Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2021/2886 E. 2021/2425 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2886
KARAR NO: 2021/2425
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2020
NUMARASI: 2020/203E. 2020/546K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ: 10/12/2021
İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 10/12/2020 tarihli ve 2020/203E.- 2020/546K. sayılı dosyasında verilen karar; davacı tarafça vaki istinaf talebi üzerine, istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı firma arasında araç satım ilişkisi olduğunu, 2017 Model … marka araç için 84.000,00 TL üzerinden 60 ay vadeli olmak üzere aylık 1.400,00 TL’lik taksitler için senet tanzim edildiğini, müvekkilinin ticaretle uğraştığını ancak taksitlerini 1-2 gün gecikmeli de olsa sürekli olarak ödediğini, davalı tarafından geciken taksitler için müvekkiline protesto çekildiğini, müvekkilinin banka protesto ücretini ve o aya ait senetleri davalı tarafa ödediğini, Aralık 2019 tarihi itibari ile vadesi gelmemiş taksitler dışında davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının aynı vergi numarası ile isim değişikliği yaptığını yeni adının … AŞ olduğunu, müvekkilinin tüm ödemeleri yapmış olmasına rağmen davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, müvekkilinin bu ödeme emirlerini 15/12/2019 tarihinde tebliğ aldığını, arabuluculuğa başvurduğunu, bunun üzerine takipten feragat ettiklerini, müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespit edilmesini, davalı tarafın kötü niyetli olarak takip başlatmış olması nedeni ile tespit edilecek dava değerinin en az %20si üzerinden kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin HMK 121. Maddeye aykırı olduğunu, davaya konu icra takibinin başlatıldığı esnada davacı taraf tüm senet borçları yönünden temerrüde düştüğünü, takip açma işleminin hukuka uygun olarak yapıldığını, davacı tarafın takibin başlatıldığı 03/12/2019 tarihinde, 17/11/2019 tarihli senedin halen ödememiş olduğunu, protesto edildiğini, protesto ile ödeme alınamadığından İstanbul … İcra Müdürlüğünde rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davacı taksitlerini gününde ödemediğinden müvekkili olan şirketin takip açmasının yasal hakkı olduğunu, geciken ödemelerinden dolayı icra takibi başlatılmasına davacı tarafın sebep olduğunu belirterek huzurdaki haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; “.. 6100 sayılı HMK’nin 331/1 maddesinde; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre davalı tarafın sözleşme gereğince muaccel hale gelen bonolara dayalı olarak takip yapmakta haklı olması bir yana davacının işbu takipten dahi dava öncesinde vazgeçmesi karşısında davacının dava açmasının haksız ve yersiz olduğu anlaşılmakla yargılama giderlerinden davacı sorumlu tutulmuştur. Bu kapsamda karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret” başlıklı 6. maddesi “(1) Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” hükmü gereği kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına usulüne uygun olarak ön inceleme duruşması icra edilip taraflarca imzalanmadan hüküm verilmiş olması da gözetilerek vekalet ücreti hesap ve takdir edilmiştir. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-ç ve 326. Maddeleri de gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri olarak davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek… Dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ..” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararına temel teşkil eden hususu dava tarihi yerine arabuluculuk sürecine başvuru tarihi olarak belirlenmesi gerekmekteyken hukuki dayanaktan yoksun bir karar verildiğini, dava açılma tarihinden ziyade arabuluculuğa başvuru tarihinin baz alınması gerektiğini, İlk derece mahkemesinin hukuka uygun olmayan kararının bozulmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemidir. İlk Derece Mahkemesi’nce; “.. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasından davacı aleyhine Taşınır Rehninin Paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı ve işbu takipten alcaklı-davalı tarafından 15/01/2020 tarihinde harcı ödenmek suretiyle vazgeçildiği tartışmasızdır. Davacı yan, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında her ne kadar satış sözleşmesi ve senetler yönünden borçsuzluğun tespitini talep etmiş ise de;10.12. 