Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/809 E. 2023/914 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/809
KARAR NO: 2023/914
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/182
KARAR NO: 2023/94
KARAR TARİHİ: 13/02/2023
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, davacı şirketten Dijital Pazarlama Hizmeti almakta olup taraflar arasında bu hizmetten doğan bir borç ilişkisi mevcut olduğunu, davacının uzun yıllardır dijital pazarlama alanında hizmet veren başarılı bir şirket olup bu kapsamda davalı şirkete de sanal ortamda reklam hizmeti verdiğini, taraflar arasındaki süreklilik teşkil eden bu ticari ilişki nedeniyle gereksiz ödeme ve takas işlemlerinin önüne geçmek ve iş hayatında pratikliği sağlamak amacıyla tarafların ödemelerini cari hesap yöntemi ile yapılmasının kararlaştırıldığını, fakat davalı şirket tarafından en iyi şekilde hizmet alınmasına rağmen cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödemediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını, davalı şirket geçen zamanda cari hesap tahtında ödemekle yükümlü olduğu miktarı ödemediği gibi icra takibine haksız ve dayanaktan yoksun olarak itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, bu nedenlerle davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel yetkili asliye ticaret mahkemesi davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi olduğunu, bu nedenle davanın yetkisiz mahkemede açılmış olmasından dolayı yetki itirazında bulunduklarını, her iki şirketin Ticaret Sicil Kayıtları incelediğinde ve dava dilekçesinde verilmiş faturalardaki adreslere dayanarak yetki itirazlarını ve 6100 sayılı HMK’nin 6. maddesiyle gerekçelendirerek esasa ilişkin olarak, dosya ilgili mahkemeye sevk edilse dahi tüm fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her iki şirketin ticari defterlerinin incelenmesini ve icraya(davaya) konu edilen miktarların haksız olduğunu, maddi gerçekliğin defterlerin incelenmesi suretiyle ortaya konulmasını, yetki ilk itirazlarının kabulü ile, tüm hak ve alacaklarımız ve usule, davaya ilişkin savunma haklarımız saklı kalmak kaydıyla mahkemenizin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davalı taraf 14.10.2022 tarihli incelemeye katılmadı ancak ticari defter ve kayıtlarını 30.09.2022 tarihinde sadece 2018-2019 ticari defterleri sunduğu, davalı tarafça her ne kadar borcunun olmadığı beyan edilmiş ise de buna yönelik ödeme dekontu iade faturası vb. hiçbir belge sunmamış olup davalı tarafın iddialarının ispata muhtaç olduğu, Davacı tarafın ticari defterlerinde davalı şirketle olan ilişkisini 120 Alıcılar hesabında takip etmiş davacı tarafından davalı taraf kesilen davaya konu olan faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Davacının ticari defterlerine göre; Davacının takibe konu ettiği Faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının davalı yandan 411.295,19 TL alacaklı olduğu, tespit edilmiştir. Davalı Tarafın ETTK 70/6 md. 72/3 fıkraları ve YTTK 64/3 fıkraları gereğince ticari defterler süresinde 2019 Tarihinde kapanış tasdikleri yapılmış 2020 yılına ait ticari defterlerinin kapanışları yapılmamıştır. Davalı yan, davacı ile olan ticari ilişkiyi kabul etmekte ve tüm borcun ödendiğini savunmaktadır. Davacı tarafından 2018 yılı satış faturaların davalı yana gönderildiğini ve yine 2019 yılında davalı tarafından alınan çeklerin karşılıksız çıktığı iddiası davacı tarafından ispata muhtaç olduğu, davacı tarafından yukarıda detaylı gösterilen uyuşmazlıkların ispatlanması halinde davacı tarafın davalı tarafından 411.295,19 TL alacaklı olduğu ancak davacı taraf 15.01.2020 tarihinde borçlu (Davalı) … Aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile; Asıl alacak, 163.375,19TL işlemiş faiz 4.901,26TL olmak üzere toplam 168.276,45TL talep edildiği görülmüştür davacı tarafın talebine bağlı kalarak davalı yandan 163.375,19TL talep edebileceği tespit edilmiştir. Davacı iddiasının temelinin ticari defterlerine göre 2019 yılında davalı taraftan alınan çeklerin karşılıksız çıktığı iddiası olduğu bu çek bilgileri ile çeklerin ödenmediği hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı, bilirkişi raporunun denetime uygun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava konusunun karşılıksız çek alacağına dayanmadığı, alacağın cari hesaptan kaynaklandığı, davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiği, kaldı ki bilirkişi raporunda davacının hizmet verdiğine ilişkin hususun ispatlanamaması halinde bile 31.499,00 TL alacağın bulunduğunun kabul edildiği nazara alındığında mahkemece, davanın reddine karar verilmesinin anlaşılamadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayıda takip dosyasında 163.375,19 TL asıl alacak ve 4.901,26 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 168.276,45 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep edildiği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 2020/511 Esas, 2021/61 sayılı ilamı ile 6100 sayılı HMK’nin 6. maddesi uyarınca dava dilekçesinin yetki yönünden reddine dair karar verilmiş olup, iş bu karara yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda 2020/1610 E. 2021/1266 K. sayılı ilamı ile davacı tarafın istinaf başvurusunu kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.3 bendi uyarınca kaldırılmasına dair karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yukarıda belirtilen kaldırma kararından sonra iş bu dava dosyasında yargılamaya 2022/182 E. ile devam edilmiş ve bilgisayar mühendisi ile mali müşavir bilirkişisi eşliğinde davacının haklılık durum ve oranın araştırmasına yönelik bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 02.11.2022 tarihli raporda özetle; davacının iş bu davasının bakiye alacak