Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/16 E. 2022/113 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/16
KARAR NO: 2022/113
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2016/928 Esas, 2019/386 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile taraflar arasında yapılan 18/02/2011 tarihli sözleşmeye istinaden müvekkilinin davalıya yapmış olduğu bir kısım işler karşılığında düzenlemiş olduğu fatura bedelinin kısmen ödendiğini, bakiye bedelin davalı tarafından ödenmemesi üzerine tahsili için İst. Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosya ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, verdiği 14/04/2017 tarihli dilekçe ile 12/08/2016 tarihinde açmış oldukları işbu itirazın iptali davasını ıslah ederek davaya alacağın tahsili amacıyla alacak davası olarak devam ettiklerini belirterek 2.658,50 Euro asıl alacak ve (ıslah tarihine kadar) işlemiş 250,00 Euro faiz olmak üzere toplam 2.908,50 Euro alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesi ve müvekkili şirketin adresinin Adana ili olması nedeniyle yetkili mahkemenin Adana Mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da, müvekkili şirketin sözleşme gereği, davacı şirketin kesmiş olduğu fatura bedellerini banka aracılığı ile ödediğini, tarafların ticari defterleri incelendiğinde anlaşılacağını, bu bağlamda davacı şirketin müvekkili şirketten bir alacağının bulunmadığını, zira müvekkili şirketin davacı şirkete toplam 436.752,38 TL ödeme yaptığını, davacı şirketin ise müvekkili şirkete toplam 409.763,10 TL fatura kesdiğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını davanın haksız açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın hukuki niteliği itibariyle fatura alacağının tahsiline ilişkin olduğu, uyuşmazlığın taraflar arasındaki akdi ilişki nedeni ile toplam iş bedelinin davacı tarafın iddia ettiği 162.155.60 euro mu yoksa davalı tarafın iddia ettiği 409.763.10 TL mi olduğu, taraflar arasındaki cari hesabın euro üzerinden mi yoksa TL üzerinden mi tutulduğu, kur farkının ödenip ödenmediği, davacının davalıdan faturaya dayalı olarak alacaklı olup olmadığı hususlarında toplandığı, denetime uygun bilirkişi raporları dikkate alınarak davacının ve davalının ticari defterleri de birlikte irdelendiğinde, davacının alacak talebinde bulunabileceği, davacının 30.06.2016 takip tarihi itibariyle 2.658,49 EURO tutarında alacağının bulunduğu, takipten önce 106,43 Euro faiz isteyebileceği, davacı vekili tarafından dava alacak davası olarak ıslah edildiğinden dolayı alacak davası olarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile; DAVANIN KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ İLE, 2.658,50 EURO asıl alacak ile 106,43 Euro faiz, (2.658,50 Euro ıslah tarihinden itibaren Kamu Bankalarının 1 yıllık Euroya uyguladığı en yüksek faiz oranı uygulanarak) fiili ödeme tarihindeki Türk Lirasının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili, istinaf dilekçesi ile, cevap dilekçelerinde ilk itiraz olarak öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesi gereği müvekkili şirketin adresinin Adana olması nedeniyle yetki itirazında bulunduklarını, yerel mahkemece yetki itirazlarının reddi ile yargılamaya devam edildiğini, mahkemece yetki itirazlarının reddedilmesinin hatalı olduğunu, öncelikle yetki itirazlarının kabulü gerektiğini, bu itirazlarının kabul edilmemesi halinde tartışılması gereken konunun, davacı şirketin, müvekkili şirkete kesmiş olduğu faturaların bedellerinin ödenip ödenmediği, ayrıca bu ödemelerde kur farkının oluşup oluşmadığı hususunda olduğunu, sözleşmenin 4, Maddesinin, yüklenici firmanın geç ödemelerde, kur farkının olduğunu iddia etmesi halinde, müvekkiline kur farkından kaynaklanan bedeli fatura ederek talep etmesini öngördüğünü, davacının kur farkından bir alacağının olduğu iddiasında ise bu durumu sözleşme gereği müvekkili şirkete fatura ederek talepte bulunması gerektiğini, davacının. müvekkili şirkete kesmiş olduğu faturaların karşılığının fazlası ile ödendiğini, davacı şirketin müvekkili şirketten faturalandırmamış olduğu bir bedeli talep ettiğini, bu talebin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı fatura bedelinin ödenmeyen bakiyesinin tahsili istemine ilişkin olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Davacı, davalıya yaptığı hizmet ve iş karşılığında 27/04/2012 tarihli faturanın düzenlendiğini, fatura konusu borcun euro cinsinden olduğunu, davalının fatura borcuna mahsuben kısmi olarak TL ödeme yaptığını, ödemelerin yapıldığı tarih itibarıyla euroya çevrildiğinde bakiye alacaklarının kaldığını belirterek bu bakiye alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, daha sonra davasını tamamen ıslah ederek davasını alacak davasına çevirmiştir. Davalı ise yetki itirazında bulunarak, fatura bedellerinin fazlası ile ödendiğini savunmuştur.Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile mahkemenin yetkisine itiraz etmiş olup, yetkili mahkemenin Adana mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür.Taraflar arasında imzalanan davaya konu eser sözleşmesinin 11. maddesinde uyuşmazlık halinde ihtilafın çözümünde Adana mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu sözleşme HUMK’un yürürlükte olduğu tarihte düzenlenmiş olup, HMK’nın aksine söz konusu yetki sözleşmesi genel yetkiyi ortadan kaldırmamaktadır. Mahkemede, taraflar arasındaki sözleşmede her ne kadar Adana mahkemelerinin yetkili olduğu hususunda yetki sözleşmesi yapılmış ise de taraflar arasındaki sözleşmenin mülga HUMK zamanında akdedildiği, 6100 sayılı HMK’nın sözleşmeden sonra yürürlüğe girdiği, HMK nın 17. Maddesinin aksine HUMK zamanında yapılan yetki sözleşmesi ile belirlenen yetkili mahkemenin genel mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmadığı, dava konusunun faturaya dayalı alacak davası olup sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 73. maddesi gereğince davacının ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğu gerekçesi ile yetki itirazının reddine karar verilmiştir.Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri (HUMK 9-22 maddeleri) arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesine (818 sayılı BK 73. maddesi) göre, borcun ifa yeri konusunda aksine bir anlaşma yoksa, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğine dair TBK’nın 89. Maddesindeki (818 sayılı BK 73 maddesi) kural salt para alacakları ile ilgili olup, eser bedeline ilişkin alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarıyla da kabul edilmektedir. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2015 tarih ve 2015/3705 esas, 2015/4747 karar; 24/03/2015 tarih ve 2014/3179 esas, 2015/1457 karar; 23/02/2015 tarih ve 2014/2485 esas, 2015/922 karar sayılı kararları) Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava davalının ikametgahı, sözleşmenin ifa yeri veya varsa sözleşme ile yetkili kılınan mahkemede açılması gerekir. Yargıtay 15 HD’nin yerleşik kararları gözetildiğinde eser sözleşmelerinde TBK 89. madde (818 sayılı BK 73. maddesi) uygulanmayacağından somut olayda da ifa yeri, davalının yerleşim yeri Adana ili olup taraflar arasında düzenlenen yetki sözleşmesi ile de Adana mahkemeleri yetkili olarak gösterildiğinden mahkemece davalının süresinde ve usulüne uygun yaptığı yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken davaya devamla istinafa konu kararın verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin öncelikle yetki itirazı yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde yetkisizlik kararı verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, davalı vekilinin diğer istinaf itirazları bu aşamada ayrıca incelenmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 tarih ve 2016/928 Esas, 2019/386 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada ayrıca incelenmesine YER OLMADIĞINA, 5-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 6- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Taraflar arasında imzalanan davaya konu eser sözleşmesinin 11. maddesinde uyuşmazlık halinde ihtilafın çözümünde Adana mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu sözleşme HUMK’un yürürlükte olduğu tarihte düzenlenmiş olup, HMK’nın aksine söz konusu yetki sözleşmesi genel yetkiyi ortadan kaldırmadığından ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan BK.’nun 73-1 maddesinde para borçlarının ifa yeri ödeme tarihindeki alacaklının yerleşim yeri olarak belirlendiğinden ve davada alacaklının yerleşim yerinde açıldığından mahkeme gerekçesinde belirlendiği üzere davalı vekilinin yetki itirazı yerinde değildir. İlk derece mahkemesince yetki itirazının reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle yetki itirazının kabulü gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.