Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2023/1756 E. 2023/1586 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1756
KARAR NO: 2023/1586
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2020
NUMARASI: 2018/145E. – 2020/919K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ: 22/062023
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen davanın yapılan yargılaması neticesinde verilen karara ilişkin davacı vekilince süresi içerisinde istinaf edilmesi üzerine, istinaf dilekçesinin esasa kaydı sonrası dosya içerisindeki bütün belge, bilgi ve kağıtlar okundu.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Dava; kafe devir sözleşmesinin feshi ile ödenen 40.000,00-TL’nin ve 11 adet bononun iadesi istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının sözleşme tarihinden çok daha önce işletmeye konu kafenin kendine devredilmesine talip olduğu anda dahi kafenin işletme ruhsatı olmadığını bildiğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra noter huzurunda öğrendiğini, daha öncesinde böyle bir şeyden haberdar olmadığını iddia ettiğini, öncelikle davacı davaya konu kafeden başka kafelerin de işletmecisi olup bu sektöre yabancı ya da ilk kez ticarete atılmış bir kişi olmadığını, bu itibarla basiretli bir tacir olarak devir sözleşmesi yapılana kadar geçen sözleşme görüşmeleri sürecinde kafenin ruhsatı olup olmadığını araştırabilir ve çok kolay bir şekilde öğrenebilir durumda olduğunu, sözleşmenin feshi için derhal işlem yapmak yerine işletmenin işletimine devam edildiğini, davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce; “Taraflar arasında cafe işletmesi devir işleminin yapıldığı, bir kısım nakit paranın sözleşmenin imzalanması sırasında davacı tarafından davalıya ödendiği, kalan bedel için 12 adet bono düzenlendiği, imzaların atılmasının akabinde davalının cafeden eşyalarını alarak ayrıldığı, davacının hemen cafeyi işletmeye başladığı, bu tarihten yaklaşık 1,5 ay sonra cafenin işletme ruhsatı olmaması nedeniyle ödenen bedelin ve senetlerin davalıdan iadesinin davacı tarafından istendiği ve sözleşme yapılırken davacının hileye düşürüldüğünün iddia edildiği anlaşılmaktadır. Cafenin işletme ruhsatının olup olmadığının davacı tarafından basiretli bir tacir olarak araştırılması gerekir. Somut olayda davalının davacıyı hataya düşürmeye yönelmiş bir davranışının varlığı ispatlanamamıştır. Bu itibarla davalının işletmenin ruhsatının varlığı konusunda davacıyı hile ile aldatarak sözleşmeyi yaptırdığı hususunun tüm dosya kapsamında ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Devir sözleşmesinin imzalanmasının akabinde taraflarca notere gidilmiş, noterde ruhsatın olmadığı davacı tarafından öğrenilmesine karşın davacı cafeyi fiilen işletmeye başlamış ve ihtarname gönderene dek 1,5 ay işletmiştir. Bu nedenle davacının hile ile sözleşmenin imzalatıldığı iddiası dürüstlük kuralına aykırılık olarak değerlendirilmiştir. Kaldı ki sözleşmenin geçerliliği ile işletme ruhsatı konusunda iddia edilen hile arasında nedensellik bağı yoktur. Bu suretle davacının hile iddiasının tüm dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları ile ispatlanamadığı anlaşıldığından,” gerekçesi ile, “Davanın reddine..” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında söz konusu cafe işletmesinin devri hususunda sözleşme imzalandığını, söz konusu işletme ruhsatının olduğuna duyulan güven ile devralınmış olup ruhsatı bulunmayan bir işletmenin de ticari kar elde edileceği düşüncesiyle devralınmayacağının açık olduğunu, işletmenin devrinden itibaren davalı yanın davacıyı işletme ruhsatının alınacağı inancıyla bekletmeye devam ettiğini, ihtar ile söz konusu işletmenin ruhsatının bulunmadığı ve ruhsat işlemlerinin tamamlanmadığı gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğini, bunun üzerine gerekli işlemlerin sürdüğünün taraflarına ihtar edildiğini ancak işletme devir sözleşmesinde açıkça işletmenin ruhsatının bulunduğunun belirtildiğini, hata esaslı olmasa bile sözleşmenin bağlayıcılığının bulunmadığını, söz konusu durumun basiretli tacir sıfatı ile açıklanamayacağını, sözleşmenin geçerliliği ile işletme ruhsatı konusunda iddia edilen hile arasında nedensellik bağı olmadığından bahsedilse de, ruhsat alınamayan bir işletmenin de başka bir kimse tarafından da devralınmayacağını, senetle ispat kuralının mevcut olduğunu ve sözleşme uyarınca tanıkta dinlenilemeyeceğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf sebeplerinin değerlendirilmesi, Kafe devir sözleşmesinin feshi ile verilenin iadesi, bakiye bedel için düzenlenen bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, bedelsiz olmaları nedeniyle iadesi istemine ilişkin eldeki davada; Davalı, davacının ruhsat olmadığını bildiğini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Davacı yan, sözleşmenin esaslı unsurunda hataya düşürüldüğünü ileri sürerek akdin feshini talep etmektedir. Devir protokolünün 7. maddesinde işletme ruhsatının devreden adına olduğunun açıkça yazıldığı anlaşılmıştır. Bir ticarethanenin faaliyeti için çalışma izni -ruhsatının bulunması asıldır. Bu açık tekeffül sebebi ile ruhsatın varlığını araştırmak davacıya yüklenemez. Esasen davacı iddiası satıma konu Cafenin ayıplı olduğundan bahisle satım sözleşmesinin feshi bedel ve senet iadesi istemine ilişkin olmakla, satım sözleşmelerinde ayıba ilişkin açıklama yapılmasında da fayda mülahaza edilmiştir.Türk Borçlar Kanunu’nun 219-231 maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Alıcı ayıbı ihbar etmek suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir.(Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 09/03/2016 Tarih, 2015/1900 E. 2016/7367 K.) İş yerinin ruhsatına ilişkin husus basit bir araştırma ile tespiti mümkün olup açık ayıp niteliğinde ise de, dosya kapsamında ayıbın ihbarına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi yazılı olarak ruhsatının davalı adına olduğu yanlar arasındaki sözleşmede betimlenmiştir. Davalı, kafeyi sattığı halde taahhüt ettiği ruhsatı çıkarmak için ayrıca girişimde bulunduğunu beyan etmektedir. Davacı da satın aldıktan sonra bu girişimin sonucunu beklediğini belirtmiştir. Dinlenen tanıklar, davacının bilerek satın aldığını belirtmiş iseler de, yazılı sözleşmede yer alan taahhüt karşısında tanık beyanına itibar olunamaz. Mahkemece yapılacak iş, ilgili belediyeden ruhsat almanın önündeki engelin giderilip giderilemeyeceği, giderilebilecek ise eksikliklerin belirlenerek giderilmesi için davalı yana makul süre verilmesi ,aksi halde ifa imkansızlığı ve ayıplı olduğundan bahisle karar vermek gerekirken eksik inceleme ile verilen karar isabetli değildir. Bu itibarla, davacının istinafının kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesine göre ortadan kaldırılması gerektiği kanaatine oy birliğiyle varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2020 tarihli ve 2018/145E. – 2020/919K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda deliller toplanarak esas yönden yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.Harçlar yasası uyarınca yatırılan 59,30-TL harcın talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 4.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 5.İstinaf masraflarının İlk Derece Mahkemesi’nce nihai hükümde nazara alınmasına, 6.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,22/06/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.