Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/982 E. 2023/936 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/982
KARAR NO: 2023/936
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/853 Esas
KARAR NO: 2023/115
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirkete ait fabrika binasında çıkan yangın nedeniyle zarar meydana geldiğini, bu kapsamda Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/25 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, zararın giderilmesi için sigorta şirketine başvuru yaptıklarını, olumsuz cevap aldıklarını, akabinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduklarını, talebin reddedildiğini belirterek şimdilik 10.000,00.-TL zararın sigorta şirketinden tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili sunmuş olduğu bedel artırım dilekçesi ile; bina üzerinde meydana gelen zarar : 55.000,00 TL, muhteviyat bedeli : 20.000,00 TL, enkaz kaldırma maliyeti : 23.080,00 TL, iş durması : 9.808,00 TL, hasar sonrası mimarlık, mühendislik ve danışmanlık: 5.500,00 TL ücreti olmak üzere müvekkil şirket nezdinde doğan zararın davacı şirketin davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari işlere uygulanan kanuni temerrüt faiziyle 113.388,00-TL’nin davalı sigorta şirketinden tazminini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ; davaya konu … numaralı Sigorta Poliçesi prim borçlarının vadesinde ödenmemesinden dolayı Poliçede yazılı Genel ve Özel Şartlar Gereğince iptal edildiği, poliçe bulunmadığı için davanın reddini talep ettiği, söz konusu rapor sadece hasar miktarının içermekte olup yangının çıkış nedeni, kolluk kuvvetleri ve itfaiye tespitleri gibi hiçbir husus içermediği, ilgili raporun esas alınıp karar verilmesi hatalı olduğunu, yangın çıkış sebebi bilinmediği ve yeterli inceleme yapılmadığı için poliçede mevcut muafiyetlerinde ne şekilde uygulanacağı tespit edilemediğini, hasarın tutarı bakımından sadece 6 adet fatura iletilmiştir ve 3 adedinin içeriğinin okunaksız olduğu, başvuran gerçek zararını kanıtlamak zorunda olduğu ve kanıtlamadığı takdirde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Davalı vekili, bedel artırım dilekçesine karşı sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde; davacı, dava dilekçesinde sadece fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu, dava türünü açıkça belirtmediğinden, ikame edilen davanın kısmı alacak davası olarak kabul edilmesi ve bedel artırım dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle beraber davacı tarafın ıslah dilekçesinde ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürmüşür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Dosyada arabuluculuk dava şartının sağlandığı, davacının dava dilekçesi ekinde sigorta poliçesini sunduğu poliçe başlangıç tarihinin 18.09.2016- bitim tarihinin 18.09.2017 tarihi olduğu, prim miktarının net olarak 1.930,26 TL olduğu, ödeme planının sigorta poliçesinde belirtildiği, peşin olarak 515,85 TL’nin ödendiği, poliçede teminat kapsamında; enkaz kaldırma masrafları, yangın sorumluluk, iş durması, fiziki zararlar, arizi inşaat işleri, eksik sigorta vb olarak belirtildiği, poliçenin 3. Sayfasında prim ödeme özel koşulunun düzenlendiği, sigortacının sorumluluğun başlaması için primim veya peşinatın ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1421. maddesi uyarınca, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesi ile başlayacağı, sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için de primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması zorunlu olduğu, TTK.nun 1421. maddesinin emredici nitelikte bir düzenleme olduğu, Gerek sigorta poliçe içeriği gerekse TTK yasal düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafça peşin olarak ilk ödemenin yapılmış olması nedeniyle davalının sorumluluğunun başlayacağının değerlendirildiği, davalı tarafça sigorta poliçesinin 31.01.2017 tarihinde