Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/475 E. 2023/472 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/475
KARAR NO: 2023/472
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/274
KARAR NO: 2022/915
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin iflasına karar verilmesi üzerine İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasına müvekkili alacağının kaydı için 27/02/2017 tarihli dilekçe ile talepte bulunduğunu, … kayıt numarası ile kaydedilen müvekkil alacağının dayanak belgelerinin iflas idaresince incelenmesi neticesinde toplam 936.292,48 TL’lik alacağın, müflis tarafından borcun bir kısmının kabul edildiğini ancak iflas idaresince alacağın miktarının yargılamayı gerektirdiğinden bahisle tamamının reddine karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu beyan ederek 936.292,48 TL alacağın davalı müflis şirketin iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafından alacağın kayıt kabulü ile iflas idaresine başvurulduğunda alacakla ilgili müflisin sorgusunun alındığını, alacaklının beyanı, belgeleri, şirket kayıtlarının incelendiğini ve masaya kaydedilen alacağın tamamının reddine karar verildiğini, iflas masasının kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamındaki tüm delillere göre; davacının davalı müflis şirketten çek ve bonolardan kaynaklı 555.920.00 TL asıl alacağı ile müflis şirketin iflas tarihine kadar işlemiş 390.959,04 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 946.879,04 TL alacağı bulunduğu tespit edilmiş ise de, taleple bağlılık ilkesi uyarınca davanın 936,292,48 TL alacak yönünden kabulü gerektiği sonucuna varılarak…” gerekçesiyle, “Davanın kabulü ile; 936.292,48 TL alacağın Müflis … A.Ş’nin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğündeki iflas masasına kayıt ve kabulüne” karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI Dairemizin kaldırma kararı ile; “… her ne kadar davacı alacağı çek ve bonolara dayanıyor olsa da, müflis ile mevcut ilişkinin ve alacağın ispat edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle gerek davacının lehtar olarak elinde olan bonolar ve çek, gerekse ciro yoluyla devredilen bonolar yönünden bu ispat sağlanmalıdır. Davacı şirket defterlerinin yukarıda yer verilen bilirkişi raporunda ifade edildiği gibi lehine delil vasfını taşımadığı sabittir. Bu durumda davacıya çeklerin ve bonoların hangi hukuki ilişkiye dayanarak elinde bulundurulduğuna dair delillerinin ibrazı için süre verilmesi, müflis şirketin 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin nerede olduğu yönünde iflas idare memurlarının ve davalı iflas idare vekilinin beyanlarına başvurularak müflis şirket defterlerinin incelenmesi, yine bir kısım bonoların davacı şirkete ciro ile devredildiği anlaşılmakla lehtar konumunda olan dava dışı … İnşaa …’a ait ticari defter ve kayıtlar ile müflis şirket kayıtlarında inceleme yaptırılması, davacı şirket ile dava dışı … İnşaa … arasındaki ilişkinin belirlenmesi suretiyle davacının alacaklı olup olmadığı ve varsa alacak miktarının tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden, mahkemece eksik inceleme neticesinde verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…davacının davalı müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulünü istediği alacaklarının 240.000,00 TL’lik kısmının 5 adet olup, dava dışı … – …’dan ciro yolu ile aldığı senet karşılığı, 290.920,00 TL’lik kısmına karşılık 6 adet bonoyu ve 25.000,00 TL bedelli çeki davalı müflis şirkete yaptığı işler karşılığı aldığı, müflis davalı şirketin vergi dairesinden gelen mal ve hizmet alımına ilişkin 2010 yılı BA formuna göre davacı şirketten 455.920,00 TL tutarında mal ve hizmet aldığı, müflis şirketin 2019-2010 yılları BA formlarına göre dava dışı … – …’dan toplam 12adet fatura karşılığı toplam