Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/172 E. 2023/209 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/172
KARAR NO: 2023/209
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2018/1070 Esas, 2019/845 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili firmanın, sipariş üzerine davalı şirkete ait ham kumaşları boyama, baskı, işleme işlemlerini süresinde ve talimatlara uygun olarak yapıp davalıya teslim ettiğini, davalı şirketin herhangi bir itiraz veya ayıp ihbarında bulunmadığını, ödeme de yapmadığını ve kendisinden sipariş bedeli talep edildiğinde de ödemeyeceğini söylediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından faturalardan dolayı icra takibi başlatıldığını, davalının hiçbir borcu bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini, davalı şirket hakkında iflas istemi ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/647 esas sayılı dosyası ile dava açılıp tedbir kararı verildiğinden, borçlu davalı hakkında itirazın iptali davası açılamadığını, 15/03/2016 tarihli dilekçe ile İstanbul 1.İflas idaresi 2015/15 dosyasına alacak kayıtlarının yapıldığını, ancak yapılan yargılama sonucunda davalı şirketin iflası isteminin reddine karar verilip, iflas hali kesin olarak ortadan kalktığından tasfiye gerçekleşmediğini ve alacağın tahsil edilemediğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın davacıya hiçbir borcu olmadığını, fatura bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini, davacı firmanın ödemeleri eksik hesaplayarak müvekkili şirketi borçlu çıkardığını, müvekkili şirket tarafından, hatalı olarak gönderilen kumaşlara ilişkin kesilen reklamasyon faturalarının davacı tarafça kötüniyetli olarak gözardı edilerek hesaplama dışı tutulduklarını, davacı tarafın iflas masasına 45.617,63 TL alacak kaydı talebinde bulunduğunu, yapılan incelemede ise 23.598,00 TL alacaklı olabileceklerinin tespit edilerek bu miktarda alacak kaydının yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; incelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre davacı tarafından davalıya ham kumaş boyama, baskı ve işleme hizmeti verildiği, davalı tarafça da hizmetin verildiğine ilişkin itiraz edilmeyip, hizmetin birkaç parti malda hata çıkması nedeniyle ayıplı olarak verildiği, ayıplı olarak verilen mala ilişkin reklamasyon faturaları düzenlendiği beyan edilerek ayıp iddiasında bulunulduğu, davalı tarafça reklamasyon faturası dışında kalan 23.598,00 TL yönünden davacının alacaklı olabileceğinin bildirildiği, bu miktarın da iflas masasına alacak olarak kaydedildiği beyan edilmiş olup, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın 23/06/2014 tarihli 20.215,69 TL tutarlı ve 03/07/2014 tarihli 1.139,88 TL tutarlı davalının davacıya düzenlediği reklamasyon faturalarından kaynaklandığı, davalının ayıp iddiasına ilişkin tanık olarak bildirdiği …’nın şirket yönetim kurulu üyesi olduğu, tanık sıfatıyla dinlenemeyeceğinden, şirket yetkilisi olarak dinlendiği, şirket ortağı ve yetkilisi …’nın beyanında davacıdan ham kumaş boyama ve baskı işleme hizmeti aldıklarını, nitekim faturalarında defterlerine kaydedildiğini, ancak almış oldukları bir kaç parti malda zeminde beyaz olması istenilmesine rağmen ekru olarak boyama yapıldığının görüldüğünü ve direk görülen bu ayıplar nedeniyle de davacıya ürünlerin geri gönderildiğini ve ürünler tamir edilerek tekrar kendilerine gönderilmiş ise de yine geldiğinde de ürünlerin açık bir şekilde ayıplı olduğunu ve almış oldukları siparişlere ilişkin terminleri olduğundan ve bu süreyi de davacının işini süresi içerisinde yapmamış olması nedeniyle aştığından siparişlerinin iptal olduğunu ve bu nedenle bu sipariş nedeniyle aldıkları diğer yan ürünlerden kaynaklı zararın da şirketlerine kaldığını beyan ettiği, davalının hizmetin verildiğini inkar etmediği, ispat yükünün gönderilen ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğunu iddia eden davalıda olduğu, ileri sürülen ayıbın açık ayıp olduğunun bizzat davalı tarafça beyan edildiğinden teknik olarak herhangi bir inceleme yapılmadığı, davalının, süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığını ileri sürerek, bu hususu e-posta yazışmaları ve tanık deliline dayanarak ispatlamak istemiş ise de, davalı tarafça tanık olarak bildirilen kişinin şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle tanık olarak beyanının alınmadığı, başkaca da bir tanık bildirmediğinden tanık delili ile savunmasını ispatlayamadığı, cevap dilekçesi ekinde sunulan mail yazışması ve reklamasyon faturası delil olarak bildirmiş ise de mail yazışmasının … tarafından …@…mail adresine gönderildiği, … tarafından davalıya gönderilen mail ile bir reklamasyon bildiriminin yapıldığı ancak bu hususta davalı tarafça davacıya gönderilen bir mail yazışması olmadığı ve davalı tarafça ayıp ihbarının yapıldığının herhangi bir delille ispatlanamadığı, ürünlerin teslim edildiği hususunda da ihtilaf bulunmadığından asıl alacak yönünden davanın kabulü ile itirazın iptaline, işlemiş faize ilişkin talebin ise davalının temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından reddine, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğundan, alacağın bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulü ile 44.954,00 TL asıl alacak yönünden davalının Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, İşlemiş faize ilişkin talebin reddine, Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 8.990,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacının, müvekkili şirkete kumaş boyama işi yaptığını, yaptığı iş karşılığı da fatura kestiğini, davacı tarafından yapılan iş teslim edilirken ürünlerin kontrol edilerek ve sayılarak teslim alındığını, teslim alınan mallarda yapılan inceleme sonucunda hata olması halinde, davacı/alacaklı firma dahil hatalı iş yapan tüm firmalara reklamasyon yansıtıldığını, davacı tarafından yapılan birkaç parti işte hata çıkması nedeniyle davacı/alacaklı aleyhine reklamasyon kesilerek davacıya bildirildiğini, bu hususun dosya kapsamında bulunan yazılı delil niteliğindeki mail yazışmaları ile de sabit olduğunu, ayrıca davacı tarafın hatalı mallar ile ilgili malları tamirat için iade almasının da ürünlerin hatalı olduğundan haberdar olduğunu ortaya koyduğunu, ancak davacının ısrarla kesilen reklamasyonu kabul etmeyerek, hesaplama dışı tuttuğunu ve müvekkili firmadan haksız tahsilat yapmak istediğini, nitekim, bilirkişi raporunda da davacı taraf ticari defter ve kayıtlarında reklamasyon faturasına rastlanılmadığı, aradaki mutabakatsızlığın reklamasyon faturalarından kaynaklandığının tespit edildiğini, müvekkilinin, davacı tarafa takip miktarı kadar borcu olmadığından ve bu hususun müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtlarda yapılacak inceleme neticesinde de açıkça tespit olunacağı halde yerel mahkemece müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin karar verildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, alacağını iflas masasına kayıt için başvuruda bulunan davacının müvekkili şirketten toplam alacağının 23.598,00-TL olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğini ve bu miktar üzerinden alacağın masaya kaydedildiğini, davacının alacaklı olduğunun kabulü halinde alacağının 23.598 TL olabileceğinin açık olduğunu, reklamasyon faturaları davacıya bildirilmiş ve teslim edilmiş olup bu durumun davacının da kabulünde olduğunu, bu nedenle davacının 45.617,63 TL fatura alacağı talebinde bulunması ve itirazın iptali davasını bu miktar üzerinden açmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı/alacaklı tarafça reddedilen alacak miktarı için kayıt kabul davası da açılmadığını, mahkemece müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin, mail kayıtları ve reklamasyon faturaları ile iflas müdürlüğünün sıra cetvelindeki kayıtlar dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin olup davacı yüklenici, davalı iş sahibider. Davacı vekili, müvekkili tarafından sipariş üzerine davalı şirkete ait ham kumaşların boyama, baskı, işleme işinin yapılarak teslim edildiğini, davalı tarafın her hangi bir itiraz ve ayıp ihbarında bulunmadığı gibi bedeli de ödemediğini, haklarında yaptıkları takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı cevap dilekçesi ile davacı tarafından yapılan işi kabul etmiş ancak yapılan işin bir kısmının ayıplı olduğunu, ayıbı davacı tarafa bildirdiklerini, ayıp nedeniyle reklamasyon faturası düzenleyerek davacıya gönderdiklerini bu nedenle borçlarının olmadığını savunmuştur. Taraflar arasında, kumaş boyama, baskı, işleme işinin yapıldığı, davacı yüklenici tarafından işin bedeline ilişkin fatura düzenlenerek davalı iş sahibine gönderildiği, davalı iş sahibince faturaların kabul edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davalı iş sahibi tarafından ayıp nedeniyle düzenlenen ve davacı tarafça kabul edilmeyerek ticari defterlerine kaydedilmeyen reklamasyon faturalarından kaynaklanmaktadır. Davalı yüklenici, davacı tarafça yapılan işin bir kısmının ayıplı olduğunu, ayıbı davacı yükleniciye süresinde bildirdiklerini, ayıp nedeniyle kestikleri reklamasyon faturalarını davacıya gönderdiklerini savunmuştur. Davalının tanık olarak bildirdiği kişi davalı şirket yönetim kurulu üyesi olduğundan mahkemece tanık olarak dinlenilmemiştir. Davalı şirket yetkilisinin duruşmadaki beyanına göre ayıp, açık ayıp olup bu durumda ayıbın derhal davacıya bildirilmesi gerekmektedir. Davalı taraf ayıbı bildirdiklerini ileri sürmüş ise de bu konuda tanık dahil her hangi bir delil bildirmemiştir. Davalının ayıbın zamanında bildirildiğine ilişkin delil olarak sunduğu mailler ise taraflar arasında yapıldığı ispatlanamadığından ve içeriği itibarıyla da ayıbın süresinde bildirildiğine ilişkin delil olma vasfında değildir. Davalı ayıp ve ayıbı süresinde bildirdiği savunmasını ispatlayamadığından mahkemece verilen karar yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2019 tarih ve 2018/1070 Esas, 2019/845 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 3.070,80-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 767,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.303,10-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.