iptal edildiğine ilişkin belgenin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin belge sunulmadığından sigorta poliçesinin 7.3.4 maddelerinde belirtilen primin ödenmemesi ve iptale ilişkin yasal şartlar gerçekleşmediğinden, yangının 13.08.2017 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle poliçe başlangıç ve bitim tarihleri de dikkate alınarak davalının poliçe kapsamında sorumluluğunun bulunduğunun değerlendirildiği, Davacı tarafın iş bu davanın açılmasından önce Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/25 Değişik iş dosyası ile 13/08/2017 tarihinde meydana gelen zararların tespitine ilişkin bilirkişi rapor ve ek raporunu, yangın raporunu, faturalarını, sigorta poliçesini, tahkim kararını ibraz ettiği, Davalının cevap dilekçesinde Mahkememizin görevine itiraz ettiği, bu itirazın kabul edilerek Mahkememizin görevsizliğine karar verildiği verilen kararın istinaf incelemesi sonucunda İstanbul BAM 45 HD tarafından verilen 2020/1321 esas 2020/145 karar sayılı ilamla kaldırıldığı, yargılamaya devam olunduğu, Davalının cevap dilekçesinde kesin hüküm itirazınında bulunduğu, kesin hüküm itirazının HMK 114/1-i maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, dosya kapsamında davaya konu uyuşmazlık yönünden esası çözer mahiyette aynı taraf, aynı konu hakkında daha önce esasdan verilen bir hüküm olmadığından bu itirazın yerinde görülmediği, Davalının zamanaşımı itirazında bulunduğu, yangının 13.08.2017 tarihinde meydana geldiği, bir aylık arabuluculuk süreci içerisinde zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği duracağı da dikkate alınarak 10.09.2019 tarihinde açılan dava yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığının değerlendirildiği, Davanın esası yönünden delillerin celp edildiği iddia ve savunmalar, beyan ve itirazlarda değerlendirilerek raporlar alındığı, düzenlenen iki ayrı heyet raporlarında değerlendirmeler yönünden esasen bir farklılık olmadığı, raporların genel kapsamda uyumlu olduğu, sigorta poliçe içeriğinin , teminat kapsamını incelendiği, Davacının yangından kaynaklı bina hasar bedeli, enkaz kaldırma bedeli, muhteviyat hasar bedeli, iş durması bedeli, hasar sonrası mimar mühendislik ve danışmanlık bedeli, açıktaki muhteviyat bedeli taleplerinin olduğu, Sigorta poliçe içeriği de incelendiğinden bina yapımı teminat bedelinin 577.000 TL olduğu, davacının bina yapımına ilişkin proforma fatura sunduğu, yangın tarihine yakın tarihli tespit rapor ve ek raporundan da anlaşılacağı üzere fabrika binası ve müştemilatının yangından kaynaklı zarar gördüğü ve kullanılamaz hale geldiği, davacının yangından kaynaklı bina yapım bedeli olarak ispat edebildiği teminat kapsamındaki zarar miktarı olan 55.000TL’yi talep edebileceğinin değerlendirildiği, Enkaz kaldırma bedeli talebine ilişkin davacı tarafın 7.9.2017 tarihli çelik kons. kesme ve enkaz kaldırma bedeli olarak kdv dahil 17.995 TL fatura, 8.9.2017 tarihli enkaz kaldırma olarak kdv dahil 5.664 TL fatura ve 14.9.2017 tarihli çevre düzenleme olarak kdv dahil 4012 TL fatura sunduğu, bu faturalar toplamının 27.671,00 TL yaptığı, yangın tarihine yakın tarihli tespit rapor ve ek raporundan yangın sonra oluşan enkazın kaldırılması gerektiğinin anlaşıldığı, poliçe teminat sınırının 23.080,00TL olduğu davacının poliçe teminat miktarı kadar enkaz kaldırma masrafını talep edilebileceğinin değerlendirildiği, Muhteviyat hasar bedeli talebine ilişkin; muhteviyatın kapsamının sigorta poliçesinin 2. Sayfasında düzenlendiği, davacının ticari defter ve kayıtlarından emtia hasar bedelinin 102.247,00 TL , demirbaş hasar bedelinin 13.926,94 TL olarak hesaplandığı, yangın nedeniyle emtia ve demirbaşın kullanılmaz hale geleceği, sigorta teminat miktarının 20.000TL olduğu, davacının poliçe teminat miktarı kadar muhteviyat hasarını talep edilebileceğinin değerlendirildiği, Açıktaki muhteviyat bedeline ilişkin sigorta poliçesinin 