Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesi 2022/1535 E. 2022/1420 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
49. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
DOSYA NO: 2022/1535
KARAR NO: 2022/1420
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2019
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2022
Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ DÜŞÜNÜLDÜ; İstinaf isteminde usul işlemlerinin tamam olduğundan, ilk derece mahkemesinin dosyasındaki bütün belgeler ve dosya hakkındaki dairemiz üyesince düzenlenen rapor incelendi, istinaf başvuru dilekçesinin ve davanın esası istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan ön inceleme ve asıl incelemede dosyada dairemizce karar verilmesi için eksiklik bulunmadığı anlaşıldı.
İstinaf sebepleri: Davalı vekili süresinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde;davanın dava şartı eksikliğinden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını , dava dava şartı eksikliğinden reddedilmiş olmasa idi esastan reddi gerektiğini, takip konusu senedin teminat senedi olmadığını ayrıca dava şartı eksikliğinden reddedilen dava sonucunda lehlerine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, belirterek kararın vekalet ücreti ve tazminat yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Yasal dayanak:Hukuk Muhakemeleri Kanunu;190, 191, 389,394,395. maddeleri, Türk Medeni Kanunu 6. maddesi, Türk Borçlar Kanunu 299 ve devamı maddeleri, İcra İflas Kanunu 257 ve devamı maddeleri, Yargılama konusu olayda: Dava İİK 72 maddesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır. Davacılar vekili davalı ile araç kiralama sözleşmesi imzalanarak araç kiralaması esnasında davalının kendisinden alınan senet aldığını senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını belirterek menfi tespit davası açmıştır. Mahkemece tensiple beraber 6102 S.Y nın 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması nedeni ile dava şartı yokluğundan davının reddine karar verilmiştir. Yargı uygulamasında ticari dava niteliğindeki menfi tesbit davalarında farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. ‘nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 4.6.2020 tarihli ilamı ile; “H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İ.İ.K. m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa Arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda Arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını Arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır… denilerek ticari dava niteliğindeki menfi tesbit davalarında Arabulucuya başvurunun zorunlu olmadığı yolunda hüküm verilmiş olup; anılan ilam 2797 Sayılı Kanunun 45. maddesi gereği mahkemeleri bağlayıcı niteliktedir. O halde ilk derece mahkemesince davacıların menfi tesbite ilişkin taleplerinin T.T.K. 5/A maddesi gereğince Arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı mahkemece verilen dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin kararın yerinde olmadığı anlaşılmakla bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir. Davacının talebi araç kiralaması sırasında verilen senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığından menfi tespit talebine ilişkin olduğu, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin öncelikle talep konusu ile ilgili olarak görevli olup olmadığı hususunun değerledirilmesi gerektiği, kambiyo senetleri her ne kadar Türk Ticaret Kanununda düzenlenmekte ise de, dava konusu senedin kira sözleşmesi imzalanırken teminat olarak verildiği iddia edilmiş olmakla HMK 1 ve 4 maddelerinin öncelikle değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda; duruşma yapılmasına gerek olmadığı, mahkemenin dava şartı olan Görev hususu değerlendirilmeden davanın dava şartı arabuluculuk müracaatı olmadan açılmış olması nedeni ile usulden reddine karar verilmiş olması sebebiyle, mahkeme kararının yerinde olmadığı, istinaf sebebi yerinde olduğundan HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle, Davalının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, Yargılamanın eksikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın ait olduğu Mahkemeye İADESİNE, Peşin yatırılan istinaf başvuru harcının mahsubuna, Peşin karar harcının talep halinde yatırana iadesine, Gider avansından kalanın talep halinde yatırana iadesine, Dair dosya üzerinden, tarafların ve vekillerinin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi, açıkça anlatıldı. 08/06/2022