Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1839 E. 2022/104 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1839
KARAR NO: 2022/104
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI: 2016/1407 Esas, 2018/587 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen sözleşmeler ile montaj işlerinin yapımının kararlaştırıldığını, düzenlenen faturalar kabul edildiği halde bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, dava konusu bedelin teminat olarak tutulmasının mümkün olmadığı gibi davalı tarafından müvekkilinin borçlu, üçüncü şahsın alacaklı olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden gönderilen haciz ihbarnamesi gereği yedi gün içinde ödeme yapılmadığını, beyanda da bulunulmadığını ileri sürerek takibe vaki itirazın 346.814,17 TL bakımından iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davacı arasında düzenlenen sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davacının hakediş bedeline hak kazanabilmesi için işin dava dışı iş sahibi ve müşavir tarafından kabul edilmesi gerektiğinden bakiye iş bedelinin muaccel olmadığını, öte yandan dava dışı … tarafından davacı aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle müvekkiline haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin davacı şirkete olan borcunu bu dosya alacaklısına ödediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 346.814,17 TL alacağı bulunduğu, ancak davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesi uyarınca takip dosyasının alacaklısı 3.kişiye toplamda 340.754,48 TL ödeme yaptığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 6.059,69 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davalı tarafından üçüncü kişiye yapılan gayri resmi ödemelerin geçersiz olduğunu, üçüncü şahsa doğrudan yapılan ödemelerin geçerli bir ödeme olarak davalının borcundan mahsup edilemeyeceğini, bu durumun İİK’nın 89. maddesine aykırı olduğunu, tarihte herhangi bir ödeme mevcut olmadığını, takip ve davadan sonra 3. kişi … ile işbirliği içerisinde delil oluşturmak maksadıyla harici tahsil beyanlarında bulunduklarını, icra dosyasına bir resmi ödeme bulunmadığını, ayrıca … tarafından bu dönemde müvekkili aleyhine haciz işlemleri de yapıldığını, “kötü ödeyen iki kez öder prensibi” gereğince davalı tarafından bu şekilde ödeme yapmasının müvekkilini bağlamayacağını, davalı şirketin dava açıldığı tarihte 3.kişinin alacaklı olduğu takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesinde bir cevap vermemiş olduğunu, davalı şirket tarafından sunulduğu iddia edilen beyan üzerinde havale veya alındı belgesi bulunmadığı gibi sunulduğu tarihi belirlemeye elverişli bir vekalet harcı makbuzu da bulunmadığı, mahkeme tarafından resmi olarak sunulmamış bir cevaba istinaden, tarihi araştırılmaksızın karar verildiğini, haciz konulan alacağın haciz koyan merciye veya kuruma ödemeyle son bulacağını, İİK’nın 89/1.maddesinin kişilere kamu gücünü kullanıp alacığı temlik alma yetkisi tanımadığını, yeddinde bir mal veya alacak bulunan davalının haczedilen şeyi icra dairesine vermekle borçtan kurtulacağını, kanuna aykırı olarak dava dışı 3.kişi ile yapılan sözleşmenin hükümsüz olduğunu, ayrıca ileride doğacak muhtemel bir hakkın haczinin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından icra takibi başlatıldığında davalının haciz ihbarnamesi gereği ödeme süresi dolmuş olmasına rağmen ödeme yapılmadığını, ancak müvekkilinin başlatıldığı takibe itiraz ettiğini, ayrıca davalı tarafından 3.kişiye yapılan ödemeler geçerli kabul edilse dahi, yapılan ödemeler dava açıldıktan sonra yapıldığından davalının yargılama giderleri, Avukatlık ücreti ve icra inkar tazminatından sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafında, ihbar olunan … ile yapılan 19/12/2016 tarihli protokol ile haciz ihbarnamesine ilişkin kendisine ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını ve …’in ödemelere ilişkin bilgilendirmeyi icra dosyasına yapacağını taahhüt ettiğini, dava konusu bedelin tamamının yasal zorunluluk gereği …’e ödendiğini, gerek haciz ihbarnamesi gereği yapılan ödemelerin, gerekse davacı şirkete yapılan ödemelerin müvekkili şirketini ticari defterlerinde yer aldığını, bu nedenle müvekkilinin ticari defterleri incelenerek karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ticari defterleri incelediğinde söz konusu borcun olmadığını ve borcun tamamının ödendiğini anlaşılacağını, tüm ödeme dekontları ile ilgili ticari defter kayıtlarının istinaf incelemesi aşamasında dosyaya ibraz olunacağını belirterek, kısmen kabul kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali talebine ilişkindir. Tarafların kararı istinaf etmesi üzerine, Dairemizin 06.04.2021 tarih, 2018/2011 Esas ve 2021/727 Karar sayılı kararı ile, davalının icra takibine, takip konusu borcun tamamına, işlemiş faize ve tüm fer’ilere itiraz ettiği, borcu kabul etmediği, davaya konu takibe ilişkin borcun tamamının takip tarihi itibariyle mevcut ve muaccel olduğu hususunun yargılama sırasında belirlendiği, davalının 3.kişiye ilk ödemesini takibe itiraz süresini geçirdikten sonra 20/12/2016 tarihinde, diğer 3 ödemesini ise dava tarihinden sonra yapmış olduğu, davacının 3.kişiye ödenen bedeller bakımından da işbu itirazın iptali davasını açmakta haklı olduğu, söz konusu ödemelerin davaya konu takipte tahsil ve infaz sırasında dikkate alınmaları gerektiği gerekçesi ile davalının istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile, takibe vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 346.814,17 TL asıl alacak üzerinden devamına, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında 69.362,83 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dairemizin bu kararının davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14.04.2021 tarih, 2021/4091 Esas ve 2022/2132 Karar sayılı kararı ile, davalı yüklenicinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası kapsamında İİK 