Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/111 E. 2023/99 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/111
KARAR NO: 2023/99
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2015/135 Esas, 2019/629 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında müvekkiline ait tesiste 0,5 – 1,5 lt. dolum hattı, 5 – 10 lt. dolum hattı, 19 lt, p.c.5 sıralı dolum hattı ve 19 lt. dönüşümsüz p.e.t. hattı makinelerinin satışı ve kurulumu için 10/05/2011 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme ile tesisin tesliminin siparişten itibaren 5 ay içerisinde yapılacağı, ödemenin %15 nakit avans, %15 sevkiyat öncesi ve bakiyesinin sipariş anında verilecek 20 aylık eşit vadeli ve eşit tutarlı çekler ile yapılması, ürünlerin 2 yıl garantili olacağı, montajın ücretsiz yapılacağı, teknik servis hizmetinin davalı tarafından verileceği, arıza halinde davalı tarafından en geç 48 saat içinde müdahale edileceği, makinelerin kurulumundan itibaren, 1. ay sonunda %50, 2. ayın sonunda %75, 3. ayın sonunda ise %100 kapasite verimliliğinde çalışmasının sağlanacağı hususlarının hüküm altına alındığını, müvekkili tarafından, gerekli avansın verilmesine rağmen, sözleşmede düzenlenen 5 aylık sürede makinelerin sevk ve kurulum işlemlerine başlanmadığını, montaja başlanmasından sonra geçen süreçte de montajın 5 ayda tamamlanmadığını, kurulum ve sevkiyata davalı tarafından geç başlanılmasından dolayı müvekkilinin su talebinin en çok olduğu yaz aylarında satış yapamadığını ve zarara uğradığını, davalı tarafından makine ve ekipmanların tesliminden sonra da, satış sözleşmesine konu hususlarla ilgili sorunların devam ettiğini, müvekkili şirketin faaliyete başlamasından bu yana sözleşmeye/hukuka aykırılıklar sebebiyle bir türlü verimli çalışma olanağına sahip olmadığını, müvekkili şirketin üretim kaybının yanında girdiği taahhütlerini yerine getirememekten kaynaklanan büyük miktarlı zararlara uğradığını, tüm bu yaşanan eksiklik ve aksaklıklar nedeni ile müvekkili tarafından, … Noterliği’nin 07/12/2012 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı tarafından cevaben keşide edilen Büyükçekmece … Noterliği’nin 18/12/2012 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile konu ile ilgili genel açıklamalar ile cevap verildiğini ve talep edilen hususlara değinilmekten kaçınıldığını, davalı tarafından satışı yapılan makinelerin sözleşme uyarınca tesliminin halen gerçekleştirilemediğini, müvekkili firmada halen beklenen üretimi gerçekleştirebilme aşamasına gelinemediğinden bu kez Beşiktaş … Noterliği’nin 10/10/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve müvekilinin uğradığı zararın tazminin talep edildiğini, buna rağmen davalı tarafından zarar tazmin edilmediği gibi İstanbul … Noterliği’nin 24/10/2014 tarihli ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile makinelerin tam kapasite çalışır halde müvekkiline teslim edildiğinin iddia edildiğini, tesisin sözleşmede yazılı şekilde ve olması gereken kapasitede çalışamamakta olduğunu ve makinelerde süreklilik arz eden çeşitli sorunlarla karşılaşıldığını, … şişirme makinesinin (2 adet) davalı firmadan sözleşme gereğince satın alındığını ve 2 adet pet şişirme makinesi olduğunu, 0,33-0,5 ve 1,5 lt pet imalatı yapmak üzere satın alındığnı ve kalıpların davalı yanca üretildiğini, her iki makinenin sözleşme uyarınca saatte 20.000 şişe üretebilecek kapasitede olması gerekirken saatte ortalama 15.000-16.000 şişe üretebildiğini, makinelerin kapasitelerinin altında üretim yaptıklarını, Havalı Konveyörün şişirme makinesinde üretilen veya şişe dizme makinesinden çıkan şişeleri dolum makinesine nakletmek