Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2020/3549 E. 2023/341 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/3549
KARAR NO: 2023/341
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI: 2018/643 Esas 2020/406 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ:02/03/2022
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2020 tarihli ve 2018/643 Esas 2020/406 Karar sayılı dosyasında verilen karar; tarafların vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı; davalı mali müşavir ile uzun yıllar hem şahsi hem mesleki anlamda tanıştıklarını, ekonomik zorluk içinde olduğu zamanlarda davalıdan borç para aldığını ve zaman içinde kiracısı …, kardeşi …, davalının sigortalı çalışanı …, …, davalının oğlu … ve davalının hayat arkadaşı …’ye ve onların aracılıklarıyla borcun tamamen ödendiğini, ancak davalının teminat senedi olarak aldığı 4 adet bonodan 300.000,00 TL bedelli bonoyu ifaya rağmen icraya koyduğunu beyan ederek ; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinden kaynaklı borçlu olmadığının tespitini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; takibin dayanağının 27/09/2016 tanzim, 15/11/2016 vade tarihli 300.000,00 TL bedelli imzası ikrar edilmiş bono olduğunu, davacının ödemeye ilişkin bildirimlerini senet ile yapması gerektiğini, davacı yanca gönderildiği iddia olunan bedellerin hiçbirisinde takip dayanağı bonoya istinaden yapıldığına dair ihtirazı kayıt bulunmadığını, bir kısım bedellerin ise davalıya değil 3.kişilere yapıldığını beyan ederek; davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince, takibe dayanak 300.000,00 TL lik bononun tanzim ve vade tarihinden önce yapılan ödemelerin davalının hamili olduğu bono sebebiyle ödendiğinin ispatlanamadığı, davacı tarafça yada onun adına ifa yardımcıları tarafından yapıldığı ileri sürülen ödeme kayıtları, makbuzlar yada çeklerin söz konusu davaya konu senet için yapıldığının ispatlanamadığı, sunulan belgelerin ispata muhtaç kaldığı, davacı tarafın senede konu borcun bulunmadığı yada ödendiğine ilişkin yazılı belge ibraz edemediği, davacının delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmamış olması sebebiyle yemin delilinin hatırlatılamadığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle; “-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE, -Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 3400.00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ” karar verilmiştir.Davacı istinaf dilekçesinde özetle:, davacı ve kiracıları, davalı yana ve onun aile bireyleri ve yakınlarına ödeme yaptığı sabit olup, bu ödemelerin takibe dayanak bonoya ilişkin olmadığı menfi iddiasının ispat külfetinin davalı yanda olduğu, ispat külfetinin hatalı olarak davacıya yükletildiği, dayanak bononun vade tarihinin boş bırakılarak sonradan tamamlanmasının muhtemel olduğu hususunun gözardı edildiğini beyan ederek; ilk derece mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesine karşın dava değeri üzerinden nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken maktu vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu beyan ederek; kararın bu yönü ile kaldırılmasını ve 29.742,56 TL lehe vekalet ücreti takdirini talep etmiştir.
İstinaf Sebeplerinin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;Dava, kambiyo senedine dayalı takip sebebiyle borçlu olunmadığının İİK 72.madde uyarınca tespiti istemine ilişkindir. Kural olarak menfi tespit davasında ispat külfeti borçlu olmadığı menfi iddiasında bulunan davacı değil, davalı – alacaklı üzerinde ise de; somut olayda davalı alacaklı kambiyo senedi vasfında bir senede dayanıp, anılı bononun teminat senedi niteliğinde olduğu ispat edilemediğinden ve dayanak senet illetten mücerret olduğundan, ispat külfeti genel kuralın aksine davacı üzerindedir.İlk derece mahkemesince, davacının ifa yardımcısı ve diğer 3.kişiler aracılığıyla yaptığını iddia ettiği ödemelere ilişkin tüm banka hesapları toplanarak bankacı, mali müşavir ve borçlar hukuku nitelikli hesaplama uzmanı heyetinden aldırılan bilirkişi raporu ile ” dava dışı … tarafından davacı …’a 13/09/2012 – 06/05/2016 tarihleri arasında toplam 333.000,00 TL tutarında para transferinin yapıldığı, yine dava dışı … tarafından 22/12/2014 tarihinde 49.850,00 TL tutarında para transferinin …’a yapıldığı, davacı … tarafından dava dışı …’ın hesabına 16/10/2012 – 19/06/2017 tarihleri arasında 385.750,00 TL’lik para transferinin yapıldığı, bunun 342.500,00 TL’lık kısmının 15/11/2016 tarihli davaya konu bono öncesi olduğu, 43.250,00 TL’lik kısmının ise senet tarihinden sonra yapıldığı, yapılan bu havalelerde davalı … isminin geçmediği, bir kısım işlemlerde açıklamaların yer aldığı, ancak bu açıklamaların da davaya konu senede ilişkin bulunmadığı, “09/05/2015 çek için 30 Mayıs tarihi için 19/02/2012 tarihli senet için” şeklinde açıklamaların bulunduğu, yine dava dışı … tarafından dava dışı …’ın hesabına 50.000,00 TL para transferinin yapıldığı, davacı … tarafından doğrudan