Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/883 E. 2023/1310 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/883
KARAR NO: 2023/1310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2023
ESAS NO: 2021/559
KARAR NO: 2023/145
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 29/06/2021
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı asiller dava dilekçesinde özetle; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibi dosyası ile yaptıkları takibe davalının yapmış olduğu itiraz üzerine itirazın iptali davasının açılmasının gerekmiş olduğunu, 12.02.1995 tarihinde davalı kooperatife üye olduklarını, davalının verdiği taahhütnameye göre dairelerin 36 ay zarfında anahtar teslimi olarak teslimi gerektiğini, davalının ödedikleri aidatlar karşılığında diğer ortaklara yaptığı daire içi imalatları noter kanalı ile yapılan uyarılara rağmen dava konusu dairelere yapmadığını, tapuların devrinin de yapılmamış olduğunu, daire içi imalatlar için yapılan işlerin toplam bedelinin 490.000 TL olduğunu, ancak davalının davaya konu dairelerde yapmış olduğu herhangi bir imalat bulunmadığını, davalının yapması gereken işleri hiç yapmadığını, dairelerdeki tüm ince işlerin hatta bazı kaba işlerin kendilerince yaptırıldığını, 2000 yılında yapıldığını, bu hususta yapmış oldukları masrafların da davalı tarafça kendilerine ödenmediğini, yaptıkları bu harcamaların kooperatif üye aidat borç hesabından mahsup edilmesi mümkün iken bu mahsubun yapılmasını defalarca talep edilmesine rağmen kooperatifle bu mahsuplaşmanın yapılmadığını, Davalı kooperatifin alacaklarının Bakırköy 2 ATM 2016/135 E sayılı dosyasından takip edildiği, mahsuplaşma taleplerine rağmen, mahsuplaşmanın bu dosyada yapılmadığı, Büyükçekmece 1 AHM 07.05.2013 tarih 21.09.2004/1137 E, 2013/418 sayılı ve İstanbul 2 AHM 2016/ 432 E, 2017/117 K sayılı ilamlarının Büyükçekmece … İcra Müd. (ESKİ … E) yeni … E dosyasında yaptıkları ilamlı icra takibi olduğu, bu İcra takibi ile 2000 yılında konutta teslim edilen eksikliklerin tamamlanması için yapılan imalat bedeli alacağının tahsili istendiği, huzurdaki davaya konu Büyükçekmece … İcra Müd. … E sayılı ilamsız icra takibi dosyasındaki alacağın konusunun ise “yaptıkları daire içi imalatlar ile ilgili harcamaların ve temerrüt faizlerden oluşan 161.816,00.TL alacağın tahsiline ilişkin olduğu, davalı kooperatifin 2000 yılından bu yana borcunu ödemediği, davalının tüm itirazlarının kötü niyetli ve dayanaksız olup davayı uzatma amacı taşıdığı, davalının borcunu ödememek için her türlü hileye başvurmuş olduğunu beyanla açıklanan sebepler ile davanın kabulüne, itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talepleri ile ilgili zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davalıların müvekkili kooperatife üye olmakla birlikte her karara muhalefet etmiş ve her hususu şikayet konusu etmiş olduklarını, davacıların bu şekildeki taleplerinin arkasının kesilmemiş olduğunu, yapımcı firmanın işi tamamlamadan kaçması üzerine 2000 yılında tüm bağımsız bölümlerin aynı imalat seviyesinde hak sahiplerine teslim edilmesine rağmen her üyenin kendi bölümlerinde yaptığı imalat bedellerinin davacılar lehine karara bağlanmış ve davacıların yapmış olduğu imalat bedellerinin diğer üyelere yüklenmiş olduğunu, davacıların bu hukuksuz taleplerini mükerrer olarak işbu davaya yeniden konu ettiklerini, davacıların beyanlarının gerçek dışı olduğunu, tapuların 2018 yılında davacılar ve 3. bir üye dışında edimlerini yerine getiren diğer üyelere tapularının verilmiş olduğunu, baştan beri edimlerini ifadan kaçınan davacılar hakkında hemen her genel kurulda ihraç kararı alınmış olduğunu, kooperatif hukukunda üyeler arası eşitliğin esas olduğunu, aynı imalat seviyesinde diğer üyelere fiili teslimat yapılarak eksik ince imalatlar diğer üyelerin kendileri tarafından karşılanmış olmasına karşın sadece davacıların bu hususu yargıya taşıdığı, yanlış hukuk uygulamaları suretiyle davacılara diğer üyelerin aleyhine olacak şekilde haksız menfaat sağlanmış olduğunu, davacıların işbu dava ile haksız edindikleri kazancı tekrardan mükerreren