Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1137 E. 2023/397 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1137
KARAR NO: 2023/397
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2020/284 Esas, 2021/93 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:12/02/2016
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2019/314 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde, müvekkili firmanın davalıdan aldığı kazanların hatalı üretimi nedeniyle oluşan problemlere ilişkin, davalıya çeşitli bildirimlerde bulunduğunu ve davalının ayıpları gidermesini talep ettiğini, davalı tarafın her defasında müvekkilini geçiştirmeye çalıştığını, alınan kazanlarda kullanılan teflon yatakların ve millerin müvekkili firma sistemine uygun olmaması üzerine durumun davalı tarafa bildirildiğini, davalı tarafın metal işi yapamadıklarını beyanla, müvekkilinin zarar görmemesi adına başlıkların ve yatakların metal işi yapan firmalara yaptırılmasına yönelik yönlendirmede bulunduğunu, müvekkilinin davalının hatalı ürün teslimi ve bu hatayı uzunca bir süre boyunca giderememesi nedeniyle zarara uğradığını, davalının sorunun teknik sebepli ve geçici olduğunu belirterek hatasını kabul ettiğini ve yapılacak olan ödemelerin mahsubuna onay verdiğini, bunun üzerine müvekkili firmanın bu doğrultuda gerekli revizyon işlemi için … ve … firmalarıyla görüşüp gerekli karıştırıcı milleri ve metal yatakları ürettirdiğini, üretilen bu malzemelerin kazanlara montaj aşamasının davacı personelleriyle beraber yapıldığını, süreç içerisinde hataların giderilmesi nedeniyle davalı tarafın her hangi bir ödemede bulunmadığı gibi gecikmeden kaynaklı üretim kısıtlaması sebebiyle doğan zararı da karşılamadığını, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, şimdilik 1.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile alacak taleplerini 34.816,55-TL artırarak toplamda 35.816,55-TL’ye çıkardıklarını beyan etmiştir.Birleşen 2019/314 Esas sayılı dava dilekçesinde davacı vekili özetle; müvekkilinin davalıya ait … San. Sit. … Cad. No…. Gebze /Kocaeli adresindeki fabrika alanına kurulmak üzere 7 adet 4 m3 ve 2 adet 10 m3 hacminde olmak üzere toplam 9 adet tank üretimi konusunda davalı ile anlaştıklarını, müvekkilinin edinimi gereği gibi ifa ettiğini ancak yapılan işe karşılık müvekkilince düzenlenen fatura alacaklarının ödenmemesi nedeniyle, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … takip dosyası ile davalı aleyhine 03/08/2015 tarihinde icra takibi başlattığını, davalının verdiği dilekçe ile icra takibine usul ve esas yönünden itiraz ettiğini, İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1174 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, aynı dosya içinde davalı yanca da eser sözleşmesinin gereği gibi yapılmadığı iddiası ile karşı dava açıltığını, 2015/1174 Esas sayılı dosyası ile görülen itirazın iptali davasını yasal süresi içerisinde yenileyemedikleri için itirazın iptali davasının açılmamış sayılmasına karar verildiğini, alacaklarının tahsili için bu davayı açtıklarını belirterek müvekkilinin yapılan iş gereği davalıya 03200 sıra 09/04/2015 tarihli 27.553,00 TL bedelli, 003205 sıra 22/04/2015 tarihli 10.620,00 Euro bedeli, 003211 sıra 01/0/2015 tarihli 26.550,00 Euro bedelli, 003218, 13/05/2015 tarih, 2.655,00 TL bedelli fatura düzenlediğini ve davalıya tebliğ ettiğini, düzenlenen faturaların toplam 37.170,00 Euro + 30.208,00 TL olduğunu, yapılan işler karşılığı 5.620,00 Euro ödendiğini bakiye 31.550,00 Euro ve 30.208,00 TL alacağın ödenmediğini, dava tarihi itibarıyla tüm faturalar karşılığı alacağın 166.504,00 TL yaptığını, siparişe uygun olarak tankların üretildiğini, karıştırıcı gurubunun müvekkilinin davalıya 2012 yılında üretmiş olduğu tanklarla aynı özellikte olduğunu, ancak davalı çalışanlarının tankları yüklü bulunduğu TIR’ın üzerinden indirirken düşürmesi sonucunda tanklarda hasar meydana geldiğini, zarar gören kısımları müvekkilinin onardığını, davalının kendi isteği ile tanklar üzerinde yapmış olduğu değişiklere ilişkin maliyeti müvekkili alacağından mahsup edeceğini beyan