Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/113 E. 2022/448 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/113
KARAR NO: 2022/448
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2019
NUMARASI: 2016/433 Esas, 2019/485 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 28/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 2008 yılında davalı şirketten özel bir dizayna sahip ilaç şişesi üretmesi için talepte bulunduğunu, davalı şirketin üretimi kendilerinin yapabileceğini ancak özel bir kalıp çıkarılması gerektiğini, kalıbın maliyetininde 30.000 Euro olacağını bildirildiğini, müvekkili tarafından bu tutarın 28/04/2009 tarihinde davalıya ödendiğini, müvekkilinden ödeme alınarak üretim için sipariş verilmiş ise de davalının kalıbın yeni fabrikalarına uyumlu olmadığını belirterek müvekkilini oyaladığını, davalının bu süreç sonunda çözüm bulamayarak 30.000 Euronun iade edileceğini beyan ettiğini, ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığını, müvekkili tarafından alacağının ödenmesi için için Beyoğlu … Noterliği’nin 08/06/2015 tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin 10/06/2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalı şirketin ise Beşiktaş … Noterliği’nin cevabi ihtarnamesi ile ödemeyi kabul etmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının takibe itirazı neticesinde takibin durdurulduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, takip bedelinin %20 sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından müvekkiline ilaç şişesi imalatı için sipariş verildiğini, müvekkilinin de şişe için kalıp bedelini alarak davacının siparişini teslim ettiğini, akabinde davacı tarafın muhtelif tarihlerde farklı miktarlarda aynı ilaç şişesinden münferit siparişlerde bulunduğunu, müvekkilininde tesislerindeki uygunluğa göre bu siparişleri yerine getirdiğini, davacı ile müvekkili arasında davacının her siparişini yerine getireceğine ilişkin bir sözleşmenin mevcut olmadığını, davacının müvekkiline verdiği belli sayıda alım taahhüdü veya yükümlülüğü olmadığı gibi, müvekkilinin de davacının yaptığı ve her sipariş bazında yükümlülüğünü yerine getirdiğini, müvekkili tarafından davacıya genel veya belirli sayıda üretim yapma taahhüdü verilmediğinden, davacının talebinde belirttiği iş kaybından doğan zararı müvekkilinden talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, bununla birlikte müvekkilinin şirketi temsil ve ilzama yetkili temsilcileri tarafından kalıp bedelinin davacıya iadesine ilişkin hiçbir taahhüdde bulunulmadığını, e-mail yazışmalarındaki personelin müvekkili şirket yetkilisi olmadığı gibi temsil yetkisinede sahip olmadığını, müvekkili şirket tarafından ödemenin yapılacağına ilişkin bir kabul söz konusu olmadığını beyanla davanın reddine, davacının takip miktarının %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin mevcut olmadığı, ancak ticari ilişkinin her iki yanında kabulünde olduğu, davacı tarafından, şişe kalıbı için 6 Mayıs ve 9 Temmuz 2009 tarihlerinde davalı hesabına toplam 30.000.Euroluk bir ödemenin yapıldığı, bu ödemenin davalı ticari defterlerinde kayıtlı ve davalının da kabulünde olduğu, davalı ticari defterlerine göre aralarındaki ticari ilişkinin 30/11/2013 tarihine kadar devam ettiği, bu tarihten sonra davalı ticari defterlerine göre taraflar arasında herhangi bir borç alacak bakiyesinin bulunmadığı, diğer yandan, davacı, her ne kadar, davalıya verdiği yeni siparişlerin yerine getirilmemesi üzerine 30.000 Euro zarar ettiği iddiasında ise de, dosya mevcuduna göre, davacının bu iddiasını ispata yarar herhangi bir somut delilin dosyaya ibraz edilmediği ve davacının bu alacak talebini ispat edemediği, davalı şirket tarafından dava konusu cam kalıplarının ömrünün 3 yıl olduğu, kalıplarla 4 yıldır üretim yapıldığı, dolayısıyla kapıların ömrünü tamamladığı, bu nedenle kalıp bedelinin kendisini amorti ettiği ve davacının talep edebileceği bir alacağının olmadığının belirtildiği, bilirkişi raporunda teknik inceleme bölümünde; cam kalıplarının muhtemel ömrünün, kalıptan kalıba değişkenlik gösterse de genel amaçlı kalıpların ömrünün, çok dar olmayan boyut toleranslarına sahip olduğundan çoğunlukla 