Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2020/3544 E. 2022/2926 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/3544
KARAR NO: 2022/2926
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2017/564 E. – 2019/924 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen davanın yapılan yargılaması neticesinde verilen karara ilişkin taraflar vekilince süresi içerisinde istinaf edilmesi üzerine, istinaf dilekçesinin esasa kaydı sonrası dosya içerisindeki bütün belge, bilgi ve kağıtlar okundu.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacı bankanın kredi kartları kullanımından doğan alacağı için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra başlattığı takibe itirazları üzerine itirazın iptali davası açtığını, uyuşmazlığın bireysel kredi kartı harcamalarından doğduğunu, davaya konu kullanılan bireysel kredi kartı kartlarında şahsi harcamalar yapılmış ve kartın kendisine tahsis edilmiş olduğunu, davalının tacir sıfatının olmadığını, söz konusu kredi kartının limitinin düşük olduğu ve limitince kullanıldığını, kartları kullanımına davam edebilmesi için karta ödemese yapmasının gerekli olduğunu, son aylarda asgari miktar ödemeleri yaparak kullanılmaya devam edildiğini, faiz oranlarının fahiş olduğunu, bireysel kredi kartı sebebi ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davası görülemeyeceğinden mahkemenin görevsizlik karar vermesi ve banka karşısında tüketici konumunda olması sebebiyle tüketici mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, ödeme yapılan miktarların tespitini ve fahiş miktarda uygulanan faizin reddini ve kötüniyet sebebi ile %40’lık tazminata karar verilmesini ve açılan davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; “Yapılan yargılama neticesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın kullanılan KMH borcunun ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf borcun kaynağının kredi kartı olduğunu belirtse de bu hususta dosyaya sunulan bir delil bulunamamıştır. Uzman bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde davacı bankanın KMH’tan kaynaklı alacak miktarı 5.800,00 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı banka tarafından talep edilen bir diğer alacak kalemi ise temerrüt faizidir. Bu hususta yapılan tetkik neticesinde yerleşik yargıtay uygulamalarında da görüldüğü üzere davacı banka ihtarı borçlu müşterisinin bilinen ve sözleşmede belirtilen adresine tebliğ etmesi gerektiği görülmüştür. Fakat davacı banka tarafından yapılan tebligat bilinen adresten farklı bir adrese yapılmış olup temerrüt faizi talebi haksız görülmüştür. Zira davalı taraf usulünce temerrüde düşürülmemiştir. Buna binaen ise davacının işlemiş temerrüt faizi talebi haksız bulunmuştur. Ayrıca davacı banka tarafından talep edilen bir diğer kalem ise masraf adı altında 82,98 TL nin incelenmesinde ise davacının bu alacak kalemine yönelik olarak herhangi bir belge dosyaya sunulmamış olup bu kalem yönünden dava ispatlanamamıştır. Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulü ile icra takibine yapılan itirazın yalnız 5.800,00 TL asıl alacak yönünden iptaline ve davacı tarafın alacağının likit niteliği gözetildiğinde lehine hükmedilen alacak miktarının %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline..” gerekçesi ile, “Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibineyapılan itirazın 5.800,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynen devamınaDavacı lehine hükmedilen 5.800,00 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatını davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşan istemin reddine, ” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflar vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının dava konusu alacağın kredi kartından kaynakladığına dair istinaf sebebinin yerinde olmadığını, dosya kapsamı ve bilirkişi raporları ile alacağın esnek hesaptan kaynaklandığının ortaya çıktığını, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli ve yetkili olduğunu, bankacılık işlemlerine ilişkin davaların ticari dava niteliği taşıdığını, davalının hesabın kat edilmediği ve temerrüt faizinin şartlarının oluşmadığına ilişkin iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, bildirilen son adresin Üsküdar İstanbul olduğunu, … Mahallesi Kadıköy İlçesine bağlı olduğundan ihtarname gönderilirken Üsküdar olarak değil Kadıköy olarak gönderildiğini, davalının oturduğu ilçeyi bilerek hatalı yazdığının düşünüldüğünü, faiz oranına ilişkin iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan bireysel müşteri sözleşmesinin 