Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2020/2802 E. 2022/2203 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2802
KARAR NO: 2022/2203
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2017/452E. 2020/151K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen davanın yapılan yargılaması neticesinde verilen karara ilişkin davalı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf edilmesi üzerine, istinaf dilekçesinin esasa kaydı sonrası dosya içerisindeki bütün belge, bilgi ve kağıtlar okundu.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Dava; ürün satışına ilişkin faturadan kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali isteminden ibarettir. Davalı vekili, davacı şirket ile davalı arasında 24/04/2015 tarihli satış sözleşmesi ile bir kısım kalıp çeliği malzemesi satın alınması konusunda anlaşıldığını, bu mallara ilişkin olarak davacı tarafından 30/04/2015 tarihli fatura düzenlendiğini, satış sözleşmesi çerçevesinde 24/04/2015 tarihli teminat senedinin davacıya teslim edildiğini, teslim alınan malların tartım ve sayım işlemine, alt kiracısı olarak kullandıkları davacı şirketin adresinde geçildiği sırada davacı şirketin ortağı …’nin çalışmalarını engellemek istediğini, ilerleyen günlerde davacı şirket tarafından müvekkiline satılan mallar üzerine davacının diğer ortağı …’nin talebi üzerine tedbir konulduğunu, sonrasında itirazları üzerine tedbirin kaldırıldığını, davacı şirketin 2 ortağı arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle satılan mallar üzerinde sorunlar yaşandığını, bu nedenle malların tekrar davacıya iade edilmesinin istenildiğini ancak iadenin gerçekleşmediğini, daha sonra yapılan görüşmleer sonucunda davacı şirket ortakları arasındaki nizalı malların tamamının yarı yarıya ortaklar arasında bölüşülmesi hususunda anlaşma sağlanarak 25/06/2015 tarihli protokol düzenlendiğini, protokol kapsamında davacı şirket ile ortaklarının davalıyı ibra ettiklerini, dava konusu malların davacı şirket ortağı … tarafından teslim alınacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen … tarafından iade faturasının kabul edilmemesi nedeniyle bu davanın açıldığını, taraflar ile yapılan görüşmeler sonucunda satış sözleşmesinden dönülerek malların iade edildiğini belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “..Taraflar arasında imzalanmış satış sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya bir takım kalıp çeliği malzemesi satışının yapıldığı, satışı yapılan mallara ilişkin olarak davacı tarafından 813.601,56 TL tutarlı 30/04/2015 tarihli faturanın düzenlendiği, fatura konusu malların davalıya tesliminin kanıtlandığı, esasen bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ancak şirket ortaklarının arasında yaşanan ihtilaflar nedeniyle taraf şirketler ile davacı şirket ortakları ve dava dışı şirketler arasında Beyoğlu … Noterliği’nin 25/06/2015 tarihli protokolünün düzenlendiği, protokol kapsamında dava konusu mallar ile dava dışı malların da aralarında bulunduğu satışı yapılan mallara ilişkin olarak malların yarısının davacı şirket ortaklarından …’ye ait olduğu, kalan yarısının davalıya satılarak teslim edildiği, davalının bu malların 600.000,00TL + KDV tutarına isabet eden kısmını dava dışı … şirketine sattığının kabul edildiği, gerçekten de dava dışı … firması tarafından protokol sonrasında muhtelif tarihlerde banka yoluyla davalıya toplam 703.000,00 TL ödeme yapılmış olduğu, dolayısıyla sözleşmeye dayalı olarak davalıya satışı yapılan malların davalıya teslim edildiği kanıtlandığı gibi malların bir kısmının tarafların imzası bulunan protokol kapsamında davacı şirket ortağına ait olduğu, bir kısmının ise dava dışı şirkete satıldığının tarafların imzalarıyla ikrar edildiği, davalının malları davacıya iade ettiğine dair iade faturası veya başkaca bir delil bulunmadığı, alacağın davalı defterleri ile de doğrulandığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, alacak likit olup davalının itirazında haksız olması nedeniyle davacı yararına tazminata..” gerekçesi ile, “DAVANIN KABULÜNE, Davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yönelik itirazının iptaline, takibin devamına, Takip konusu asıl alacak tutarı olan 130.000,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tanık dinletme taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, talebin hukuki işlemlerin ispatı için değil, maddi vakıalar konusunda bulunulduğunu, yemin deliline dayanıldığını ve yemin teklif etme hakkınında hatırlatılması gerektiğini, alacak hususunda görüş bildirilmediğini, buna rağmen aleyhe hüküm kurulduğunu, malların iade edildiği ve şirketin ibra edildiğine ilişkin noter protokolü delil olarak sunulmuş olup, protokolün aleyhe yorumlandığını, delillerin hangi gerekçe ile dikkate alınmadıklarının gerekçeli olarak izah edilmesi gerektiğini, teminat senedi hususunda da hiçbir inceleme ve değerlendirmenin bulunmadığını, davalı tarafça noter protokolü’nde malların iade edilmesi ile açılan davalardan feragat edeceği şeklindeki madde uyarınca feragat edilen dosyaların araştırıldığını ve temin edilen kararların sunulduğunu, söz konusu feragatlerin dava konusu malların iade edildiğinin ispatı olduğunu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf sebeplerinin değerlendirilmesi, Faturadan kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali isteminden ibaret eldeki davada; Yanlar arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu kapsamda bir kısım çelik emtiasının davacı tarafça davalıya teslim edildiği ihtilafsızdır. Yanlar arasındaki ihtilaf, davacı şirket ortakları arasında sorun yaşandığından bahisle satış sözleşmesinin iptali ile ürünlerin iade edilip edilmediği ve davalı şirketin ibra edilip edilmediği hususlarına ilişkindir. Davalı yan, 25.06.2015 tarihli tarafların ve dava dışı şahıs ve firmaların imzalarına havi protokole dayanmış ve bu protokol ile iadenin gerçekleştiği, ibra edildiğini savunmuştur. 25.06.2015 tarihli protokolün yapılan tetkikinde; protokole ekli listede yer alan ve aynı zamanda Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/583 esas sayılı dava dosyasının konusunu oluşturan metal emtiasının tasfiyesi ve davacı şirket ortakları arasında paylaşımı ile yine ürünlerin davalı firmaya satışı sonrası yaşanan sorunların sulhen çözülmesi için düzenlendiği görülmüştür. Protokole konu ürünlerin 492 ton ve 1.500,000,00 TL olarak betimlendiği, açıklamalar kısmı 1. bendinde; 492 ton malın her kaleminin yarısının toplamda 246 tonun …’ye ait olduğu, açıklamalar kısmı 2. bendinde; taraflarca imzalanmış listede yer alan 492 ton malın her kaleminden geri kalan yarısının (toplamda 246 ton) … Ltd. Şti ve … Tic. Ltd. tarafından bu şirketlerin müdürü …’in münferit temsili tasarrufuyla … Tic. Ltd. Şti.’ye satıldığı, bu satışın geçerli bir satış olduğu ve satışa itiraz etmeksizin kabul edileceği, bu çerçevede … Sanayi Tic. Ltd. Şti’nin ibra edildiği, bu satıştan alınan paranın paylaşımında da … ve …’nin birbirlerinin gayri kabil rücu ibra ettikleri, 3. bendinde; “Taraflar … San. Ltd. Şti’ye satılan (toplamda 246 ton) 600.000,00 TL + KDV tutarına isabet eden malın … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti’ye satmayı/almayı kabul ve tahaattüt ederler.” 4. bendinde; “Taraflar protokole konu malın … Sanayi Tic. Ltd. Şti yedinde bulunduğunu, işbu protokolün imzalanması ile 492 ton malın her kaleminin yarısının (toplamda 246 ton) …’ye ait olduğu kabul ve bila bedelle demir ve teslim edileceğini kabul ederler. Mallar ile ilgili sebepler vuku bulmadıkça ..Tic. Ltd. Şti ve hisseyi … tarafından makul sürede teslim alınacaktır ve teslim edilecektir.” 