ederek borcunu ödemekten imtina ettiğini, müvekkilinin davalının keyfi olarak yapmış olduğu masraflara katlanması gibi bir durumun olmadığını, davanın kabulü ile 166.504,00-TL. alacağın 03/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 28/11/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 166.504,00-TL olarak talep edilen alacağı 63.718,38-TL arttırarak 230.222,38-TL’ye çıkarmıştır.Asıl ve birleşen davalarda davalılar karşılıklı olarak açılan davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; asıl dava yönünden yapılan yargılamada, makine mühendisi bilirkişiler tarafından tanzim edilen bilirkişi raporlarında, her bir adet kazanın onarım maliyetinin 550,00-EURO olduğu, davacının talep edebileceği tutarın 3.850,00-EURO olduğunun belirlendiği, davacı vekilinin 13/10/2020 tarihli duruşmada, dosyanın tekemmül ettiğini, yeni bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin olmadığını beyan ettiği, alınan bilirkişi raporlarında tespit edilen bedelin dosya kapsamıyla uyumlu ve yeterli görüldüğü, davacının, 1.000,00-TL üzerinden belirsiz alacak davası açtığı, 16/10/2020 tarihinde vermiş olduğu ıslah dilekçesiyle, talebini 3.850,00-EURO’nun ıslah tarihindeki kur karşılığı üzerinden hesaplanan 35.816,55-TL’ye çıkardığı, davacının davayı Türk Lirası üzerinden ikame etmiş olduğundan, TBK. m. 99’daki seçimlik hakkını dava tarihindeki kur üzerinden kullandığı, Türk Lirası üzerinden dava açan davacının, artık bu tercihinden dönerek talep arttırım tarihindeki kur karşılığı üzerinden talepte bulunabilmesinin mümkün olmadığı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2010/2272 E., 2011/4539 K. Sayılı, 11/07/2011 tarihli kararının da bu yönde olduğu, konu ile ilgili yasal düzenleme ve Yargıtay içtihatları göz önünde bulundurulduğunda, davacının dava tarihindeki kur üzerinden talepte bulunabileceği nazara alınarak, dava tarihi olan 12/02/2016 tarihindeki 1 EURO’nun TL karşılığı (efektif satış kuru) 3.3090-TL olduğu anlaşıldığından, 3.850,00-EURO’nun dava tarihindeki TL karşılığı 12.739,65-TL olarak tespit edildiği, asıl davada davanın kısmen kabulü ile 12.739,65-TL’nin dava tarihi olan 12/02/2016’dan itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verildiği, birleşen davadaki talep yönünden yapılan yargılamada, davacı tarafın, itirazın iptali davasında 5.000,00-EURO tahsil ettiklerini beyan ettiği, birleşen davanın dava dilekçesinde ise 5.620,00-EURO tahsil ettiklerini beyan ettiği, davacı tarafın icra takibinde EURO alacağının TL karşılığı olarak talep ettiği 125.466,06-TL’den, 5.620,00-EURO’nun 22/04/2015 tarihli faturadaki kur karşılığı olan (1,00-EURO=2.8892-TL (icra takibinde de esas alınan kur)) 1.791,00-TL’nin düşülmesiyle, davacının davalıdan 123.675,06-TL talep edebileceği sonucuna varıldığı, her ne kadar davacı tarafından, dava tarihindeki kur esas alınarak 166.504,00-TL üzerinden dava açılmış ve ıslah tarihindeki kur üzerinden de ıslah yapılarak toplam 230.222,38-TL’nin tahsiline karar verilmesi istenmiş ise de, konu ile ilgili yasal düzenleme ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, alacağını icra takibiyle Türk Lirası olarak talep eden davacının, artık yabancı para cinsinden ya da yabancı paranın, dava veya ıslah tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden alacak talep etmesi mümkün olmadığından, davanın kısmen kabulüne, 123.675,06-TL’nin, davalının icra takibiyle temerrüde düştüğü tarih olan 03/08/2015’den itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmesi gerekmiştir gerekçesi ile; ASIL DAVA YÖNÜNDEN Davanın KISMEN KABULÜNE, 12.739,65-TL’nin dava tarihi olan 12/02/2016’dan itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya dair talebin REDDİNE, BİRLEŞEN DAVADA Davanın KISMEN KABULÜNE, 123.675,06-TL’nin 03/08/2015’den itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Fazlaya dair talebin REDDİNE, karar verilmiş karara karşı, asıl dava davalı- birleşen dava davacı vekili istinafa başvurmuştur. Asıl dava davalı- birleşen dava davacı vekili istinaf dilekçesi ile; asıl dava yönünden cevap ve tüm beyan dilekçelerinde