Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2021/553 E. 2021/488 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/553
KARAR NO : 2021/488
KARAR TARİHİ: 22/03/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI : 2020/60 E. 2020/494 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 21/10/2020 tarihli ve 2020/60 E. 2020/494 K. sayılı dosyasında verilen karar; davalı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı şirket otomobil alım satımı, bakım ve onarımı konularında faaliyet gösterdiğini, davalı ise serbest avukatlık yapmakta olup kısa bir süre öncesine kadar … grubuna bağlı şirketlerin ve gruba bağlı şirketlerin sahibi … avukatlığını yaptığını, davalı yan geçmişten itibaren vekil eden şirketten sıfır veya ikinci el otomobil satın almak, kullandığı otomobilleri zaman zaman takasa vermek sureti ile başka otomobiller satın almak, satın aldığı otomobillerin muayene, bakım ve onarımlarını yaptırmak sureti ile vekil eden davacı şirketten mal ve hizmet satın aldığını, davalının İstanbul Barosu ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet edilmesine sebebiyet veren eylemleri nedeni ile … ve ortağı, yetkilisi bulunduğu şirketlerin avukatlığından haklı nedenlerle azil edildiğini ve kendisine gönderilen ihtarname ile cari hesap borcunu kapatması, şirketlerden aldığı avansları nereye harcadığı bilgisini ve belgesini vermesi kendisine ihtar da edildiğini, ancak davalının vekil eden şirketten satın aldığı araçlar ve hizmetlere ilişkin olan 29.716,48 TL. Cari hesap borcunu ödememesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile aleyhine 31.313,84 TL. bedelli ilamsız bir takip başlatıldığını, davalının takibe süresi içinde itiraz etmesi üzerine takip durduğunu, davanın kabulü ile davalı İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasındaki borcun tamamına ilişkin yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, haksız, dayanaksız ve kötüniyetli itiraz nedeni ile takip durmuş olduğundan dolayı davalı borçlunun alacak tutarının %20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibinin devamı mahiyetinde olan itirazın iptali davasının esasını oluşturan icra takibinin sebebi olarak cari hesap alacağı gösterildiğini, davacı şirket ile aralarında yapılan her hangi bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, kendisinden ne mal ne de hizmet satın alınmadığını, alacak iddiasında olan davacı bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu, kendisinden hangi hizmet istenmediğini, dava da somut olan hiç bir vakıa olmadığını, soyut iftira niteliğinde açılan davayı kabul etmediklerini, arz edilen ve hukuki sebeplerin kabulü ile soyut olarak açılmış hiç bir somut vakıa ve belgeye dayanmayan iftira niteliğindeki kötü niyetli davanın reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına , her türlü harç, masraf ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yaplan yargılama sonucunda; davanın 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. maddelerine göre usulden reddine karar verilmiş, karar süresinde davalı tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı, somut delil sunmadan sadece soyut iddia ile dayanaksız açtığı davada, ilk derece mahkemesi her iki tarafın beyanlarını (silahların eşitliği prensibi , adil yargılanma hakkı, savunmanın eşitliği ve kutsallığı ilkesi gereği) dikkate almak yerine, davacının gerçek dışı dayanaksız beyanlarını esas alması ve soyut beyanlarla gerekçe gösterilerek hüküm kurulması hukuka uyarlı olmadığından kararın gerekçesi, sadece davacının soyut beyanı olmaktadır. Davacının işbu soyut beyanının hiç bir hukuki değeri olmadığından bu iddia esas alınarak bir karar kurulamayacağından bu nedenle , davacı soyut iddialar ileri sürerek bir hak elde edemeyeceğinden menfaat yokluğundan (HMK 114 ve 30 maddeleri ile anayasanın 141 maddesi gereği) öncelikle davanın menfaat yokluğu hukuki gerekçesi ile reddi gerekmekte olup kararın kaldırılarak, kötüniyetli, mesnetsiz davanın reddi ile kötüniyet tazminatına ve her türlü harç masraf ile ücretin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;Dava, davacı …. Tic. A.Ş. Tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali ve takibin devamı istemiyle İstanbul 3. Asliye Tic. Mah.’ne açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalının davacıdan şahsi kullanıma ilişkin aldığı araçlar ve bunları yine şahsi kullanımı için davacıdan başka araçlarla takas etmesi ve araç alım ve takası sırasında fark bedeller nedeniyle davacı ile aralarındaki güven ilişkisinden kaynaklı oluşan cari hesap (alacak) nedeniyle takibe konulan alacağa yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davalının tacir olmadığı araç alımları ile takasların şahsi kullanım için olduğu, dava konusu edilen alacağın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmadığı, mutlak ticari dava da söz konusu olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Davalı tarafça karar istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bu kararın hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, cari hesap sözleşmesinin TBK gereğince yazılı olarak yapılması gerektiğini, soyut ifadelerle açılan davada korunmaya değer hukuki menfaat bulunmadığını, davacının tacir olduğunu, icra dosyasında yazılı belgeye dayanmadığını, hiçbir maddi vakıa ve yazılı belgeye dayanmadığını, bu davanın dinlenemeyeceğini, reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın öncelikle menfaat yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir: “MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a) Bu Kanunda,b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.Dava konusu olayda icra takibine konu edilen alacak her iki taraf için mutlak veya nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından ve davalı tarafın tacir sıfatı bulunmamasından dolayı davaya bakmaya genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/42623 E. 2018/4454 K. Sayılı içtihadı da bu yöndedir.Tüm dosya kapsamı davacı tarafın ve davalı tarafın beyanları incelendiğinde, dava konusu edilen alacağın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmadığı, mutlak ticari dava da söz konusu olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının yerinde olduğu, HMK m.353/1-b-1 gereği davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmakla, oy birliği ile aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken harçlar peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 22/03/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.