Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1790 E. 2022/237 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1790
KARAR NO: 2022/237
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2021
NUMARASI: 2015/500 Esas, 2021/907 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Yapının proje sahibi olarak, İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde gerçekleştireceği … isimli, toplam 14 Bloktan oluşan, 535 konutluk projenin inşaat işini eski … Tic. A.Ş,’ne (Yeni … Tic. A.Ş.) tevdi ettiğini, ana yüklenicinin de projenin mekanik tesisat işlerini davalı …’e yüklediğini, davalı … Mühendisliğin, … Yapının 16.12.2014 tarihli ortaklar kurulu kararına istinaden … İnş. San. ve Tic. A.Ş. ile birleştiğinden, TTK. 146 ve devamı maddelerine göre dava dilekçelerinde davalı olarak yer aldığını, davacı ile davalı … arasındaki sözleşmenin götürü – anahtar teslimi bir sözleşme olmayıp, birim fiyat belirlemek suretiyle oluşturulduğunu, müvekkilinin sözleşme çerçevesinde borcunun sadece şap işi haricinde işçilik temini olduğunu, ayrıca davacıya sözleşme dışı bir çok işte yaptırıldığını, kullanılacak malzemeyi süresinde davacıya temin ve teslim etmediğini, hak ediş ödemelerini, sözleşmeye aykırı olarak sürekli geç yapmak veya hiç yapmamak suretiyle sözleşmeyi ihlal ettiğini, müvekkilinin zararına sebep olduğunu, en sonunda da işi bitiremeden … tarafından şantiyeden çıkarıldığını, davalının ana yüklenici tarafından sözleşmesinin feshedilerek şantiyeden çıkarılması olayında davacı müvekkiline atfedilecek hiçbir kusurunun bulunmadığını, iş bitmeden davalının ve buna bağlı olarak dolaylı biçimde davacının sözleşmesinin uygulanamaz hale gelmesinin sebebinin tamamen davalı ve yetkililerinin uygunsuz ve sözleşmeye aykırı hareketlerinden kaynaklandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 20. Maddesine göre davacının en az iki adedi mühendis olmak kaydıyla şantiyede asgari 20 kişiyi bulundurmak zorunda olduğunu, aksi halde bu maddede yazılı cezaları ödemek zorunda kalacağını, ancak kaba inşaatın gecikmesinden ve … marka boru ve Fittigslerin şantiyeye davalı … tarafından zamanında getirilmemesi ve davacıya teslim edilmemesinden dolayı yerden ısıtma (…) çalışanlarının, günlerce boş beklemek zorunda kaldıklarını, yerden ısıtma ekibi işini yapamayınca şap ekibinin de çalışamadığını, şantiyede boş bekleyen bu ekiplerin şantiye dışına çıkışının özel güvenlik marifetiyle de engellendiğini, ancak davacının çalışmadıkları halde bu bekletilen ekiplere ilave ücret ödemek ve SGK primi, yemek ve benzeri diğer masrafları da yapmak zorunda kaldığını, davacının davalıdan kaynaklı sebeplerden dolayı personelini iş verilmeden zorunlu olarak şantiyede bekletmesinden kaynaklı 276.535.201 tutarında zararı oluştuğunu, davalı …’in, hakkedişlerde “kesinti” başlığı altında aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak malzeme, işçilik ve şantiye saha temizliği gibi davacı ile ilgisi olmayan ve davacının yükümlülük ve sorumluluğu altında bulunmayan konularda haksız olarak toplam 111.516.00TL kesinti yaparak eksik ödemede bulunduğunu, sonradan tamamlattırılması nedeniyle meydana gelen ek işçilik bedellerini ödemekten kaçındığını, davalı …’in davacıya karşı BK 485 maddesine göre sorumlu olduğunu, davacı ile diğer davalılar … ve … Mühendislik arasında doğrudan bir sözleşmesel ilişki yok gibi görülse de, aslında davacının kendilerine karşı alt yüklenici konumunda olduğunu, MK 893/1-3 madde bu durumda davacının diğer davalılara ait olup, üzerinde yapı yaptığı taşınmazlar üzerine kanuni ipotek konulmasını talep etme hakkını tanımış olmakla, diğer davalıların da davacıya karşı sorumluluğunun bulunduğunu, diğer taraftan davacının temin edip, davalı şantiyesine teslim ettiği malzemelerin de davalılarda kaldığını, davalılar … ve … Mühendisliğin davacıya karşı BK m. 77 ve devamı maddelere göre sorumlu olduklarını, fazlaya