KDV hariç 560.000,00 TL’lik mal ve hizmet aldığı, buna göre davacı tarafından davalı müflis şirketin iflas masasına alacak olarak kaydını talep ettiği 555.921,00 TL tutarlı çek ve bonoların davalı müflis şirkete verilen iş ve hizmetler nedeniyle alınmış olduğu, bonoların vade tarihlerine göre iflas tarihi olan 19/10/2016 tarihine kadar 390.959,04 TL işlemiş faiz ile birlikte toplam 946.879,04 TL alacağın iflas masasına kaydını talep edebileceği ancak taleple bağlılık ilkesi uyarınca 936.292,48 TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü gerektiği” yönünde davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İspat yükü üzerinde olan davacının sadece kambiyo senetlerine dayanarak alacağını ispat edemeyeceğini, gerçek bir ticaretin ve alacağın mevcudiyetini ispatlanması gerektiğini, bu kapsamda davacı şirketin BS formları ve müvekkili şirketin BA formları üzerinden inceleme yapılmış ise de yapılan incelemenin yetersiz olduğunu, davacı yönünden sadece BS formunun incelenmesinin davacıya kesilmiş olabilecek “iade faturalarının” tespitini engellediğini, yine müvekkili tarafından kesilmiş faturalar/iade faturalarının tespiti BS formlarından yapılacağından bu dönemlere ilişkin BS formlarının da incelenmesi gerektiğini, ayrıca BA-BS formları sadece taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterecek olup alacağın kesin ve inandırıcı olarak ispatlandığı anlamına gelmediğini, inceleme günü itibarıyla davacının ticari defterlerine ulaşılamadığı ve incelenemediği kararda açıkça belirtilmiş iken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında 2007 yılından başlayan ticarette 2011 yılında tanzim edildiği anlaşılan kambiyo senetleri haricinde herhangi bir ödemenin yapılmadığını düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava dışı …-… ile davacı arasındaki ticari ilişkinin belirlenememesinin dava dışı firmadan davacıya ciro ile geçen kambiyo senetlerinin alt ilişkisinin mevcudiyetini şüpheye düşürdüğünü, davacı ile dava dışı firma arasında ticari ilişki yoksa davacının meşru hamil olmadığının ortaya çıkacağını, dava dışı şahsın da vefat etmesi sonrası bu kapsamda yasal haklarını kullanamamış olma olasılığı bulunduğunu, kaldırma kararında “davacı şirket ile dava dışı …-… arasındaki ilişkinin belirlenmesi suretiyle davacının alacaklı olup almadığı ve varsa alacak miktarının tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulması” gerektiği açıkça vurgulanmasına rağmen bu hususun davacı tarafça ispatlanamadığını, bilirkişi raporunun eksiklikler tamamlanmadan düzenlendiğini ve hükme elverişli olmadığını, rapora karşı itirazlarının ise değerlendirilmediğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır.Müflis … A.Ş’nin, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/272 E. 2016/764 K. sayılı kararıyla 19/10/2016 tarih itibariyle iflasına karar verilmiştir. UYAP sisteminde yapılan incelemede kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 05/03/2020 tarihli 2017/994 E. 2020/1552 K. sayılı ilamı ile onandığı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2021 tarihli 2020/1950 E. 2021/142 K sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK’nun 195/1. maddesinde “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü yer almaktadır. İİK’nın 195. maddesinde müflisin borçlarının iflasın açılması ile muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüş olduğuna göre, iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekmektedir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Dava, kayıt kabul istemine ilişkin olduğundan, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerindedir. Davacı alacağına dayanak olarak 1 adet çek ve 11 adet bono sunmuştur. -Çek … Bankası AŞ Tuzla Tersane Şubesine ait keşidecisi müflis şirket, lehtarı davacı şirket olan 17/05/2011 keşide