Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/929 E. 2023/1111 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/929
KARAR NO: 2023/1111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/379
KARAR NO: 2023/72
KARAR TARİHİ: 27/01/2023
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müflis … Bankası A.Ş.’nin iflası ve bu nedenle bankaya 21 Temmuz 2016’da TMSF tarafından el konulması ile bankada katılım hesabında bulunan son olarak 11/11/2015 tarihinde hesap cüzdanında da işlenmiş olarak görünen 974,85 gr. altın alacağının 100.000,00-TL’sini Aralık 2016 tarihinde TMSF aracılığıyla aldığını, bankanın tasfiye işlemleri sonrası hesabından alamadığı kalan tutarı almak için İstanbul …İflas Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına … kayıt numarasıyla kayıt yaptırdığını, alacağının tutarı belirtilmediği için tespit edilemediği sebebiyle iflas masasınca talebinin reddedildiğini, alacağı miktarın o günkü altın kur değeri olarak kalan 30.000,00-TL olduğunu, bugünkü kur ile bu miktarın 50.000,00-TL olduğunu, işlemler sırasında doğru ve zamanında bilgilendirilmediğini ve tebligatların eline ulaşmaması ile ilgili herhangi bir suçunun olmadığını belirterek reddedilen alacağının sıra cetveline eklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra ve İflas Kanununun 235.maddesine göre, sıra cetveline itiraz edenlerin cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açma mecburiyeti olduğunu, bu kapsamda, şayet davacı taraf işbu davayı hak düşürücü süre içerisinde açmamış ise davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 22.07.2016 tarih ve 6947 sayılı Kararı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun 21.07.2016 tarih ve 9029 sayılı yazısında yer alan talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. Maddesinin son fıkrası hükmü çerçevesinde … Bankası A.Ş.’nin faaliyet izninin kaldırılmasına karar verildiğini, bunun üzerine, T.C. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/41 E. sayılı dosyasından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından açılan iflas davasında, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106.maddesi uyarınca müvekkil Bankanın iflasına, iflasın 16.11.2017 tarih ve saat 15.28 itibariyle açılmasına, iflas tasfiyesinin Fon tarafından yerine getirilmesine karar veridiğini,Müflis Bankanın iflas tasfiyesi, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyası üzerinden TMSF tarafından önerilen ve İcra Hakimliğince atanan iflas idaresi tarafından yürütüldüğünü, davacının müflis bankadan alacaklı olduğu gerekçesiyle İstanbul …İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına … kayıt numarasıyla alacak kayıt talebinde bulunduğunu, davacının alacak talebinin; alacak tutarını alacak kayıt talepli dilekçesinde belirtmemiş olduğundan reddedildiğini belirterek, davanın İİK 235.maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde açılmamış ise öncelikle usulden reddine karar verilmesini, dava süresi içinde açılmış ise izah edilen nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Davacı taraf, 29/12/2017 tarihli dilekçesinde miktar belirtmeden alacağından bahsederek iflas masasına kayıt talebinde bulunmuş, iflas idaresi de miktar belli olmadığından talebi reddetmiştir. O halde dava dilekçesinde talep edilen miktar, dava değeri olarak kabul edilmelidir. Dava dilekçesinde de alacaklarının 50.000,00.-TL olduğu iddia edilmektedir.Mahkememizce alınan 27/06/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; Bankanın 22.07.2016 tarihli BDDK kararı ile faaliyet izninin kaldırılması üzerine vadeli olan bu hesabın vadesiz hesaba aktarılarak vadesiz faizi işletildiği ve TMSF tarafından davacıya ödeme yapıldığı 05.12.2016 tarihi itibarıyla hesabın faizli bakiyesinin 974,98 Grama ulaştığı 05.12.2016 tarihinde 764,21 Gram altın karşılığı olarak 100.000,- TL davacıya ödeme yapılması üzerine hesap bakiyesinin 05.12.2016 tarihi itibarıyla 210,77 Gram altına indiği dosyaya sunulan hesap özeti ve bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu çerçevede internet ortamından temin edilen 16.11.2017 iflas tarihi itibarıyla Külçe Altın fiyatlarının 1 gr. alış fiyatının 157,21 TL, satış fiyatının ise 159,35 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bu bilgilere göre; a- Altın alış fiyatları esas alındığında: Davacı hesabında kalan 210,77 Gram altının TL karşılığının 210,77 x 157,21 = 33,135,15 TL b- Altın satış fiyatları esas alındığında: Davacı hesabında kalan 210,77 