Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
46. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1979
KARAR NO: 2022/496
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2017/144 Esas 2019/682 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ: 09/03/2022
İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 02/07/2019 tarihli ve 2017/144E.- 2019/682K. sayılı dosyasında verilen karar; davacı ve davalı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat olduğunu, davacı şirket ile hukuki ihtilafın çözülmesi konusunda 17/03/2010 tanzim tarihli bir protokol düzenlediklerini, bu hukuki ihtilafın halli halinde ödenmek üzere toplam tutarı 150.000-TL olan 6 adet bono verilmesinin kararlaştırıldığını ve söz konusu bonoların bono metnine ahara devir ve ciro edilmez şartı yazılmak suretiyle aynı gün tanzim edilerek davalıya imza karşılığı teslim edildiğini, protokol hükmüne göre protokole konu sorunun çözülmemesi halinde bu bono bedellerinin ödenmeyeceğini, davalının protokol ile halli gereken hiçbir ihtilafa ne vekil sıfatı ile müdahil olduğunu nede söz konusu ihtilafları müvekkili lehine sonuçlandırmadığını, buna rağmen bu bonolar ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, 150.000-TL asıl alacak, 450-TL komisyon ve 58.708,31-TL işlemiş reeskont avans faizi olmak üzere toplam 209.158,31-TL alacak talebinde bulunduğunu, öncelikle takibe konu bonoların vade tarihi üzerinden beş ve takip tarihinden sonra üç yıldan uzun bir süre geçmiş olduğunu, bu nedenle zaman aşımı definde bulunduklarını, söz konusu bonoların karşılığı, yapılması kararlaştırılan hiçbir işin ve başarılmış bir sonucun olmadığını, dolayısı ile davalının yapmış bulunduğu bu icra takibi ve takipteki talepleri esas itibariyle de haksız olduğunu, icra takibinde borçlu olmadıklarının tespitine, haksız ve suiniyetli takip nedeni ile takip tutarının asgari %20’si oranında kötüniyet takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle görev yönünden itirazlarının bulunduğunu, dava konusu alacağın vekalet ilişkisi alacağı olması sebebiyle yetkili Mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, müvekkilinin avukat olduğunu, davacı şirket ile 17/03/2010 tarihli danışmanlık ve avukatlık hizmetini içerir bir protokol akdettiklerini, protokolün konusunun davacı şirketin Bursa ilindeki Merkez Bankası inşaatı işi ilgili fesih işleminin idari ve hukuki yollardan çözümü konusunda danışmanlık ve avukatlık hizmetini içerdiğini, müvekkili lehine düzenlenmiş bulunan senetlerin yaptığı hizmetin karşılığı olduğunu, protokolün gereği işin yapılması konusunda davacı şirkete gerekli sözlü danışmanlık ve avukatlık hizmetinin verildiğini, protokol ile ilgili hukuki ve idari girişimlerde bulunulduğunu, protokolde yazılı işlerin yerine getirildiğini, harcanan emek, danışmanlık ve çalışmalar sonucunda davacı lehine sonuçlar alındığını, bu çalışmaların faydalı olduğunu ve davacının bir ceza almadan ve en uygun şekilde bu hukuki ihtilaftan müspet bir şekilde kurtulduğunu, müvekkilinin hem avukatlık gereği protokol harici yapmış olduğu iş, emek, danışmanlık ve hizmetlerden hem de protokolde bahsedilen işleri yapması sebebi ile spesifik olarak ayrı alacaklı olduğunu, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacının kötü niyetli olmasından dolayı alacağın en az %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; “..Dosyaya getirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 11/03/2014 tarihinde 6 adet 25.000 TL bedelli 17.03.2010 tanzim tarihli 30.05.2011, 30.06.2011,30.07.2011 30.08.2011, 30.09.2011, 30.10.2011 vade tarihli toplam 150.000-TL asıl alacak, 450-TL komisyon ve 58.708,31-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 