Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/169 E. 2022/376 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/169
KARAR NO: 2022/376
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2019
NUMARASI: 2015/468 Esas, 2019/66 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 06/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, Avrupa Yakası 2006 yılı 2. Kısım atıksu kanalı, yağmursuyu kanalı ve dere ıslahı inşaatı işi amacıyla, Tavukçu deresinin E-5 karayolu ile Marmara Denizi arasında prefabrik betonarme bloklarla dere ıslahı inşaatı, atıksu ve yağmursuyu kanalları ile bunlara ait bağlantılar yapılması planlanan işin davalı şirkete ihale ile verildiğini, taraflar arasında kurulan sözleşme kapsamında taahhüdün yerine getirilişinde, işin başından sonuna kadar her ne sebeple olursa olsun kazı, taşıma, yükleme, boşaltma, istif, inşa, imal, montaj gibi tüm işlerin yapılması sırasında meydana gelecek kaza, hasar, kayıp ve zararlardan mali, hukuki ve cezai bütün mesuliyetlerin müteahhide ait olduğu hususunda anlaşıldığını, dava dışı … Sigorta tarafından müvekkili idare, Bakırköy Belediye Başkanlığı ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine, sigortalısı …’ye ait … plakalı aracın 13/10/2007 tarihinde aşırı yağan yağmur nedeniyle Tavukçu deresinin taşmasıyla Ataköy 11. Kısım … Blokları Bodrum katta bulunan otoparka sirayet etmesi sonucunda hasarlandığı iddiasıyla İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2008/236 esası üzerinden açılan davada, 2010/138 karar sayılı kararla müvekkili idare ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine davanın kabulüne karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, bu kararın davacı … Sigorta tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu ve müvekkilinden icra harç ve masrafları dahil 42.718,35 TL bedelin 22/12/2014 tarihinde tahsil edildiğini, ancak ödenen tazminat bedelinin yarısından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumlu olduğunu belirterek, müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalınan 21.359,18 TL’nin ödeme tarihi olan 22/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacı tarafından ihaleye çıkarılan Avrupa Yakası 2006 yılı 2. Kısım atık su kanalı, yağmursuyu kanalı ve dere ıslahı inşaatı işi amacıyla 14/09/2006 tarihinde sözleşme yapılarak müvekkilinin işi yüklenici sıfatıyla üstlendiğini, sözleşme kapsamında E-5 Şirinevler mevkii ile Marmara Denizi arasında kalan prefabrik beton bloklarla Tavukçu deresinin ıslahı, sağ ve sol sahil atık su kolektörleri, yağmur suyu kolektörleri ile bunlara ait bağlantılar ve üst yapı inşaatlarının yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak yoğun yağlarda kesitin yetersiz kalması sonucu oluşan su baskınları sonucunda büyük maddi ve manevi kayıplar meydana geldiğini, ancak müvekkilinin oluşan zarardan dolayı bir sorumluluğunun bulunmadığını, oluşan zarardan davacının sorumluluğunun bulunduğunu savunarak, haksız davanın reddini istemiştir.Mahkemece, 17/09/2018 tarihli inşaat bilirkişileri heyet raporuna göre dava konusu yağış olayının doğal afet sonucu meydana geldiği, sigortalı firmaların doğal afet kapsamında üçüncü şahıslar nezdinde sorumlulukları gereği sigorta teminatı kapsamında kalan hasar bedellerini ilgilere ödemiş oldukları, davaya konu İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2008/236 esas, 2010/138 karar sayılı kararının Danıştay tarafından yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda kesinleşmesi neticesinde bu kararda belirtilen miktarın icra takip dosyasına davacı kurum tarafından ödendiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2015/2373 esas, 2016/458 karar, Yargıtay 15. Hukuk Daerisinin 2015/5200 esas, 2016/459 karar sayılı ilamları ile İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesinin 2017/1311 esas, 2018/1729 karar sayılı ilamı ışığı altında değerlendirme yapıldığında, tarafalar arasındaki sözleşmenin 9. Maddesinde YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılıldığı, İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğünün, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığının kabul edilmiş sayılacağının belirtildiği, 72. Maddesinde ise yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğunun, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağının belirtildiği, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağının, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verildiği, 15. Maddesinde ise yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiğinin ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğunun, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğunun, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağının açıklandığı, taşkın nedeniyle meydana gelen zararda yukarıda değinilen maddeler uyarınca iş sahibi idareyi süresinde uyarmayan ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, sözleşme ve eklerince yüklenicinin sorumluluğunda olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 21.359,18 TL’nin 22/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, taraflar arasında imzalanan 14/09/2006 tarihli sözleşmenin Tavukçu Deresinin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki yaklaşık 2250 metrelik kısmın dere ıslahı, Ø300-2000 mm çapları arasında yaklaşık 15095 metre atıksu ve yağmursuyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üst yapısı işleri ile çevre düzenleme işleri olduğunu, dava konusu yaşanan sel-seylap sonucu yıkılarak zarara sebebiyet