Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2022/480 E. 2022/840 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/480
KARAR NO: 2022/840
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2017/1391 Esas- 2021/92 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 19/01/2021 tarihli ve 2017/1391E. 2021/92K. sayılı dosyasında verilen karar; davacı ve davalılar tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle, Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının kendisi üzerine kayıtlı … plakalı aracını davalı borçlu …’ya satışı için davalı borçlu …’ya vekalet verdiğini, davalı borçlu …’nın ise aynı aracın satın alınması için davalı borçlu …’ya vekalet verdiğini, verilen bu vekaletler kapsamında, davalı borçlular … ile …, davacı … ile davalı borçlu … adı ve hesabına, bahsi geçen aracın satış işlemini gerçekleştirdiklerini, işbu satış işleminin ardından, …’e ait aracın, davalı borçlu …’ya devir ve teslim edildiğini, araç satış sözleşmesinde taraflarca belirlenen fiyatının 48.000,00-TL olduğunu, ancak tarafların satış işlemine konu araca ait bulunan, toplamda 26.000,00-TL borcun davalı borçlular tarafından ödenmesini ve bu meblağın araç bedelinden düşürülmesini kararlaştırdıklarını, araç satışına ilişkin olarak davacıya toplamda 22.000,00-TL ödenmesi gerektiğini, ancak bu bedelin araç satışından itibaren geçen yedi aylık süreçte ödenmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazların iptali ile icra takibinin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu aracın alım ve satım sürecinde davalılardan … adına vekaleten diğer davalı … yine davacı adına vekaleten hareket eden …’dan satın alındığını, davalı … adına hareket eden diğer davalı davalı …’nın 18.05.2017 Tarih ve … Yevmiye Nolu Üsküdar … Noterliği’nin ”Araç Satım Sözleşmesi” ile davalı …’ya vekaleten aracı satın aldığını, araç satım sözleşmesi’nde davacı adına hareket eden …’ya … plaka sayılı aracın bedelini aldığını beyan ettiğini bu nedenle araç satış sözleşmesi nedeniyle davalı …’nın da bir borcunun kalmadığını açıklanan nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddine, davalılar lehine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini savunmuştur. Davalı … duruşmalardaki beyanında; Davacının aracında hacizler olduğu için davacının aracını satmak istediğini, …’ya vekalet verdiğini, kendisinin …’ya 48.000-TL ödeyerek aracı satın aldığını, …’nın davacıya ne kadar ödeme yaptığını bilmediğini, parasını ödeyerek aracı satın aldığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davalı … duruşmalardaki beyanında; Aracı kardeşi …’nın talimatıyla aldığını, para işlerine hiç karışmadığını, davacının telefonla arayarak aracı devret demesi üzerine aracın devrini verdiğini, başka bir bilgisinin olmadığını, parayı …’dan …’nın aldığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “..İcra takibinin ve davanın, davacının satış vekaletnamesi verdiği davalı … tarafından davalı …’ya satışı yapılan aracın bakiye bedelinin tahsili hususunda olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu aracın toplam 48.000,00-TL bedelle satışının yapıldığı, dava konusu aracın kaydında satıştan önce bulunan 26.000,00-TL toplam tutarındaki hacizlerin kaldırılması için davacıya veya ilgili icra dosyalarına dava dışı … tarafından 26.000,00-TL ödendiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tarafların duruşmadaki beyanlarından, dava konusu aracın satışı hususunda davacı ile davalı …’nın abisi olan ve galericilik yapan dava dışı …’nın anlaştığı, bu anlaşmaya istinaden davacı tarafından davalı …’ya vekaletname verildiği, dava konusu aracın 48.000,00-TL’ye satışı hususunda, diğer davalı olan oğlu … ile işlerini takip eden ve galericilik yaptığı anlaşılan davalı … ile anlaştığı, davalı … tarafından, davacıdan aldığı vekaletnameye istinaden aracın davalı …’ya devredildiği, araç bedeli olan 48.000,00-TL’nin … tarafından dava dışı …’ya ödenmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı ile dava dışı …’nın araç satışı konusunda anlaştığı, davacının, …’nın yönlendirmesi ile davalı …’ya vekaletname verdiği, araç bedelinin diğer davalılar tarafından dava dışı …’ya ödendiği, dosya kapsamından, davalıların ortak beyanlarından ve Üsküdar … Noterliği’nin 18/05/2017 tarihli, … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesinden anlaşılmış olup, aracın, galericilik yapan … tarafından yine galericilik yapan dava dışı …’dan bedeli ödenerek satın alındığı sonucuna varıldığından, davanın, davalılar … ve … yönünden reddine karar verilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 505. maddesindeki; “(1)Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. (2)Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz.” şeklinde düzenlemeye göre, vekalet alan, vekalet aldığı kişinin talimatlarına uygun hareket etme yükümlülüğü altındadır. Dava konusu somut olayda, davacı … ile davalı …’nın abisi olan, dava dışı … arasında yapılan anlaşmaya istinaden, davacı tarafından davalı …’ya araç satış vekaletnamesi verildiği, ancak aracın bedelinin tamamı davacıya