iddiasına dayandığı, davalının ise tüm borcu ödediğini belirterek fatura içeriklerine bir itirazının bulunmadığı, davalının 2018 ve 2019 ticari defterlerini sunduğu, her ne kadar borcu olmadığı beyan edilmiş ise de; buna ilişkin ödeme dekontu, iade faturası gibi bir belge sunulmadığı belirtilerek; – 1.seçenek: davacı tarafından 2018 yılı satış faturalarının davalı tarafa gönderildiği ve yine 2019 yılında davalı tarafından alınan çeklerin karşılıksız çıktığı iddiasının davacı tarafından ispata muhtaç olduğu, davacı tarafından bu hususun ispatlanması halinde takibe konu edilen faturaların ticaret lehçelerinde kayıtlı olması da nazara alınarak davalıdan 411.295,19 TL alacaklı olduğu, ancak icra takip dosyasında 163.375,19 TL asıl alacak ve 4.901,26 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 168.276,45 TL alacağın talep edildiği ve taleple bağlı kalınarak 163.375,19 TL talep edebileceği, -2.seçenek: davalının, davacı ile olan ticari ilişki kabul ettiği, ve tüm borcu ödediğini savunduğu, faturaların davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak davalı taraf ticari defterlerinde yer almadığı, 2018 yılı satış faturalarının davalı tarafa gönderildiği ve yine 2019 yılında davalı tarafından alınan çeklerin karşılıksız çıktığı iddiasının davacı tarafça ispata muhtaç olduğu, davacı tarafından bu ispat bulunamaması halinde davalı taraftan 31.499,90 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafça bilirkişi raporuna karşı sunulan beyan dilekçesinde, davalıya karşı karşılıksız çıkan çekler dolayısıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … E. sayılı takip dosyalarının ikame edildiği, huzurdaki davanın çeklerden olan alacakların ari tutularak cari hesaptan kaynaklı diğer alacaklara ilişkin olduğu ifade edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davaya konu somut olayda, davacının icra takibine konu alacağının karşılıksız çıkan çeklerden kaynaklı alacak olmadığı, cari hesaptan kaynaklanan alacak istemi olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, ”Davacı iddiasının temelinin ticari defterlerine göre 2019 yılında davalı taraftan alınan çeklerin karşılıksız çıktığı iddiası olduğu bu çek bilgileri ile çeklerin ödenmediği hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı,” yönünde tespit yapılmış ise de; bu tespitin dosya kapsamına uygun olmadığı açıktır. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, 2018 yılı cari hesabı incelendiğinde, davalı tarafın 2018 yılı bakiyesinin 44.879,70 TL, 2019 yılı sonu bakiyesinin ise 31.499,90 TL olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “… Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyette olup, mahkemece yapılacak yargılamada belirtilen bilgiler doğrultusunda davacının alacağını ispatla yükümlü olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıdaki bilgiler ışığında, davaya konu edilen faturaların davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davalı tarafın kayıtlarında yer almadığı, 2018 yılı cari hesabına göre davacı tarafın yıl sonu bakiyesinin 392.268,49 TL, davalı tarafın yıl sonu bakiyesinin 344. 879,70 TL, taraflar arasında 2019 yılı cari hesabı incelendiğinde ise, davacı tarafın yıl sonu bakiyesinin 423.565,19 TL, davalı tarafın yıl sonu bakiyesinin 31.499,90 TL olduğunun tespit edildiği ve cari hesaba konu hizmetin kabul edilen dışında verildiğinin alacaklı tarafça ispatlanmadığı anlaşıldığından; davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayıda takip dosyasında davalı tarafça 31.499,90 TL alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, fazlaya dair istemin ise reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. HMK’nin 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nin 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜNE, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2022/182 Esas, 2023/94 Karar sayılı ve 13/02/2023 tarihli kararının HMK’nin 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; A)Davanın KISMEN KABULÜ İLE, B) İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayıda takip dosyasında davalı tarafça 31.499,90 TL alacağa yönelik yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, Takibin 31.499,90 TL üzerinden takip şartları doğrultusunda aynen devamına, C) 31.499,90 TL alacağın %20’si oranında İCRA İNKAR TAZMİNAT bedelinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, D)Fazlaya dair istemin ise REDDİNE, İlk derece mahkemesi yönünden: a-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.151,76 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 2.032,37 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 119,39 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA, b-Davacı tarafından yatırılan 2.032,37 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacı tarafından sarf edilen toplam 3.250,2‬0 TL yargılama giderinden kabul edilme oranına isabet eden ‭608,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, d-Tarafça yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde tarafa iadesine, e-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T’ye göre tayin ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, e-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T’ye göre tayin ve takdir olunan 21.516,48 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
İstinaf İncelemesi Yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 492,00 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, b-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından alınan 179,90 TL’nin istinaf karar harcının hazineye GELİR KAYDINA,ç-Davacı tarafça sarf edilen 691,9‬0 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,e-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07.06.2023