Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/3503
KARAR NO: 2020/866
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2016
NUMARASI: 2015/1059 Esas, 2016/520 Karar
DAVANIN KONUSU: Tespit
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 16/11/2016 tarihli ve 2015/1059 Esas, 2016/520 Karar sayılı dosyasında verilen karar; davalı ve davacı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin Geçici 28.maddesi uyarınca … AŞ’nin hisans alana kadar piyasa işletmecisi olarak … yetkilendirilmiş olduğunu, bu yetkinin davalı …’a devredildiği tarihe kadar dava konusu işlerin … tarafından yürütüldüğünü, bu nedenle davalı olarak …’ın gösterildiğini, davacı bankanın Ankara Girişim Şube ile müşterisi … AŞ’ye kullandırılan 23.000.000USD limitli kredinin teminatı olmak üzere, şirketin …’tan olan alacağının, temlik sözleşmesi ile davacı bankaya temlik edildiğini, bu sözleşmenin …’a ibraz edildiğini, buna karşı …’ın yazısı ile, temliknamenin Temlik Şartları doğrultusunda düzenlenmemiş olduğunun belirtilerek, temliknamede yer verilmesi gereken hususların belirtildiğini, bunun üzerine …’a yeni bir ihtarname keşilerek temlik sözleşmesi ile ilgili hususların bildirildiğini, buna karşın … tarafından gönderilen cevabi yazıda, temlik koşullarına açıkça aykırı olduğu yinelenerek, … AŞ’nin kurumları nezdindeki alacakları üzerinde üç adet haciz bulunduğunu da davacıya bildirdiğini, TBK’nun 183 vd mad uyarınca, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, alacaklının, borçlunun rızası aranmaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebileğini, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin 138.maddesinin değişiklik yapılmadan önceki haline göre, yönetmelik kapsamındaki alacak ve hakların piyasa işletmecisinden onay almak kaydıyla temlik edilmesini mümkün kıldığını, yönetmeliğin anılan maddesinin 25 Mart 2015 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak değiştirldiğini, maddenin birinci fıkrasında yer alan “Piyasa İşletmecisinden” ibaresinin “Piyasa İşletmecisi tarafından belirlenen hususlara uygun olarak Piyasa İşletmecisinden” olarak değştirildiğini, dolayısıyla … AŞ ile davacı banka arasındaki temlik sözleşmesinin 23/01/2014 tarihinde akdedildiğinden, yönetmeliğin 28 Mart 2015 tarihinden önceki haline tabi olduğunu, …’ın sözleşmenin akdedildiği tarihi dikkate almaksızın, temlik sözleşmesi üzerindeki incelemesini yönetmeliğin 28 Mart 2015 tarihli değişiklikten sonraki haline göre içerik incelemesine tabi tutarak onay taleplerini reddettiğini beyanla, 23/01/2014 tarihli temlik sözleşmesinin geçerliliğinin tespitine, … AŞ’nin davalı nezdinde doğmuş alacaklarının diğer alacaklılarına ödenmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin işbu dava kapsamında pasif husumet ehliyetine haiz olmadığını, davacının tüm ilişkileri … ile kurduğunu, yazışmaların da muhatap olarak …’ı aldığını açıkça kabul ettiğini, bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, ayrıca temlik sözleşmesinin hüküm doğurabilmesi için kanun, sözleşme veya işin niteliğinin engel yaratmaması gerektiğini, temlik sözleşmesinin Piyasa İşletmecisi açısından hüküm doğurabilmesi adına Piyasa İşletmecisinin onayının değişiklik öncesi hükümde de bulunması gerektiğini, davacı tarafın ilgili sözleşmeyi imzaladığı tarihin esas alınmasını talep etmesine rağmen, temlik sözleşmesini …’a 04/06/2015 tarihinde ibraz ettiğini, …’ın talebi doğrultusunda, davacı ve Piyasa Katılımcısı tarafından belirtilen eksikliklerin giderilerek 19/06/2015 tarihli temlik sözleşmesinin düzenlendiğini ve …’a ibraz edilerek sisteme kaydedildiğini,davacı bankanın ihtiyati tedbir talebinde hukuki yarar bulunmadığını, talebinin konusuz kaldığını, davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan, hem de temlik sözleşmesinin şartlara uygun olmaması nedeniyle hukuka uygun olarak onaylanmadığından, davacı bankanın hali hazırda onaylanmış ve sisteme kaydedilmiş bir temlik sözleşmesi olması sebebiyle davanın konusuz kaldığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince, davacı ile dava dışı … AŞ arasında akdedilen temlik sözleşmesinin her ne kadar 23/01/2014 tarihinde yapılmış ise de, bu sözleşmenin davacı tarafından … AŞ(…)a 04/06/2015 tarihinde ibraz edildiği, dolayısıyla davacı tarafından onay alınmak üzere sunulan temliknamenin …’a yönetmelik değişikliğinden sonra sunulduğu, dolayısıyla … tarafından yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra yapılan başvurularda yönetmelik hükümlerine uygun temlikname aranmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, bu itibarla davanın reddine karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince verilen kararın her iki tarafça istinaf edildiği görülmüştür. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; temlik sözleşmesinin mevzuata uygun düzenlendiği, ilk derece mahkemesi kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğundan bahisle istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılarak temlik sözleşmesinin geçerliliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı …’ın halefi olduğu yönündeki ilk derece mahkemesi hükmünde yer alan gerekçenin istinaf talepleri yönünden kaldırılarak sair yönlerden kararın onanmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, davalıya ibraz edilen temlik sözleşmesinin mevzuattaki gerekli şartlara haiz olduğunun ve geçerliliğinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekilinin istinaf talebi açısından; 6100 sayılı HMK’nın 266.maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Aynı kanunun 281,maddesinde ise; tarafların bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise, bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği ayrıca gerçeğin ortaya çıkması içim gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırılabileceği açıklanmıştır. Somut olayda; davalı vekili hükmü esas alınan rapora gerekçelerinin de göstermek suretiyle itiraz etmiş ancak mahkemece davalı vekilinin rapora itirazları karşılanmadan hüküm tesis edilmiştir. Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirmek de uzman bilirkişilerin görevidir. Bu genel açıklama çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; İlk derece mahkemesince her ne kadar temlik sözleşmesinin geçerliliğinin tespiti talebinin hakimin bilgi ve tecrübesi kapsamında ihtilafın hukuki nitelik arzettiğinden bahisle bilirkişi incelemesi yapılmaksızın” bu sözleşmenin davacı tarafından …’a 04/06/2015 tarihinde ibraz edildiği dolayısıyla davacı tarafın onay alınmak üzere sunulan temliknamenin …’a yönetmelik değişikliğinden sunulduğu dolayısıyla … tarafından yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra yapılan başvurularda yönetmelik hükümlerine uygun temlikname aranmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve yanlar arasında ihtilafsız olan sözleşme tarihindeki meri yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı değerlendirilmeksizin sözleşmenin hüküm tarihi ibraz tarihi esas alınarak yazılı şekilde karar tesisi isabetli görülmemiştir. Ayrıca sözleşme içeriğinin 25/03/2015 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi elektrik piyasası açısından teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği gibi davacının temlik sözleşmesini kullandırdığı kredinin teminatı olarak aldığını beyan etmesi karşısında; eldeki davada ihtilaf özel ve teknik bilgi niteliğindeki bankacılık işlemleriyle de ilintilidir. O halde mahkemece yapılması gereken Elektrik Piyasası uzmanı, bankacı ve Borçlar Hukukçusu bilirkişinin içinde yer aldığı bir heyetten tarafların delilleri mavacenezesinde rapor ve itirazın vaki olması halinde itirazları da karşılar mahiyette ek rapor alınarak hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar vermekten ibarettir. Ayrıca kabul şekli itibarıyla davalı tarafın “yeni ve şirketlerince onaylanan” temlik sözleşmesinin davacı banka tarafından ibraz edildiği ve davanın konusuz kaldığı yönündeki savunmasının da irdelenmemiş olması isabetli görülmemiştir. İzah edilen nedenlerle; davacı vekilinin istinaf sebeplerinin açıklanan nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 gereğince ortadan kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine, ortadan kaldırma nedeni nazara alındığında davcı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacı ve davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 16/11/2016 Tarih, 2015/1059 Esas, 2016/520 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda deliller toplanarak esas yönden yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 24/12/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.