Gram altının TL karşılığı 210,77 x 159.,35 = 33.586,20 TL, olarak hesaplanmıştır. Bilirkişi tarafından yukarıda hesaplanan alış ve satış değerlerinin ortalaması alınarak 33.360,67 TL’nin iflas masasına kaydının gerektiği sonucuna varılmıştır…” gerekçesiyle,”Davanın kısmen kabulüne, 33.360,67 TL alacağın İstanbul … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına kayıt ve kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davalı müflis bankanın iflas tarihi 16/11/2017 olmasına rağmen müvekkilinin 210,77 gram altın alacağı kaldığı yönündeki hesaplamanın müflis bankanın müvekkiline ilk kısmi ödemeyi yaptığı 05/12/2016 tarihi itibariyle yapılmasının İİK 195 hükmüne aykırı olduğunu, bu nedenle 05/12/2016 tarihi ile 16/11/2017 tarihi arasında alacağa işlemiş faiz ve iflasın açılma tarihi itibariyle toplam alacak miktarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 210,77 gram altın alacağı olduğu kabul edilmişken 16/11/2017 iflas tarihi itibariyle hesaplanan 33.360,67 TL karşılığı ile karar tarihinde 26,50 gram altın alınabildiğini, İİK’nın 198. maddesinde düzenlenen mevzuu para olmayan alacakların paraya çevrilmesi konusunda iflas tarihindeki değere ilişkin açık bir hüküm içermediğini ancak madde hükmünde aynen ifaya karar verilebileceğinin de düzenlendiğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde iflas ile temerrüde düşen borçların ödenmesinde temerrüt nedeniyle borçluya tanınan seçimlik yetkinin alacaklıya geçtiğinin ifade edildiğini, alacaklının bu durumda yabancı para borcunun yabancı para olarak ödenmesini, yabancı paranın vade tarihindeki kur üzerinden ödenmesini veya mevzuu para olmayan alacakların fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının ödenmesini isteyebildiğini, buna karşın Mahkeme tarafından Sigortaya Tabi Mevduat Ve Katılım Fonları İle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmeliğin Yasaya açıkça aykırı olan (6). Maddesi uygulanarak hüküm kurulduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının alacak kayıt başvurusunda alacak miktarı belirtilmediğinden İİK hükümleri karşısında başvurunun hukuka aykırı olduğunu bu nedenle davanın esasa girilmeksizin reddi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacıya ait altın hesabındaki tutarların hesaplanması halinde Sigortaya Tabi Mevduat Ve Katılım Fonları İle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmeliğin 6. Maddesinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, 10/05/2018 Tarih 2018/260 nolu Fon Kurulu kararında “Yabancı para ve altın cinsinden vadesiz hesaplara; müflis bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı 22.07.2016 tarihi itibariyle T.C Merkez Bankası’nca ilan edilen döviz alış kurları üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılıklarına” denilerek hesaplamanın hangi tarih ve kur üzerinden gerçekleştirileceğinin belirtildiğini, bu nedenle hesaplama yapılırken faaliyet izninin kaldırıldığı tarihin esas alınması gerekirken hatalı bilirkişi raporuna dayanarak verilen kararın hatalı olduğunu, ayrıca müflis banka harçtan muaf olduğu halde mahkemece bakiye harcın müflisten tahsili yönünde hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. Müflis … Bankası A.Ş, BDDK’nın ve Fon Kurulunun kararları doğrultusunda fona devredilerek, 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107/son maddesi uyarınca bankanın faaliyet izni kaldırılmış, Fon Kurulunun 22/12/2016 tarihli kararıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106/3 maddesi uyarınca doğrudan iflasının talep edilmesi üzerine İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/41 E., 2017/942 K. sayılı kararı ile 16/11/2017 günü saat 15:28 itibariyle iflasının açılmasına, tasfiye işlemlerinin TMSF tarafından yürütülmesine karar verilmiştir. Kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2018/629 E., 2018/829 K. sayılı 09/05/2018 tarihli kararı ile ilk derece mahkemesi kararının yalnızca harç ile ilgili kısım yönünden düzeltilmesine karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 27/01/2020 tarih, 2018/1539 E., 2020/406 K. Sayılı ilamı ile iflas kararı onanarak kesinleşmiştir. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Kayıt kabul davası için yasada öngörülen 15 günlük süre özel dava şartıdır. Somut olayda, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 08/07/2018 tarihli cevabı yazısında; davacının masaya … kayıt numarası ile kayıt yaptırdığı ancak miktar belirtilmediğinden iflas idare memurları tarafından alacak talebinin reddedildiği, sıra cetvelinin 01/06/2018 tarihli … ve 04/06/2018 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, davacının masraf yatırmadığı, kararın davacıya 12/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiştir. Davacı tarafından iflas masasına başvurulduğu sırada tebligat masraf avansı yatırılmadığından 15 günlük yasal süre, son ilan tarihi olan 04/06/2018 tarihinden itibaren hesaplandığında davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından iflas masasına alacak başvurusunda bulunulduğu sırada miktar bildirilmemiş ise de “altın hesap cüzdanı” örneğinin eklendiği, hesap bilgilerinin belli olduğu, altın cinsi alacağın TL karşılığının iflas idaresince hesap edilebileceği, ayrıca iflas idaresi tarafından “alacak talebi tutarı tespit edilemediğinden” talebin reddine karar verilmesinin ardından 18/06/2018 tarihinde 50.000,00 TL’nin ödenmesi talepli dilekçenin iflas idaresine sunulmasına rağmen karar verilmediği de anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 111. maddesinde; Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, malî bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kurulduğu belirtilmiştir.Mevduatın Ve Katılım Fonunun Sigortalanması başlıklı 63.maddesinde; “Kredi kuruluşları nezdlerindeki tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonları, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sigorta edilir. Kredi kuruluşları, nezdlerindeki tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarını, sigortaya tâbi kısım üzerinden sigorta ettirmek ve bunun üzerinden prim ödemek zorundadır. Sigortaya tâbi olacak tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının kapsamı ve tutarı, Merkez Bankası, Kurul ve Hazine Müsteşarlığının olumlu görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu tarafından belirlenir. Risk esaslı sigorta priminin oranı, yıllık bazda sigortaya tâbi tasarruf mevduat ve katılım fonunun binde yirmisini aşamaz. Risk esaslı sigorta priminin tarifesi, tahsil zamanı, şekli ve diğer hususlar Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu tarafından belirlenir. Kredi kuruluşlarının iflası hâlinde mevduat ve katılım fonu sahipleri, Fonun imtiyazlı alacaklarından ve Devlet ile sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere sigortaya tâbi olmayan kısım için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesindeki üçüncü sıra anlamında imtiyazlı alacaklıdırlar. Kredi kuruluşlarınca Fona ödenen sigorta primleri kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir. Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları nezdinde bulunan ve doğruluğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanan mevduat ve katılım fonunun sigorta kapsamındaki kısmı, Fon kaynaklarından ödenir.” Bankacılık Kanununun Faaliyet İzninin Kaldırılması Veya Fona Devir başlıklı 71.maddesinde; “Denetlemeler sonucunda bir bankayla ilgili olarak; a) Bu Kanunun 70 inci maddesi kapsamında alınması istenen tedbirlerin Kurul tarafından verilen süre içerisinde ya da her halükârda en geç oniki ay içinde kısmen ya da tamamen alınmaması ya da bu tedbirleri kısmen veya tamamen almış olmasına rağmen, malî bünyesinin güçlendirilmesine imkân bulunmadığı veya bu tedbirler alınmış olsa dahi malî bünyesinin güçlendirilemeyeceğinin tespit edilmesi, b) Faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin hakları ve malî sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıkması, c) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğinin tespit edilmesi, d) Yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aşması, e) Hâkim ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı veya dolanlı olarak kendi lehlerine kullanması veya dolanlı olarak kaynak kullandırması ve bankayı bu suretle zarara uğratması, hâllerinden bir veya birkaçının varlığı durumunda Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bankanın faaliyet iznini kaldırmaya ya da kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Fona devretmeye yetkilidir. Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları bu Kanunda yer alan hükümlere göre, kalkınma ve yatırım bankaları ise genel hükümlere göre tasfiye edilir. Bu madde kapsamında alınan Kurul kararları Resmî Gazete’de yayımlanır. Yayım tarihi ilgililer bakımından tebliğ tarihi olarak kabul edilir.” Faaliyet İzninin Kaldırılması başlıklı 106.maddesinde “Bir bankanın bu Kanun hükümlerine göre faaliyet izninin kaldırılması hâlinde yönetim ve denetimi Fona intikal eder… Fon, yönetim ve denetimi kendisine intikal eden bankadaki sigortalı mevduatı ve sigortalı katılım fonunu doğrudan veya ilân edeceği başka bir banka aracılığı ile ödeyerek, mevduat ve katılım fonu sahipleri yerine bankanın doğrudan doğruya iflasını ister. Bu görev ve yetki münhasıran Fona aittir. Bu şekilde yapılacak iflas isteminde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 178 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 179 uncu maddesinin iflasın ertelenmesine ilişkin hükümleri uygulanmaz… Yönetim ve denetimi Fona intikal eden banka hakkında iflas kararı verilmesi hâlinde Fon, iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder. Fon, bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 166 ncı, 218 inci, 219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ncı, 249 uncu, 251 inci ve 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder… Bu madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon tarafından yönetmelikle düzenlenir.” hükümleri yer almaktadır.23/02/2007 tarihli 26443 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat Ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi İle Bu Bankaların İflas Ve Tasfiyesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin, Amaç ve Kapsam başlıklı 1.maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106 ncı maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların iflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”, Dayanak başlıklı 2.maddesi “Bu Yönetmelik 5411 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin son fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.” 07/11/2006 tarihli 26339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortaya Tabi Mevduat Ve Katılım Fonları İle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmeliğin 1.maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları nezdinde bulunan tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının sigortalanmasına ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tahsil edilecek sigorta primlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”, 2. Maddesinde “Bu Yönetmelik, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 63 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.” ifadesine yer verilmiştir. 6.maddesinde; “(1) Sigorta kapsamında ödemeler (Değişik ibare:RG-29/9/2011-28069) Türk Lirası olarak yapılır. Döviz cinsinden hesapların (Değişik ibare:RG-29/9/2011-28069) Türk Lirası karşılıkları, kredi kuruluşunun faaliyet izninin kaldırıldığı tarihteki Merkez Bankası döviz alış kurları esas alınarak belirlenir. (Değişik ibare:RG-29/9/2011-28069) Kıymetli maden cinsinden hesapların (Değişik ibare:RG-29/9/2011-28069) Türk Lirası karşılıkları ise, kredi kuruluşunun faaliyet izninin kaldırıldığı tarihteki İstanbul Altın Borsası seans kapanış fiyatına ve Merkez Bankası döviz alış kurlarına göre belirlenir.” hükmü yer almaktadır. İlgili yönetmelik gereğince yabancı para alacakları ile ilgili olarak Türk Lirası karşılıklarının kredi kuruluşunun faaliyet izninin kaldırıldığı tarihteki İstanbul Altın Borsası Seans kapanış fiyatına ve Merkez Bankası döviz alış kurlarına göre belirleneceği açıkça düzenlenmiştir. İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.”, İİK’nın 198.maddesinde ise; “Mevzuu para olmıyan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir. Şu kadar ki iflas idaresi taahhüdün aynen ifasına deruhte edebilir. Bu takdirde alacaklı talep ederse iflas idaresi teminat gösterir. Borçlar Kanununun 290 ncı maddesi hükümleri mahfuzdur.” hükmü yer almakta ise de davacının alacak talebinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca çıkarılan Sigortaya Tabi Mevduat Ve Katılım Fonları İle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmeliğin 6.maddesi gereğince hesap edilmesi gerekirken, iflas tarihi itibariyle yapılan hesaplama uyarınca verilen karar hatalı olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca davalı 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140.maddesi uyarınca harçtan muaf olmasına rağmen bakiye harcın davalıdan tahsili yönünde hüküm tesis edilmesi de hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/379 E. 2023/72 K. sayılı 27/01/2023 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı ve karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davalı taraf harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 6-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/07/2023