defaatle belirttikleri üzere davacının ayıp iddiasında bulunduğu 7 adet tankın taraflar arasında akdedilen anlaşmalar neticesinde usulüne uygun ve gereği gibi ifa edildiğini, sipariş edilen tankların sevkiyatının davacıya ait olduğunu, müvekkilinin üretilen malların taşınması için davacıya sadece nakliye firması tedarik ettiğini, malların nakliye firmasınca davacıya ait fabrika alanına getirildiğini ve davacının çalışanları tarafından yüklü bulundukları tır üzerinden indirildiğini, ancak davacı çalışanlarının tankları yüklü bulunduğu tırın üzerinden indirirken düşürmesi sonucunda tanklarda hasar meydana geldiğini, tankların mil gövdesinin davacının çalışanlarının tankları amatörce tır üzerinden indirmesi nedeniyle kırıldığını, bu nedenle oluşan zararın müvekkilinden tahsilinin hukuka aykırı olduğunu, ayıp iddialarını kabul etmediklerini, ayrıca kabul manasına gelmemek kaydı ile müvekkili tarafından üretilen tanklarda ayıpların mevcut olduğunu iddia eden davacının, varlığını iddia ettiği ayıpları TTK md. 23 gereğince usulüne uygun şekilde ihbar etmediğini, davacının iddiasının gözle görülebilecek nitelikte açık ayıplara ilişkin olduğunu, TTK 23. Madde’ye göre açık ayıba ilişkin ihbar süresinin 2 gün olduğunu, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, birleşen dava yönünden taraflar arasındaki anlaşma gereği müvekkilinin edimini gereği gibi ifa ettiğini ancak yapılan işe karşılık düzenlenen fatura alacaklarının davalı tarafından ödememesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhinde 03.08.2015 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalının takibe usul ve esas yönünden itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının bu itirazı nedeniyle taraflarınca İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1174 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, ayını dosyada davalının da eser sözleşmesinin gereği gibi yerine getirilmediği iddiası ile karşı dava açıldığını, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1174 Esas sayılı dosyası nezdinde taraflar arsında görülen davanın 13.06.2016 tarihinde görülen 3. celsesine katılmamaları nedeniyle, taraflarınca açılan asıl davanın işlemden kaldırıldığını, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1174 Esas sayılı dosyası nezdinde görülen itirazın iptali davalarını yasal süresi içerisinde yenileyemedikleri için İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1174 Esas sayılı dosyada görülen itirazın iptali davalarının kesin olarak açılmamış sayılmasına karar verildiğini, hal böyle olunca davalı aleyhinde başlattıkları takibin hükümsüz hale geldiğini, ardından müvekkilinin davalıdan alacağının tahsili amacıyla birleşen İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/314 Esas sayılı alacak davasının açıldığını, birleşen iş bu davanın itirazın iptali davası olmadığını, İlk derece mahkemesince birleşen alacak davasının adete bir itirazın iptali davası gibi görülmesi sonucu hükümsüz kalan icra dosyası dikkate alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince verilen hükümde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası takip tarihindeki kur üzerinden davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ıslah dilekçelerinde belirtilen kur üzerinden TL cinsinden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, birleşen davalarında sundukları dava dilekçesinde TL cinsinden belirttikleri 166.504,00 TL bedelin bir kur sabitlemesi olmayıp yalnızca kısmi dava olarak açılan davada harca esas değerin belirlenmesi olduğunu, bu bağlamda ilk derece mahkemesince kur farkına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, birleşen davalarında ıslah tarihi olan 28.11.2019 tarihi itibari ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ilanı uyarınca alış kuru 1 EURO = 6,3396 TL üzerinden 31.550,00 EURO’nun Türk Lirası cinsinden değerinin 200.014,38 TL yaptığını,. ıslah tarihi itibari ile davalının müvekkiline olan borcunun TL cinsinden toplamda 200.014,38 TL’dir + 30.208,00 TL = 230.222,38 TL olduğunu, bu sebeple ilk derece mahkemesince ıslah dilekçesinde