tarihli ve 25.000,00 TL bedellidir. -03/03/2010 keşide 15/01/2011 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli, 10/06/2010 keşide 25/04/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/06/2010 keşide 23/05/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/06/2010 keşide 20/06/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 10/06/2010 keşide 25/07/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli 5 adet (toplam 240.000,00 TL) bononun keşidecisi müflis şirket, lehtarı … İnşaa … olup bedelinin “hizmet olarak” alındığı, lehtar tarafından 50.000,00 TL bedelli bonoların …’e, 40.000,00 TL bedelli bononun …’e ciro edildiği, bu kişiler tarafından ise davacı şirkete ciro edildiği anlaşılmıştır. -31/08/2010 keşide 16/04/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 31/08/2010 keşide 21/05/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 31/08/2010 keşide 18/06/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 31/08/2010 keşide 16/07/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 31/08/2010 keşide 20/08/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli, 31/08/2010 keşide 17/09/2011 vade tarihli 40.920,00 TL bedelli 6 adet (toplam 290.920,00 TL) bononun keşidecisi müflis şirket, lehtarı davacı şirket olup bedelinin “hizmet olarak” alındığı belirtilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2014 tarihli 2014/10328 E. 2014/7923 K. sayılı ilamında; “…kayıt kabul davalarında, ispat yükü kural olarak, hakkının tanınmasını isteyen davacı alacaklıda olup, davacı alacağının mevcudiyetini gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlaması gerekir. Kambiyo senetleri kural olarak illetten mücerret sayılsalar da, bunlar tek başına alacağın varlığını ispat yeterli olmayıp, bunlara dayalı olarak iflas masasına kayıt isteyen alacaklının alacağını, yukarıdaki ilkelere göre ispatlaması gerekir. Çeklerin ve bonoların hangi alacak nedeniyle verildiği dayanağı davacı yanca kanıtlanmalıdır. 818 sayılı BK’nın 182. maddesine göre aksine sözleşme ya da örf yoksa satım sözleşmesinde taraflar edimlerini aynı anda ifa ederler. Çek de bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacı ile verilir. Davacının davalıya iflasından önce satıp teslim ettiğini bildirdiği mallara ait belgeler sunulmalıdır. Bu durumda kayıt başvurusunda bulunulan çeklerin ve bonoların hangi hukuki ilişkiye dayanarak elinde bulundurulduğuna dair delillerinin ibrazı için süre verilmek ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulmak gerekir…” denilmiştir. Kural olarak kıymetli evrakın illetten mücerret olması nedeniyle temel ilişkiden ayrı olarak tek başına senetten kaynaklanan hak talep edilebilir. Bono, mücerret borç ikrarı içeren bir kambiyo senedi olup bonoyu düzenleyen ile bononun lehtarı arasında bononun verilmesine neden olan hukuki işlemle bağlı değildir. Ancak bonoya bedel kaydı konulabilir. Böyle bir kayıt olması durumunda bononun bu nedenle düzenlendiği kabul edilecektir. Davacının alacağına dayanak olarak sunmuş olduğu bonolarda da “hizmet olarak” bedel kaydı yer almaktadır. Bu durumda davacı tarafından verilen hizmet karşılığında dava konusu bonoların düzenlendiğinin kabulü gerekmektedir. Kaldırma kararından önce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim olunan raporda özetle; davacı şirketin 2010 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, envanter defterinin ise ibraz edilmediği bu durumda defterlerinin birbirini teyit ettiğinin ifade edilemeyeceği, davacının 31/12/2010 tarihi itibariyle davalı müflis şirketten herhangi bir alacağı veya borcunun görünmediği, 6 adet bononun davacı defterlerinde kayıtlı olup karşılıksız kaldığı ancak bunlar dışında diğer bonoların ve çekin davalıdan alacaklarına karşılık alındığına dair davacı şirket defterlerinde herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığı, toplam 290.920,00 TL bedelli 6 adet bono nedeniyle iflas tarihine kadar işlemiş faizin 202.709,49 TL olduğu ve bu durumda toplam alacağın 493.629,49 TL hesap edildiği, davacı defterlerinde kayıtlı olmayan çek ve bonolar dahil edilerek hesaplama yapıldığında ise 1 adet çek ve 11 adet bononun toplam bedeli 555.920,00 TL iflas tarihine kadar işlemiş faiz 390.959,04 TL olmak üzere toplam alacağın 946.879,04 TL hesap edildiği, davalı müflis şirketin 2014 yılından önceki ticari defterleri iflas müdürlüğünde bulunmadığı, 2014-2016 yılları arasındaki ticari defterlerinde ise dava konusu bono ve çeklerin kayıtlı olduğunu gösteren muhasebe kaydına rastlanmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Kaldırma kararının ardından mahkemece gerek taraflara, gerekse …-…’a ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de, davacı şirkete ait defterlerin 10 yıllık saklama süresi dolduğundan bahisle temin edilemediğinin bildirildiği, davalı müflis şirkete ait defterlerden ise sadece 2014-2015 ve 2016 yıllarına ait olanların incelenebildiği, yine dava dışı …-…’a ait defterlerin …’un vefat etmiş olması nedeniyle incelenemediğinden BA-BS formları getirtilerek, bu kayıtların tetkiki ile sonuca gidilmiştir. Yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde; -Davacı şirketin 2007-2022 yılları arasındaki BS formlarının incelenmesinde, müflis davalı şirkete 2007 yılı BS formunda 15 adet fatura ile KDV hariç 402.543,00 TL tutarında, 2008 yılı BS formunda 35 adet fatura ile KDV hariç 1.148.080,00 TL tutarında, 2010 yılı BS formunda 35 adet fatura ile KDV hariç 455.020,00 TL tutarında mal ve hizmet satışı yaptığı, diğer yıllarda bildirim olmadığı,-Müflis davalı şirketin 2009-2014 (1.ay) yılları arasındaki BA formlarının incelenmesinde, davacı şirketten 2010 yılı BA formunda 455.920,00 TL tutarında mal ve hizmet alımı yaptığı, diğer yıllarda bildirim olmadığı,-Davacı şirket ile davalı müflis şirketin 2010 yılı BA-BS formları arasında 900,00 TL tutarında bir fark bulunduğu,-Ayrıca davalı müflis şirketin, iflas dosyası kapsamında taksirli yada hileli iflas hallerinin olup olmadığı yönünde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim olunan raporda da müflis şirketin uzun vadeli borç senetleri hesabının dökümünde … kodlu hesapta davacı şirkete verilen ancak ödenmemiş olan 290.920,00 TL tutarlı borç senedinin yer aldığı, -Müflis şirketin 2009 yılı BA formunda dava dışı …-…’dan 4 adet fatura ile KDV hariç 120.000,00 TL tutarında, 2010 yılı BA formunda ise 8 adet fatura ile KDV hariç 440.000,00 TL tutarında mal ve hizmet alımı yaptığı, yine aynı kayıtların dava dışı …-…’a ait BS formlarında da yer aldığı tespit edilmiştir. Somut dosya incelendiğinde; taraflara ait BA ve BS kayıtları kapsamında yapılan inceleme neticesinde taraflar arasındaki ticari ilişki ispatlanmıştır. Ayrıca toplam tutarı 290.920,00 TL olan senetlerin davacıya verildiği ve ödenmediği iflas dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ile müflis şirket kayıtlarda tespit edilmiştir. Dava dışı …-… lehine keşide edilen bonolar yönünden ise davalı müflis şirket ile dava dışı …-… arasındaki ticari ilişki vergi dairesine beyan edilen kayıtlarla sabit olup bu durumda bonoların keşide edilmesine sebep olan ticari ilişki kanıtlanmıştır. Söz konusu bonoların dava dışı kişilerce davacıya ciro edilmesi ve davacı elinde bulunması karşısında, davacının bu bonolar yönünden de alacaklı olduğu tespit edilmekle, 555.920,00 TL asıl alacak ve 19/10/2016 iflas tarihine kadar işlemiş 390.959,04 TL faiz olmak üzere toplam 936.292,48 TL alacağının iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmediğinden, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının ve istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/03/2023