talep etmekte olduklarını, takipte talep edilen faize de itiraz ettiklerini, geriye dönük faiz işletilmesinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını belirtmişler ve de talep sonuç olarak açıklanan tüm bu sebepler ile haksız davanın reddine ve davacılara dava değerinden an az %20 oranında kötü niyet tazminatı yüklenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “Dosyada ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; kooperatif üyesi olan davacıların natamam olarak kendilerine teslim edilen bağımsız bölümlerde yapılan daire içi imalatların bedeli istemli olarak davalı kooperatif aleyhine başlatılan icra takibine davalının itirazı sonucu huzurda görülen dava açılmıştır. Mahkememizce davalı tanığı dinlenilerek bağımsız bölümde keşfen bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Her ne kadar dosyada mübrez bilirkişi kök ve ek raporunda davacılar tarafından eksik imalat tutarlarının İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/432 E sayılı dava dosyası ile talep edildiği, söz konusu dosya ile davacıların bir kısım taleplerinin kabul edildiği; davacılar tarafından aynı imalatlara ilişkin huzurda görülen davanın açıldığı belirtilmiş ise de dosya kapsamında davacılar tarafından İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde talep konusu yapılmayan ve söz konusu imalat kalemlerin önce yapılan imalatların talep edildiğinin beyan edilmesi ve huzurda görülen davaya dayanak alacak kalemlerinin İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada tartışılıp karara bağlanmamış olması karşısında kesin hükme ilişkin davalı itirazına ve aksi yöndeki bilirkişi görüşüne mahkememizce itibar edilmemiştir. Davalı tarafından süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulmuştur. Her ne kadar davacılar tarafından davacısının kooperatif, davalılarının ise … ve … olduğu Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/135 Esas sayılı dosyasında mahsup talebinde bulunulduğu; bu nedenle zamanaşımının kesildiği iddia edilmiş ise de dosyaya sunulan daire içi imalatlara ilişkin faturaların incelenmesinde dava konusu bağımsız bölümün en geç 2000 yılında davacılara teslim edildiği; Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinin 4. fıkrası gereğince kooperatif ortaklık sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olması; davacılar tarafından aleyhlerine açılan Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/135 Esas sayılı dosyasında zamanaşımı süresi dolduktan yaklaşık 10 yıl sonra mahsup talebinde bulunulmuş olması; zamanaşımı süresi dolduktan sonra mahsup talebinde bulunulmuş olması nedeniyle zamanaşımının kesildiğinden bahsedilmesinin mümkün olmaması karşısında davacıların aksi yöndeki savunmalarına mahkememizce itibar edilmemiştir. Nihayetinde davalının zamanaşımı definin kabulü ile açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, icra takibi açmakta davacıların kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispatlanamadığından şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı asiller yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ”Davalı Kooperatif’in zamanaşımı def’ini ileri sürmesi dürüstlükle bağdaşmamaktadır. Zamanaşımı definin kötüye kullanıldığı hallerde def’in nazara alınmaması gerekir. Davalı Kooperatif, yapmadığı imalâtlara ilişkin ve kendi kusuruna dayanarak; 1997 yılı sonu teslim etmesi gereken ve halâ teslim etmediği dairelerin tapularını “verilecek olması” gerekçesiyle, ileri tarihlerde (tarih belli değil) olası beklentiler, ihtimaller üzerine alacak iddiasında bulunmuş, icra takibi başlatmış, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.02.2016/135 Esas nolu dosyası ile dava açmıştır. Yaptığımız daire içi imalâtlar nedeniyle harcadığımız tutarların borçlarımızdan mahsup edilmesi mümkün olduğu ve talep ettiğimiz halde mahsuplaşma yapılmadan dosya 23/03/2021 tarihinde karara bağlanmıştır. Karar tarihine kadar mahsuplaşma umudumuz vardı. Hile ve Hata Durumlarında zamanaşımı süresi uygulanmaz. Bizde mahsuplaşma ümidini yaratan kooperatif sonradan zamanaşımı definde bulunması dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz, MK. M 2 uymaz. Kooperatiflerde üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyeceği haklar:Eşitlik ilkesi gereği tüm ortaklara konut teslimin aynı tarihte ve aynı nitelikte yapılması gerekir. imalâtları tamamlanmış olması gerekir Kooperatifçilikte korunması gereken Kooperatif değil, ortaklardır. Daireler teslim edilmemiştir.