209.158,31-TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı taraflarca senetlerin 17.03.2010 tarihli protokol kapsamında verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, Protokol gereği davacı şirket tarafından davalıya MERSİN YAT LİMANI inşaat işinin takip ve avukatlık danışmanlık ücreti karşılığı verildiği ve davaya dayanak takibe konu senetlerin ödenmesinin protokolün 2. maddesinde belirtilen … İnşaatının Bursa Merkez Bankası İnşaat işindeki problemlerin çözülmesi koşuluna bağlandığı ve 3. Madde de ise, BURSA Merkez Bankası İnşaatı ile ilgili sorun çözülemez ise bu takdirde senetlerin ödenmeyeceği açıkça belirtilmiş olup ispat külfeti kendisinde olan davalı tarafça protokol gereği yükümlülüğün ne oranda ,hangi konuda ve kime karşı gerçekleştirildiği hususunun ispat edilemediği , açıkça bu yönde açılmış bir dava ya da hukuki ve yasal çözüm bulunduğuna dair deliller ortaya konulamadığı bu itibarla senetlerin bedelsiz kaldığı ve bahse konu senetlere dayalı takipten dolayı davacının davalıya borcunun bulunmadığı anlaşılmış ,kötüniyet tazminat koşulları da oluşmadığından davalı aleyhine tazminata hükmedilmemiş” .. Gerekçesi ile… “1-Davanın KABULÜ ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (önceki … ) esas sayılı dosyasına konu bonolar nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-Kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE, ..” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; Tekmil dosya kapsamına bakıldığında kötü niyetli takip tazminatı taleplerinin yasal dayanaklarının oluştuğunun açıkça ortada olduğunu, icra dosyası ile istenen alacağın net ve likit bir rakam olduğunu bu sebeple yargılamaya muhtaç olmadığını, hiçbir avukatlık hizmeti vermeden alacağa takip yapan ve mesleği icabı bilmesi gereken davalının kötü niyetli olduğunu, dolayısı ile davanın kabulü ile birlikte kötü niyetli takip tazminatına da hükmedilmesi gerekirken bu noktada zühule düşüldüğünü, verilen hükmün esas itibariyle benimsenerek kötü niyetli takip tazminatı da ilave edilmesi suretiyle istinaf hükmü oluşturulmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu kararın ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72 maddesine göre, davalı tarafça vekalet ücreti alacağına dayalı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe karşı borçlu olunmadığının tespiti istemine yöneliktir. Davalı avukat, hukuki hizmet karşılığı olarak aldığı toplam 6 adet bono için takip başlatmış, borçlu davalı şirket hukuki hizmetin verilmediğini ve bonoların davalı nezdinde bedelsiz kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasındaki 17.03 2010 tarihli Protokolde: “1)Aşağıda dökümü yapılan 6 adet senet toplam tutarı 150.000-TL Mersin Yat Limanı inşaat işinin takip ve avukatlık danışmanlık ücreti karşılığı verilen taahhütname ile kabul edilmiş ve iş sonuçlandırıldığından ödenmesi taraflarca 2. ve 3. maddesindeki koşullara bağlanmıştır. 2)… İnşaatının Bursa Merkez Bankası İnşaat işindeki problemlerin çözülmesi halinde senet bedelleri Merkez Bankası işi için kararlaştırılan bedel ile ve şartlarda birlikte ödenecektir. 3)… İnşaatının Merkez Bankasının BURSA Merkez Bankası İnşaatı ile ilgili sorun çözülemez ise bu takdirde aşağıda tarih ve miktarı yazılı senetlerin ödenmeyecektir. 17.03.2010 ” şeklinde düzenleme bulunduğu, Taraflar arasındaki 17.03 2010 tarihli 2. Protokolde: “… İnşatının Bursa Merkez Bankası İnşaat işi ile ilgili fesih işleminin ele alınarak, … İnşatının haklarının korunması işi tamamlanması ile ilgili idari ve hukuki takip işidir. 