Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/611 E. 2023/623 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/611
KARAR NO: 2023/623
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 09/01/2023
ESAS NO: 2023/18
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/01/2023
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı karşı davalı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı üçüncü kişi … San A.Ş arasında akdedilen sözleşme gereğince davalı … Projesi için ödenmesi gereken yapı denetim hizmet bedelinin müvekkili şirket tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacı ile davalı arasında yapılacak ödemelere ilişkin plan mahiyetinde sözleşme ve protokoller imzalandığını, taraflarca anlaşılarak yapı hizmet bedelinin müvekkili şirketçe ödenecek olmasının kararlaştırılmış olması ve davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan şifahi görüşmeler sonucunda İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … ada, .. numaralı parselde yapılacak olan … Logo Projesi için 6.554,850,00 TL+KDV dahil olacak şekilde denetim ücretinin revize edilerek ödeme planı mahiyetindeki sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin sorumluluğundaki tüm ödemelerin eksiksiz ve zamanında ifa edilmiş olmasına karşın tamamen davalı şirketin sorumluluğunda olan %3’lük hizmet bedellerinin davalı tarafça ilgili kurumlara ödenmediğini, müvekkilinin ve dava dışı arsa sahibini maddi ve manevi zarara uğrattığını, davalı … şirketinin akdedilen sözleşmede kendisine yükletilen edimleri ifa etmiş olmasının yanı sıra %65 oranında UYDS sisteminde feshedilmiş olması nedeniyle dava dışı üçüncü kişi arsa sahibi başka bir denetim firması ile 25/12/2018 tarihinde sözleşme yapmak zorunda kaldığını, yeni gelen … Denetim Şirketine 2019 yılında 172.000,00 TL, 2020 yılında 243.000,00 TL, ve 2021 yılında 100.000,00 TL olmak üzere toplam 515.000,00 TL’nin müvekkili şirketçe fazladan ödendiğini bildirerek, davalı … Aleyhinde İhtiyati Tebir kararı verilerek, müvekkili şirketin 200.000,00 TL bedel karşılığı İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … Mevkii, .. Ada, … parselde kayıtıl taşınmazı … Yapı Denetimin talebi ve oluru ile cari hesap alacağından mahsup edilmek üzere … ve … adına devredilen taşınmaza … tarafından … Denetime İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … Mah, … Sokak No: … ada, … parseldeki … projesinde bulunan … Blok … numaralı taşınmazın KDV dahil 630.000,00 TL bedel karşılığında, … Blok … numaralı KDV DAHİL 405.000,00 TL bedel karşılığında, … Blok … numaralı taşınmazın KDV dahil 340.000,00 TL bedel karşılığında, … Blok … numaralı taşınmazın KDV dahil 275.000,00 TL bedel karşılığında, … Blok … numaralı taşınmazın KDV dahil 490.000,00 TL bedel karşılığında teslimi yapılan taşınmazların tapu kayıtlarına üçüncü kişilere devrini engellemek amacıyla müvekkili adına telafisi imkansız olacak maddi manevi zararın doğumunu engelleme amacıyla satılamaz şerhi, davaya konu edildiğine ilişkin şerh konulmasına, davalı şirket … Ltd Şti’nin tüm taşınır veya taşınmaz mal varlığı sorgusunun yapılarak müvekkili şirketçe ödenen tutarın iadesini sağlamak adına ihtiyati tedbir konulmasını, bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme sonrasında davacı müvekkili şirket tarafından davalıya yapı denetim hizmet bedelli olarak yaptığı tüm nakdi günümüz şartlarına uyarlanarak, ayni ödemelerin ise bilirkişi marifeti ile dava tarihindeki güncel değerlerinin tespit edilerek davacı müvekkilinin davalıya ödemeleri yaptığı tarihi itibariyle işleyecek TTK 1530/7 ticari temerrüt faizi ile davalıdan alınıp davacı müvekkili şirkete verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı karşı davacı vekili, cevap dilekçesinde; Sayın Mahkemeniz nezdinde görülmekte olan işbu davada davacı … San. Ve Tic. A.Ş. Müteahhit; Müvekkil şirket … Denetim Ltd Şti yapı denetim firması; …A.Ş. İse proje konusu İstanbul İli Esenyurt İlçesi … Ada … Nolu parsel sahibidir. … ile … arasında 17.02.2014 tarihinde akdedilen İstanbul …. Noterliğinin … Yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşme uyarınca, Arsa sahibi …’ın yapı denetim hizmet bedeline ilişkin ödemelerin yüklenici … tarafından ödeneceği hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla müvekkil şirketin yapı denetimden kaynaklanan ödemelerinin … A.Ş.’den tahsil edileceği konusunda târâflar mutabık kalmıştır. Müvekkil şirket mevcut projeden arsa sahibi … ile yapmış olduğu tıcarı anlaşma neticesinde 102.000,00 TL bedelli 85 m2’lik 241 daireleri almak için 22.09.2014 tarihli sözleşmeden doğan 2.856.000,00 (28 daire) ve 2.285.000,00 (22 daire) TL’lik yapı denetim alacağını arsa sahibi …’a temlik etmiştir. Nitekim bu anlaşmalar 22.05.2014 tarih ve yine 23.09.2014 tarihli temlik sözleşmelerinde yazılı hale getirilmiştir. Ayrıca bu hususta 2 paragraf üstte belirtmiş olduğumuz müvekkil şirket ile … arasında akdedilen sözleşmenin 5. maddesinin h fıkrasında “Taşeronun (… Yapının) … İnş. San. Tic. AŞ’ye olan 2.285.000,00 TL lik borcuna istinaden yapılmış olan 29.05.2014 tarihli temlik ile 2.856.000,00 TL’lik borcuna istinaden yapılmış olan 22. 