Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1835 E. 2022/171 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1835
KARAR NO: 2022/171
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2017/972 Esas, 2018/1109 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirket ile davalı arasında konusu davalı şirketin adresinde “Sistem Odası, Sistem Odası Kablolama ve Kullanıcı Kablolama, İşçilik” olan 31.05.2017 tarihli ve ek işlere dair 20.06.2017 tarihli “… Taşıma Kablolama Kısım 1-2 Teklif Şartları/Eser Sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkili yüklenici şirketin, taraflar arasında ki bu imzalı teklif/eser sözleşmeleri kapsamında üstlendiği tüm edimleri sözleşmeye uygun olarak ifa ettiğini, eseri teslim ettiğini, müvekkili şirketin, akdi yükümlülüklerini tam olarak süresinde ifa ettikten sonra davalı şirkete eserin ifası-teslimi ile ilgili 22.06.2017 tarihli 2 adet, 13.07.2017 tarihli 2 adet, 16.08.2017 tarihli faturaları (e-fatura) keşide edip gönderdiğini ve davalı şirketin de bu faturaları kabul edip ticari kayıtlara işlemesine rağmen süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmadığını ve bir kısım ödeme de yapmış olmasına rağmen fatura ve cari hesap dökümüne konu bakiye borcunu (6.890,51 USD) tüm talep ve ihtarlara rağmen ödemediği gibi bu bakiye bedelin ödenmesi için hakkında girişilen Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına da haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, davanın kabulü ile, davalının takibe yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin, İstanbul merkezli bölgesel hava yolu şirketi olarak kısa yol uçuşlar için tasarlanmış, küçük stol olarak adlandırılan küçük gövdeli uçaklar ile, büyük havaalanlarına besleyici uçuşların yapılmasını içeren havayolu taşımacılığı faaliyeti yürüttüğünü, 2010 yılında Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden aldığı ruhsat ile Türkiye’de dolmuş uçak taşımacılığı yapan ilk şirket ünvanını aldığını, müvekkili şirketin yıllarca müşteri memnuniyeti odaklı çalışarak, Türkiye’de özellikle az sefer düzenlenen noktaları hedef aldığını ve tüm Türkiye genelinde hizmet sunmak da şirketin esaslı amacı olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu, bulunmadığını, ancak buna rağmen davacı tarafın müvekkili şirket aleyhine haksız ve dayanaksız olarak icra takibi başlattığını, davacı tarafın dava konusu icra takibini mesnetsiz iddialarla başlattığını, yapılan itiraz üzerine de yine mesnetsiz iddialarla huzurdaki davayı açtığını belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.Mahkemece incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 6.890,51 USD faturaya dayalı alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile; Davanın KABULÜ ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına. Davalının haksız itirazı nedeni ile davacı lehine asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı hükmedilmesine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının icra takibine konu ettiği faturaların dosyaya sunulduğu bir an için kabul edilse dahi, sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden sekiz gün içerisinde itiraz edilmemesinin akdi ilişkinin varlığının kanıtı niteliğini taşımadığını, bununla birlikte borcun varlığını hiçbir koşulda kabul etmemekle birlikte, davacı’nın taraflar arasında akdedildiğini iddia ettiği sözleşmeyi dosyaya sunamadığını, bu durum davacının iddialarının soyut iddialardan öteye geçemediğini, bilirkişi raporunda uyuşmazlık kaynağı tespit edilerek ve hukuki değerlendirme yapıldığını, bunun HMK’nın 279. maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından dosyaya sunulmuş olan 19.09.2018 tarihli raporun içeriğinde, davacı iddiası olan alacak miktarı, davacı defter incelemesi sonucu varılan alacak miktarı, müvekkili şirket defter incelemesi sonucu varılan borç miktarı, bilirkişi raporu değerlendirme sonucu varılan borç miktarı ve bilirkişi raporu sonuç başlıklı bölümün son maddesinde yer alan borç miktarı olmak üzere birçok farklı borç miktarı değerlendirilmesi yapıldığını, kendi içerisinde dahi tutarsız olan bilirkişi raporunun eksik incelemeyle hazırlanmış olduğunu, çelişkinin giderilmesi ve haksızlığın önüne geçilmesi için, yeniden bilirkişi raporu alınması gerekirken, eksik ve hatalı inceleme ve değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporu temel alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur,Dava, davacının, faturaya davalı alacağının