4. Sayfasında tesiste 24 saat bekçi ve çevre duvarı /tel örgü bulunması şartının birlikte arandığı, dosya kapsamındaki belgeler, tespit dosyası içeriğinden davacının bu şartların gerçekleştiğini ispat edemediğinden davacının açıktaki muhteviyata ilişkin talepte bulunamayacağının değerlendirildiği, İş durması bedeli talebine ilişkin, sigorta poliçesinin 5. Sayfasında bu teminatın hasarın meydana geldiği tarihi takip eden 3 günden fazla bir süreyle işin tamamen durması halinde hasar maliyetinin %10’nu oranında 50.000TL’yi geçmeden talep edebileceğinin düzenlendiği, davacının ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, yangının 13.08.2017 tarihinde meydana geldiği, davacının 2017 yılı temmuz , ağustos, eylül ayına ilişkin satışlarının raporda gösterildiği, eylül ayında %49 eksik satış yaptığının tespit edildiği, yangına ilişkin fotoğraflar bulunan tespit dosyası, enkaz kaldırmalara ilişkin fatura tarihleri de dikkate alındığında işin 3 günden fazla durduğunu sabit olduğu, davacının yangından sonra iş durması nedeniyle toplam hasar bedelinin ( 20.000 TL, 23.080 TL, .5500TL, 55.000TL olmak üzere) 103.580 TL olduğu bunun %10’nun 10.358 TL olacağı davacı tarafın bu miktarın 9.908 TL’sini talep ettiği, bunun raporun sonuç kısmında belirtilen miktardan kaynaklı olduğu, sonuç olarak talebin, hesaplanan miktar altında olması nedeniyle davacının bu talebinin yerinde görüldüğü, Hasar sonrası mimar mühendislik ve danışmanlık bedelinin sigorta poliçesi teminat giren olası bir hasarda binanın tamiratı yeniden inşaasına ilişkin olarak bina hasarına ilişkin bedelin %10 oranında olduğu, davacının buna ilişkin 55.000TL bedelli proforma fatura sunduğu bu fatura miktarının %10’nun 5.500TL yaptığı, sigorta poliçesi şartları oluştuğu değerlendirilerek davacının bu alacak kalemini talep edebileceğinin değerlendirildiği, Sigorta Tahkim Başvuru Ücreti olarak davacının 100,00-TL masraf yaptığı, “Sigorta Tahkim Kararına İtiraz Ücreti” olarak davacının 100,00-TL olmak üzere toplamda 200,00-TL ödeme belgeleri de dikkate alındığında bu miktarın yargılama gideri içerisinde eklenmesi gerektiğinin değerlendirildiği “gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının; 55.000TL bina hasar bedeli, 23.080 TL enkaz kaldırma bedeli, 20.000TL muhteviyat hasar bedeli, 9.808,00TL iş durması bedeli ve 5.500TL hasar sonrası mimarlık, mühendislik ve danışmanlık bedeli talebinin kabulü ile bu alacak kalemlerin davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 15.8.2017 tarihinde itibaren işleyecek ticari işelere uygulanan kanuni temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının açıktaki muhteviyat bedeli olarak 100,00 TL talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; , dava konusu hasar 13.08.2017 tarihinde meydana gelmiş olup, işbu huzurdaki dava konusu talepler dava tarihi 10.09.2019 itibariyle zamanaşımına uğradığını, kesin hüküm itirazının kabulü ile kararın kaldırılması gerektiğini, sigorta poliçesi prim borçlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle poliçenin iptal edildiğini, bu sebeple davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi raporunda tespit edilen aleyhe hususları kabul etmediklerini, yangın çıkış sebebi bilinemediği ve yeterli inceleme yapılamadığı için poliçede mevcut muafiyetlerinde ne şekilde uygulanacağı tespit edilemediğini, ayrıca faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, “ İşyeri Sigorta Poliçesi “ kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında, başlangıç tarihi 18/09/2016 bitiş tarihi 18/09/2017 olan “ Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi “ nin imzalandığı, yangın raporuna göre 13/08/2017 tarihinde davacı şirkete ait fabrikada çıkan yangın nedeniyle uğranılan zararın tazmini için sigorta şirketine yapılan başvuruya olumsuz cevap verilmesi nedeniyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Prim ödeme borcunun yerine