Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2020/859 E. 2021/543 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/859
KARAR NO: 2021/543
KARAR TARİHİ: 31/03/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2018/160E. 2018/414K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kira)
KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 07/06/2018 tarihli ve 2018/160E. 2018/414K. sayılı dosyasında verilen karar; davacı tarafça vaki istinaf talebi üzerine, istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle, Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacının davalı ile 2000 yılında üniversite eğitimi sırasında başlayan ve 2008 Mayıs ayında sona eren 8 yıllık bir arkadaşlığı olduğunu, davacının 2006 yılı haziran ayında üniversiteden mezun olduğunu, o dönemde davalının Gölcük’te davacının ise, İstanbul’da yüksek lisans yapacak olan üniversiteden sınıf arkadaşı … ile ev kiralayarak birlikte kalmaya karar verdiklerini, evin ilk kirası ve depozitosu için …’ın davacı ve ev arkadaşına yardım etmek amacı ile, bankadan 4.000,00 TL civarında kredi çektiğini, davacının ve ev arkadaşının işe de girdiğini, bu süreçte davalının çekmiş olduğu krediyi ve kredi kartını ödeyemediğini söyleyerek her ay davacı ve arkadaşından belirli oranlarda ödemeyi tahsil ettiğini, fakat zamanla kendisinin de borçlarını ödemeye gücü yetmediğini bankadan kısıtlılığı nedeni ile kredi çekemediğini söyleyerek bir arkadaşından kendisi için kredi çekmesini isteyeceğini, arkadaşının bu krediye karşılık senet talep ettiğini ve senet imzalamak zorunda olduğunu söylediğini, davacı ve arkadaşına verdiği boş senetlerin alt kısımlarını doldurtarak imzalattığını ve bu senetleri arkadaşına vereceğini söylediğini, davacının, erkek arkadaşı olmasından dolayı güvendiğini ve borçlarından dolayı sürekli huzursuzluk çıkartıp baskı kurduğu için de imzalamak zorunda kaldığını, senetlerin Şubat 2007 tarihinde imzalandığını, aynı yılın Mayıs ayında …’ın evden kendisine ait olan eşyalarını alıp ayrıldığını, Temmuz ayında da davacının Bursa’ya ailesinin yanına döndüğünü, 1 yıl sonra Mayıs 2008 yılında davacının davalıdan tamamen ayrıldığını, davalının o dönemde bir süre ayrılıkla ilgili olarak davacıyı telefonla rahatsız ettiğini ve” pişman edeceğini, bunun bu kadar kolay olmayacağını ve onu rahat bırakmayacağını söyleyerek tehdit ettiğini, ya benimle anlaşacaksın ya da istediğim rakamı senede yazar, her şeyine haciz koydurur hayatınızı karartırım.” dediğini, davacının anlaşmayı kabul etmeyince Kasım 2009 da davacının iş yerine ödeme emri ve haciz geldiğini, işe gireli henüz 1 yıl olan davacının işini kaybedeceği korkusuyla maaş haczini şirketin duymaması için davalı ile anlaşma yapmayı kabul ettiğini, bir kısım ödemeler yaptığını, 2012 Temmuz ayı sonunda …’ın davalı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu davacınında tanık olarak ifade verdiğini olduğunu, davacının tanıklığından haberdar olan davalının bu defa 130.000,00 TL tutarında 2. bir senede istinaden yeni bir icra takibi yaptığını tebligatın 11/03/2013 tarihinde ulaştığını, davacının açığa imzalanmış senedi özgür iradesi ile vermediğini, davalıdan gelen hile ve zaman zaman tehditlerin etkisi ile iradesinin sakatlandığını, alacaklısı …, borçlusu … olan 03/02/2017 tanzim, 05/05/2012 ödeme tarihli, 130.000,00 TL tutarlı senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile davalının % 40 dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının davacıdan ev kurmak ve ev eşyaları almak, giyim ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için zor durumda olduğunu öne sürerek defaten borç para aldığını, davalının da her seferinde davacıya borç para verdiğini, bunun üzerine toplam borcuna karşılık olarak icra takibine konu söz konusu senedi davalı lehine keşide ettiğini, dava dilekçesinde bildirdiği hususların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hiçbir insanın aslında borcu olmamasına rağmen baskı ve hile ile olmayan bir borcu yıllardır ödemek zorunda kalmasının