Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2021/1779 E. 2023/2491 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1779
KARAR NO: 2023/2491
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2016/853 Esas – 2021/168 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen davanın yapılan yargılaması neticesinde verilen karara ilişkin davalı vekilince süresi içerisinde istinaf edilmesi üzerine, istinaf dilekçesinin esasa kaydı sonrası dosya içerisindeki bütün belge, bilgi ve kağıtlar okundu.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Dava, davacının keşidecisi olduğu bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibi nedeniyle, davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Davalı vekili, dava konusu kredi alacaklarına ilişkin kredi sözleşmelerinin ihtarname, bono, kredi kullandırılmasına ilişkin sair tüm bilgi, belge, kayıtların ve sair tüm evrakın temlik eden … A.Ş.’den celbini talep ettiklerini, davacının müvekkil şirketin alacağına ulaşmasını engellemek ve takibi sürünmecede bırakmak amacı ile kötü niyetli olarak iş bu davayı açtıklarını, davacı ile davalı müvekkil şirket arasında kredi sözleşmeleri imzalandığını, iş bu ödemeye dair alacağın derhal ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar olunduğunu, muhatabın iş bu ihtarnameye itiraz etmediğini, bunun yanında herhangi bir ödeme de yapmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, soyut iddialar olduğunu, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; “Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı tarafça, davacı aleyhine, uyuşmazlık konusu edilen 10.04.2014 vade tarihli 50.000,00-TL bonodan dolayı, İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/169 Değişik İş ve 2014/168 Karar sayılı ihtiyati haciz kararı ile birlikte İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında, icra takibi başlatıldığı, 24.04.2014 tarihinde de Mahkememizdeki iş bu menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında taraf teşkili sağlanarak usulüne uygun olarak bildirilen deliller toplanılmış ve 04.02.2019 tarihli asıl ve 03.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafça, davacı aleyhine talep edilen İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/169 Değişik iş sayılı dosyanın talep dilekçesinde, uyuşmazlığa konu edilen bononun, … tarafından kullandırılan kredinin teminatı karşılığında verildiğinin açıkça ifade edilmesi, davacı vekilinin iddiasının da bu doğrultuda olması, dolayısıyla uyuşmazlığa konu edilen bononun, teminat senedi olduğunun kabulünün gerekeceği, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli asıl ve ek bilirkişi raporlarında da davacının, …’a olan borcunun kapatıldığı, dolayısıyla da davacının, …’a bir borcunun olmadığına yönelik rapor tanzim edilmesi karşısında, davanın kabulüyle birlikte davalı tarafça, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatılması sebebiyle davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilerek..” gerekçesi ile, “DAVANIN KABULÜ İLE, 1-… A.Ş. tarafından, davacı aleyhine başlatılan, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile takibe konu edilen 18.02.2014 tanzim, 10.04.2014 vade tarihli ve 50.000,00-TL bonodan dolayı, davacının, … A.Ş. ve temlik alan davalı … A.Ş.’ye, 22.813,77-TL borçlu olmadığının tespitine, 2-Alacak tutarı üzerinden hesaplanan 4.562,75-TL kötüniyet tazminatının, davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı yanca istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu senedin teminat senedi olduğunda dair yorumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir senedin teminat senedi olduğunun kabulü için teminat senetlerinde senedin teminat senedi olduğunun açıkça belirtilmesi gerektiğini, senede atıf yapılması ve/veya teminat senedine konu olan sözleşmede sözleşmeye konu olan bilgileri yazılacak senetlerin teminat olarak verildiğinin açıkça yer alması gerektiğini, davacı tarafça bu hususlardan hiçbirinin ispat edilemediğini, her ne kadar karar gerekçesinde bilirkişi raporlarına atıf yapılmışsa da raporlarda da teminat senedine dair bir incelemenin bulunmadığını, dolayısıyla dosyaya aldırılan 04/02/2019 ve 13/12/2020 tarihli bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik olduğu belirtilen evrakların temin edilememesi sebebiyle yerinde inceleme yapılarak kanaat getirilmesi gerekirken eksik inceleme ile bir kanaate varıldığından bahisle kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf sebeplerinin değerlendirilmesi ve gerekçe; Davacının keşidecisi olduğu bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibi nedeniyle, davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak açılan menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesi tarafından yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verildiği, verilen karara ilişkin olarak davalı vekili tarafından yine az yukarıda yazılı sebeplere dayanarak İstinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, davacı tarafından düzenlenen ve davalı bankanın hamili olduğu bononun, genel kredi sözleşmelerinin teminatı olarak sözleşmelere bağlı olarak alınıp alınmadığı, sözleşmelere bağlı olarak alındı ise bedelsiz kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır. Takibe