Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesi 2020/4083 E. 2021/433 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
49. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
DOSYA NO: 2020/4083
KARAR NO: 2021/433
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2020
NUMARASI: 2020/259 Esas, 2020/301 Karar
DAVANIN KONUSU: Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 09/03/2021
Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ DÜŞÜNÜLDÜ; İstinaf isteminde usul işlemlerinin tamam olduğu anlaşıldıktan sonra ilk derece mahkemesinin dosyasındaki bütün belgeler ve dosya hakkındaki dairemiz üyesince düzenlenen rapor incelendi, istinaf başvuru dilekçesinin ve davanın esası istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan ön inceleme ve asıl incelemede dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşıldı. İstinaf sebepleri: Davacı, 28/08/2020 tarihli süresinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde; 6325 sayılı kanunun 18/A maddesine göre, mahkemece son tutanağın bir haftalık kesin sürede sunulması, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarının verilmesi gerektiğini, dava açmadan dava şartı ara buluculuğa başvurulduğunu, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, yani dava şartının gerçekleştiğini, mahkemece, dava şartının mevcut olup olmadığı konusunda araştırma yapılmadığını, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, hakimin davayı aydınlatma ödevine de aykırı davranıldığını, Yargıtayın, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının dava şartı olmadığına karar verdiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Yasal dayanak:Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 142. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu;1,2,4,190, 191. maddeleri,Türk Medeni Kanunu 6. maddesi, Türk Borçlar Kanunu 299, 313, 314, 315. maddeleri, İcra İflas Kanunu 67,68, 269, 269/a. 269/b, 269/c maddeleri,Yargılama konusu olayda: Davacının, 10/09/2019 tarihinde araç kiraladığını, kira sözleşmesi ile birlikte boş bir senet imzaladığını, aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bir aracın 20 günlük kira bedelinin 16.500,00 TL olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, açığa attığı imzayı kötüniyetli olarak icra takibine konu eden davalı hakkında savcılığa şikayette bulunduğunu belirterek, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, Mahkemenin, uyuşmazlığın kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, kambiyo senetlerinin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlendiği, bu tür davaların TTK’nın 4. maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olduğu, ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edildiği, arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verdiği, 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.Görüldüğü üzere, 6102 Sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir.Madde gerekçesi “Maddeyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesi amaçlanmaktadır.” şeklindedir.Yukarıda belirtildiği üzere gerekçede amaçlanan, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların, arabulucuda çözümlenmesi olup, madde metninde konusu …”bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle dava türleri ayrımı belirtilmemiştir.6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas- 2020/454 Karar sayılı olup “Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararında”; “7155 Sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine” karar verilmiştir.6102 Sayılı TTK’nın 5/A. maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davalarında bir miktar paranın ödenmesi istemi bulunmadığından, alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden, somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.HMK 4/a maddesinde “kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinde” görüleceğinin düzenlenmiştir.Mahkemece, icra dosyasının ve davaya dayanak senedin imzalanmasına sebep taraflar arasındaki kira sözleşmesinin dosya arasına alınmadığı, göreve ilişkin delillerin toplanmadığı, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi bulunduğu tespit edilir ise, HMK 4. maddeye göre kira ilişkisinden doğan alacak davaları dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun belirtildiği, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle mahkemenin resen yargılamanın her aşamasında ele alınması gerektiği halde arabuluculuğa başvuru zorunluluğu bulunmayan menfi tespit davasında, davanın dava ön şartı arabuluculuğa tabi olduğu belirtilerek usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmıştır. Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda, duruşma yapılmasına gerek olmadığı,
Mahkemece, icra dosyası ve takip dayanağı senet ve taraflar arasında imzalandığı belirtilen araç kira sözleşmesi dosya arasına alınarak, göreve ilişkin tüm delillerin toplanması ve taraflar arasındaki ihtilafın araç kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı tespit edilir ise, HMK 4. madde gereği mahkemenin görevsiz olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu hususunun değerlendirilmesi gerektiği halde, arabuluculuğa başvuru zorunluluğu bulunmayan menfi tespit davasında, davanın dava ön şartı arabuluculuğa tabi olduğu belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş olması sebebiyle, mahkeme kararının yerinde olmadığı, istinaf sebebi yerinde olduğundan HMK 353/1-a/4 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle, Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, İlk derece mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA, Yargılamanın eksikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın ait olduğu Mahkemeye İADESİNE, Peşin yatırılan istinaf başvuru harcının mahsubuna, Peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine, Gider avansından kalanın talep halinde yatırana iadesine, Dair dosya üzerinden, tarafların ve vekillerinin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi, açıkça anlatıldı. 09/03/2021