getirilmemesi nedeniyle poliçenin iptali nedeniyle husumet itirazı, zamanaşımı ve faizin başlangıç tarihi ve türü itirazı yönünden; Somut olayda, davalı sigorta tarafından düzenlenen, 18/09/2016 başlangıç tarihli bir yıl süreli sigorta poliçesinin ödenecek prim tutarının, peşin 515,45 TL aylık 306,00 TL 5 taksit ödemeli toplam 2.045,85 TL olarak kararlaştırıldığı, peşinatın 14/12/2016 tarihinde 515,85 TL ödeme yapıldığı ancak taksitle kararlaştırılan primler ödenmemesi nedeniyle, davalı sigorta şirketince 31/01/2017 tarihinde düzenlenen zeyilname ile poliçenin iptal edildiği, 13/08/2017 tarihinde sigortalanan iş yerinde meydana gelen yangın nedeniyle zararın karşılanması amacıyla davalı sigorta şirketine 15/08/2017 tarihinde başvuru yapıldığı, ancak poliçenin iptal edildiği gerekçe gösterilerek ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.TTK 1421 maddesinde, aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidin ödenmesi ile başlayacağı düzenlenmiştir. Emsal yargıtay kararlarında, sigortacılık hukukunda ilke olarak sigorta sözleşmesinin meydana gelmiş olması sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmeyeceği, sigortacının sorumluluğunun başlaması için TTK.nun 1421 maddesi hükmü gereğince primin veya ilk taksitinin ödenmiş olması zorunlu olduğu, TTK.nun taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmuş olsa bile sigortacının sorumluluğu ancak primin veya ilk taksidinin ödendiği tarihten itibaren başlayacağı ifade edilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16/04/2018 tarih 2017/4980 E. 2018/4154 K.) Somut olayda; sigorta priminin ilk taksitinin, rizikodan önce ödendiği, sigortacının sorumluğu başladığı görülmüştür. Her ne kadar sigorta şirketince, prim taksitlerin ödeme tarihi geçtiğinden bahisle poliçe iptal edilmiş ise TTK 1431/2 maddesinde, izleyen taksitlerin ödeme zamanı, miktarı, primin vadesinde ödenmemesinin sonuçları, poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirileceği veya bu şartlar poliçe üzerine yazılacağı hüküm altına alınmıştır. Sigorta poliçesi incelendiğinde, primin vadesinde ödenmemesinin sonuçları kararlaştırılmadığından poliçenin iptali hukuka aykırı olduğundan sigortacının sorumluluğunun devam etmektedir. Ancak TTK 1431/3 fıkrasının “sigorta priminin taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı hallerde, riziko gerçekleşince, ödenecek tazminata veya bedele ilişkin primlerin tümü muaccel olur ” son fıkrasının “sigortacı, prim alacağını, 1480’inci madde hükmü saklı kalmak üzere ödenecek tazminattan veya bedelden düşebilir” hükümleri uyarınca, ödenmeyen tüm primlerin, hükmedilen tazminattan düşülmemesi hatalı olmuştur.6102 Sayılı TTK’nın 1420. Maddesi ”(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” 1427. Maddesi ise ”… (2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. … (4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.” hükmünü düzenlemiştir.Mal sigortalarında TTK’da ayrı bir hüküm olmadığından sigorta hukuku genel hükümlerdeki bu madde mal sigortalarında da uygulanır.Yangın Sigortası Genel Şartlarının B.I. 1/1. maddesine göre Sigorta ettiren/Sigortalı, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunmakla yükümlüdür.6102 Sayılı TTK ve Yangın Sigortası Genel Şartları hükümleri birarada değerlendirildiğinde; sigorta tazminatının rizikonun gerçekleşmesinden itibaren 5 günlük süre içerisinde yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olacağı, 5 günlük süre içerisinde ihbar yapılmamış olması halinde 45 günlük sürenin 5 günlük ihbar süresinden sonra başlayacağı sonucuna varılmaktadır. TTK 1427/4. maddesinde yer alan “borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer” hükmü gereğince sigorta tazminatı bakımından muacceliyet tarihi aynı zamanda temerrüt tarihidir. Somut olayda, 13/08/2017 tarihinde gerçekleşen hasar 15/08/2017 tarihinde ihbar edildiği ve davalı sigorta şirketince poliçenin