tahsili için yaptığı icra takibine vâki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi üzerine istinaf incelemesi için gönderilen dava dosyası, İstanbul 15 HD:’nin 12/10/2021 tarih 2019/456 E., 2021/1846 K sayılı ve 12/04/2022 tarih ve 2022/612 E.,2022/729 K. Sayılı kararları ile ; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/228 Esas 2021/972 Karar sayılı dosyasından verilen iflas kararının kesinleşme şerhli bir örneğinin temini, İlgili iflas müdürlüğünden ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise tarihinin ve davalı şirketin iflas idare memurlarının açık kimlik ve adres bilgileri sorularak tespit edilip, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin davalı şirketi temsilen iflas idare memurlarına usulüne uygun olarak tebliği ve usuli işlemlerin tamamlanması, İkinci alacaklılar toplantısı yapılmamış ise İİK’nın 222. Maddesi gereğince ikinci alacaklılar toplantısına kadar İflas Dairesi görevli olduğundan, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin davalı şirket adına ilgili İflas Dairesi Müdürlüğüne usulüne uygun olarak tebliği ve usuli işlemler tamamlandıktan sonra istinaf incelemesi için birlikte gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine iki kez karar verilmiş, ilk derece mahkemesince Bakırköy … İcra İflas idaresinden ilgili davalı şirketin tasfiye işlemlerinin … iflas dosyası ile yürütüldüğü, iflas kararının henüz kesinleşmediği, 2. Alacaklılar toplantısının yapılmadığı cevabi yazısı üzerine gerekçeli karar ve istinaf dilekçesi iflas idaresine tebliğ edilerek dosya yeniden istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiştir. Dava dosyası içine getirtilen Bakırköy 7. ATM’nin 2021/228-972 E.K. Sayılı kararından, davalı … Havacılık A.Ş. Hakkında 19/07/2017 tarihinde mahkemenin 2017/1164 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali ile iflas talepli dava açıldığı, mahkemece verilen 07/11/2019 tarih 2019/1056 K. sayılı davalı şirketin iflasına dair kararın İstanbul BAM 17. HD’nin 2021/16 E., 2021/279 K. Sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verildiği ve kaldırma sonrasında anılan esasa kaydedildiği, yapılan yargılama sonunda 04/11/2021 tarihinde davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına (04/11/2021 tarihi itibarıyla) karar verildiği verilen bu kararın istinaf edilmesi üzerine dosyanın istinaf incelemesi için İstanbul BAM 17. HD’ne gönderildiği, İstanbul BAM 17. HD’nin 2021/2046 Esas,2022/230 Karar nolu kararı ile istinaf talebinin reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay ilgili dairesine gönderildiği, kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni temsilcisinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir.Müflisin, iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi, dava ehliyetini de kaybettiği söylenemese de, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür.İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir. ” İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı açılmış olan davalardır. Müflisin davalı olduğu davalarda iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( İİK md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı çekişmeli alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında karar verilir. İkinci alacaklılar toplantısında davaya devam edilmesine karar verilirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemenin, asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplantısında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğini araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/10428 E. 2021/9127 K. Sayılı kararı ) Yukarıda belirtilen Yargıtay kararında yer alan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama devam ederken davalı şirket hakkında önce Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1164 E. 2019/1056 K. Sayılı kararı ile daha sonra İstanbul BAM 17. HD’nin kaldırma kararından sonra Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/11/2021 tarih, 2021/228 E, 2021/972 K. Sayılı kararı ile iflas kararı verildiği, verilen kararın henüz kesinleşmediği, temyiz incelemesi için Yargıtay ilgili dairesinde olduğu anlaşılmakla, yukarıda açıklanan usullere göre yargılamaya devam edilip sonucuna göre hüküm kurması gerekirken davanın anılan hususlar gözetilmeksizin bu şekilde sonuçlandırması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2018 tarih, 2017/972 Esas, 2018/1109 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.