Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/737 E. 2023/877 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/737
KARAR NO: 2023/877
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/1038 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 10.01.2023
DAVA: İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; Müvekkillerin murisi …’ın davalı Kooperatifte 2 üyeliği mevcut olup, 1 üyelik murisin vefatından sonra diğer hissedarlardan devir yapılmak suretiyle müvekkil adına tescil edilmesine rağmen ikinci üyelik hususunda geçmişten beri hukuki ihtilaflar bulunduğunu, müvekkilinin öncesinde ikinci üyeliği kabul edilmiş olmasına rağmen müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle katılamadığı 08/12/2021 tarihli Genel Kurul toplantısında müvekkilinin ikinci üyeliğinin durumu görüşülerek ikinci üyeliğin reddine karar verildiğini, oysa murisin sağlığından itibaren 2 üyelik için aidat yatırıldığını, geçmiş yıllarda muris adına üye kayıt defterinin iki ayrı sayfasında iki ayrı üyelik tescil edildiğini, tüm bu nedenlerle murise ait 1 üyeliğin usulsüz olarak ortadan kaldırıldığından ikinci üyeliğin tespit ve tesciline karar verilmesini ayrıca daha önceki yıllarda tasfiye sürecine giren daha sonra 2012 yıllarında ihya edilme çabaları ve akabinde yine 2015 yılı itibariyle tekrardan tasfiye sürecine giren davalı Kooperatif’in başıboş durumda kaldığını, usulsüzlükler ve sistemsizlikler had safhaya ulaştığını, kooperatif banka ve hesaplarında bulunan 56.000,00 TL’nin usulsüz paylaştırıldığı bilgisine haricen ulaşıldığını, kooperatif üyelerinin ortak malı mahiyetinde olan Eski Plaj Arsası ile ilgili davalı ile belediye arasında görülmekte olan kamulaştırma bedel tespit davasının karar aşamasında olduğunu, söz konusu bedelin üyelere dağıtılması müvekkilin hali hazırdaki tek üyeliğinden dolayı mağduriyetine yol açacağını, bu nedenle müvekkiller bakımından telafisi imkansız durumların ortaya çıkmaması amacıyla davalı kooperatifin tasfiyesinin tedbiren durdurulması ile kooperatifin banka hesapları ile taşınır ve taşınmaz tüm mal varlıklarına ( murise ait yok sayılan ikinci üyelik bakımından denk düşen hisseye müvekkillerin mirasçılık payları oranında ) ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemenin 10/01/2023 tarihli tensip ara kararı ile “…davacının kooperatif üyeliğini hak kazanıp kazanmadığı, yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada ibraz edilen belgelerin niteliği ve dosya kapsamına göre, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gibi, davacı açısından telafisi güç veya imkansız zararlara yol açma ihtimali bulunmadığı, aynı zamanda tedbir talep edilen taşınmazlar uyuşmazlığın konusunu oluşturmadığından HMK’nın 389 vd. maddelerinde ön görülen koşullar oluşmadığından ihtiyati tedbir konulması talebinin HMK 389/1 gereği uyuşmazlık konusu olmadığından reddine ” karar verilmiştir.Verilen ara karara karşı davacılar vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Dava, kooperatif üyeliğin tespiti istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; kooperatifin tasfiyesinin tedbiren durdurulması ve banka hesapları ile taşınır ve taşınmaz tüm mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’unu 390. maddesi uyarınca “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda; davacılar, murise ait iki adet kooperatif üyeliği bulunmasına rağmen bir üyeliğin usulsüz olarak iptaline karar verildiğini belirterek ikinci üyeliğin tespiti ile kooperatifin tasfiyesinin durdurulmasını ve kooperatif banka hesapları ile taşınır ve taşınmaz tüm malvarlıklarına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş ise de davacıların ikinci üyeliğin tespiti yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada ibraz edilen belgelerin niteliği ve dosya kapsamına göre, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gibi, davacı açısından telafisi güç veya imkansız zararlara yol açma ihtimali bulunmadığı, aynı zamanda tedbir talep edilen kooperatif tasfiyesinin durdurulması ile kooperatife ait taşınmazlar ve banka hesapları uyuşmazlığın konusunu oluşturmadığından HMK’nın 389 vd. maddelerinde ön görülen koşullar oluşmadığından mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak, mahkemece verilen ara karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınan istinaf başvuru ve karar harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/05/2023