Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/216
KARAR NO: 2020/314
KARAR TARİHİ: 10/11/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI: 2016/1086 Esas, 2017/1139 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ :16/11/2020
İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 19/12/2017 tarihli ve 2016/1086 E. 2017/1139 K. sayılı dosyasında verilen karar; davacı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tarafından Tüketici Mahkemesine açılan davada özetle; davacının davalı şirket ile 08/04/2013 tarihinde … Mah. … Cad. No:… Kartal-İstanbul da inşaa edilen … projesinde normal … Kat … ve … numaralı bağımsız bölümlerin satışı ile ilgili proje üzerinde gayrimenkul satış vaadi ve alacağın temliki sözleşmesi ile ek protokol imzaladığını, ek protokole göre teslimin Nisan 2014 tarihinde olduğunu, davalı şirketin temerrüde düşmesi sonucu gecikmeden dolayı mahrum kalınan kira bedellerinin tazmini için davalı şirkete iki defa ihtarname gönderildiğini, mezkur bağımsız bölümlerin teslimi ile fazlaya ilişkin dava ve takip haklarının saklı kalmak kaydı ile mahrum kalınan toplam 39.600,00 TL kira bedelinin ihtarname tarihinden başlayarak temerrüt faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeye konu … projesinin …-… nolu ofislerini bağımsız bölümlerini satın alması ve işbu gayrimenkullerin geç tesliminden dolayı kira kaybı zararı oluştuğu yönündeki iddiaların asılsız olduğunu, 6502 sayılı yasanın 3/K ve L maddeleri gereğince kötü niyetli davacının tüketici sıfatına haiz olmadığı davaya konu işlemin tüketici işlemi sayılamayacağını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin geçerliliğinin TMK 706 Maddesi uyarınca noter huzurunda yazılı şekilde yapılması halinde geçerli olabileceğini, davaya konu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin noter huzurunda yapılmadığını, bu nedenle davacının geçersiz bir sözleşmeye dayanarak müvekkili şirketten herhangi bir hak talep edemeyeceğini, dava konusu … projesinin teslim prosedürünün Nisan 2015’te başladığını, davacı dahil tüm müşterilere teslim için yazıyla davet gönderildiğini, davacı tarafın yan iş programının çok yoğun olmasından kaynaklı davete geç icabet ettiğini, 25/04/2015 tarihinde davacının şahsi imzası mukabilinde herhangi bir ihtirazı kayıt koymadan ofisleri bizzat teslim aldığını, belirterek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince,davanın, davalı şirketten satın alınan iki adet taşınmazın geç tesliminden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu,dava dilekçesinde … Kat … ve … numaralı bağımsız bölümlerin satın alındığı ve ticari kullanımı bulunan daireler oldukları belirtildiğinden davacının tüketici sayılamayacağı, yatırım amaçlı olarak dairelerin satın alındığı, davanın tüketici mahkemesinin görevi kapsamında olmadığı ve genel mahkemelerde bakılması gerektiği belirtilerek mahkenin görevsizliğine ve Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna dair verilen karar üzerine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda davanın redine dair karar verilmiştir. Karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Taraflar arasında … Mah. … Cad. No:… Kartal İstanbul adresinde kayıtlı … ada, … parsel sayılı taşınmazda inşa edilen … projesinin … kat … ve … nolu bağımsız bölümlerin satışı ile ilgili 08/04/2013 tarihinde gayrimenkul Satış vaadi sözleşmesi ve alacağın temliki sözleşmesi protokolü imzalandığı davalı tarafça sözleşme hükümlerinin yerine getirilmediği iddisına dayalı teslim ve kira bedeli mahrumiyetinden kaynaklı tazminat istemli dava Tüketici mahkemesine açılmıştır. Tüketici Mahkemesince; taşınmazların ticari amaçlı olarak satın alınmış olmaları sebebiyle kararın gerekçe kısmında Tüketici mahkemesinin görevli olmadığı, genel Mahkemelerin görevli oldukları belirtilmesine rağmen hüküm kısmında Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiş ve yargılamaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce devam olunarak hüküm tesis edilmiştir. Davanın açıldığı dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.bu durumda davacının 6502 Sayılı Yasa’nın aradığı şekilde tüketici sıfatına sahip olmadığı,taraflar arasında 6502 sayılı Yasa kapsamında kalan bir ilişkinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.Somut olayda,davacı,taşınmazları ofis amaçlı edindiğinden, 6502 sayılı Kanunun kapsamında olmadığından davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli değil ise de; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun göreve ilişkin 4. maddesinde her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan veya Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine anılı yasanın 4. Maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalar Türk Ticaret Kanununun 5. Maddesi gereğince Ticaret mahkemelerince görülüp karara bağlanır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olmakla: taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda, kazanılmış hak oluşturmaz. Bu genel açıklama çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; somut olay, taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine istinaden satın alınan 2 adet ofisin dava tarihi itibariyle teslim edilmemesi nedeniyle teslimi ve dayalı geç teslimden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu ofisler davacı tarafça yatırım amaçlı alınmış olmakla Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun tüketici işlemi değildir ancak davaya konu bağımsız bölümlerin ofis olması ve yatırım amaçlı satın alınması nedeniyle her iki yanın ticari işletmesinden kaynaklanmadığından nispi ticari dava ve Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca davaya bakmaya Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. İzah edilen nedenlerle; Ticaret Mahkemesi tarafından davanın esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; sair istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının göreve yönünden HMK 353.1.a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1.a.3 gereğince İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 19/12/2017 Tarih, 2016/1086 Esas, 2017/1139 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda deliller toplanarak esas yönden yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU9.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 10/11/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.