doğruya keşide edilen ve … tarafından tahsil edilmiş toplam 37.500,00 TL çek tahsilat kaydının bulunduğu ve bunların tarihinin de davaya konu çekin düzenleme tarihinden önce olduğu, yine … tarafından keşide edilen toplam 160.000,00 TL’lik çeklerin de dava dışı …, …, …, …, … gibi farklı şahıslar tarafından tahsil edildiği, yine … tarafından keşide edilen toplam 170.000,00 TL tutarında çekin …, …, …, …, …, …, …, … gibi isimli şahıslarca tahsil edildiği, yine aynı şekilde dava dışı … tarafından toplam 168.000,00 TL’lik çeklerin de yine 3. Şahıslar …, …, …, …, … vs gibi farklı şahıslar tarafından çekildiği ” tespitleri doğrultusunda; İlk derece mahkemesince de isabetli olarak belirtildiği üzere; “Her ne kadar davacı tarafça davacı ile davalı … arasında süreklilik arz eden bir şekilde tüketim ödüncüne konu para alışverişleri gerçekleştirdikleri, bunların çoğunluğunun davacı tarafından bir kısmının da ifa yardımcısı sıfatıyla … ve … tarafından yapılmak suretiyle alınan borç paraların iade edildiği ancak buna rağmen davalı …’in alınan borç paraların teminatı olarak aldığı bonolardan 300.000 TL bedelli bononun İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine konu edildiği belirtilerek söz konusu bono sebebiyle borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptali hususunda dava açılmış ise de davacı … tarafından gönderildiği iddia olunan paraların dava dışı …’a gönderildiği, yine davacının …’den aldığını iddia ettiği, bir kısım paraların da … hesabından davacıya geldiği, ayrıca yapıldığı iddia edilen para transferleri ve çek alışverişlerinin genellikle davada hiç taraf olmayan 3. Şahıslar üzerinden yapıldığı, gönderilen paralar ve alınıp verilen çeklerin davalı … ile bağlantısının kurulamadığı gibi ödendiği iddia olunan paraların pek çok büyük kısmının davaya konu borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptali talep edilen 27/09/2016 tanzim tarihli, 15/11/2016 vade tarihli, 300.000,00 TL’lik bononun tanzim ve vade tarihinden önce olduğu, dolayısıyla ödendiği belirtilen bu paraların davalının hamili olduğu bono sebebiyle ödendiği hususunun ispatlanamadığı, bono, çek gibi kıymetli evrakın sebepten mücerret oldukları, bunlar için yapılan ödemelerin de açıkça bu bono ve çek için yapıldığı iddiasının ispatlanması gerektiği, davacı tarafça yada onun adına ifa yardımcıları tarafından yapıldığı ileri sürülen ödeme kayıtları, makbuzlar yada çeklerin söz konusu davaya konu senet için yapıldığının ispatlanamadığı, sunulan belgelerin ispata muhtaç kaldığı, davacı tarafın senede konu borcun bulunmadığı yada ödendiğine ilişkin yazılı belge ibraz edemediği, davacının delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmamış olması sebebiyle yemin delilinin hatırlatılamadığı, bu kapsamda davacının davasının sabit olmadığı anlaşıldığından davanın reddine ” kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 madde uyarınca davalı lehine, dava değeri 304.179,45- TL üzerinden nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken aksi kanaat ile maktu vekalet ücreti isabetli değildir. Bu itibarla; davacının istinaf talebinin HMK/353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalının istinaf isteminin kabulü ile mahkeme kararının HMK 353.1.b.2 maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına, Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 29.742,56 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine oy birliğiyle karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A.Davacının istinaf talebi yönünden: 1.Davacının istinaf talebinin HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, 2.Alınması gerekli 179,90 TL istinaf harcından, yatırılan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 125,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,B.Davalının İstinaf Başvurusu Yönünden;1.Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK 353/1-b-2 maddesi gereği, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/07/2020 tarihli ve 2018/643 Esas 2020/406 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Davalı yatırdığı 54,40-TL nin talep halinde iadesine,C.Davanın Esası Yönünden;1.Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE, 2.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereği alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 5.194,63 TL’den mahsubu ile bakiye 5.040,73- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,3.Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT ‘nin 6/1 md uyarınca hesaplanan 29.742,56 TL- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5.Davalı gider avansından masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, Dair, gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya Dairemize gönderilmek üzere başka yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtayın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere HMK 361/1 maddesi gereğince temyiz yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğuna oy birliği ile karar verildi.