veren köprülerin; yıkılıp yerine kazık, kirişli köprüler yapılması işinin bu sözleşme kapsamında olmadığını, taşkın olayının yaşandığı tarih dahil söz konusu köprüler ile ilgili müvekkili şirketin bu sözleşme ile üstlendiği bir akdi yükümlülüğü bulunmadığını, mahkemenin bu hususu hiç değerlendirmeden hasarın dere ıslah çalışmaları sırasında gereken önlemlerin alınmaması sonucu oluştuğu ve dere ıslah çalışmasını müvekkili şirketin ihale ile üstlenmesi nedeniyle oluşan zarardan kusurunun olduğundan bahsettiğini, söz konusu taşkın olayı yaşandığı tarihte müvekkilinin yükümlülüğü altında olmayan bir işten dolayı sorumlu bulunmaması ve zorunlu olmamasına rağmen ihbar mükellefiyetini yerine getirmesi göz ardı edilerek haksız olarak sorumlu tutulmasının TMK’nın 2.maddesi anlamında “iyiniyet ve dürüstlük” kuralı ile de bağdaşmayacağını, kaldı ki, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşulu ile, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın; 357/III. ve 361. maddesinde yapılan düzenlemeler karşısında yüklenicinin işin devamı sırasında eserin ve yapılacak imalâtın kusursuz bir şekilde çalışmasına veya yapılmasına engel olabilecek bir durumla karşılaşması halinde bu durumu genel ihbar mükellefiyeti gereğince iş sahibine bildirmek zorunda olup, iş sahibinin buna rağmen işin mevcut haliyle yapılmasını istemesi halinde yüklenicinin eserdeki ayıp sebebiyle sorumluluğu olmayacağını belirterek, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, dere ıslahına ilişkin sözleşme uyarınca ıslah işleminin usulüne ve tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle yağış sonrası taşan derenin meydana getirdiği hasarlardan dolayı dava dışı şahıs tarafından açılan dava sonucu davacı idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık 14.09.2006 tarihli Tavukçu Deresi’nin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki (yaklaşık 2200 metrelik kısmın) dere ıslahı, atıksu ve yağmur suyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üstü yapısı işleri nedeniyle çevre düzenleme işlerine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Davaya konu İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2008/236 Esas, 2010/138 Karar sayılı ve 04.02.2010 tarihli kararı ile, tazminat istemine konu zararın İSKİ Genel Müdürlüğü’nün yapmakla yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmedikleri ve İBB’nin de dahil edilip hizmetin işleyişini düzenli olarak denetlemedikleri sonucuna varıldığı, her ne kadar her türlü tedbir yükümlülüğünü almak firmaya ait olması ve kusurun olmadığını ileri sürmüş ise de bakım ve onarımdan sorumlu olduğu davalı idarenin sorumluluğunun ortadan kalkmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle oluşan zarara ilişkin 20.007,00 TL maddi tazminatın davalı idareler tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği, bu kararın bu davalılar yönünden Danıştay 8. Dairesi’nin 14/05/2013 gün ve 2010/5114 Esas – 2013/3882 Karar sayılı onama ve 30/05/2014 tarihli ve 2014/992 Esas – 2014/4522 Karar sayılı karar düzeltme isteminin reddi kararıyla kesinleştiği ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile icraya konulduğu ve dosya kapsamında davacı İSKİ tarafından ilgilisine ferileriyle birlikte 42.718,35 TL ödendiği, sonrasında davacı İdare tarafından, ödenen tazminat bedelinin yarısından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumlu olduğu belirtilerek, müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalınan 21.359,18 TL’nin ödeme tarihi olan 22/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır. Bu sorumluluğu işin uzmanı sayılan yüklenicinin özen borcunun sonucudur. Yüklenici işi yaparken iş sahibi ve üçüncü şahıslara verdiği zarardan sorumludur. İşin devamı sırasında iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olması durumunda imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak bir durumun ortaya çıkması halinde yüklenici bundan iş sahibini haberdar etmediği takdirde sonucuna katlanmakla mükelleftir.Davalı vekili tarafından sunulan aynı olay nedeniyle açılan başka davalarda alınan bilirkişi raporlarında deredeki taşkının ve bunun meydana getirdiği zarar oluşumunun menfez, köprü ve üst geçitlerin projeyi yapan ve işin kontrollüğünü üstlenen iş sahibi İSKİ’nin sorumluluğunda olduğu, zararın kendi hizmet kusuruna dayalı olarak ödenmesinden davalı yüklenicinin sorumlu olmayacağı görüşüne yer verilmiştir.Oysa, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin eklerine ilişkin 9. maddesinde, bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297 ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmesi de mahkemece re’sen incelenmelidir. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır.Bu hükümler karşısında, idarenin zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Taşkın nedeniyle meydana gelen zararda yukarıda değinilen maddeler uyarınca iş sahibi idareyi süresinde uyarmayan ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin aynı nitelikte ve aynı taraflar arasında görülen davalardaki ilamları (T.27/01/2016, E.2015/2373, K.2016/458; T.27/01/2016, E.2015/2408, K.2016/457; T.27/01/2016, E.2015/5200, K.2016/459) da göz önüne alınarak, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2019 tarih ve 2015/468 Esas, 2019/66 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.459,05 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 346,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.112,29 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.