Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2020/2139 E. 2022/642 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2139
KARAR NO: 2022/642
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2019/1042E.- 2019/101K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 06/11/2019 tarihli ve 2019/1042E.- 2019/101K. sayılı dosyasında verilen karar; davalı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında davacıya ait noterlik binasının korunması amacı ile hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında davalı tarafından daireye yerleştirilen güvenlik sistemlerinin 7/24 çalışması gerekirken 12.04.2019 tarihinde meydana gelen hırsızlık sonucu çalışmadığının anlaşıldığını, davacı Noter başkatibinin veya polisin derhal haberdar edilmeyişi nedeniyle Beykoz … Noterliğinin çevre esnafı, iş sahipleri, banka şubeleri ve potansiyel müşteri çevresi nezdinde güvensizliğe neden olduğunu ve prestij kaybetmesi şeklinde telafisi olanaksız ve ağır bir zarar oluştuğunu, sigortanın oluşan zararları karşılamadığını, hasar ve zararın tazminini, şimdilik 5000 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “..Somut olayda; Uyuşmazlığın TTK 4-5 maddesi gereğince ticari sayılmayacağı, noterlerin serbest meslek mensubu olup kamu görevi yapan bir kurum olması nedeniyle tarafların tacir olmadığı da dikkate alındığında uyuşmazlığın ticari işletmeden de kaynaklanmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nun 19/2.maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmez, davacı tarafı tacir olarak kabulü mümkün olmadığından davaya bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemeleridir. ” şeklinde dile getirilmiştir. Aynı dairenin bir başka kararında ise bu husus “Noter olan davacının tacir olmadığı ve uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari iletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ” şeklinde ifade edilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2015/17203 Es) 6335 Sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4 maddesinde; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacağından HMK’nın 114/c ve 138 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine,” …Gerekçesi ile.. “..1-Davada mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, 2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine, Kararı davalı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından verilen görevsizlik kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın tacir sıfatı söz konusu olmasa bile taraflar arasındaki sözleşme ve hukuki ilişkinin ticari iş dolayısıyla kaynaklandığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın noterlik işleminden kaynaklanmadığını, uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen güvenlik hizmet sözleşmesinden kaynaklandığını bu sebeple görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, istinaf başvurularının kabulünü talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, hizmet alım sözleşmesine dayalı maddi – manevi tazminat istemidir. Davacı vekili, Beykoz … Noteri olan müvekkili ile davalı arasında hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkiline ait iş yerinde hırsızlık olduğunu, davalı tarafından kurulan güvenlik sistemlerinin çalışmadığını, hırsızlık nedeni iş yerinde maddi zarar oluştuğunu ve müvekkilinin iş kaybı yaşadığını, bir kısım maddi kayıpların sigorta şirketi tarafından karşılandığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulması kaydı ile 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, sözleşmenin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Somut olayda; davacı noter binası güvenlik hizmet sözleşmesi ihlali nedeni ile maddi-manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. O halde, Davanın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklı olup, mutlak ticari dava (TTK 4-5 md) niteliği taşımadığından uyuşmazlığın çözümünde AHM’leri görevlidir. Mahkemenin kararı isabetlidir. Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf taleplerinin dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve 6100 sayılı HMK 355. maddedeki, kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde yapılan inceleme neticesinde; özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre istinaf talebinin HMK/353-1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmakla, oy birliği ile aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Davalıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın ilk derece mahkemesince davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 24/03/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.