için kullanılan cihaz olduğunu, kalıp ve makinedeki hata nedeni ile şişelerin dolum makinesine nakledilemediğinden üretime geçmekte 3 ay gecikme yaşandığını ve davacının bu nedenle zarara uğradığını, Monoblok Çalkalama – Dolum – Kapatma Makinesi 48 – 60 – 20, makinesinin dolum seviyesi kontrolsüz olduğundan, olması gerekenden az veya çok su dolumu yaptığını, bu kontrolsüz üretim nedeni ile davacı müvekkilinin zarara uğradığını, dolum makinesine ait ve elektrik kesildiğinde devreye giren …’in ilk kurulum yapıldığı sıralarda arızalandığını ve davalı tarafından bu arızanın giderilmediğini, müvekkili tarafından mecburen … unvanlı dava dışı firmadan yenisinin temin edildiğini ve fatura karşılığı ücretinin müvekkili tarafından ödendiğini, etiketleme makinesinin pet şişelere, etiketleri saran ve tutkal ile yapıştıran makine olduğunu, makinenin hatalı olduğundan tutkalı fazla verdiğini, etiketlerin yan yapıştırılmakta olduğunu ve kaymalar meydana geldiğinden iki ucu düzenli şekilde yapıştırılamadığını, müvekkili tarafından makinenin rulman, kayış ve zincirinin değişitrildiğini ve 20.000,00.-TL civarında masraf yapılmasına rağmen hatanın giderilmediğini, Lazer Tarih Makinesi’nde normalde vakum sistemi olması gerekirken davalı tarafından kurulumu yapılan cihazda bu sistemin bulunmadığını, davalı tarafından cihazın eksik imal edildiğini, bu nedenle vakumlu sisteme sahip yenisi ile değiştirilmesi veya makinenin olanaklı ise davalı tarafından vakumlu hale getirilmesi veya bu nedenle yapılması gereken harcama tutarının davalı yanca tazmininin gerektiğini, Paletizer Makinesi’nin ürünlerin palet üzerine konulmasını sağlayan cihaz olduğunu, normal şartlarda düz ve çapraz çizim yapması gerekirken makinede bunu sağlayacak program bulunmadığını, bu nedenlerde paletlerde sürekli kayma ve bu nedenle ürünlerde meydana gelen bozulma sebebiyle iadenin söz konusu olduğunu, davalı tarafından söz konu makinenin yenisi ile değiştirilmesi veya bedelinin tazmini gerektiğini, 2C10 5 – 10 lt. Pet Şişirme Makinesi’nin sözleşmede taahhüt edildiği şekilde saatte 1.800 şişe üretmesi gerekirken ortalama 1.500 şişe üretimi yapılabildiğini, tam kapasite ile üretim yapılamadığını, 19 lt. Pet Şişe Dolum Hattı’nın sözleşmede taahhüt edildiği şekilde 500 şişe/saat kapasite ile üretim yapabilecekken üretim miktarının saatte 340 şişeyi geçmediğini, 1,5 lt. Pet Dolum Hattı’nda 1.5. litrelik şişenin 1.500 cc su alması gerekirken, davalı yanca kurulumu yapılan cihazlarda şişenin 1.490 cc su aldığını ve hatalı üretim yapıldığından, sistemin sözleşmeye uygun yenisi ile değiştirilmesi veya yenilenmesi için yapılması gereken harcama tutarının davalıdan tahsilinin gerektiğini, yukarıda her bir makine için detayları ile ve genel olarak açıklandığı üzere davacı müvekkilinin davalı tarafından kurulan tesisin gereği gibi çalışmaması nedeni ile tesisin kurulum aşamasında zarara uğradığı gibi halen devam eden bir kazanç kaybı ve üretim azlığı ile karşı karşıya olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından dava dışı üçüncü firmalar ile yapılan sözleşmelerin gereklerinin yerine getirilmesinde güçlükler yaşandığını, sözleşme gereklerinin yerine getirilmesi ya mümkün olmamakta ya da zamanında teslimlerin yapılabilmesi için fazladan işgücü ve mesai harcanmak zorunda kalındığını, bu nedenle davanın kabulü ile davacı müvekkili ve davalı arasında imzalanan 10.05.2011 tarihli sözleşme gereğince müvekkiline ait tesiste 0,5 – 1,5 lt. dolum hattı, 5 – 10 lt dolum hattı, 19 lt p.c.5 sıralı dolum hattı, 19 lt dönüşümsüz p.e.t. hattı makinelerinin satışı ve tesisin kurulumu esnasında gerçekleşen sözleşmeye ve hukuka aykırılıklar nedeni ile müvekkilinin uğradığı zararın tazminine, toplam tazminatın 01.12.