Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/137 E. 2023/106 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/137
KARAR NO: 2023/106
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2016/610 Esas, 2019/626 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı hakkında yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini, davalının takibe itirazında ileri sürdüğü ödemelerin yapıldığını belirttiği, …’ ın müvekkili şirketin yetkilisi olmadığını, aynı şekilde ödeme yapıldığı ileri sürülen … Bankası Adana Kozanyolu Şubesindeki hesabın müvekkili ile bir ilgisinin bulunmadığını, her ne kadar ödeme yapıldığı ileri sürülen kişi bir süre müvekkili şirketinde çalışmış ise de daha sonra davalı şirket nezdinde çalıştığını beyanla davanın kabulüne haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: söz konusu davada ödemenin … isimli davacı şirket işçisine yapıldığını, davacı şirketin tahsilde tekerrür sağlamak için işbu davayı açtığını ve sadece haksız bir dava söz konusu olmadığını, işbu davada aynı kişiye birden çok ödemenin şirkete yapılmış sayılması gerektiği ve aksi savunmanın dürüstlük ve ticari işlerde güven ve istikrar kuralı ile bağdaşmayacağını, yaptıkları araştırmalara göre … isimli şahsa …İzolasyon ile ticari ilişkide bulunan başkaca şirketlerin de ödeme yaptığını, bu bağlamda olmak üzere …’ a ait … Bankası Adana Kozan Yolu Şubesi’ndeki hesapların incelenmesini de talep ettiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 23.600,00 TL alacaklı olduğu ancak 18/02/2016 keşide tarihli 5.000,00 TL bedelli davacı defterinde yer almayan çek tenzil edildiğinde alacağın 18.600,00 TL olduğu, icra takibinin de bu miktar üzerinden başlatıldığı, davalının borcun … isimli davalı şirket işçisine yapılan ödemelerle sona erdiğini beyan ettiği, celbedilen SGK kayıtlarına göre dava dışı …’ ın 2015-02/11/2015 tarihleri arasında davacı şirkette, 19/02/2016-25/04/2016 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı, davalı şirket ortağı … tarafından dava dışı … hesabına 15/10/2015-24/11/2015 tarihleri arasında 8 seferde toplam 25.500,00 TL gönderildiği, bu ödemelerden 15/10/2015, 20/10/2015 ve 28/10/2015 tarihlerinde yapılan toplam 14.500,00 TL ‘ lik ödemelerin …’ın davacı şirkette çalıştığı dönemde yapıldığı, buna karşın davalı tarafça ödemelerin yapıldığı iddia edilen …’ ın davacı şirket adına tahsilat yapma yetkisi bulunduğunun veya taraflar arasında süregelen bu şekilde bir uygulama olduğunun ispatlanamadığı, davalı tarafın yemin deliline de dayanmadığı, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, takip öncesi işlemiş faiz yönünden harçlandırılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmediği, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması (TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz (3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu (İİK m. 67/2) gerekçesi ile; Davanın KABULÜNE, Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 18.600,00 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si olan 3.720,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili ile davacı şirket arasında süre gelen ticari ilişkiden kaynaklanan borcu, davacı şirketin çalışanı … adlı kişinin … Bankasında bulunan hesabına ödendiğini, söz konusu hesaba yapılan ödemelerin, hesabın incelenmesi halinde hesap sahibinin sigortalı olarak davacı şirkette çalıştığı döneme denk geldiğni, ayrıca davacı şirket ile ilişkide bulunan diğer şirketlerin de …’a ait hesaba yapmış olduğu ödemelerin incelenmemesinden dolayı davanın açıklığa kavuşamadığını, bir kimsenin hesabına şirket adına para yatırılmasının, üçüncü kişilerde bu kimsenin işletmenin devamlı surette geniş veya sınırlı yetkili işlemlerini yapma yetkisine haiz olduduğu şeklinde kanaat oluşturuluduğunu gösterdiğini, söz konusu hesap incelendiğinde davacı şirket ile ticari ilişkide bulunan bir çok şirketin de … adlı kişinin hesabına ödeme yapılmış olması nedeniyle ticari ilişkilerde işveren temsilcisi ve işveren gibi muhatap alınabilecek bir şahıs olarak algılandığının ortada olduğunu, bu bakımdan hesabına para yatırılan …’ın tanık sıfatıyla dinlenilmesi gerektiğini, ticari ilişkilerdeki genel teamülde alacaklı ile borçlu hangi tarihte ödeneceğini aralarında kararlaştırmamışlar ise alacaklı alacağının ne durumda olduğunu ne zaman ödeneceğini borçluya münasip zaman aralıklarınca soracağını, eğer … ödemeleri almaya yetkili ticari vekil olmasaydı bu durumun tespitinin basiretli bir tacir için fazla uzun sürmemesi gerekeceğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi 5000 TL bedelli çekin ticari defterde hiç işlenmemiş olması ve üstelik tahsil edilmemiş gibi davada tekrar talep konusu yapmış olmasının davacının kötü niyetli olduğunu ve dava konusu alacakta tekerrür sağlamak için böyle bir iddia da bulunduğunu gösterdiğini, davacı şirketin, … adlı şahsı ödemeleri tahsile yetkili ticari vekil olduğu yönünde oluşturduğu algı nedeniyle müvekkil şirketin iyi niyetli biçimde …’a yaptığı ödemelerle ilgili dekontlar incelendiğinde 15.10.2015 ile 24.11.2015 tarihleri arasında …’ın hesabına toplamda 29.000 TL ödeme yaptığının tespit edileceğini, bir şirketin diğer şirkette çalışan bir işçiye 29,000 TL borçlu olması üstelik bunu söz konusu şirkete ait borcunu ödemesi gereken tarihlerde yatırmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bütün bunların davacı şirketin kötü niyetli biçimde tahsilde tekerrür sağlamak amacıyla bu davayı açtığını gösterdiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasıdır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Davacı vekili taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı bakiye alacaklarının ödenmediğini, yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Taraflar arasında yapılan işe ve bedeline ilişkin ihtilaf bulunmayıp, davalı iş bedelinin davacının işçisinin hesabına yapılan havaleler ile ödendiğini savunmuştur. Davalının ödemeleri yaptığını ileri sürdüğü dava dışı … gelen SGK kayıtlarına göre bir dönem davacı şirkette işçi olarak çalışmış ise de, davalı ödeme yapıldığını savunduğu …’ın davacı şirketi temsile, şirket adına ödeme almaya yetkili olduğunu ispatlayamadığı gibi, anılan dava dışı …’ın davacı şirkette sigortalı çalıştığı süre gözetildiğinde bu konuda haklı teamülün oluştuğu da ispatlanamadığından, ödemenin yapıldığı savunulan dava dışı 3. kişinin davacı şirketten ayrılarak davalı yanında çalışmaya başlamış olması ve gelen banka kayıtlarına göre bu şahıs adına yapılan havalelerin bir kısmının davalı şirkette çalıştığı döneme ilişkin olması, havalelerde yapılış amacına ilişkin kayıt bulunmaması karşısında davalı ödemeleri usulüne uygun olarak yaptığını ispatlayamadığından mahkemece ödeme savunmasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 25/06/2019 tarih ve 2016/610 Esas, 2019/626 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.270,57-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 317,64-TL harcın mahsubu ile bakiye 952,93-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.