ilişkin ve diğer tüm hakları saklı kalarak; davacı alacağı olan 774.732,17 TL.’den (cari hesap dışında alacak tahakkuk edecek KOY’leri ile birlikte) fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL.’ nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili ıslah dilekçesi ile bedel artırımında bulunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … Tic. Ltd, Şti. ile birleşmesine karar verildiğini, kararın 27.03.2015 tarih ve 8788 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığını, birleştirme prosedürünün huzurdaki dava açılmadan önce tamamlandığını, verilen bu karar ile birlikte davacı firmanın tüzel kişiliği son bulmuş olup, dava ehliyetinin bulunmadığını, 07.01.2011 tarihinde … Tic. A.Ş. ile müvekkili şirket arasında … Yüklenici Ana Sözleşmesi imzalandığını, imzalanan bu sözleşme ile İstanbul, Ümraniye, Sarıgazi İlçesi … parselde bulunan … projesinin mekanik işlerinin müvekkili tarafından yapılması ve bu işin süresinin 480 gün olmasının kararlaştırıldığını, 17.01.2011 tarihinde ise davacı ile müvekkili arasında ana sözleşmenin imzalandığını, 21.02.2012 tarihinde Ek Protokol yapıldığını, 04.08.2011 tarihinde yangın tesisatı için ayrıca bir sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşmelerin müvekkilinin ana iş veren firmayla yapmış olduğu anlaşma ile paralel hükümler barındırmakta olup, işin nitelikleri doğrultusunda hazırlandığını, ana işverenin iş programına davacı firma tarafından uyum sağlanamadığını ve ekip sayısı yeterli rakama getirilmeyerek, işin aksatılmasına neden olunduğunu, 2011 yılının Kurban Bayramında davacı firmanın kendi taşeronu ile olan sözleşmesini fesh ettiğini, yaşanan aksaklıkların artarak devam ettiğini, bu sürecin ispatı açısından müvekkili firma tarafından davacı firmaya yazılı uyarılarda bulunulduğunu, davacı firmanın bazı malzemelerin getirilmediği için işin yapılamadığını ileri sürülmekte ise de, yazışmaların tetkikinden gecikmeden veya yaşanan sorunların malzemeler ile ilgisinin bulunmadığını, malzemeler ile ilgisi bulunmayan iş kalemlerinde sıkıntı yaşandığının görüldüğünü, maillerde, davacı firmanın davranışları nedeni ile müvekkili firmanın sürekli olarak Ana Firma tarafından uyarıldığı ve cezalı duruma düştüğünün görüleceğin, bu durumu bilen davacı tarafın bahaneler üreterek, kusurlu durumunu gizlemeye çalıştığını, talep edilen tutarlarının dayanağının tam olarak anlaşılamadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin İşin Fiyatı ve Miktarı başlıklı 5. Maddesi incelendiğinde, belirlenen fiyatların sabit olduğunu, davacı firmanın hangi sebeple olursa olsun fiyat farkı talep edemeyeceğini, belirlenen fiyatlara her türlü makine, yemek, personel, işçilik vb. kalemlerinin dahil olduğunun açıkça belirtildiğini, davacı tarafın, müvekkili tarafından yapılan kesintileri kabul etmediklerini, davacının yükümlülüğünde olmayan kesintilerin haksız yere talep edildiğini ileri sürdüğünü, bu kapsamda davacı tarafca bazı hak ediş raporlarının dosyaya ibraz edildiğinin çıktıdan ibaret olduklarının görüleceğini, taraflar arasındaki hak edişler karşılıklı görüşme ve yapılan islerin mutabakatı, Ana İşveren firma tarafından yapılan hak edişler, düzeltmeler ve onaylar göz önünde tutularak hazırlanarak, kaşeli-imzalı tutanaklar halinde kayıt altına alındığını, dolaysıyla, davacı tarafça dosyaya sunuları hak ediş tablolarının herhangi bir hükmünün bulunmadığını, taraflar arasında yapılan hak edişlerin davacı tarafça sunulan hak edişler olmadığını, bu hususun ispatı açısından taraflar arasında yapılan tüm hak edişlerin sunulduğunu, davacı taraf he ne kadar kendisinden haksız yere kesinti yapıldığını ileri sürse de, iş bu hak edişler incelendiğinde, söz konusu hak edişlerin 12. ve 15. hak edişler dışında hepsinin herhangi bir ihtirazı kayıt olmaksızın davacı firma tarafından imzalanarak kabul edildiğini, davacı tarafından 12. ve 15. hak ediş bedellerinde