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizine göre faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı müvekkili arasında 10/05/2011 tarihli sözleşmeyle 0,5-1,5 lt dolum hattı, 5-10 lt dolum hattı, 19 lt p.c 5 sıralı dolum hattı ile 19 lt dönüşümsüz p.e.t hattının imalatı, montaj ve çalıştırılması hususunda anlaştıklarını, taraflar arasında 25/05/2012 tarihli … Paletizer ile Paket Taşıma Konveyörü makinalarının imalat ve satışı için ikinci bir sözleşmede yapıldığını, sözleşme konusu makinaların ayıplı olduğu ve geç teslimi iddiasının doğru olmadığını, davacı tarafın ayıp iddiasını kabul etmediklerini, taraflar arasındaki sözleşmenin 10/05/2011 tarihinde yapıldığını, imalata peşinatın ödenmesinden sonra başlanacağının ve beş ay içerisinde teslimin gerçekleşeceğinin taraflarca mutabık olduğunu, sözleşme konusu makinaların davacı firma tarafından önce 2011 yılı Kasım ayında teslim alınacağının belirtildiğini, süreç içerisinde birer aylık periyotlarla nakliye işinin hep ertelendiğini ve nihayetinde 28/05/2012 tarihinde teslim alındığını, paketlenerek 7 ay bekleyen makinanın yeniden teste tutulması, demonte hale getirilip yeniden toplaması v.b. işlemler nedeniyle müvekkiline ayrıca bir maliyet oluşturulduğunu, müvekkilinin taahhütlerini süresinde ifa etmemesi ya da emtianın ayıplı olması söz konusu olsaydı davacı tarafın, ilk sözleşmeden bir yıl sonra yani 25/05/2012 tarihinde su işletmesinde kullanacağı toplam bedeli 125.000,00-EURO olan iki ayrı makinanın imalatı için müvekkili firma ile yeniden anlaşma yapmayacağını, makinaların çalıştırılacağı fiziki mekan ve teknik alt yapının geç hazırlandığını ve bunların servis raporlarıyla sabit olduğunu, servis raporlarının davacı firma fabrika müdürü … ve şirket yetkililerince imzalandığını, davacı tarafın davalı müvekkilinden satın aldığı makinaların çalışması için gerekli fiziki ortamı ancak 22/10/2012 tarihinde hazırladığını ve tesisin işletmeye alınmasını talep ettiğini, talebin yapıldığı dönem itibariyle Kurban Bayram tatili araya girdiği için, resmi tatilden sonraki ilk iş günü olan 01/11/2012 tarihinde ilgili personelin makinaların kurulum ve çalıştırılmasını sağladığını, davacının 07/12/2012 günü … Noterliği’nin … sayılı ihtarıyla bir kısım problemleri abartılı ve içerik belirtilmeksizin müvekkiline bildirdiğini, davalı müvekkilinin de işbu ihtarnameye karşılık cevaplarını Büyükçekmece … Noterliği’nin 18/12/2012 gün ve … yevmiye sayılı ihtarıyla bildirdiğini, bu ihtarnameler dışında karşı tarafın davalı müvekkiline Beşiktaş … Noterliği’nin 10/10/2014 tarih ve … sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini, bu ihtara karşılık da İstanbul … Noterliği’nin 24/10/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarıyla cevap verildiğini, davacının zarar iddiasının afaki taleplerden müteşekkil ve gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın muşahhas hiçbir delile dayanmayan üçüncü şahıs kişi ve firmalarla olan ticari ilişki ve sözleşmelerdeki aksamaları gerekçe gösterilerek talep edilen alacak isteğinin somutlaştırılması gerektiğini ve hangi firmalarla ne gibi akitler sebebiyle nasıl bir zarara muhatap olduklarını belgelendirip açıklaması gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen dava değerinin ayrıntılı olarak ne kadar miktarın üretim kapasitesinin eksikliği, ne kadar kısmının ise kazanç kaybı olduğu, ne gibi iş gücü ve mesai harcandığı ve bu hususlarla ilgili olarak dava ve talebinin de tutar olarak açıklanması gerektiğini, taraflar arasında yapılan ilk sözleşmeyi