Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/313 E. 2023/417 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/313
KARAR NO: 2023/417
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/861
KARAR NO: 2022/980
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketi tarafından 133 Altın Kobi Paket poliçesi ile sigortalanan, iş yerinin bulunduğu … Avm de yangın çıkması sonucunda hasar meydana geldiğini, yangın sonucunda … Avm içerisinde yoğun bir is oluştuğunu, sigortalının sarf malzemelerinde, emtiasında, demirbaşında ve dekorasyonunda islenmeye bağlı olarak hasarlar oluştuğunu, yangın nedeniyle sigortalısında toplamda 11.243,51 TL hasar meydana geldiğini, meydana gelen hasar, davacı-sigortacı tarafından 10.01.2019 tarihinde sigortalıya ödendiğini belirterek 11.243,51 TL asıl alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsilini, alacak tutarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki kira sözleşmesi devam ederken müvekkil şirket tarafından mağazada 09/11/2018 tarihinde yangın çıktığını, yaşanan yangın sebebiyle müvekkil şirketin mağazasının neredeyse tamamen yandığını, alışveriş merkezinde işyeri bulunan davacı yan sigortalısının bahse konu yangında oluşan hasar nedeniyle davacı sigortacısına başvurduğunu, huzurdaki bu davanın yetkisiz bir mahkemede açılmış olduğunu, yetkili sıfatıyla Lüleburgaz Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne gönderilmesinin gerektiğini, husumet itirazları nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurda görülmekte olan davanın sulh hukuk mahkemelerinde görülmesinin gerektiğini belirterek mahkemenin yetkisizliğini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın dava şartı yokluğundan reddini, %20 den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Eldeki dava sigorta poliçesine dayalı olarak sigortalısına yaptığı hasar ödemesinin davacı şirket tarafından davalı şirkete TTK 1472 Maddesi uyarınca rücu istemine ilişkindir. Tarafların ve davacının halefi olduğu sigortalısının tacir sıfatları gözetildiğinde mahkememizin görevli olduğu anlaşılmış fakat taraflar arasındaki rücu ilişkisinde temel olan hukuki ihtilafın bir haksız fiilden kaynaklandığı ve kesin yetki kurallarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Kesin olmayan yetki itirazı bir ilk itiraz hükmünde olup ancak cevap dilekçesi ile birlikte ileri sürülebilmeli ve usule uygun şekilde yetkili olduğu belirtilen mahkemenin seçenek tanınmaksızın belirtilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça süresinde sunulan cevap dilekçesinde kesin olmayan yetki itirazında bulunulduğu görülmüş olup yetkili mahkeme olarak Lüleburgaz mahkemelerinin gösterildiği anlaşılmıştır. HMK 16. Maddesi uyarınca haksız fiilden kaynaklanan davalarda haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemeleri de yetkili olarak gösterilmiş olup davalı tarafın yetki ilk itirazının kabulü gerekmiş ve mahkememizin yetkisizliğine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça arabuluculuk bürosuna başvuru olmadan itirazın iptal davası açıldığı, verilen yetkisizlik kararının hatalı olduğu, dava konusu icra dosyası henüz açılmamışken yapılan arabuluculuk toplantısının davaya konu edilen icra dosyası için yapıldığını kabul edebilmek ve sirayet edebileceğini düşünmenin mümkün bulunmadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 Sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Lüleburgaz … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından 11.243,51 TL asıl alacak ve 426,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.670,46 TL alacağın tahsili istemiyle 16/12/2019 tarihinde davalı aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 2020/54 E. 2020/689 K. sayılı ilam ile davacının davasının yetki yönünden reddine ve mahkemenin yetkisine dair karar verilmiş, iş bu karara yönelik davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce inceleme yapılarak 17.11.2021 gün ve 2021/308 E. 2021/1170 K. sayılı ilam ile, ”6100 sayılı HMK’nin 114. maddesinde dava şartları, 115. maddesinde ise dava şartlarının incelenmesi belirtilmiş ve HMK 117. maddede ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürmek zorunda olduğu, aksi halde dinlenemeyeceği, ilk itirazının dava şartlarından sonra inceleneceği hükme bağlanmıştır. Lüleburgaz İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/10 Esas 2020/111 Karar sayılı ilamın incelenmesinde; taraflar arasında görülen icra memur muamelesi şikayet davasında davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan takipte … Anonim Şirketi’ne gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun yapılmadığı belirtilerek icra takibinin durdurulmasına yönelik karar verilmesinin talep edildiği ve mahkemece şikayetin kabulü ile Lüleburgaz … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ödeme emrinin vekile tebliği suretiyle takibe devam edilmesine dair karar verilmiştir. Davalı vekilince sunulan istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediği ve davacı tarafın bahse konu arabulucu başvurusuna konu edilen icra dosyasının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası olduğu belirtilmiş, istinaf dilekçesine karşı verilen cevap dilekçesinde de arabuluculuk dava şartını yerine getirildiği ve 16.04.2019 tarihinde rücuen tazminat talebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde … Esas numarasıyla takip başlatıldığı ve İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğü’nde derdest … E. sayılı dosyanın Lüleburgaz İcra Müdürlüğüne gönderildiği, Lüleburgaz … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının devamı olması nedeniyle tekrar arabuluculuğa başvurmadığı , aynı uyuşmazlıkta 2 defa zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurulmasının arabulucuğun temel ilkelerinden olan ekonomik olma ilkesine ve usul ekonomisine de aykırı olduğu belirtilmiştir. Davaya konu somut uyuşmazlıkta; Lüleburgaz … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına fiziki olarak dosya arasına alınmadığı, dava dilekçesinde ekli hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde, Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nca … numaralı ve … arabuluculuk numarası ile tutanakta taraflar arasındaki uyuşmazlık İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibine yapılan itiraz üzerine açılacak itirazın iptali davasının olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle; taraf vekillerinin davaya konu icra takip dosya numarasını belirten beyanları nazara alınmak suretiyle, uyuşmazlığa konu itirazın iptali davası ile ilgili olarak düzenlenmiş arabuluculuk tutanağı bulunup bulunmadığının irdelenerek 7155 Sayılı Kanunla 6102 Sayılı TTK’nin 5/A maddesinde belirtilen zorunlu arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediğini öncelikle incelenmesi gerekmektedir. Belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nin 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde, öncelikle uyuşmazlığa konu icra takip dosyası getirtilerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine ” dair karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince yukarıda belirtilen kaldırma kararından sonra Lüleburgaz … İcra Dairesi’nden … sayıda takip dosyası istenilmiş ve ilgili dosyanın taranarak mahkemeye gönderildiği belirtilmiştir. UYAP sisteminde yapılan incelemede davacı tarafça davalı aleyhine 11.243,51 TL asıl alacak ve 426,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.670,46 TL alacağın tahsili istemiyle İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasıyla 02.05.2019 tarihinde takip başlatıldığı, işbu takibe yapılan itiraz sonucunda alacaklı vekilince icra dosyasının Lüleburgaz İcra Dairesi’ne gönderilmesi talebinde bulunulduğu ve Lüleburgaz … İcra Dairesi’nin … Esas sırasında kaydının yapıldığı anlaşılmaktadır. Lüleburgaz … İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip dosyasıyla örnek no:7 ve 16.12.2019 tarihli ödeme emrinin davalı tarafa tebliğ çıkarıldığı ve davalı tarafça 09.01.2020 tarihinde itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekilince sunulan beyan dilekçelerinde arabuluculuk sürecinin yetki itirazı konusunda karara bağlanması için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulduğu ve İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1112 Esas 2019/1348 Karar sayılı ilamı ile İstanbul Anadolu Arabuluculuk Bürosunun yetkisizliği ile Lüleburgaz ve Bakırköy Arabuluculuk Bürosunun yetkili olduğuna dair karar verilmiştir. Davacı vekilince Bakırköy Arabuluculuk Bürosuna başvuru sonucunda ise … büro, … dosya numaralı arabuluculuk tutanağı düzenlenmiştir. Yapılan incelemede arabulucu … tarafından düzenlenen 15.11.2019 arabuluculuk süresinin başladığı tarih, 15.11.2019 arabuluculuk süresinin bittiği tarih olarak belirtilerek taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasındaki alacakla ilgili olarak tarafların anlaşamadığı belirtilmiştir. İşbu arabuluculuk son tutanağında icra dairesinin üzeri çizilip