kesintiler için şerh düşüldüğünü, müvekkilii tarafından yapılan bu itirazların değerlendirildiğini ve kesintilerin yansıtılmamasına karar verildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde aynı zamanda kendisine sözleşmede yer alamayan bazı işler yaptırıldığını, bu iş bedellerinin de ödenmediğini ileri sürdüğünü, ancak sözleşmede yer almayan işler ile ilgili müvekkili firmanın dava dışı … Tic Ltd Şti ile anlaşmış olup, bu firma tarafından yapılan iş bedellerinin ilgili firmaya ödendiğini, davacı tarafın şimdiye kadar yapılan 15 hak ediş gereği 2.116.678,00 TL tutarlı imalat yaptıklarını, ancak, 1.615.244,47 TL. tutarında ödeme aldıklarını, bakiye olarak kalan miktarın ödenmediğini, kendileri yönünden kesin hak ediş yapılması yönündeki davete müvekklil firma tarafından icabet edilmediği için kendileri tarafından kesin hak ediş yapıldığını ve bu hak ediş gereği 501.433,53 TL. alacakları olduğunu iddia ettiklerini, öncelikle müvekkili firmanın Ana İşveren ile kesin hak ediş düzenlemeden davacı firma ile kesin hak ediş düzenleyemeyeceğini, davacı firmanın yapmış olduğu işler ile ilgili varsayımsal hesap çıkardığını, ekte sunmuş oldukları 16. Hak edişte görüleceği üzere, davacı firmanın yapmış olduğu iş tutarının 1.615.244,47 TL. olduğunu, ancak, nihai süreçte davacı tarafın sorumluluğunda olan kesintilerin davacıya yansıtıldığını ve fatura tanzim edildiğini, müvekkili firmanın şantiyeden çıkarılmasına karar verildiği tarihte henüz test ve devreye alma işlemleri yapılmadığı için yapılan işlemlerdeki hatalı ve eksik yanların tamamen ortaya çıkmadığını, bu hataların ilerleyen süreçte tespit edildiğini ve edilmeye devam edildiğini, müvekkili firma tarafından 07.02.2013 tarihinde çekilen ihtarname ile davacı firmaya yaptıkları işlerde hataların olduğunu, bu hataların giderilmesi için şantiyede bir ekip bulundurulması gerektiğini, bulundurulmaz ise onun nam ve hesabına giderileceğinin açıkça ihtar edildiğini, davacı firmanın bu eksikliklerin hiç birini gidermediğini, yapmış olduğu işte hiçbir kusur olmadığını ileri sürdüğünü, bunun üzerine onun nam ve hesabına eksikliklerin giderilmesi zorunda kalındığını, davacı firmanın hak ediş ödemelerinin zamanında yapılmadığını ileri sürerek, geç ödeme ve hiç ödememeden kaynaklanan toplam 34.365,96 TL. tutarlı vade farkı alacakları olduklarını ileri sürmekte iseler de, bu konuda alacaklarının bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından sözleşme yükümlülüklerine uygun olarak hareket edildiğini, hak edişlerin erken dahi ödendiğini, gecikmelerin ise işin mahiyeti gereği kabul edilebilecek süreler (ortalama 15 gün) olduğunu, davacının işi eksik ve sorunlu yapmasına neden olacak nitelikte bulunmadığını, davacı tarafça bazı malzemelerin temin edilerek şantiyeye teslim edildiği, ancak bu malzemelerin daha sonra şantiyede kaldığı ileri sürülmüş ise de, bu konuda iddialarını ispatlamaya yönelik hiçbir evrak sunmadıklarını, davacı tarafın bu nitelikte bir malzemesinin bulunmadığını, soyut iddiadan öteye geçemeyen bu taleplerinin de reddi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı … Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacının, müvekkili şirketin dava konusu projenin sahibi olduğunu iddia ederek huzurdaki davayı müvekkili aleyhine açmış olsa da, vahim bir hata yaptığını, zira müvekkili şirketin dava konusu proje ile hiçbir ilgisinin olmadığı gibi proje ile alakalı imzalanmış hiçbir sözleşmenin de tarafı olmadığını, nitekim delil listesine bakıldığında, müvekkili şirketin dava konusu proje ile bağlantısını gösteren herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığını beyanla, davanın öncelikle usuli itirazları dikkate alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket davacı arasında hukuki veya sözleşmesel herhangi bir bağ bulunmadığını, davacı şirketin, müvekkilinin alt taşeronu olan ve … Enerji’nin uhdesinde bulunan şap, sıhhi