka bir firmayla anlaştığı, 11.01.2021 tarihli ek raporda belirtildiği üzere, davacı-karşı davalı tarafından tamamlanan konsept proje ile eksik hazırlanan uygulama projesi göz önünde bulundurulduğunda, ifa edilmiş olan proje tasarımı ve proje yönetimi hizmetinin, sözleşmeye göre taahhüt edilen “iç mimari tasarım ve proje yönetim hizmetlerinin sağlanması” işinin yaklaşık %60’ını teşkil ettiği, sözleşmenin 3. ve 4. Maddelerinde “proje yönetim hizmetlerinin” otel açılış tarihine kadar devam edeceği açıkça belirtilmiş ve öngörülen 5 aylık sürede rağmen iş tamamlanmamış olmasına rağmen davacı-karşı davalı yüklenici tarafından 09/07/2015 tarihinde çekilen ihtarname ile sözleşmenin haksız bir şekilde feshedildiği, ifa edilen iş miktarına göre davalı-karşı davacı tarafından eksik ödenen bir iş bedelinin bulunmadığı, davacı-karşı davalının feshine haklı gerekçe yapmaya çalıştığı bu hususun yerinde olmadığı, buna göre davacı-karşı davalının sözleşme bedeli olan KDV dahil 165.200,0 TL’nin %60’ına tekabül eden 99.120,00 TL ücrete hak kazanmış olduğu, ancak kendisi tarafından sunulan hesap dökümüne göre davalı-karşı davacıdan toplam 135.700,00 TL tahsilatta bulunmuş olduğundan asıl davada talep etmiş olduğu bakiye 30.326,00 TL ücret talebinin yerinde olmadığı, mahkemece de bu doğrultuda asıl davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.Karşı davaya ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde ise;Yukarıda yapılan değerlendirmeler ve hesaplama karşısında, taraflar arasında akdedilen sözleşmede toplam iş bedelinin 140.000,00 + KDV (165.200,00 TL) olarak kararlaştırılmış ve dosyaya sunulan hesap ekstrelerine göre davalı-karşı davacı firmanın toplam 135.700,00 TL ödeme yaptığı sabit olduğundan, davalı-karşı davacı iş sahibi tarafından davalı-karşı davacı yükleniciye (135.700,00 – 99.120,00 =) 36.580,00 TL fazla ödemede bulunulmuş olduğu anlaşılmasına rağmen, hükme esas alınan 11.01.2021 tarihli ek raporda KDV hariç olan sözleşme bedeli 140.000,00 TL üzerinden yapılan hesaplamaya göre bulunan 84.000,00 TL hak edilen iş bedeli dikkate alınarak davacı-karşı davalıya fazla ödenen bedelin hatalı ve fazla olarak 51.700,00 TL şeklinde kabul edilmesi yerinde olmadığı gibi, 11.01.2021 tarihli ek raporda, davacı-karşı davalı tarafından tamamlanan konsept proje ile eksik hazırlanan uygulama projesi göz önünde bulundurulduğunda, ifa edilmiş olan proje tasarımı ve proje yönetimi hizmetinin, sözleşmeye göre taahhüt edilen “iç mimari tasarım ve proje yönetim hizmetlerinin sağlanması” işinin yaklaşık %60’ını teşkil ettiği belirtilmesine, davacı-karşı davalının fesih ihtarının davalı-karşı davacıya 14.07.2015 tarihinde tebliğinden sonra, 01.08.2015 tarihinde davalı-karşı davacı tarafça davaya konu otele ilişkin olarak “iç mimari tasarımlarının yapılması hizmetleri ile tasarımların uygulanmasına yönelik yönetim işlerinin üstlenilmesine” ilişkin olarak dava dışı bir firma ile anlaşma yapılması, kaldırma kararı sonrası alınan 21.09.2020 tarihli ilk raporda, otelin açılışındaki toplam gecikme süresinin tek sorumlusunun davacı-karşı davalı yüklenici olduğunun ve gecikmenin tamamen yüklenici tarafından “proje tasarım ve yönetim hizmetleri” işinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmemesinden kaynaklandığının tespiti yönünden dosya kapsamında belge bulunmadığından bu hususta değerlendirme yapılamayacağının belirtilmesi ve sonradan sunulan 11.01.2021 tarihli ek raporda bu görüşün aksine yeni bir görüşe yer verilmemiş olması hususları göz önünde bulundurulduğunda, Mahkemece sadece, asıl dosya davacısının sözleşmedeki edimlerini gereği gibi tam ve eksiksiz ifa etmemiş olmasına rağmen sözleşmeyi haksız nedenle feshettiği gerekçesiyle davalı-karşı davacının otelin açılış tarihi olan 19/05/2016 tarihine kadarki gecikmeden kaynaklanan tüm kar kaybını karşılamak zorunda olduğunun kabul edilmiş olması da yerinde olmamıştır. Mahkemece karşı dava yönünden, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak, fazla ödenen iş bedelinin KDV’li sözleşme bedeline göre dikkate alınması, kar-kazanç kaybı talebi yönünden ise, mevcut bilirkişi heyetinden; davacı-karşı davalı yüklenici tarafından eksik bırakıldığı belirlenen işler ile haksız fesih bildirimi sonrasında davalı-karşı davacının yeni yüklenici ile sözleşme yaptığı süre göz önünde bulundurularak, bu nedenlerden dolayı otelin açılışında ne kadar sürelik bir gecikmeye sebebiyet verildiğinin tespitine ve belirlenen bu gecikme süresine göre davalı-karşı davacının talep edebileceği kar-kazanç kaybı bedelinin ne kadar olabileceğine dair denetime elverişli bir ek rapor alınarak neticesine göre karşı davadaki taleplerle ilgili olarak bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar göz önünde bulundurulmadan hazırlanmış bulunan raporlara dayalı olarak eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, mahkemece asıl davanın reddine dair verilen karar bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya ilişkin verilen karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine, karşı davaya ilişkin verilen karara yönelik istinaf başvurusunun ise yukarıda açıklanan sebeplerle kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2022 tarih ve 2019/562 Esas, 2022/67 Karar sayılı kararında, Asıl dava yönünden verilen karar bakımından, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, a)İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,b)Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,c)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2022 tarih ve 2019/562 Esas, 2022/67 Karar sayılı kararında, Karşı dava yönünden verilen karar bakımından, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,a)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, b)Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,c)Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,d)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere olmak üzere 15/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.