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava kooperatif üyesi olan davacıların, kendilerine tamamlanmadan teslim edilen bağımsız bölümlerde yaptıkları imalat bedellerinin tahsili için başlattıkları icra takibine davalı kooperatifin itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklıların 18.977,00 TL asıl alacak, 142.839,00 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 161.816,00 üzerinden borçlu aleyhine dava konusu taşınmazlarda 2000 yılında yapılan imalatlara ilişkin masraflar dayanak gösterilmek suretiyle ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçluya 28/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından süresi içerisinde 28/04/2021 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edildiği ve davacılar tarafından süresi içerisinde işbu davanın açıldığı görüldü.Mahkemece, dosyaya sunulan daire içi imalatlara ilişkin faturaların incelenmesinde dava konusu bağımsız bölümün en geç 2000 yılında davacılara teslim edildiği; Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinin 4. fıkrası gereğince kooperatif ortaklık sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olması sebebi ile dava zamanaşımından reddedilmiştir.Davacılar, 21/09/2004 tarihinde davalı kooperatife karşı açtıkları davada; tamamlanmamış dairelerde 2000 yılında kendilerinin tamamladığı eksik işleri ve kira alacaklarını talep etmişler, Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/1137 esas 2013/418 karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/6103 esas 2015/1125 karar sayılı ilamı ile kooperatife yönelik davanın tefrik edilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğine karar verilmiş, Mahkemenin yetkisizlik kararı üzerine İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/432 esas 2017/117 karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar kesinleşmiştir.Mahkemece de doğru tespit edildiği üzere dava konusu talepler, yine 2000 yılında yapılan imalat masrafları olmakla birlikte yukarıda belirtilen davadaki taleplerden farklı masraflara ilişkindir.Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/135 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde davalı kooperatifin davacılara karşı aidat borçlarından dolayı takip başlatığı ve itirazın iptali davası açtığı, davacıların bu davada 2000 yılında yaptıkları masraflar yönünden mahsup talebinde bulunduğu, mahkemece uygulamada tereddüte mahal vermemek için mahsup talebi değerlendirilmemiş davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kooperatif ile ortağı arasında parasal yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklarda 6098 sayılı TBK’nın 147 maddesi hükmü gereğince zamanaşımı süresi 5 yıl kararlaştırılmıştır. Zamanaşımı süresi alacağın muaccel olması ile başlar. Davacıların talep ettikleri masrafların 2000 yılında yapıldığı sabit olmakla, zamanaşımı süresinin 2005 yılında dolduğunun kabulü gerekmektedir. Davacıların mahsup talebinin 2016 yılında yapıldığı, incelemeye konu davanın da 2021 yılında açılmış olduğu dikkate alndığında; dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmuş olmakla mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesine bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar davacılar davalının mahsuplaşma ümidi yarattığından zamanaşımı defiini ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürmekte ise de; davacıların zamanında dava açmalarına engel bir durumun söz konusu olmadığı dikkate alındığında bu itiraza itibar edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı asillerin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacılar tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacılara ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/09/2023