belirtilen rakam üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında açıkça ödeme günündeki kur üzerinde hüküm verilmesi gerektiği belirtilmesine karşılık ilk derece mahkemesince çelişkili olarak kur farkına ilişkin taleplerinin reddedildiğini, ilk derece mahkemesince hükmün TL cinsinden kurulmasına bir itirazlarının bulunmadığını, ıslah dilekçesi ile talep ettikleri kur farkına ilişkin alacaklarının reddedilmesinin hatalı oluğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ayıp nedeniyle uğranılan zararın tahsili, birleşen dava aynı eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, asıl dava davacısı iş sahibi, birleşen dava davacısı yüklenicidir,Asıl dava davacı vekili, taraflar arasında müvekkiline kazan üretilmesi konusunda anlaşma yapıldığını, davalı yüklenicinin hatalı üretimi nedeniyle bir kısım kazanların ayıplı olduğunu, bu ayıpların davalı tarafça giderilmediğini, dava dışı 3. Şahıslarca bu ayıpların giderildiğini, ayıp nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmiş, birleşen davada davacı yüklenici vekili, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğini, fatura bedellerinin ödenmediğini belirterek ödenmeyen fatura bedellerinin tahsilini talep etmiştir.Dava ilk olarak mahkemenin 2015/1174 E. Nosu ile davacı yüklenici şirket olan … Ltd. Şti tarafından sözleşme gereğince ödenmeyen fatura alacaklarının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali davası olarak açılmıştır. Bunun üzerine davalı iş sahibi karşı dava açmış ve ayıp nedeniyle tazminat talep etmiştir. 2015/1174 E. Üzerinden yargılama devam ederken asıl davanın 13/06/2017 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, davaya karşı dava yönünden devam edilmiştir. Bu davada yargılama devam ederken yüklenici … Ltd. Şti. Vekili ödenmeyen iş bedeli alacaklarının tahsili için İstanbul Anadolu 7 ATM’de 16/10/2017 tarihinde 2017/1128 E. Sayılı alacak davasını açmış, bu dava 02/11/2017 tarih 2017/1010 K. Sayılı kararla İstanbul Anadolu 3. ATM’nin (mahkemenin) 2015/1174 E. Sayılı davası ile birleştirilmiştir. Mahkemece yargılama sırasında 03/01/2019 tarihli duruşmada karşı davanın da işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, mahkemece 21/05/2019 tarihli duruşmada birleşen İstanbul Anadolu 7 ATM’nin 2017/1128 E. Sayılı davasının tefrikine ayrı bir esasa kaydına karar verilerek, birleşen bu dosya mahkemenin (İstanbul Anadolu 3 ATM) 2019/314 E. Nosuna kaydedilmiş ve yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmiştir. Asıl davada 21/05/2019 tarihli aynı celsede mahkemece asıl ve karşı davaların açılmamış sayılmasına karar verilmiş. (2019/595 K.) bu kararın karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 15 HD’nin 2020/373-545 E.K. Sayılı kararı ile karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile karşı dava yönünden mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. Asıl dava yönünden (itirazın iptali) verilen açılmamış sayılma kararı istinaf edilmediğinden kesinleşmiş. kaldırma kararı sonrasında dava (karşı dava) ilk derece mahkemesinin istinafa konu 2020/284 E. Nosuna kaydedilmiş, kaldırma kararından sonra İstanbul Anadolu 3 ATM. bu dosyadan tefrik edilen ve 2019/314 E.’na kaydedilen (iş bedeli alacağı davasının) davanın tekrar 2020/284 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve ilk derece mahkemesince her iki dava hakkında da istinaf konu karar verilmiştir.Asıl dava yönünden istinaf sebeplerinin incelenmesine gelince, mahkemece yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre davaya konu sözleşme kapsamında davalı yüklenici tarafından üretilen kazanlarda bir kısım ayıplar olduğu tespit edilerek bu ayıpların gizli ayıp olduğu belirlenmiştir. Davalı yüklenici her ne kadar ayıpların açık ayıp olduğunu, ayıbın nakliye yükümlülüğü iş sahibinde olduğundan iş sahibinin çalışanları tarafından nakliye aracından indirilmesi sırasında düşürülmesi nedeniyle oluştuğunu ayıptan dolayı kusurlu olmadığını, iş sahibinin talebi üzerine müşteri memnuniyeti kapsamında zarar gören kısımları onardığını belirtmiş ise de bu savunmasını