19.5 maddesinde uygulanacak faiz ve faizin nasıl hesaplanacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle faize ilişkin taleplerin reddedilmesinin kanuna ve sözleşmeye aykırı olduğunu, temerrüt faizine de hükmedilmesi gerektiğini, hatalı bilirkişi raporuna dayanıldığını, borca itiraz içeriğinde hiçbir gerekçenin gösterilmediğini, borcun likit olmadığı iddiasının abesle iştigal olduğunu, tüm bu sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Uyuşmazlığın bireysel kredi kartı harcamalarından doğduğunu dolayısıyla Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğunu, davalının tacir sıfatının bulunmadığını, söz konusu kredi kartının limitinin de sınırlı olduğunu, davacı bankanın haksız kazanç elde etme amacıyla hareket ettiğini, hesabın kat edilmediği, davacı yanın gönderdiği ihtarnamenin müvekkile tebliğ olmadığı göz önünde bulundurulduğunda temerrüt faizinin şartlarının oluşmadığı, şartları oluşmayan temerrüt faiz miktarlarının fahiş olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporu hukuka aykırı olup raporda birçok eksikliklerin bulunduğunu, kredi sözleşmesindeki delil anlaşmasından bahsedilerek sadece banka kayıtlarının baz alınmasının hukuka aykırı olduğunu, likit olmayan bir alacağa istinaden yapılan itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilemeyeceğini, bilirkişinin Tüketicinin Korunması Hk. Kanun 5. ve TBK 20. madde vd. hükümlerine aykırı olarak, genel işlem koşulu (haksız şart) niteliğindeki sözleşme hükümlerine dayanarak, raporunu düzenlemiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf sebeplerinin değerlendirilmesi,Eldeki dava itirazın iptali talebi olup, mahkeme kısmen kabul etmiştir. Davalı, görevin Tüketici Mahkemesi’nde olduğunu ileri sürmüş olup 6502 Sayılı Kanun 28.5.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, huzurdaki dava ise 17.1.2014 tarihinde kanundan önce açıldığından görev itirazı yerinde görülmemiş, esasa dair taraf sebepleri incelenmiştir. Davacının istinafı bakımından, “6100 Sayılı HMK’nın istinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı 341. maddesinde; (1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. (2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763 S.K./41. md) (3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. (4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. (5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir hükmü yer almaktadır. İstinaf kanun yoluna başvurulabilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kesin karar niteliğinde olmaması, verilen hükmün taraflarca istinaf edilebilmesi için kabul ve reddedilen miktarın, kararın verildiği tarihteki istinaf sınırının üzerinde olması gerekir. HMK.’nun 341/4. maddesinde miktar itibari ile istinafa tabi kararları belirtilmiştir. Karar tarihi itibari (2020) ile istinaf sınırı 5.390,00- TL olup red edilen kısım 3.004,71 TL bu miktarın altındadır. Kesinlik nedeni ile davacının istinaf talebi red edilmiştir. Davalının istinafı bakımından, 26/04/2019 tarihli … imzalı bilirkişi raporunda izah edildiği üzere, davalının temerrüte düşürülmediği, bu sebeple işlemiş temerrüt faizi ve gider vergisi hariç taleple bağlı kalınarak 5.800,00 TL kredi bakiye borcu bulunduğu mütalaa edilmiş, mahkeme son raporu benimseyerek isabetli şekilde hüküm kurmuştur. Bu itibarla; davacının istinaf talebinin kesinlik nedeniyle reddine, davalının istinaf talebinin dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve 6100 sayılı HMK 355. maddedeki, kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde yapılan inceleme neticesinde; özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre istinaf talebinin HMK/353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmakla, oy birliği ile aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A.Davacının İstinaf Başvurusu Yönünden; 1.Davacının istinaf dilekçesinin kesinlikten REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gerekli 80,70 TL istinaf harcından, yatırılan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 26,30-TL harcın davacıdan tahsiline, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, B. Davalının İstinaf Başvurusu Yönünden; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gerekli 396,19 TL istinaf harcından, davalı tarafından yatırılan 44,64 TL + 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 297,15 TL harcın davalıdan tahsiline, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına,5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 22/12/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.