Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2020/54 E. 2020/65 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/54
KARAR NO: 2020/65
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2017
NUMARASI: 2016/211 Esas, 2017/1456 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 29/11/2017 tarihli ve 2016/211 Esas, 2017/1456 Karar sayılı dosyasında verilen karar; davacı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle; yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nin avukat olduğunu, müvekkillerinden … ile … arasındaki boşanma davasında avukatlık yaptığını görüşmeler sırasında yapılacak masraflara teminat olarak davalı avukatın borç senedi talep ettiğini, müvekkillerinin boş senedi imzalayıp 02.05.2013 tarihinde teminat olarak davalı avukata verdiklerini, tüm dava harç ve masrafları davalar sonuçlandığından yaklaşık 350.000,00 TL civarında … tarafından iade alınıp kendisinde kaldığını, dolayısıyla müvekkillerinin …’den alacaklı olduğunu, …’ye herhangi bir borçları bulunmadığını, vekalet ücretlerini de ödediklerini, davalı Av. …’ye vekaletnamenin 09.05.2013 tarihinde verildiğini ancak davalının çalışma şartlarında anlaşmalarına rağmen borç senedinin müvekkillerine iade etmediğini, senedin daha sonra … tarafından doldurularak diğer davalı …’ye ciro edildiğini ve söz konusu senet dolayısıyla icra takibini başlatıldığını, senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını, vade tarihi, keşide tarihi ve üzerindeki tüm yazıların davacıya ait olmadığını, vekalet ilişkisinin 09.05.2013 tarihinde başlamışken 02.05.2013 tarihinde ve düzenlendiği tarihten 3 gün sonrası olan 06.05.2013 tarihinde …’ye borçlu olmalarının mümkün olmadığını, müvekkillerinin davalılara hiçbir borçlarının bulunmadığını, haksız ve hukuka aykırı olarak takip yapıldığını, müvekkillerinin davalılara borçlu olmadığının tespitine ve haksız ve kötü niyetli davalılar aleyhinde kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalılar; davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; taraf delilleri toplanmış, icra dosyası incelenmiştir. Ayrıca konusunda uzman bilirkişilerden taraflar arasındaki vekalet ilişkisine istinaden alacak- borç ilişkisinin tespiti açısından rapor alınmıştır. Yapılan yargılama sonucunda davanın davacılar tarafından imzalanan kambiyo evrakı niteliğindeki senet sebebiyle borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu, taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı, davacıların senedin tanzim edenleri yani borçluları ve …’ nin ise son hamil olduğu, TTK m.687 uyarınca poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişinin düzenleyen veya önceki hamillerden biri ile kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş ise ileri sürebileceği ancak …’nin senedi iktisap anında kötü niyetinin ispatlanmadığı, bu nedenle bu davalı yönünden açılan davanın reddine karar verildiği, davalı … Keskenin ise; davacıların vekilliğini üstlendiği, senedin avukatlık hizmeti sebebiyle ve bu hizmet uyarınca oluşan vekalet ücretini tahsili amacıyla verildiğinin iddia edildiği, bu haliyle senedin ihdas nedeninin talil edildiği, dolayısıyla davada ispat külfetinin yer değiştirdiği gibi taraflar arasındaki temel ilişkinin boyutu ve davalının da davacılardan vekalet ücreti alacağının doğup doğmadığının incelenmesinin gerektiği, taraflar arsındaki temel ilişkiye ve bu ilişki sebebiyle davacıların davalıya borçlu olup olmadığının tespiti açısından taraflar arasındaki vekalet ilişkisi sebebiyle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin incelenmesi gerektiği, dolayısıyla borçluluk sebebinin sadece senet sebebi ile olup olmadığının değerlendirilmesi dışında bu senedin düzenleniş sebebi ve taraflar arasındaki temel ilişkinin değerlendirilerek ayrıca taraflar arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, TTK’da düzenlenen mutlak ve nispi davalardan olmadığı, bu itibarla davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğunu gerekçesiyle davalı … yönünden dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair karar verilmiştir.Kararı davacı taraf ile davalı … istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; bonoya yönelik menfi tespit ve ödemenin yapılması halinde istirdat istemine ilişkindir. Davacılar vekili istinaf dilekçesince özetle; davalılardan … ile vekillik konusunda anlaştıklarını, vekalet ilişkisi başında vekalet ücreti alacağına karşılık boş senet düzenlendiğini, bu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını, davalıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını vekalet hizmetinden kaynaklanan tüm borçlarını ödediklerini, senedin taraflar arasında vekalet sözleşmesi öncesinde 02.05.2013 tarihinde düzenlendiğini, vekaletnamenin 09.05.2013 tarihli olduğunu, yargılamanın da bu senede dayalı olarak yerel mahkeme huzurunda yapılması gerektiğini, bu yönüyle verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığını, davalı … hakkında verilen red kararının yerinde olmadığını vekalet hizmetinden kaynaklı tüm borçları ödediklerini, buna rağmen davalıların kötü niyetli olarak senedi icraya koyduklarını, senet üstündeki yazıların müvekkillerine ait olmadığını, belirterek usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddedilmesi sebebiyle İİK m.72/4 fıkrasında belirtilen alacaklının uğradığı zarar aynı davada taktir olunarak karara bağlanır hükmü gereğince müvekkilinin zararına karşılık tazminata hükmedilmemesinin yerinde olmadığını, bu nedenle ilk derece mahkeme kararının düzeltilerek %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece her ne kadar davalının senedin ihdas nedenini değiştirdiği ve bu durumda temel ilişkinin tartışılması gerektiği, yanların tacir olmadığı ve taraflar arasındaki davanın genel mahkemede görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de; Mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olması halinde; tarafların savunması ve bono nedeninin ihdas edilmesi mahkemenin görevini etkilemeyecektir. Ayrıca davalıların biri hakkında daha özel görevli bir mahkeme var ise; diğer davalı hakkındaki davanın bu davalıya tabaen aynı mahkemede görülmesi gerektiğinden İlk derece mahkemesi davalı … yönünden de görevlidir. Davalı … yönünden de esasa girilip yargılama yapılmış, bilirkişi raporu da alınmış olmakla; tarafların iddia -savunma ve ispat yükü çerçevesinde delillerinin tartışılıp bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi isabetli olmamış, hükmün 353-1-a-6 gereğince ortadan kaldırılması gerekmiştir.Davacı yanın sair istinaf sebepleri ile davalı …’nin istinaf talebi açısından; hükmün ortadan kaldırılması gerekçesi de nazara alınarak istinaf kanun yolunun niteliği nazara alındığında ve her ne kadar davaların istiklali prensibi söz konusu ise de; hükmün bütünlüğü ve kararın infazında terettüde sebebiyet verme ihtimalinin ortadan kaldırılması açısından şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair oybirliğiyle aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir..
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 29/11/2017 Tarih, 2016/211 Esas 2017/1456 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda esas yönden yargılamaya devam edilmesi hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 29/09/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.