Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/421 E. 2023/370 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/421
KARAR NO: 2023/370
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/648 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 23/01/2023
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … A.Ş. ile … A.Ş. arasında tanzim ve imza olunan 25.12.2020 tarihli Güvenlik Hizmet Sözleşmesi’nin davalı … firmasınca Kadıköy … Noterliği’nin 03.08.2021 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haksız olarak feshedildiği ve davacının işbu fesihten kaynaklı lehine doğan cezai şart alacağının ve sözleşme süresi boyunca kazanacağı ancak sözleşmenin davalı tarafça haksız feshi sebebiyle mahrum kaldığı kâr alacaklarının davalı tarafça tarafına ödenmesi amacıyla maddi zararın tazmini açılan davada, sözleşmesel yükümlülüklerini davacının yerine getirdiği ancak davalı tarafça haksız feshi sebebiyle doğan cezai şart ve mahrum kalınan kâr alacaklarının tehdit altında olduğu belirtilerek davalının 3.kişilere olan borçlarından dolayı araçların, gayrimenkullerin ve menkul üzerine konulabilecek hacizlere iştirak edebilmek için İhtiyati Haciz konulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise İhtiyati Tedbir niteliğinde İhtiyati Haciz konulmasına, bu talebimizin de kabul görmemesi halinde ise İhtiyati Tedbir konulmasına karar verilmesi talep etmiştir. Mahkemece 23.01.2023 tarihli ara karar ile ”Yargıtay içtihatları ile hukukumuza giren, ancak sınırlarının İİK ve HMK kapsamında belirtilen geçicici hukuki korumalara (ihtiyati haciz/ihtiyati tedbir) ait düzenlemeler ile çizilen sınırlar içinde kalmayan, hakkın varlığının yargılamayı gerektirdiği de dikkate alınarak ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz talebinin de reddi” ne dair karar verilmiştir. Davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde özetle; öncelikli olarak ihtiyati haciz, şayet Mahkemenin aksi kanaatte ise ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz, bu talebimizin de kabul görmemesi halinde ise ihtiyati tedbir konulması talep edilmişse ise de mahkemece bu taleplerin irdelenmediği, dava konusu olayda haksız ve hukuka aykırı bir fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği ve davacı lehine tazminat alacağı doğduğu, sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedilmesi sebebiyle davacının karlarından mahrum kaldığı, davacının alacağının tahsili konusunda mahkemece davalı tarafın mevcut durumunu göz ardı ederek taleplerin reddine karar verildiği, davacının, haksız feshi sebebiyle zarara uğradığı sabit olup yargılama neticesinde zarar miktarlarının muhtemelen oldukça yüksek bedellere çıkabilecek olması nazara alındığında davacının daha fazla zarara uğramaması amacıyla davalı şirket adına varsa kayıtlı gayrimenkuller, menkuller, 3. şahıslardaki hak ve alacakları ve dahi bankalardaki hesapları, hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz tedbiri/ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz/ihtiyati tedbir hukuki korumalarından birinin konulması gerektiği, ayrıca haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle alacağın muaccel hale geldiği ve artık borçlunun mal kaçırma girişiminde olup olmadığının da bir önemi bulunmadığı belirtilmiştir. Uyuşmazlık, alacak oranında ihtiyati haciz konulmasını, olmadığı taktirde ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz konulmasını, bu talebin de kabul görmemesi halinde ise ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine yönelik verilen kararın usul ve esas yönden hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır. HMK’nin 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı Kanun’un 390/3 maddesinde, ”Tedbir talep eden taraf,  dilekçesinde  dayandığı ihtiyati tedbir sebebini  ve türünü açıkça belirtmek ve  davanın esası yönünden  kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. İhtiyati haczi düzenleyen İ.İ.K.’nin 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece 18.01.2023 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapılarak taraflara delillerini sunmak üzere süre verildiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/506 Esas sayılı dosyasının akıbetinin sorularak tüm ekleri ile UYAP sisteminden istenilmesine dair karar verildiği, bu haliyle tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak delillerin tam olarak toplanmadığı ve dosya kapsamına göre bu aşamada HMK’nin 389. maddesi ve İİK’nin 257. maddesi kapsamında yaklaşık ispat kriterlerinin henüz gerçekleşmediği açıktır. Bu nedenle mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin netice olarak reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Aynı zamanda, toplanacak deliller doğrultusunda yaklaşık ispat kriterleri yargılama sırasında her zaman yeniden değerlendirilebileceği de gözden kaçırılmamalıdır. HMK m. 359/3 uyarınca; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 492,00 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 179,90 TL’nin istinaf karar harcının hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/03/2023