5. bendinde; “Taraflar protokole konu malın … Ltd. Şti. yerinde bulunduğunu, işbu protokolün imzalanması ve 600.000,00 TL + KDV karşılığı malın … San. Tic. Ltd. Şti tarafından makul sürede teslim alınmasıyla … San. Tic. Ltd. Şti’ye 600.000,00 TL + KDV ödemeyi kabul beyan ve tahahhüt ederler. Taraflar protokole konu malların işbu protokolde belirlendiği üzere devredilmesinden sonra ve 600.000,00 TL + KDV’nin … Şirketi’ne ödenmesi ile birbirlerini yalnızca bu protokole konu mallar ile ilgili rücu ibra ederler. Taraflardan …, protokolün diğer taraflarına karşı şahsen ve ortağı olduğu şirketler adına yalnızca protokole konu mallarla ilgili açılmış olduğu hukuk ve ceza davalarında kendisine ait olduğu 292 ton malları makul sürede tesliminden sonra feragat edecektir. İşbu feragatler sebebiyle taraflar birbirinden herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmeyecektir.” Davalı yedinde bulunan 492 ton malın her bir kaleminin yarısı olan toplamda 246 ton malın, davacı şirket ortaklarından …’ye ait olduğu ve bu malın adı geçene ya da … San. Tic. Ltd. Şti’ye teslim edileceği protokolün 4. maddesinin gereğidir. Malın diğer yarısı olan 246 ton yönünden ise, … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti ve … Sanayi Tic. Ltd. Şti tarafından ..Ltd. Şti’ye yapılan satışın geçerli olduğu, yine protokolün 2. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. …tarafından satın alınan bölümlerin … Ltd..Şti’ye satışı da protokol gereği taahhüt edilmiştir. Davalı yan ödeme savunmasında bulunmamış, aksine satıştan vazgeçildiğinin ibra edildiğini ve ürünlerin geri iade edildiğini savunma olarak ileri sürmüş ise de; dava dosyasının tetkikinde, dava ve cevap dilekçesi ile cevaba cevap dilekçesinde ve sair beyan dilekçelerinde davanın konusunun ve ihtilafın yeterince aydınlanmadığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Bu kapsamda, dayanak 25/06/2015 tarihli protokolün bir tasfiye protokolü ve aynı zamanda ürünlerin satışına ilişkin sözleşmenin bilahare yeniden düzenlenmesine yönelik olması karşısında; öncelikle davacı şirket ortakları … ve … ile davacı şirket tasfiye memuru …’ın ve davalı şirket temsilcisinin HMK 144 maddesi gereğince huzura davet edilerek davacı vekilinin ve adı geçenlerin davaya konu ihtilaf ve protokol kapsamında beyanlarının ayrıntılı tespiti ile dava konusu edilen alacağın protokolde betimlenen 492 ton ürünün yarısına tekabül eden davacı şirket ortakları arasındaki paylaşıma konu 246 ton üründen hangisine tekabül ettiğinin açık net bir şekilde tespit edilmesi, bu kısmın protokol gereği Tasfiye Halinde … Şirketi’ne mi, yoksa ortaklardan …’e mi isabet ettiğinin belirlenmesi, protokolün 4. maddesindeki …’ye ait olduğu belirlenen 246 ton ürünün adı geçen veya … Alışımlı Şirketi tarafından protokoldeki ilgili maddede belirtilen şartlarla teslim alınmış olup olmadığının, yine ürünün diğer kısmını oluşturan 246 tonun protokolün 2. ve 3. maddesi gereğince, … Alışımlı Firması’na satışının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği yönündeki iddia ve savunmalarının ve ayrıca dayanak fatura düzeltme ve iade faturasına ilişkin beyanları belirlenerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde gerektiğinde davalı yanın satış sözleşmesinden dönüldüğü ve ürünlerin iade edildiği savunması karşısında, yemin delili hatırlatılarak karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar tesisi isabetli görülmemiş, HMK m. 353 1-a-6 maddesi gereğince kararın ortadan kaldırılması gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 11/02/2020 tarihli ve 2017/452E. 2020/151K. kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda deliller toplanarak esas yönden yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.Harçlar yasası uyarınca davalı tarafından yatırılan 2.220,07 TL harcın talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, 4.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair,dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 13/10/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.