dayanak senet kambiyo senedi niteliğini haiz bono olup, senet üzerinde veya yerel mahkeme tarafından dosyaya celp olunan genel kredi sözleşmesinde; iş bu bononun kredi sözleşmesinin teminatı olarak alındığına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığından, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Aynı husus Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 2017/12-357 Esas, 2021/824 Karar sayılı kararında da benimsenmiştir. Yerel mahkemece, davalı tarafça, davacı aleyhine başvurulan İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/169 Değişik iş sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz dilekçesinde, uyuşmazlığa konu edilen bononun, … tarafından kullandırılan kredinin teminatı karşılığında verildiğinin açıkça ifade edildiği, davacı vekilinin iddiasının da bu doğrultuda olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığa konu edilen bononun, teminat senedi olduğunun kabulünün gerekeceği, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli asıl ve ek bilirkişi raporlarında da davacının, …’a olan borcunun kapatıldığı, dolayısıyla da davacının, …’a bir borcunun olmadığına yönelik rapor tanzim edilmesi gerekçesiyle, aldırılan bilirkişi raporu ve İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/169 Değişik iş sayılı dosyasındaki talep dilekçesi doğrultusunda davaya konu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile takibe konu edilen 18.02.2014 tanzim, 10.04.2014 vade tarihli ve 50.000,00-TL bedelli kambiyo senedi niteliğindeki bononun, teminat senedi olduğunun kabulünün gerekeceği değerlendirilerek, bahsi geçen senedin hukuki açıdan teminat senedi olarak kabul edilmiş ise de, gerek İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/169 Değişik iş sayılı dosyasındaki talep dilekçesinde uyuşmazlığa konu edilen bononun, … tarafından kullandırılan kredinin teminatı karşılığında verildiğinin açıkça ifade edilmediği, eş söyleyişle teminat olarak alındığına dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı ve gerek se hükme esas alınan kök ve ek raporların, yerel mahkeme tarafından yapılan 30/01/2019 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı ile; “Dosyanın celse arasında resen seçilecek BANKACI bilirkişiye tevdi edilerek, … kayıtları üzerinden bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek…” şeklindeki ara karar kapsamında temlik eden banka kayıtları üzerinde gerekli inceleme yapılmadan ve mahkemenin ara kararına uygun olarak tanzim edilmiş ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor olmadığı anlaşıldığından, bu durumda mahkemece davacının dava ve takip konusu bononun teminat amacıyla verildiğine ve borcun sona erdiğine yönelik iddiasının davalı temlik alanın savunması da gözetilerek, temlik eden banka kayıtlarından araştırılması (5/11/1969 gün ve 1969/6 esas 1969/7 karar sayılı YİBK çerçevesinde), dava konusu kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takip dosyasında takip tarihi ve dava dışı temlik eden … A.Ş. tarafından yerel mahkemeye hitaben yazılan 16/08/2017 tarihli müzekkere cevabındaki, davacı tarafından kredi borcunun 29/09/2014 tarihinde kapatıldığı şeklindeki beyana istinaden, borcun ödendiği tarih itibarıyla davacı yanın davalı bankaya, varsa kredi borcunun ve ferilerinin hangi GKS’den kaynaklandığı ve temlik eden bankanın kambiyo senetlerine ilişkin tevdi bordroları da incelenmek suretiyle, senedin banka kayıtlarında hangi sözleşme ile bağlantılı alındığı saptanarak, miktarı ve bunun sonucu olarak da takip ve dava tarihi itibariyle (Temlik eden … A.Ş. tarafından yerel mahkemeye hitaben yazılan 16/08/2017 tarihli müzekkere cevabındaki davacı tarafından kredi borcunun dava ve takip tarihinden sonraki bir tarih olan 29/09/2014 tarihinde kapatıldığı yönündeki cevaba istinaden) TBK 100. Maddesindeki düzenleme de gözününde bulundurularak tarafların haklılık durumunun, bilirkişi vasıtasıyla banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak alınacak ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor ile saptanmak suretiyle, deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözecek bilirkişi raporu alınmaksızın bu şekilde eksik inceleme ve yazılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de; banka tarafından dava ve icra takibine konu alacak “alacağın temliki sözleşmesi” ile temlik alan davacıya devredildiğinden, bankanın artık davada davacı sıfatı ve aktif husumeti kalmamış olup, hüküm fıkrasında temlik eden … A.Ş. Aleyhine de karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan tüm bu nedenlerle de, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre yeniden esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkemesine iadesine karar vermek gerektiği kanaatine oy birliğiyle varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarihli ve 2016/853 Esas – 2021/168 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda deliller toplanarak esas yönden yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.Harçlar yasası uyarınca yatırılan 330,30 TL ve 59,30 TL harcın talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, 4.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,02/11/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.