89/1. maddesi gereğince 29.11.2016 tarihinde tebliğ edilen haciz ihbarnamesine itiraz etmediği ve borcun uhdesinde kaldığı, davaya dayanak icra takip dosyasına sunduğu 12.12.2016 tarihli itiraz dilekçesinde tebliğ alınan haciz ihbarnamesi gereği ödeme yapacağını belirttiği, davalı ile dava dışı … arasında 19.12.2016 tarihinde ödeme protokolü düzenlendiği ve 20.12.2016 tarihinde borcun ilk taksidinin ödendiği, davalının davaya konu takip konusu borcu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına ödemeyi düzenlenen protokol ile kabul etmesi ve takibe itiraz dilekçesinde de bu durumu belirtmiş olmasına rağmen 29.12.2016 tarihinde işbu davanın açılmış olması karşısında davalı tarafça İİK 89/1. maddesi gereğince yapılan tüm ödemelerin bakiye iş bedelinden düşülerek karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma illamı sonrasında dosya Dairemizin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiş ve usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamı doğrultusunda Dairemizce yeniden yapılan yargılama neticesinde dosya kapsamı yeniden değerlendirildiğinde, taraflar arasında A tipi basınç düşürme ve ölçüm istasyonu saha mekanı montaj işlerinin yapımı konulu sözleşmeler düzenlenmiş olup, davacının taşeron, davalının ise yüklenici olduğu, davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasında; davacı taşeron tarafından davalı yüklenici aleyhine 29.11.2016 tarihinde 347.711,60 TL asıl alacak, 38.308,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 381.020,47 TL bakiye iş bedeli alacağının tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davalının 12.12.2016 tarihinde borca, ödeme emrine konu tutarın sözleşme kapsamında kesin teminat olarak tutulduğunu, ayrıca 29.11.2016 tarihinde alacaklının borçlu konumda olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası sebebiyle haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, ihbarname uyarınca davacı şirketin alacaklısı olan …’e faiz ve masraflar hariç 340.754,48 TL borcu olduğunun bildirilerek nezdinde bulunan alacak miktarı üzerine haciz konulduğunu, bu nedenle 340.754,48 TL’nin işbu takip dosyasına ödeyeceğini bildirerek itiraz ettiği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında ise; dava dışı … tarafından davacı şirket aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 25.10.2016 tarihinde 322.250,00 TL senet alacağı, 18.504,48 TL işlemiş faiz olmak üzere 340.754,48 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, İİK’nun 89/1.maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi tebliğ edildiği, davalı yüklenici tarafından işbu icra dosyasındaki alacağa karşılık olmak üzere 20.12.2016 tarihinde 30.000.00 TL, 13.01.2017 tarihinde 100.000.00 TL, 20.02.2017 tarihinde 100.000.00 TL ve son olarak 17.03.2017 tarihinde 110.754,48 TL olmak üzere toplam 340.754,48 TL ödeme yapıldığı, buna göre Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere, incelemeye konu itirazın iptali davasına ilişkin olarak davalı tarafça İİK 89/1. maddesi gereğince yapılan tüm ödemelerin bakiye iş bedelinden düşülerek bir karar verilmesi gerektiği, davaya konu takipte talep edilen bakiye iş bedeli borcu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, davalı vekilince yargılama sırasında 28/02/2018 tarihli duruşmada “müvekkilim borcun tamamını … İcra Müdürlüğündeki takip alacaklısına ödemiştir” şeklinde, 16/05/2018 tarihli karar duruşmasında ise “müvekkilim davacıya olan borcunu İstanbul … İcra Müdürlüğünden kendisine gönderilen haciz ihbarnamesi uyarınca ilgili icra dosyasının alacaklısına ödemiştir borcu kalmamıştır” şeklinde beyanda bulunulmak suretiyle, davaya konu takibe ilişkin borcun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün alacaklısına yapılan ödemelerle kapatılmış olduğunun belirtildiği, bu beyanlarda geçen “borcun tamamını” ve “davacıya olan borcunu” ifadelerinin, davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına konu olup, işbu itirazın iptali davasıyla sadece bu yönden devam ettirilen 346.814,17 TL asıl alacak borcunu kapsamakta olduğu, bu nedenle, davalı vekilinin bu beyanları doğrultusunda davaya konu İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına konu olup, işbu itirazın iptali davası ile sadece 346.814,17 TL asıl alacak bakımından itirazın iptali talep edilen borcun davalı tarafça ödenmiş olduğu savunmasının sadece İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının alacaklısına İİK’nın 89/1 haciz ihbarnamesi kapsamında yapılmış olan ödemelerle ispatlanabileceği, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde de sadece bu ödemelerden bahsedilmiş olunduğu, bu ödemelerin ise yukarıda açıklandığı üzere toplam 340.754,48 TL olduğu, davalı tarafça İİK 89/1. maddesi gereğince yapılan bu ödeme miktarı, 346.814,17 TL bakiye iş bedelinden düşüldüğünde geriye 6.059,69 TL kaldığı, ilk derece mahkemesince de bu miktar doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olduğu, buna göre verilen kararın Yargıtay bozma ilamına ile usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2018 tarih ve 2016/1407 Esas, 2018/587 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 44,80 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalıdan alınması gereken 413,93 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 139,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 274,03 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından ve davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, sadece bir duruşma yapıldığından, 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından ve davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, sadece bir duruşma yapıldığından, 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalı açısından HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN, davacı açısından gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’ da TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.