iptal edildiği gerekçe gösterilerek ödeme yapılmayacağı davacıya hangi tarihte bildirildiği dosya kapsamından anlaşılamadığı gözetilerek TTK 1427/2. maddesinde belirtilen 45 günlük sürenin sonunda alacağının 30/09/2017 tarihinde muaccel olduğu, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 10/09/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla davacının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir. Ancak TTK 1427/2 maddesi uyarınca hesaplanan temerrüt tarihi 30/09/2017 olmasına rağmen mahkemece temerrüt tarihi başvuru tarihi olan 15/08/2017 olarak kabul edilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan davalı tüzel kişi tacirin ticari işletmesinden doğan borçlarından dolayı 6102 sayılı yasanın 19 maddesi uyarınca 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesindeki davalı temerrütüne ilişkin avans faizi uygulaması gerektiğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davalı vekili her ne kadar davanın kısmı alacak davası olduğundan bedel artırım dilekçesinin reddine karar verilmesini talep etmiş ise de Yargıtay’ın yerleşik hale gelen emsal kararlarında dava dilekçesininde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Dava dilekçesi incelendiğinde, iş bu davanın kanun koyucu tarafından HMK’nın 107. Maddesinde düzenlenmiş belirsiz alacak davası olduğu açıkça belirtilmiştir.Kesin hüküm itirazı yönünden; Davacı tarafın 12.09.2018 arihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu, 2018/71333 esas 2019/7418 karar sayılı başvuru sonucunda hakem heyeti tarafından talebin reddine karar verildiği, bu karara karşı yapılan 15.02.2019 tarihli 2019/1775 esas sayılı itirazın değerlendirilmesi sonucunda poliçe toplam net prim miktarının 1.930,26 TL olarak belirlendiği, başvuran firma tarafından poliçenin akdedildiği tarihte yalınızca 515,85 TL’nin ödendiği, bundan başka herhangi bir prim ödemesi yapılmadığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın bakiye prim ödememesi nedeniyle iptal edilmiş sayılıp sayılmayacağı noktasında toplandığı, 13.08.2017 tarihinde yangın hadisesinin gerçekleştiği, poliçenin iptaline dair yazı ve zeyilnamenin karşı tarafa ne şekilde gönderildiği, başvurana poliçe teslimi yapılıp yapılmadığı hususunda varsa belgelerin sunulması ile delillerin toplanmasının 2 aylık sürede tamamlanması mümkün olmadığından davalı tarafça 1 aylık ek inceleme süresine muvafakat olmadığından 28.01.2019 tarih 2019/7418 Karar sayılı hakem kararının kaldırılarak dosyadan el çekilmesine, dosyasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, başvuranın yetkili Mahkemede dava açma muhteriyetinin olduğuna karar verildiği görülmekle mahkeme kararında ifade edildiği gibi, davaya konu uyuşmazlık yönünden esası çözer mahiyette verilmiş bir karar bulunmadığından bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Zarar miktarı yönünden; Dosya kapsamına göre, dosyaya ibraz edilen yangın raporundan, davaya konu hasarın alevli yangın sonrası oluştuğu, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirildiğine yönelik bir iddia bulunmadığından sigortacının, sigorta teminat kapsamında meydana gelen hasardan sorumlu olduğu, poliçede bina bedeli: 577.000,00 TL, muhteviyat bedeli : 20.000,00 TL, enkaz kaldırma bedeli : 23.080,00 TL teminat altına alındığı, ayrıca hasarın meydana geldiği takip eden günden başlamak üzere 3 günden fazla bir süreyle tamamen durması halinde, sigortalıya ödenecek hasar bedelinin %10’u fakat hiçbir surette 50.000,00 TL’yi aşmayacak şekilde ilave bir tutar iş durması tazminatı ödeneceği ve poliçe teminatına giren olası bir hasarda, yıkılmış veya hasarlanmış sigortalı binaların tamiratı ve/veya yeniden inşası için gerekli mimarlık, mühendislik ve danışmanlık masrafları olarak hasarın %10’u sınırlı olmak üzere maksimum 25.000 TL limit ile sınırlı olduğu kararlaştırılmıştır.Mahkemece iki ayrı heyetten rapor alınmış olup birinci heyet