ispatlayamadığı gibi bilirkişi raporunda ayıpların nedenleri farklı olarak belirlenmiş, ürünlerin taşıma sırasında düşürülerek hasar gördüğünü dair bir bulgu olmadığı, ayrıca ürünlerin taşıma sırasında güvenli bir şekilde taşınması için gerekli olan mapa ve kanca donanımının olmadığı, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede üretilen tankların 2 yıl süre ile garanti altında olduğu ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Asıl dava davalısı bilirkişi raporundaki bu tespitlere mapa ve kanca donanımı bulunduğu yönünde itiraz etmiş ise de bilirkişi tespitinin aksini ispatlayamamıştır. Buna göre ayıp gizli ayıp olup, yine davalı yüklenicinin dava dilekçesindeki (birleşen dava dilekçesi) beyanına göre ürünlerdeki hasar kendisine iş sahibi tarafından bildirilmiş, davacı yüklenicide iddiasına göre hasarları onarım ile giderilmiştir, Ancak davalı yüklenici onarımı da ispatlayamamıştır. Buna göre davalı yüklenicinin ayıbın açık ayıp olduğu, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, ayıbın davacı iş sahibinin kusurundan kaynaklandığı yönündeki istinaf sebepleri yerinde değildir.Birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde, birleşen davada talep iş bedeli olarak düzenlenen faturalardan kaynaklı ödenmeyen alacağın tahsiline ilişkin olup, davacı yüklenici alacak davasından önce faturalara dayalı olarak takip yapmış ve takipte euro cinsi faturaları, faturada yazılı kur üzerinden TL’ye çevirerek alacağını TL olarak talep etmiş, itirazın iptali davasında da alacak miktarını aynı kur üzerinden TL olarak talep etmiştir. Yani yüklenici takipte ve itirazın iptali davasında euro olarak düzenlenen fatura bedellerini faturada yazılı kur üzerinden TL olarak talep etmiştir. Davacı yüklenicinin açtığı itirazın iptali davası açılmamış sayılmasına karar verilerek sonuçlandırılmıştır. Davacı yüklenici bu defa aynı alacağı hakkında birleşen alacak davasını açmıştır. Birleşen alacak davası itirazın iptali davasının devamı olmayıp yeni bir davadır. Davacı bu davasında euro fatura bedellerini birleşen dava tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevirerek alacağını yine TL olarak talep etmiş ancak davalının temerrüt tarihini takip tarihi olarak belirleyerek bu tarihten itibaren faiz işletilmesini istemiştir. Yani davacı yüklenici davalının temerrüdünü takip tarihi olarak belirlemiştir. Davacı yüklenici temerrüt tarihini takip tarihi olarak belirlediğinden ve alacağını seçimlik hakkını kullanarak TL olarak talep ettiğinden daha sonra açtığı alacak davasının tarihindeki kur üzerinden talepte bulunamaz. Ancak temerrüt tarihindeki kur üzerinden TL olarak alacağını talep edebilir. Davacı yüklenici temerrüt tarihi olarak belirlediği takip tarihinde alacağını TL olarak seçtiğinden ve kur olarak da faturalarda yazılı kuru esas aldığından bundan sonra alacağını Euro cinsinden talep etmesine ve temerrüt tarihinden sonraki bir tarihi esas alarak bu tarih itibarıyla kur belirlemesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece temerrüt tarihinde davacı yüklenicinin seçimi doğrultusunda belirlediği kur üzerinden alacağın TL karşılığına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmayıp davacı yüklenicinin birleşen davaya yönelik istinaf sebepleri de yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, asıl dava davalı- birleşen dava davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2021 tarih ve 2020/284 Esas, 2021/93 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı- birleşen dava davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 870,04-TL istinaf karar harcından peşin alınan 217,56-TL’nin mahsubu ile bakiye 652,48-TL istinaf karar harcının davalı- birleşen dava davacısından alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Birleşen dava yönünden alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcının peşin alınan 1.819,56-TL’den mahsubu ile bakiye 1.639,66‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı- birleşen dava davacısına İADESİNE,4-Davalı- birleşen dava davacısı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.