Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/892 E. 2023/847 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/892
KARAR NO: 2023/847
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/807
ARA KARAR TARİHİ: 23/03/2022
DAVA: Tazminat, Tapu iptal tescil (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin kendisine ait parsellerden birinde iki kat halinde inşa etmeyi planladığı birbirine denk büyüklükteki 60 işyeri için “ortaklarına öncelik vererek”, “yer beğenmek suretiyle” ve “taslak proje üzerinden” taksitli satış duyurusu yaptığını, bu duyuru üzerine, erken karar veren ve risk alan davacının, binanın en cazip yerindeki yan yana ve altlı üstlü üç bağımsız bölümü, kendisi ve kızları adına satın aldığını, davalı kooperatifin daha sonra plan ve numara değişikliği yaparak aynı alana 60 yerine 69 adet ve dolayısıyla her biri daha küçük ölçüde bağımsız bölüm inşa ettiğini ve böylece davacıların satın aldığı bağımsız bölümlerin büyüklüğü ve değerinin düştüğünü, davalı kooperatifin ayrıca yapının bağımsız bölüm numaralandırmasını da keyfî biçimde değiştirdiğini ve bu değişiklikle davacılar adına kayıtlı bağımsız bölümlerden biri “köşe işyeri” olmaktan çıkarıldığını ve böylece değerinin düşürüldüğünü, davalı tarafın ihtara rağmen durumu düzeltmeye yanaşmadığını ve arabulucu eliyle de anlaşma sağlanamamış olduğundan dava konusu ettikleri 32, 65 ve 69 nolu taşınmazların dava sonuna (hükmün kesinleşmesine) kadar geçecek süre için davalı kooperatifçe müvekilleri dışındaki ortaklara ya da üçüncü kişilere devrinin ve satışının engellenmesi için kooperatif kayıtlarına ve tapu kayıtlarına şerh konulmak üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 02.02.2023 tarihli ara karar ile ”6100 HMK 389. ve devamı maddeleri gereğince dava konusu kooperatife ait İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Mah. … grubu, … Ada, … Parsel, …-…-… no’lu bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verilmesi talep edildiğinden yaklaşık ispat kuralları nazara alındığında ve hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı, davanın konusuz kalmasını önlemek ve davacının telafisi imkansız zararlarının giderilebilmesi ve hükmün infaz edilebilmesi için dava sonuna kadar İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Mah. … grubu, … Ada, … Parsel, …-…-… no’lu bağımsız bölümlü taşınmazların tapu kaydına ihtiyati tedbir konularak 3.şahıslara devir ve temlikinin önlenmesine ilişkin karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca 3.şahısların dava konusu ihtiyati tedbir nedeniyle doğabilecek zararlarının teminat altına alınabilmesi için 6100 HMK’nın 392 maddesi gereğince davacının dava konusu taşınmazın bedelinin tespit edilemediği, bu durumun ancak bilirkişi raporuyla tespit edilebileceğinden bahisle, bu nedenle davacı tarafa 60.000,00-TL nakdi teminat veya muteber bir bankanın teminat mektubunu kayıtsız şartsız, kesin ve süresiz olarak Mahkememize sunması veya depo etmesi koşuluyla aşağıdaki gibi İstanbul Nöbetçi İcra Müdürlüğünce uygulanmasına karar vermek gerektiği sonucuna varılmış” dair karar verilmiştir.Davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde özetle; davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmasına rağmen harç eksikliğinin tamamlanmadan ihtiyati tedbir kararı verildiği bu haliyle usul kurallarına aykırı hareket edildiği, davaya konu edilen taşınmazların birbirinden ayrı olduğu ve davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı aksine ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, mahkemece yaklaşık ispat şartı dahi sağlanmaksızın tedbir kararı verildiği tedbiri konu bağımsız bölümler yönünden davacılara hiçbir şekilde taahhüt edilmediği ve yükümlülük altına girilmediği, ortaklar arasında eşitlik ilkesinin geçerli olduğu, ayrıcalıklı ortak durumun oluşturulmasının mümkün bulunmadığı, asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette tedbir kararı verilemeyeceği, İmar Yönetmeliği gereğince zorunlu olarak yapılan numaralandırma değişikliklerinin davacının iddiaların aksine fiilen hiçbir bağımsız bölümün konumunun değiştirmediği, davacının kooperatiften dükkan satın almadı … ada … parselde büyük çarşı inşaatı olarak yapılması planlanan yerden her bir hissedarın brüt 625 m2 arsa hissesi satın aldığı, dolayısıyla dükkan satın alma durumum söz konusu olmadığı, bu nedenle halihazırda 33 nolu iş yerinin köşe olmaktan çıkması sebebiyle zarara uğranıldığının iddia edilemeyeceği, inşaatı ilave diye nitelendirilen yerlerin ise şaft boşluklarının değerlendirmesi sonucu ortaya çıkan ortalama brüt 40 m2 civarındaki yer olduğu, daha önceden de iş bu davaya konu İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne dava açıldığı ancak takipsiz bırakılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, 3 taşınmaz için toplam takdir edilen 60.000,00 TL teminatın da düşük kaldığı belirtilmiştir. 