müteakip üç ayrı ek sözleşme hazırlandığını ve her defasında da davacı tarafın talepleri uyarınca akitte değişikliklerin yapılmasına ve tüm isteklerinin karşılanmasına rağmen iyi niyetli ve haklı talepler içermeyen davacının davasının reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece; taraflar arasında 10/05/2011 tarihli sözleşme akdedildiği, bu sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşmede davacının iş sahibi, davalının ise yüklenici konumunda bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafından yapılan imalatların sözleşmeye aykırı olarak geç ve ayıplı imal edildiği iddiasıyla oluştuğu öne sürülen zararlarının tazmininin talep edildiği, sözleşmede dava konusu makinelerin tam randımanınına ulaşması için makinelerin kurulumundan itibaren 3 ay süre geçmesi gerektiğinin belirlendiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474/1 maddesi; “İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.”, 475. maddesi; “Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme. 2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme. İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” hükmünü amir olup makinelerin sözleşmede belirlenen saatlik üretim kapasitesine ulaşmadığı hususu makinelerin tam randımanlı çalışmaya başlayacağı makinelerin kurulumunun yapıldığı 22/10/2013 tarihinden 3 ay sonrasında 22/01/2013 tarihinde açıkça ortaya çıkabileceğinden bu hususun açık ayıp olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafça 22/01/2013 tarihinden sonra davalıya süresi içinde bir ayıp ihbarı yapılmadığı, bu nedenle davacının Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanmasının mümkün olmadığı, davacının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı bulunup bulunmadığı değerlendirildiğinde ise; Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesindeki; “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenen hüküm gereğince davacının zararını ispat etmesi gerektiği, ancak bilirkişilerce tespit edildiği üzere davacının yıllık satışına konu ürünlerin üretimini dava konusu makinelerin davacı tarafça sürekli çalıştırılmasa dahi rahatlıkla ve fazlasıyla karşıladığı ve davacının eksik kapasite nedeniyle yıllık satış rakamları da göz önünde bulundurulduğunda herhangi bir fiili zararının olmadığının tespit edildiği, makinelerin imalatının ve tesliminin gecikmesinin davacının yapması gereken ön hazırlık işlemlerini yapmamasından kaynaklı olduğu bu konuda davalıya kusur yüklenemeyeceği gerekçesi ile; DAVANIN REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili tarafından yatırılması gereken avans yatırılmış olmasına rağmen, sözleşmede öngörülen 5 aylık sürede makinelerin sevk ve kurulum işlemlerine başlanmadığını, montaja başlanmasından sonra geçen süreçte de montajın 5 ay içerisinde yapılamadığını, kurulum ve sevkiyata davalı tarafından geç başlanmış olması nedeniyle, su talebinin en çok olduğu yaz aylarında satış yapılamadığını ve bu nedenle de müvekkilinin büyük oranda zarara uğradığını, müvekkili şirketin üretim kaybının yanında, girmiş olduğu taahhütlerini yerine getirememekten kaynaklı olarak da büyük miktarlı zarara uğradığını, dava dilekçesinde belirttikleri şekilde kurulumu yapılan tesiste ayıplı makineler nedeniyle taahhüt edilen randımanda üretim yapılamadığını, dava dilekçelerinde ayrıntılı olarak belirttikleri ayıp ve eksikliklerin bulunduğunu, 11.01.2017 tarihli ilk bilirkişi raporunda, müvekkiline teslim edilen makinelerin ayıplı olduğu ve bu ayıpların gizli ayıp olması nedeniyle kullanım ile ortaya çıkabileceği, söz konusu makinelerde eksiklik ve arıza bulunmamakla birlikte, sözleşmelerde taahhüt edilen kapasiteye ulaşmaması nedeniyle sözleşmeye aykırılık oluşturduğu, tam kapasite çalışmamasının nedeninin makinelerin üretiminden kaynaklandığı, ortalama kapasite kaybı kadar satım parasından indirim yapabileceği, bu miktarın ise 580.839,00-TL olacağı yönünde görüş bildirildiği, 14.