raporunda ; bina hasar bedelinin 55.000,00 TL, stok/emtea hasar bedeli : 102.427,00, demirbaş hasar bedeli : 13.926,94 TL, enkaz kaldırma hasar bedeli : 27.671,00 TL, tespit edildiği, hükme esas alınan ikinci heyet raporunda; birinci rapordaki gibi bina hasar bedeli, enkaz kaldırma ve muhteviyat hasarı yanında incelenen ticari defter ve kayıtlara göre işin 3 günden fazla durduğu tespit edilmekle sigorta teminat limiti ile sınırlı olmak üzere toplam tazminat tutarı olarak hesaplanan 98.080 TL (55.000,00 TL bina hasarı + sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere 20.000,00 TL emtea, demirbaş hasarı + 23.080,00 TL enkaz kaldırma masrafı) hasar bedelininin %10’u olarak kararlaştırılan 9.808,00 iş durması zararı ile bina zararına göre hesaplanan 5.500,00 TL yangın sonrası mimarlık, mühendislik ve danışmanlık masrafı olarak hesaplanmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime açık, somut olaya ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğundan davalı vekilinin hesaplanan tazminat miktarına yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, davalı vekilinin, prim ödeme borcunun yerine getirilmemesi nedeniyle poliçenin iptali nedeniyle husumet itirazı, zamanaşımı, faiz türü, kesin hüküm itirazı, zarar miktarına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte ödenmeyen tüm primlerin, hükmedilecek tazminattan düşülmemesi doğru bulunmamış ve temerrüt tarihi hatalı hesaplanmış ise de ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/b-2 madde uyarınca kazanılmış haklar gözetilerek davanın esası hakkında yeniden yeniden hüküm kurulmasına dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/853 Esas, 2023/115 Karar sayılı ve 15/02/2023 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,2-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, a-111.857,60 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 30/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari işelere uygulanan kanuni temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,b-Davacının açıktaki muhteviyat bedeli olarak 100,00 TL ile fazlaya ilişkin talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine,c-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 7.641,00 -TL karar ilam harcından davacı tarafından yatırılan 170,78.-TL peşin harç ile 1.770,00.-TL tamamlama harcın mahsubu ile eksik kalan 5.700,22‬.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,ç-Davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç 1.770,00 tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.940,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında başvurma harcı, tebligat, posta gideri, tahkim ücreti ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 7.974,40 TL yargılama giderinin kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 7.842,40 TL’nin davalıdan tahsili ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına, d-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin 1.300,00 TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, bakiye kısmın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,e-Kabul edilen kısım yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.778,64 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,f-Red edilen talep yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 1.630,40 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,g-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıranlara resen iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 3-Davalı tarafından yatırılan başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcının davalı tarafından yatırılan 1.936,38 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 1.756,48 TL harcın karar kesinleştiğinden davalıya iadesine, 5-Davalı tarafça sarf edilen 671,90 TL istinaf harcının davacıdan alınarak davalıya verilemesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.07/06/2023