2016 yılı genel kurul tutanağının 10 nolu gündem maddesi “… ada … parsel … üzerine yapılacak inşaatlar konusunda ortaklara bilgi verilmesi maddesine geçildi. “… Parselin Sanayi parseli olduğu, üzerinde yapılan taslak projeye göre 60 bağımsız bölüm oluşturulduğu, Proje üzerinden 26/01/2017 tarihinde ortaklara bildirimde bulunularak yeni ortak kabulüne geçildiği açıklandı. Bu parsel üzerine yapılacak işyerlerinin 1(bir) brüt 625 m2 ye karşılık geldiği açıklandı. Bu parsel üzerinde kuranın söz konusu olmayıp, proje üzerinde tercih yöntemi ile ortak kabulü yapıldığı açıklandı. Yeni ortaklardan tahsil edilen arsa payının sabit olduğu ve kooperatife bırakıldığı, ancak bina yapımı ile ilgili kooperatifin ortaklık hukuku içinde hareket ederek ortaklardan sadece bina inşaat maliyetini tahsil edeceği açıklandı.” şeklindedir. Davalının … parsel işyeri konulu 27.01.2017 tarihli yazısında; kooperatifin kuruluş amacında yer aldığı üzere … parsel üzerinde 500 m2 taban ölçümlü 60 adet işyeri inşaatı ile ilgili çalışmalara başlandığı ve 01.02.2017 tarihi itibariyle başlanacak iş yeri alımı talebinde bulunanlardan yeni ortaklar alınacağı, toplam bedeli 1.250.000,00 TL olan arsa payının %10’unun 15.02.2017 tarihine kadar %30’unun 28.02.2017 tarihine kadar ödenmesi koşulu ile kalan %60 kısmı ise 10 eşit taksitle ödenmesi halinde kooperatif ortağı olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Davalı kooperatif tarafından 28.03.2017 tarihli ortaklık belgesinin ayrı ayrı 3 davacı için düzenlendiği bir iş bu ortaklık belgesinde davacıların kooperatif ortaklık numarası ile davacılardan …’ın zemin 1, 2 no lu işyeri, 1 pay brüt 625 m2 arsa tahsisli ortak , …’ın zemin 1,1 no’lu işyeri, 1 pay brüt 625 m2 arsa tahsisli ortak, …’ın zemin 2,60 no lu işyeri, 1 pay brüt 625 m2 arsa tahsisli ve 2 pay brüt 3.750 m2 sanayi tahsisli ortak olarak belirtildiği tespit edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 389/1 maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”, HMK 390/1 maddesinde “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.”, HMK 390/3 maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”, HMK 391/1 maddesinde “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” düzenlemelerine yer verilmiştir.Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini, keza davanın esası yönünden de haklılığını ispat etmelidir. Ancak burada tam ispat aranmayıp yaklaşık ispatla yetinilecektir (m. 390/3). Yani, ispatı gereken hususların tam olarak değil; kuvvetle muhtemel gösterilmesi yeterlidir… yaklaşık ispat ispatsızlık veya sadece talepte bulunanın beyanlarıyla yetinileceği anlamına gelmemektedir. Talep eden, ispat ölçüsü düşürülmüş olsa dahi, bir ispat faaliyetinde bulunmak, bu çerçevede delillere dayanmak ve tam olmasa da iddia ettiği hususların gerçekliğini kuvvetle muhtemel olduğunu gösterecek şekilde ispat etmek durumundadır. Şu halde, ispat ölçüsünün düşürülmesi, tedbirin koşullarının, özellikle tedbire esas olan hakkın hüküm altına alınabilmesi için maddi hukuk kurallarında öngörülen koşul vakıaların bir kısmının incelenmeyeceği ya da üstün körü inceleneceği anlamına gelmemektedir. Zira ispat ölçüsü, incelemenin kapsamına değil, hakimdeki usuli kanaatin derecesine ilişkindir… Şüphesiz, talep eden bir ispat faaliyetinde bulunmuşsa bunu tam ispat seviyesinde aramamak gerekir; fakat tamamen ispatsız veya delile dayanmayan bir faaliyet de afaki tehlike olgusuna dayanılarak yeterli kabul edilemez (Pekcanıtez Usul, Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Muhammet Özekes, Doç. Dr. Hülya Taş Korkmaz, Doç. Dr. Mine Akkan, Cilt.III, s.2476, 2477). Somut olayda, Davalı kooperatifin mülkiyeti kendisine ait olan … parsel sayılı taşınmazda yapmış olduğu bağımsız bölümlere ilişkin olarak davacılara yükümlendiği taahhüdün gereği gibi yerine getirilmediği ve bu nedenle zararın tazmini ve terditli olarak tapu iptal ve tescil istemli açılan iş bu davada, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiği kabulü ile tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nin 389 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi yerinde olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 492,00 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından alınan 179,90 TL istinaf karar harcının hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/05/2023