09.2014 tarihli temlik sözleşmesi Taşeronun (…’nun) cari hesabına borç kaydedilmiştir. şeklinde atıfta bulunulmuştur. Özetle, Yapı denetim bedelinin asıl borçlusu … iken …, kendi iç ilişkileri sebebi ile …’ın yapı denetim bedelini ödemeyi üstlenmiştir. Müvekkil, …’tan aynı projede 102.000,00 TL bedelli 85 m2’lik 241 daireleri almak için … ile temlik sözleşmesi imzalamıştır. Böylece taraflarca da anlaşıldığı üzere müvekkilin …’dan alacaklı olduğu 2.856.000,00 TL(TL karşılığı 28 daire) ve 2.285.000,00 TL (karşılığı 22 daire) …’a verilecektir. Bu bedellerin verilmesi neticesinde müvekkil toplam 50 daireye sahip olacaktır. Müvekkil şirket ile … arasında yapılan 22.09.2014 tarihli sözleşme neticesinde …’a verilmesi konusunda mutabık kalınan, diğer bir deyişle müvekkilin alacağını temlik ettiği 2.856.000,00 TL (TL karşılığı 28 daire) ve 2.285.000,00 TL ( TL karşılığı — 22daire) TL tutarındaki temlik bedeli, temlik alacaklısı …’a ödenmediğinden müvekkil temlik sözleşmelerinde öngören toplam 50 daireye sahip olamamıştır. Davacı … tarafından her ne kadar mezkur sözleşmedeki edimlerin kendileri tarafından ifa ediliği iddia edildiği noktasında ısrar edilse de bu husus abesle iştigaldir … tarafından 22.09.2014 tarihli sözleşme edimleri tam olarak yerine getirilmemiştir Ek olarak belirtmek gerekir ki burada müvekkil adeta arsa sahibi ve müteahhit firma tarafından oyuna getirilmiştir. Zira taraflarca akdedilen protokoller neticesinde müvekkil, 50 daireye sahip olması gerekirken; … 50 daireyi vermemiş, … toplam 5.141.000 TL’ye tekabül eden bedeli ödememiştir. Bu kapsamda davacı tarafından tam olarak belirtilmeyen, açıklığa kavuşturulmayan uyuşmazlığın aslında tamamen yukarıda anlatılandan ibaret olduğunu, aslında müvekkilin mağdur ve alacaklı olduğunu, bu nedenle gerek cevaplarımızın gerekse uyuşmazlıktan doğan hak ve alacaklarımızın taleplerini içeren dava nedenlerimizi açıklayacağız” şeklinde beyanda bulunarak karşı davalarının kabulünü asıl davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece 6100 sayılı HMK 389/1 maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”, HMK 390/1 maddesinde “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.”, HMK 390/3 maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.”, HMK 391/1 maddesinde “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dava değeri de dikkate alınarak, İhtiyati tedbir istenen unsurların dava ve uyuşmazlık konusu olmadığı, tedbire konu malların aynından kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu olmayıp, uyuşmazlık esasında alacak talebi olmakla taşınmazlar ve malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasının mümkün olmadığı gibi gecikmesinde zarar umulan ya da telafisi imkansız zarar koşullarının da bulunmadığı ve yine talebin yargılamayı gerektirdiği de anlaşılmakla; davacının şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı-karşı davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;”… tarafından sözleşmenin feshi sonrasında halefi konumuna gelen … tarafından müvekkil şirkete defalarca kez haksız şekilde ihtar çekilmekte olup, aynı zamanda inşaatı tamamlanmış ve toplu yapı içerisinde kat maliklerince oturum başlanmış olmasına rağmen projede hala gerekli prosedür tamamlanmamış ve ilgili raporlar düzenlenerek müvekkil şirkete sunulmadığından dolayı projede halen iskân alınamamıştır. İskanın alınamaması nedeniyle neredeyse 2500 civarı bağımsız bölüm barındıran … Logo Toplu Yapıda ikamet eden tüm kat malikleri de maddi ve manevi zarara uğramakta olup bu zararın müsebbibi de davalı … olduğu aşikardır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/24239 Esas, 2012/25011 Karar nolu ve 02.07.2012 tarihli kararında, para alacağının teminat altına alınması için uyuşmazlık konusu olmadığı için borçlunun taşınır veya taşınmaz mallarına ihtiyati tedbir konulamayacağı görüşünün ihtiyati tedbir kavramının amacına aykırılık teşkil edeceğini belirtmiştir. ” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda tedbir talep edilen karşı tarafın mal varlığının uyuşmazlığın konusu olmadığı, uyuşmazlık konusu olmayan mal, hak ve alacaklar üzerine de ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığından, yaklaşık ispat şartı da gerçekleşmediğinden; ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar, hukuka uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin ara kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/04/2023