tesisat ve yangın tesisatı işini yaptığını iddia ettiğini, fakat bununla ilgili olarak müvekkili şirket ile değil … ile sözleşme imzalandığını, işbu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, davacıya ait malların müvekkili uhdesinde bulunduğu yönündeki beyanlarını kabul etmediklerini, davanın husumetin oluşmaması nedeniye usulden reddine, davacının belirsiz kısmi dava açması yönünden hukuki yararının bulunmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece, davacı … Limited Şirketinin, dava dışı … Ticaret Limited Şirketi ile birleşmesine karar verildiği, birleşmeye ilişkin kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 27/03/2015 tarih ve 8788 sayılı nüshasında yayımlandığı, ayrıca, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 27/03/2015 tarihli ve 8788 sayılı nüshasında 261.sayfada birleşemeye ilişkin 1. ilanın ; 03/04/2015 tarihli ve 8793 sayılı nüshasında 261.sayfada birleşmeye ilişkin 2. ilanın yapılarak 6102 sayılı TTK’ nın 157.maddesi hükmündeki birleşemeye dair gerekli ilanların yapılarak tamamlandığı, davacı … Limited Şirketinin, birleşme suretiyle … Limited Şirketine devrolduğu, ticaret sicil gazetesi kayıtları ve yapılan ilanlardan davacı … Limited Şirketinin 27/03/2015 tarihi itibariyle birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin son bulduğu ve sicilden terkin edildiği, eldeki davanın, 08/05/2015 tarihinde açıldığı, davacı şirketin dava açılmadan evvel birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin son bulduğu, tüzel kişiliği bulunmayan davacı şirkete karşı dava ikame edilmesi mümkün olmadığı gibi yine kendisi tarafından başkalarına karşı dava açmasının da hukuken mümkün olmadığı, hukuk düzeninin sınırları içerisinde mevcut olmayan ve sona ermiş / tüzel kişiliği son bulmuş şirket tarafından açılan dava yönünden davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile Davacının davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle HMK 114/1-d maddesi ile HMK 115/2 madde hükmü uyarınca USULDEN REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile huzurdaki davanın 08.05.2015 tarihinde açıldığını, dava hazırlık aşamasında … şirketinin tasfiye süreci ile ilgili müvekkili tarafından bilgilendirilmediklerinden ön inceleme aşamasında öğrendikleri bu hususun mahkemeye bildirildiğini, her ne kadar mahkemece, istinafa konu kararında, birleşme-devralma işleminin dava dilekçesinde belirtilmediği, mahkemeye bununla ilgili dilekçe ve bilgi verilmediği, devralan şirket adına vekaletname sunulmadığından bahisle dava reddedilmiş ise de kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira 09.03.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekili Av. …’nın, davacı şirketin … ile birleştiği, bu şirket adına davaya devam edildiği ve dosyaya vekalet sunulduğunu belirttiğini, mahkemece de 09.03.2016 tarihli ön inceleme celsesinde “5” nolu ara kararı ile davalı vekilinin, davacının taraf ehliyeti olmadığına dair itirazlarının reddedildiğini, mahkeme hakimince yalnızca ticaret sicil kayıtlarının incelendiği ancak ön inceleme duruşmasındaki davacı vekili beyanı ile mahkeme ara kararının incelenmediği, eksik inceleme ile davanın usulden reddi yönünde usul ve yasaya aykırı hüküm kurulduğunu, TTK m. 153 uyarınca devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifleriyle birlikte devralan şirkete geçeceği, huzurdaki davada da dava açıldıktan 5 yıl sonra karar aşamasında, üstelik haklılıkları ispat edilmişken, davacı şirketle birleşen şirketin vekaletnamesi 2016 yılında ön inceleme duruşmasında dosyaya sunulmuş ve mahkemece kabul edilmişken usulden ret kararı verilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisine aykırı olduğunu belirterek istinafa başvurmuştur. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacı alt yüklenici, davalılar asıl yüklenici, alt yüklenici ve iş sahibidir. Davacı, alt taşeron davalılardan … ile taşeron sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme ile yapılan işler karşılığı hak ediş bedellerinin bir kısmının ödenmediğini, cari hesap alacakları olduğunu belirterek alacağın tahsilini talep etmiş, mahkemece davacı şirketin tüzel kişiliğinin birleşme ile son bulduğu, ticaret sicilden terkin edildiği, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Somut olayda, davacı … Limited Şirketinin 27/03/2015 tarihi itibariyle birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin son bulduğu ve sicilden terkin edildiği, davanın, 08/05/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 09/03/2016 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında davacı vekili, “davacı şirket … isimli şirket ile birleşmiştir, bu şirkete ait vekaletnameyi sunuyorum, davaya … Ticaret Limited Şirketi olarak devam ediyoruz,” demiş ve … Ticaret Limited Şirketine ait vekaletname sunulmuştur. Mahkemece ön inceleme duruşması sonunda 5 nolu ara kararı ile davalı … vekilinin davacı yönünden dava açma ehliyeti bulunmadığı yönündeki itirazın reddine karar verilerek tahkikat aşamasına geçilmiştir. TTK 134. Maddesinede “ticaret şirketlerinin birleşmelerine, bölünmelerine ve tür değiştirmelerine 134 ilâ 194 üncü maddeler uygulanır. diğer kanunların, bu Kanunun 135 ilâ 194 üncü maddelerine aykırı olmayan hükümleri saklıdır.” denilmiş, ticaret şirketlerinin birleşmesi usul ve hükümleri 136 vd maddelerinde düzenlenmiştir.Kanunun152//3 maddesinde devrolunan şirket, birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisah eder, 153/1 maddesinde birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanır, tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan şirkete geçer düzenlemeleri yer almıştır. HMK’nın 114. Maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup, d bendinde tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartı olarak düzenlenmiştir.HMK’nın 124. Maddesinde (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder. düzenlemesi yer almıştır. Ticaret sicilden gelen kayıtlara göre davacı olarak ismi yazılı bulunan şirketin ticaret sicil kayıtları 23/03/2015 tarihi itibarıyla ticaret sicilden terkin edilmiştir, Davacı vekili, 08/09/2015 havale tarihli davalılardan … A.Ş vekilinin cevabına cevap dilekçesinde davacı olarak ismi yazılı şirketin birleşme nedeniyle son bulduğunu, davacı … şirketinin devraldığını, HMK 124 maddesi gereğince dava dilekçesinde davacı isminin düzeltilmesini talep etmiştir. Her ne kadar, dava açılmadan önce davacı şirketin tüzel kişiliği birleşme ile sona ermiş ise de, davacı şirketin tüm aktif ve pasifleri devralan şirkete geçtiğinden tüzel kişiliği sona eren şirketi temsil hakkı devralan şirkete geçmiştir. Ön inceleme duruşmasında da davacı vekili davacı şirketin birleşme nedeniyle tüzel kişiliğinin sona erdiğini, devralan şirket adına vekaletname sunduklarını ve davaya devralan şirket olarak devam ettiklerini belirttiğinden mahkemece de davaya devralan şirket yönüyle devam kararı verilerek davalı …’in taraf ehliyeti itirazı reddedilmiştir. Buna göre mahkemece HMK 124. Maddesi gereğince davada taraf değişikliği talebi kabul edilmiş olup, tüzel kişiliği sona eren davacı şirket yerine davacı … devralmış olan … Mühendislik davacı olarak kabul edilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur. Anılan ara karardan sonra davacı şirketin aktif dava ehliyeti olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi usul ekonomisine aykırı olmuştur. Anılan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/4 maddesi ile kaldırılmasına, davada davacı şirket isminin Uyap kayıtlarında evralan şirket … Mühendislik olarak düzeltilerek, davacı olarak bu şirket kabul edilerek yargılamaya devamla oluşacak sonuç dairesinde karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2021 tarih, 2015/500 Esas, 2021/907 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.