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; makinelerin sözleşme ile belirtilen kapasiteleri karşılamadığı, 11.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda yapılan 580.939,00-TL bedelden indirim yapılması konusundaki görüşe katılındığı, 21.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, diğer tüm raporlardan farklı olarak; taraflar arasındaki sözleşmeye konu makinelerin ayıplı olmadığı iddiasında bulunulduğunu, yapılan açıklamaların denetime elverişsiz, karmaşık ifade edilmiş olup raporda denilmek istenen şeyin ve hesaplama yönteminin hukuken kabul edilemeyecek hususlar içerdiğini, 11.01.2017 tarihli ilk bilirkişi raporunda 2015 yılı toplam 1,5 litrelik şişeler halinde 12.090.690 litre su üretildiği tespiti yapıldığını, buna göre 2015 yılı içerisinde toplam 8.060.460 (12.090.690/1,5) adet 1,5 litrelik şişe üretimi yapıldığı, 2015 yılı içerisinde 0,5 litrelik şişeler halinde 15.899.352 litre su üretildiği tespiti yapıldığı, buna göre 2015 yılında toplam 31.798.704 (15.899.352/0,5) adet 0,5 litrelik şişe üretimi yapıldığı, yine ilk bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; 0,5 ve 1,5 litre şişe üreten pet şişirme makinesinin toplam 20.000 şişe/saat kapasitesine sahip olması gerektiği taraflarca imzalanan sözleşmede yer almasına rağmen bu makinelerin toplam üretim kapasitesinin ancak (7.600 adet +7.800 adet) 15.400 şişe/saat olduğu, davacı bünyesindeki üretim faaliyetinin ayda 24 gün ve 9 saatlik bir çalışma ile toplam 216 saat makinaların üretim yapmış olması varsayımında yapılan hesaplamalarda, 0,5 ve 1,5 litrelik toplam şişe üretimi (yıllık) =39.850.70 (bilirkişi raporunda sehven 39.859.164 olarak hesaplanmıştır dolayısıyla bundan sonraki hesaplamalarda rakamlar bilirkişi raporundan farklılık arz etse dahi hesaplama yöntemi aynıdır.) iki adet makinadan toplam 39.850.704 : 12 = 3.320.847 adet davacı tarafından üretilen şişe adedi 216 saat (aylık) x 15.400 (makinelerin saatte üretim kapasitesi toplamı) = 3.326.400 şişe (makinelerin aylık üretim kapasitesi), bilirkişi raporunda bu hesaplamaların üzerine “Dolayısıyla fiili bir zararın ortada olmadığı, gerçek fiili satış rakamında hal böyle iken makinenin meydana getirdiği eksik kapasite zararının olduğundan da bahsetmek mümkün olmayacaktır. Fiilen zarar yoktur. Açık ve net görülmektedir.” denildiğini, bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda, taraflar arasındaki sözleşme gereği makinelerin üretime başladıkları 22.10.2012 tarihinden sonraki 3 aylık süreçte tam randımana ulaşması gerektiği, dolayısıyla 3 aylık sürenin bitimi olan 22.01.2013 tarihinden itibaren makinelerin muayenesinin yapılması ve ayıpları varsa uygun süre içerisinde ayıp ihbarında bulunulması gerektiği, fakat ayıp ihbarında bulunulduğuna dair dosyada bir delil olmadığı, zaten sözleşme konusu makinelerin ayıplı olmadığı düşünüldüğünden ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmamış olduğunun da bir önem arz etmediğinin belirtildiğini, yasanın, ayıp ihbarını herhangi bir şekle bağlı kılmadığını, bu nedenle, ihbarın yazılı, sözlü, e-posta yolu ile yapılmasının mümkün olduğunu, makinelerin davalı tarafından teslim ve montajından sonra işleyişlerinde imalat ve çalışma prensiplerinin hatalı olmasından kaynaklı problemler yaşanmaya başlandığını ve müvekkili şirket tarafından defalarca sözlü olarak ve yazılı olarak şikayetlerin bildirildiğini, tarafların bu aşamada muhtelif iyileştirme çabalarına giriştiğini, fakat bu çabalardan tam ve olumlu sonuçlar alınamadığını, ilk olarak … Noterliği’nin 07.12.