ödenmeden, aracın davalı … tarafından üçüncü şahsa devredildiği anlaşılmaktadır. Konu ile ilgili yasal düzenleme göz önünde bulundurulduğunda, davalı …’nın aracı 3. şahıslara devredebilmesi için, davacı …’den talimat alması gerekmekte olup, davalı …, davacıdan bu yönde talimat aldığını, aracı devretmek için davacıdan izin alma imkanı bulunmadığını veya durumu bilseydi davacının izin vereceği açık olan bir hal bulunduğunu ispat edemediğinden, TBK. m. 505/2 de göz önünde bulundurularak, davanın … yönünden kabulüne, icra takibine bu davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibinin devamına, alacak likit olduğundan kabul edilen 22.000,00-TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,” ..gerekçesi ile.. 1-Davanın davalı … yönünden KABULÜNE, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı … tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, 2-Kabul edilen 22.000,00-TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 3-Diğer davalılar yönünden davanın REDDİNE, …” karar verilmiştir. Kararı davacı ve davalılar vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalılar … ve …’nın dava konusu borcun ödendiğini usul ve yasaya aykırı olarak senetle ispat etmediğini, yalnızca sözlü olarak beyan edildiğini, Davalı Borçlu … vekilinin beyanında Noterden düzenlenen satış sözleşmesinde davacı tarafından aracın bedelinin alındığının beyan edildiğini ve resmi makam önünde ikrar olduğunu belirttiğini ancak satış sözleşmesinin Davacı ile Davalı Borçlu …’nın gıyabında, vekilleri … ile …’nın katılımıyla gerçekleştirildiğini, satış sözleşmesinde imzaların vekillere ait olduğuna dair Noter şerhinin de mevcut olduğunu, işbu iddiaya karşı senetle ispat zorunluluklarının mevcut olduğu beyanıyla yerel mahkemece verilen kararın bozulmasını ve davalılar hakkında da takibe devam edilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı … vekili olarak usulüne uygun düzenlenmiş vekaletnamenin taraflarınca UYAP sisteminden sunulduğunu, buna rağmen gerekçeli kararda davalı … vekili olarak gösterilmelerinin usule aykırı olduğunu, kanun yoluna başvurmada davalı … vekili olarak atanmış olmalarının istinaf taleplerini doğrular nitelikte olduğunu, Davalı …’yı duruşmalarda vekil olarak taraflarınca temsil edildiğini, bu nedenle davanın reddinde davalı … lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu beyanıyla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından araç satım bedelinin kendisine ödenmediğinden bahisle itirazın iptali davası açıldığını, davanın kabul edildiğini, davacı ile davalı arasında mevcut olan ilişkinin vekalet ilişkisi olduğunu, davacının emir ve talimatlarına uygun olarak hareket ettiğini, talimat hususunda herhangi bir çekişmenin bulunmadığını, davacı tarafın aracın satışı hususunda talimat verdiğini kabul ettiğini, aracın bedelinin ödenmediği bahisle huzurdaki davayı açtığını, hatalı nitelendirme yapılarak davacı tarafından verilen bir talimat olmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verildiğini, davalının tacir olmadığını, hal böyleyken Yerel Mahkeme tarafından görevli olan mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilmeden ve satış sözleşmesinin tarafı davalı olmamasına rağmen davanın kabulüne karar verildiğini, görev yönünden itirazlarının bulunduğunu, diğer davalılar yönünden her ne kadar görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olsa da davalı … yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67 maddesine dayalı araç satım bedelinden dolayı itirazın iptali istemidir. Dava, davacının ticari araç satım sözleşmesi ile ikinci el araba satış bedelinin tahsili için davalılar aleyhine yapılan icra takibine davalıların itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı, 2017/10853E. – 2018/11716 K. sayılı içtihadında yer aldığı üzere; TTK’nun 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…”sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12.maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1.fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde: “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar” ve TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; taraflar arasındaki (ticari araç) satım sözleşmesi ile davacının ikinci el araba satışı işi ile uğraşan davalıya araç sattığı parasını alamadığı, gerçek kişi olan davacının TTK hükümlerine göre tacir sıfatına haiz olmadığı, …’nın ticaret odası kaydı …’nın esnaf kaydı olup uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerekir. Bu itibarla; davacı ve davalılar vekillerinin istinaf talebinin kabulüne HMK 353-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması için mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin’nin 19/01/2021 tarihli ve 2017/1391E.- 2021/92K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda karar verilmesi hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, 5.Davacı ve davalı vekillerinin yatırdığı istinaf karar harçlarının iadesine, 6.Dava dosyasının mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 12/04/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.