2021 tarihli celsede ” Dava dilekçemizi tekrar ederiz, biz harç eksikliğini de tamamladık, davalı tarafından dava konusu ettiğimiz icra dosyasından feragat edilmiş ve dosya kapatılmıştır, ancak feragat dava açıldıktan sonra yapılmış olmakla davanın açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekir, dava bu aşamada konusuz kalmıştır,” şeklinde talebini daraltmış olup davalı yan istinaf talebinde bulunmadığından bu yön inceleme konusu yapılmamıştır. Mübrez icra dosyasında vadesi gelmeyen ve ödenmeyen senetlerin 3.12.2019 tarihinde takibe konu edildiği, tarafların beyanları nazara alındığında davanın konusunun takibe konu edilen senetlere ilişkin olduğunun kabulü gereklidir. Davaya konu takipten davadan önce feragat edildiği dosya kapsamıyla sabittir. Davacı taraf dava dilekçesinde açıkladığı ve kayıtlardan anlaşıldığı üzere işbu davayı ise, vaki vazgeçmeden sonra 23/01/2020 tarihinde ikame etmiştir. Davacı yargılama sırasında eksik harcı tamamlayarak dava değerini 32.200.00 TL (23*1.400=32.200) olarak belirlemiştir. Taraflar arasındaki mülkiyeti muhafaza kayıtlı araç satış sözleşmesi gereği 1.400 TL’şer toplam 60 adet sıralı senet düzenlenmiş durumdadır. Yine taraflar arasında işbu bonolar dışında düzenlenen 16.01.2018 tarihli sözleşmede bonoların biri ödenmediği takdirde diğer bonoların muaccel olacağı belirlenmiş olup bu belirleme hukuken geçerlidir. Binaenaleyh davaya konu olayda davacının olumsuz tespite konu ettiği bonoların zaten ödenmiş ve ödendiği itilafsız olan bonolar olduğu, icra takibine konu edilen bonoların ise; 16.01.2018 tarihli sözleşme nedeniyle vadesinde ödenmeyen bono dolayısıyla muaccel hale gelen ileri tarihli bonolar olduğu ve buna ilişkin yapılan takipten de vazgeçildiği değerlendirilmekle; davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir….” şeklinde dava konusu özetlenerek hükme varılmış, dava masrafları ve ücreti vekalet davacıya yükletilmiştir. Davacı vekili istinaf talebinde; uyuşmazlığın dava tarihi ile başlamadığını, arabuluculuğa başvuru tarihinde mevcut olup haklılığın ortaya çıktığını ve vazgeçmenin bundan sonra gerçekleştiğini beyanla harç, masraf ve ücreti vekaletin kendisine yüklenemeyeceğini ileri sürmüştür. Bir hukuki ilişkinin bulunmadığı yani borçlu olunmadığı hususu takipten önce veya sonra talep edilebilir ve bu durumda hukuki yararın bulunduğu ileri sürülebilir ise de; somut olayda davanın vadesi gelmeyen senetlere indirgendiği, ihtifafın anılı senetler yönünden muacceliyet şartının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında olduğu, davalınında davadan önce takipten feragat ederek muacceliyet iddiasını geri çektiği, davanında icra takibinden feragatten sonra açıldığı, bu haliyle davacının hukuki ilişkiyi inkar etmediği ve muacceliyete itiraz ettiği de nazara alındığında eldeki davada hukuki yararın bulunmadığının kabulü gereklidir. Somut olayda, arabuluculuk tutanağının olumsuzluk üzerine tutulduğu, davacının ödenmesi gereken sıradaki 17.11.2019 vadeli senedi 4.12.2019 tarihinde ödediği davalı tarafın bu sebeple icra takibinden 15.1.2020 tarihinde vazgeçtiği, bu davanın ise 23.1.2020 tarihinde takibin ortadan kalkmasından sonra açıldığı, davacının dava dilekçesinin 5 nolu paragrafında taksitli satış sözleşmesine atıf yaparak dava açmakta hukuki yararı bulunduğunu belirterek davayı ikame ettiği ,zorunlu arabuluculuğa başvurunun dava açmak anlamına gelmeyeceği, HMK’nun 118. maddesine göre dava dilekçesi verilmesi ile dava açılmasının mümkün olduğu anlaşılmakla mahkeme hükmünün isabetli olduğu, sonucuna varılmıştır, O halde, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve 6100 sayılı HMK 355. maddedeki, kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde yapılan inceleme neticesinde; özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre HMK.353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmakla, oy birliği ile aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca vekalet taktirine yer olmadığına, 3. Davacıdan alınan 59.30TL harcın mahsubuna yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 09/12/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.