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafa daha önceden sözlü ve yazılı yazışmalarda defalarca belirtildiği gibi makinelerin işleyişinde ve çalışma prensiplerinde hatalar olduğunun belirtildiğini, bu ihbarda ayrıca, taraflarınca delil olarak sunulmakla dava dosyasında yer alan 2012 yılının Kasım ayına ilişkin servis raporlarında makinelerde 3 aylık süreyle ilgisi olamayacak derecede ve yeni tesisi yapılmış makinelerde olmaması gereken problemlerin olduğunun görüldüğünü, bu problemlerin makinelerin işleyişinden ve çalışma prensiplerinin hatalı oluşundan kaynaklı problemler oluğunu, bu ihbar sonrasında davalı ile varılan mutabakat sonucunda müvekkili şirket tarafından bu kez kurulumdan kaynaklı eksiklikler ile ilgili 27.03.2013 tarihli rapor düzenlendiğini, bu raporun davalı şirket yetkilileri ile defalarca paylaşıldığını, sözleşme hükümlerine uygun makinelerin teslimi buna rağmen gerçekleştirilmemiş olduğundan Beşiktaş …Noterliği’nin 10.10.2014 tarih ve … yevmiye numarası ile tekrar ihtarname gönderildiğini, görüldüğü üzere, sürecin başından beri davalının söz konusu ayıplardan haberdar olduğunu, müvekkilinin iyi niyet çerçevesinde ortak çalışmalar ile söz konusu ayıpların giderilmesi yoluna gittiğini, buna rağmen ayıpların tam ve olumlu olarak giderilemediğini, ayıpların zamanından bildirilmediği değerlendirmesinin hukuka aykırı olduğunu, kanun maddelerinin motomot uygulanmasının somut olay açısından hukuka aykırı karar vermesine sebebiyet vereceğini, TTK ve TBK’da ayıbın bildirilmesine ilişkin düzenlemeler ile somut olayın birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, somut olay bakımından; makinelerin sözleşme ile taahhüt edilen tam kapasite çalışma süresinin 3 ay olduğunun kararlaştırılmasına rağmen, henüz bu 3 aylık süre dolmadan makinelerdeki eksiklerin majör nitelikte olduğu davacı müvekkili tarafından anlaşılmış olup 3 ayın sonunda da vaat edilen kapasitede çalışmayacağı anlaşıldığından ayıp bildiriminde bulunulduğunu, davalının neden olduğu sözleşmeye aykırılıklar, eksik/ayıplı ifalar, müvekkilin kazanç kayıpları ile somut zararlarının ortada olduğunu, hukuken ve matematiksel anlamda kabulü olanaksız raporlara dayanarak davanın reddine karar verilmesinin açıkça usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Davacı dava dilekçesi ile, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi gereğince temini ve montajı davalı tarafça yapılacak tesisin geç kurulduğunu, sözleşmede öngörülen kapasiteye ulaşamadığını, üretim kayıpları olduğunu, makinelerin sık sık arızalandığını belirterek bundan kaynaklı zararlarının tazminini talep etmiştir. Taraflar arasında ana ve ek sözleşmeler yapılmış olup, anılan sözleşmelerde yapılacak işler, süresi belirlenmiş, malzeme ve işçilik bakımından 2 yıl mekanik garantili olduğu, makinelerin kurulumundan itibaren 1. Ay sonunda %50, 2. Ayın sonunda %75 ve 3. Ayın sonunda %100 kapasite ile çalışacağı belirlenmiştir.Dosyada 3 bilirkişi raporu alınmıştır. Her üç bilirkişi raporunda da sözleşme konusu makinelerin tesliminde gecikmeden dolayı davalı yüklenicinin kusuru olmadığı belirlenmiştir. Dosya içinde bulunan belgelerden, yazışmalardan ve servis kayıtlarından davaya konu sözleşme kapsamında makinelerin geç teslimi ve kurulumunun davalı yükleniciden kaynaklanmadığı, davacı iş sahibinin yapması gereken ön hazırlıkların tamamlanmaması nedeniyle gecikme olduğu sabit olduğundan davacı iş