düşünülemez olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; “davanın reddine” dair hüküm tesis edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının hiçbir beyanının tutarlı olmadığını, o dönemlerde 23 yaşında olan davacıya davalının toplam 270.000,00TL gibi borç para vermesinin imkansız olduğunu, arkadaşlıklarının bitmesi nedeniyle tehdit ile imzalattığı senetleri takibe koyduğunu, davalının davacıya 270.000,00TL borç verdiğini ispatlayamadığını, ayrıca davalının 6-7 yıl vadeli bir seneti kabul etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının tüm beyan ve iddialarının çelişkili olduğunu, mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava,İİK 72 maddesi gereğince açılan, 03/02/2007 keşide tarihli 05/05/2012 ödeme tarihli 130.000,00-TL bedelli ihdas nedeni bulunmayan, kambiyo senedi(bono) nedeniyle menfi tespit istemidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir. Davacı takibe konan senedin tarafların arkadaşlığının sürdüğü dönemde, hile ve ikrah altında ile boşa imza edilerek davalı alacaklıya verildiğini, üstünün davalı tarafından ortak iradeye aykırı olarak doldurulduğunu ve arkadaşlıkları son bulunca öç alma duygusu ile takibe konulduğunu ve bu sebeple borçlu olmadığını ileri sürmüş olup, temel ilişkiyi de davalının kendi ihtiyacı için kredi kullanmasına imkan yaratmak amacı ile bir nevi kefalet oluşturmak olarak tanımlamıştır. Buna karşılık alacaklı, davacının pek çok kere kendisinden ödünç paralar aldığını, bu takibe konu senedi de ödünce karşılığı verdiğini, ödeme yapmayınca takip yaptığını savunmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-821Esas,2019/58 karar sayılı 5.2.2019 Tarihli içtihadları gereği, TMK’nın 6.maddesi ile HMK’nın 191 maddesine göre ,ispat külfeti davacıya düşmektedir.Davacı davalıya borçlu olmadığına senedin korkutma ve hile ile alındığına dair iddiasını ispat için tanık beyanlarına dayanmış, gösterdiği tanıklar görevsiz mahkemede dinlenmiştir. Davacı tanıkları özetle; davacının açtığı ev için alınan eşyaların 2.el niteliğinde bulunduğu, bedellerinin toplam da icraya konan senetler kadar asla olamayacağı davalıya öncedeki senede göre 27.000tl ödeme yapıldığını beyan etmişler, Davalı tanıkları özetle; tarafların arkadaş olduğu dönemde davacının davalıdan ödünç para aldığını geri ödemediklerini davalının bu sebeple zora düşüp kendi etrafından yardım istediğini aktarmışlardır.Yine görevsiz mahkemede gerekmediği halde senetteki imzanın davacı eli mahsulü olup olmadığı araştırılmıştır. Davada; davacının dayandığı sair deliller temin edilip incelenmemiştir. Davacı arkadaşı …ın yaptığı şikayet üzerine açılan Denizli Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/58 E sayılı ceza davasına da dayanmış olup, bu dosya getirtilmelidir. TBK’nın 74 maddesine göre ,hukuk hakimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında bağımsız kılınmıştır. Ancak bu bağımsızlık mutlak anlam taşımaz, bu bağlamda hukuk hakiminin ceza davasında tespit olunan maddi olaylarla bağlı olduğu hususu dikkate alınmalıdır. Gölcük İcra Md.ün … E sayılı takip dosyası getirtilmelidir.Davalının delil listesindeki şikayet evrakı ve icra dosyası dışında kalan varsa diğer delilleri celp edilmelidir.Dava, akdin feshi nedenlerinden hata ve ikraha dayalı olmakla, davacı davasını her türlü delille ispat edebilecektir. Dava dosyası görevsizlik karari ile Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, mahkeme senede karşı senet kuralı gereğince karar verdiğini belirterek hüküm kurmuş ise de eksik incelemeye dayalıdır. İzah edilen nedenlerle; HMK 353.1.a.6 gereğince İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 07/06/2018 tarihli ve 2018/160E.- 2018/414K. kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda deliller toplanarak esas yönden yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, 5.Davacının yatırdığı 35.90TL istinaf karar harcının iadesine, Dair,dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 31/03/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.