500.000 ile 1.000.000 adet arasında olduğu, dava konusu kalıbın ürettiği parçanın özellikleri ve kalıbın davalı şirketçe başka müşteri için kullanılmadığı dikkate alındığında, ömrünün 1.000.000 adet olmasının beklendiği, aynı kalıbın revizyon görmesiyle toplam 10 yıl süreyle kullanılmasının mümkün olduğunun belirtildiği, dosyadaki elektronik posta yazışmalarının incelenmesinden, dava konusu kalıbın kötü durumda olduğu ve üretim yapamayacağı şeklinde bir yazışmaya rastlanmadığı, davalı şirket çalışanı …’un kalıbın bedeli olan 30.000 Euro’nun davacı şirkete ödenebileceğini veya kalıbın kendilerinden teslim alınabileceğini belirttiği, buna göre dava konusu kalıbın, istenilen ürün toleransları dahilinde sorunsuz üretim yapabilecek durumda olduğunun bilirkişilerce tespit edildiği, dolayısıyla davacı şirketin, davalı şirketten talep edebileceği kalıp bedeli zararının, her ne kadar 4 yıl kullanılmış olsa dahi kalıbın yeniye eşdeğer durumda olduğu dikkate alındığında 30.000,00 Euro olduğu, taraflar arasında şişe üretimi ve alımı konusunda taahhütler içeren ve süreklilik gösteren bir sözleşme olmadığı ve davacının belli zamanlarda talebi üzerine imalat ve teslimat yapıldığı, borç altına girenin açık veya örtülü kabulü olmadan, bir sözleşmenin varlığı belirlenmeden genel hukuk kuralları ve ticari adetlere göre borç doğmayacağı, bu sebeplerle, davalının şişe imalatı konusunda bir borcunun bulunmadığı, davalı tarafından bir şişenin kalıbının hazırlanmasının da kendisini sürekli olarak imalatta bulunma yükü altına sokmayacağı, bu nedenle kazanç kaybı taleplerinin yerinde olmadığı, bununla birlikte, bilirkişi raporunda teknik değerlendirme bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacının üretim amacıyla bir kalıbın bedelini ödediği, onun şişelerini imal etmek için kalıbın davalı şirket emanetinde bırakıldığı, üretimde kullanıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, bu kalıbın ekonomik ömrünü tamamlamadığı, halen kullanılabilir olduğu ve değer ifade ettiği, emanet alan veya bir sözleşmeye bağlı olarak emanet bir üretim malzemesi kendisine teslim edilen kişinin emanetçi olduğu ve istendiğinde bu malı sahibine iade etmek zorunda olduğu, bu itibarla davacının kalıbı aynen veya değerini nakden talep edebileceği ve davacınında kalıbın bedelini talep ettiği gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 30.000,00 EURO kalıp bedeli alacağı yönünden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, Kabul edilen 30.000,00 EURO asıl alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının % 20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili temsilciler tarafından kalıp bedelinin davacıya iadesine ilişkin hiçbir taahhütte bulunulmadığını, davacı tarafça sunulan deliler arasında yer alan email yazışmalarının iyiniyet çerçevesinde yapılan yazışmalar olup, emalli atan personelin müvekkili şirket yetkilisi olmadığı gibi temsll yetkisine de sahip olmadığını, dosyadaki davalı firmaya ait imza yetkililerini gösteren imza sirkülerinden de, mail yazışmalarını yapanın, davalının imzaya yetkili kişilerinden biri olmadığı, yani bu yazışmaların sadece iyi niyet çerçevesinde yapılan, hukuki sonuç doğuramayacak yazışmaları teşkil ettiğinin açık olduğunu, tüm bunların yanı sıra, raporda aksi belirtilmiş ise de; … (…) ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan rapora göre cam üretiminde kalıpların amortisman ömürlerinin üç yıl olduğu, işbu zaman zarfında davacının siparişlerinin karşılanmış olup, ilk siparişin 2009 senesinde son siparişin ise 2014 senesinde verildiği ve aradan 5 yıl gibi bir sürenin geçtiği, davacı yanca ödenen kalıp bedelinin kendini amorti ettiğini, dolayısıyla davacının talep edebileceği bir alacağın varlığından bahsedilemeyeceğini, dava konusu kalıbın ekonomik ömrünü doldurmadığı varsayılsa bile Yargıtay’ın yerleşik uygulamasında belirtildiği üzere, aynen iadesi mümkün olan eşyanın bedelinin talep edilemeyeceğini, davacının ise kalıpların aynen iadesini talep etmeyip bedelini istediğini, oysa davaya konu kalıpların davalı müvekkili nezdinde hali hazırda mevcut olduğunu ve davacıya aynen iadesinin mümkün olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu savunmalarına rağmen bedelin iadesine karar verilecek ise dava tarihindeki değeri teknik olarak tespit edilmemiş olan dava konusu kalıpların aradan geçen süre ve değerindeki azalma dikkate alınmadan 28.04.2009 tarihinde davacının kalıplar için ödediği tüm bedelin aynen iadesine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, eser sözleşmesi kapsamında davalı yükleniciye eserin üretimi için yaptırılan kalıp bedelinin iadesi ve kazanç kaybı zararının tazmini için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin olup, davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.Davacı vekili, taraflar arasında ilaç şişesi üretimi konusunda sözlü eser sözleşmesi yapıldığını, ilaç şişesi üretimi için özel kalıp gerektiğinin davalı yüklenici tarafından bildirilmesi üzerine kalıp bedelinin ödendiğini, davalı yüklenicinin sipariş üzerine bir kısım ilaç şişesini üreterek teslim etiğini, sonra verilen siparişleri teslim etmediğini belirterek kalıp bedeli ile kar kaybı zararının tahsili için yaptıkları takibe itirazın iptalini talep etmiştir.Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi kurulduğu, sözleşme kapsamında üretim yapılabilmesi için üretime yönelik olarak özel kalıp yapılması gerektiği, davacının talebi ve bedelini ödemesi sonucu üretimde kullanılacak olan kalıbın da davalı yüklenici tarafından üretildiği ve emanet olarak işi yapacak yüklenici davalıya teslim edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin belirli bir süre devam ettiği, tarafların üretimin devamı konusunda anlaşamamaları sonucu sözleşmenin sona erdiği uyuşmazlık konusu değildir.Davaya konu takipte ve davada, davacı kazanç kaybı zararını da talep etmiş mahkemece bu talebi reddedilmiştir. Davacı istinafa başvurmadığı için mahkemece reddedilen kazanç kaybı zararına ilişkin istinaf incelemesi yapılmamıştır.Somut olayda, davalı yüklenici, davacının ihtarı üzerine üretimde kullanılan kalıbın aynen muhafaza edildiğini ve talep halinde aynen iade edilebileceğini belirtmiş olup, davacı iş sahibi ise aynen iadeyi kabul etmemiştir. Davacı, kalıp bedellerinin iade edileceğine dair e-posta yazışmasını gönderen …’un davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunu ispatlayamamıştır. Gelen davalı şirket yetkililerini gösterir ticaret sicil kayıtlarına ve imza sirkülerine göre e posta yazışmasını yapan … davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayıp, yetkili olmayan kimsenin yaptığı taahhüt şirketi bağlamayacaktır.Buna göre üretimde kullanılmak amacı ile yapılan kalıp, iş sahibi tarafından yükleniciye verilen araç- gereç olup iş bitiminde yüklenici bunu aynen iade etme yükümlülüğü altındadır. Davalı yüklenici kalıbın aynen iadesini teklif etmiş olmasına rağmen davacı iş sahibi geçerli bir neden olmaksızın kalıbın aynen iadesini kabul etmemiştir. Davaya konu işin yapımı için gerekli araç gereç niteliğinde olan kalıbın aynen iadesi mümkün olduğundan ve davalı yüklenici de aynen iadeyi teklif ettiğinden haklı ve geçerli bir sebep ileri sürülmeksizin aynen iadeyi kabul etmeyip bedelin tahsilini istemeye yasal olarak imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı yüklenicinin bedelin tahsili için yapılan takibe itirazı haklı olmakla, itirazın iptali davasının tamamen reddi gerekirken, kalıp bedeli yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.Anılan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi ile kaldırılarak davanın reddine, takipte davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 17/05/2019 tarih ve 2016/433 Esas, 2019/485 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE, 4-Davaya konu icra takibinin kötü niyetli olarak başlatıldığı kanıtlanamadığından, davalının İİK’nın 72/5. Maddesi kapsamındaki kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 2.863,14-TL mahsubu ile bakiye 2.782,44-TL’nin kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacıya İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 12,50-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 36.239,20-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 32,50-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 153,80‬-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.