sahibinin teslimin gecikmesinden kaynaklı zarar talebinde bulunmasına olanak bulunmamaktadır.11/01/2017 tarihli yerinde yapılan keşif sonucu verilen ilk bilirkişi raporunda davaya ve sözleşmeye konu makinelerde eksiklik ve arıza bulunmadığı, ancak sözleşmede öngörülen kapasiteye ulaşamadıkları bu nedenle ayıplı olduğu, ayıbın gizli ayıp olduğu, deneme üretiminden sonra ortaya çıkabileceği belirlenmiş olup, anılan bilirkişi raporunda üretime başlama tarihinin 22.10.2012 olduğu, buna göre sözleşmede yer alan taahhüde göre 3 ayın sonunda 22/01/2013 tarihinde tam kapasiteye ulaşması gerektiği, bu tarih itibarıyla makinelerdeki gizli ayıbın ortaya çıkacağı belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda da anılan bilirkişi raporundaki ve dosyada bulunan diğer belgelerden söz konusu tespitlere katılındığı belirtilmekle birlikte ayıbın gizli ayıp olmadığı, deneme üretiminden sonra kapasite düşüklüğünün tespit edileceği, dosyada buna ilişkin tutulmuş bir tutanak bulunmadığı, yapılan bir tespit de olmadığı belirtilerek ve gerekçesi de açıklanarak davacının kapasite düşüklüğü nedeniyle zarar talep edemeyeceği belirtilmiştir.Alınan bilirkişi raporlarında ve dosyada bulunan belgelere göre sözleşme konusu makineler davacı fabrikasında kurularak 22.10.2012 tarihinde üretime başlanılmıştır. Sözleşmeye göre kurulumun üzerinden 3 ay geçmesi ile makinelerin sözleşmede öngörülen kapasiteye ulaşması gerekmektedir. Buna göre makinelerin tam kapasite ile çalışması gereken tarih 22.01.2013 tarihi olup bu tarih itibarıyla makinelerin tam kapasite ile çalışıp çalışmadığı tespit edilebilecektir. İster gizli ayıplı ister açık ayıplı olsun, bu tarih itibarıyla makinelerin tam kapasite çalışmaması halinde sözleşmeye aykırılık ortaya çıkacak olup, davacı iş sahibi tarafından sözleşmeye aykırılık en geç bu tarih itibarıyla tespit edilebilecektir. Dosya içersinde bu tarihten sonra sözleşme konusu makinelerin tam kapasite çalışmadıklarına ilişkin usulüne uygun tutulmuş bir tutanak veya tespit bulunmamaktadır. Davacının, davalıya çektiği 07/12/2012 tarihli ihtarnamede, teslimdeki gecikmeler ile kurulumda oluşan aksaklıklar belirtilerek 2012 Haziran ayından itibaren geçen 6 aylık sürede sağlıklı bir üretim yapılamadığı belirtildikten sonra kapasite miktarları sağlanmadıkça kesin kabulün yapılmayacağı ve kapasiteye ulaşmanın en geç 2012 aralık ayı sonuna kadar sağlanmasının talep edildiği belirtilmiş olup, bu süre üretim tarihinden ve makinelerin tam kapasiteye ulaşması için öngörülün 22/01/2013 tarihinden öncedir. Bu tarihten sonra davacı iş sahibi tarafından davadan önce kapasiteye ulaşılamadığına ilişkin davalıya yapılmış bir ihtara, bu konuda usulüne uygun yapılmış bir tespite rastlanılmamıştır. TBK’nın 474. Maddesine göre iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun sürede yükleniciye bildirmek zorundadır. Yine 477. Maddenin 2 fıkrasına göre iş sahibi gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır. Anılan yasal düzenleme karşısında davacı iş sahibi tarafından süresinde usulüne uygun ayıp tespiti ve davalı yükleniciye ayıp bildirimi yapıldığı ispatlanamadığından eserin kabul edilmiş sayılması gerekmektedir. Buna göre de eser sözleşmede kararlaştırılan şekilde çalışır vaziyette davacı iş sahibine teslim edildiğinden ve süresinde usulüne uygun sözleşmede öngörülen kapasiteye ulaşmadığına ilişkin bir tespit ve yükleniciye bildirim bulunmadığından, davacının bu yönde de tazminat talebinde bulunmasına olanak bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 09/07/2019 tarih ve 2015/135 Esas, 2019/629 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.