1-Eğer Merkez Bankasının İnşatı tamamlanma konusunda … İnşaat Şirketine yeniden işi vermesi tüm hakediş ile teminatı tamamen kurtarması halinde, gecikme cezalarını da kurtarması halinde Av. …’a 650.000-TL (Altıyüzellibin TL) ödenecektir. Bu ödeme tüm masraf ve giderlere ve avukatlık danışmanlık hizmetine karşılık yapılacaktır. 2-Eğer teminat yanar ve iadesi sağlanamaz ve cezai şartın bir kısmı Merkez Bankası tarafından el konulursa, cezai şart olarak kesilen ve yakılan teminatın toplam tutarı 500.000-TL’yi geçmediği takdirde ve işin bakiye kısmı … İnşaat veya … İnşaatın muvafakat edeceği firma tarafından yapılır ve iş tamamlanır ise Av. …’a 300.000-TL (üçyüzbin TL) ödenecektir. Bu ödeme tüm masraf ve giderler, avukatlık danışmanlık hizmetine karşılık yapılacaktır.17/03/2010” şeklinde düzenlendiği görülmüştür. Bu hali ile takip, avukatlık ücret alacağının tahsilini teminen yapılmakta olup ihtilaf senetlerin metninden değil, protokoller kapsamında ödenip ödenmeyeceğinden kaynaklanmaktadır. Mahkemenin görevini tayin etmek kamu düzenindendir. Yargıtay 13. HD’nin 12/07/2018 tarih 2018/3545 E. 2018/7887 K.; 12/07/2018 tarih 2018/3546 E. 2018/7886 K. sayılı ilamlarına göre, “….Bilindiği üzere; 6502 sayılı TKHK’nın yürürlüğü ile Kanun’un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde “her türlü tüketici işlemi” olarak sınırları belirlenen Kanun kapsamı, yürürlükteki 6520 sayılı TKHK’nın 2. maddesi ile “her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar” olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3/1 maddesi ile, ı) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, k)Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, l)Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade eder.” şeklindeki düzenlemesiyle de, “sağlayıcı” ve “tüketici” işlemi tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş, uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanun’un 83. maddesi ile “(1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. (2) Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelemez.” düzenlemesine yer verilmiştir. TBK’ya göre daha özel bir kanun konumunda olan Avukatlık Kanunu’nda, kamu hizmeti gören avukatların hak ve sorumluluklarına ve avukatlık sözleşmelerinin hüküm ve sonuçlarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak bu yöndeki bir belirleme,özel hukuk hükümlerine göre avukat– müvekkil arasında yapılan sözleşmelerin, TBK 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı bir sözleşme türü olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK’da tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, vekâlet, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlandığına göre, artık kanunun bu tanımından hareketle, avukat–müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklı ilişkinin niteliğinin buna göre belirlenmesi gerekeceği açıktır. Hal böyle olunca, vekil-müvekkil arasında vekalete dayalı sözleşmesel bir ilişki kurulduğu gözetilerek, sözleşmesel ilişkinin temelindeki işlemin, ticari sözleşmelere dayalı ihtilafların çözümlenmesi olduğu nazara alındığında mahkemenin görevli olmadığı, Asliye mahkemesinin görevli olduğu nedeni ile davacı tarafın istinaf sebepleri incelenmeksizin davalı vekillerinin istinaf taleplerinin kabulüne, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya devam edilerek usule yönelik hüküm kurulması için mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin’nin 02/07/2019 tarihli ve 2017/144E. – 2019/682K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda yargılamaya devam edilmesi hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, 5. Davacının yatırdığı 44.40 TL istinaf karar harcının iadesine, 6.Davalının yatırdığı 44.40TL+892,97TL istinaf karar harçlarının iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 09/03/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.