imzalanarak İstanbul Anadolu … icra (el yazısı) yazılmıştır. Arabulucu avukat … tarafından mahkemeye sunulan yazılı beyan dilekçesinde, Bakırköy arabuluculuk bürosunun … büro dosya no … arabuluculuk numarası ile arabulucu olarak görevlendirildiği ve tarafların oturuma davet edildiği, 15.11.2019 tarihinde toplantının gerçekleştiği tarafların anlaşamaması üzerine son tutanağın düzenlenerek imza altına alındığı ancak son tutanakta tamamen dikkatsizlik sonucu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü yazılacağı yerde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün tutanağa yazıldığı ve dosya numarası doğru olduğundan bu hususun davanın taraflarınca dikkatten kaçmış olduğu, başvurucu tarafından sonra fark edilmesi üzerine son tutanağın davanın açılmasından sonra kendisi tarafından düzeltilip paraflandığı ve davalıya telefonla ulaşılarak bu düzeltmenin kendisi tarafından yapıldığının bildirildiği yani düzeltmenin iki tarafın bilgisi dahilinde olduğu belirtilmiştir. Davacı vekilince dosyaya sunulan dava şartı arabuluculuk son tutanağın incelenmesinde, arabuluculuk süresinin başladığı tarih 15.11.2019 arabuluculuk süresinin bittiği tarih 15.11.2019 ve dava tarihi 11.05.2020 olup, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosya ile davalı aleyhine davacı tarafça takip başlatıldığı, yetki itirazında bulunulması üzerine dosyanın Lüleburgaz İcra Dairesi’ne gönderildiği ve Lüleburgaz. İcra Dairesi’nin … sayıda dosyasıyla davalı tarafa ödeme emri gönderildiği ancak işbu takibe itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Arabuluculuk tarafından sunulan beyan dilekçesinde de arabuluculuk son tutanağında icra dairesinin bilgilerinin sehven yanlış yazıldığı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası yazılması gerektiği belirtilmiştir. Dairemizin 15.12.2021 tarih ve 2021/887 E. 2021/1311K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere aynı uyuşmazlıkla ilgili olarak aynı taraflar aynı davada tekrar arabuluculuk yoluna başvurulmasının usul ekonomisine aykırılık teşkil ettiği göz önünde bulundurulması gerekmektedir.İş bu nedenle arabulucu … tarafından sunulan beyan dilekçesi de nazara alınarak davacının arabuluculuk şartını yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin bu yöndeki tespiti de yerindedir. Davalı vekili yazılı cevap dilekçesinde dosyanın yetkisiz mahkemede açıldığı ve yetkili Lüleburgaz Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir”. Aynı Yasa’nın 7. maddesinde “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” hükmü, 16. maddesinde de “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda HMK 16. maddesi uyarınca davalı tarafın yetki itirazının kabulüne dair karar verilmiştir. Dairemizce yukarıda belirtilen hususlar dışında yargılamayı yapan mahkemenin görevli olup olmadığı re’sen incelenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 27. maddesinde; “Anagayrimenkul, kat malikleri kurulunca yönetilir ve yönetim tarzı, kanunların emredici hükümleri saklı kalmak şartiyle, bu kurul tarafından kararlaştırılır. “, 28.maddesinde “Yönetim planı yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime ait diğer hususları düzenler. Yönetim planı, bütün kat maliklerini bağlıyan bir sözleşme hükmündedir. Yönetim planında hüküm bulunmayan hallerde, anagayrimenkulün yönetiminden doğacak anlaşmazlıklar bu kanuna ve genel hükümlere göre karara bağlanır.” hükümleri yer almaktadır. Yine aynı Kanun’un 34.maddesinde yönetici atanması, 35, 36 ve 37.maddelerinde ise yöneticinin görevleri düzenlenmiş, aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği ifade edilmiştir. Mahkemece dosya kapsamına taşınmaza ait tapu kayıtları ve yönetim planı getirtilmemiş, taşınmazın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine tabi olup olmadığı tespit edilmemiştir. Bu durumda mahkemece davaya konu anataşınmaza tapu kaydının dosya arasına alınması, anataşınmazın üzerinde kurulu olduğu tüm parsel ya da parsellerde kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulup kurulmadığı, birden fazla parselde kurulu ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre toplu yapı yönetimine geçilip geçilmediği, geçilmiş ise tarihi, Kat Mülkiyeti Kanununun 66. ve 67. maddeleri gereğince toplu yapıyı oluşturan imar parselleri ve ortak yerlerin tapuda birbirleriyle bağlantıları sağlanmak suretiyle irtibatlandırılıp irtibatlandırılmadığı sorularak buna ilişkin kayıtların, toplu yapı yönetim planı örneğinin, toplu yapı kurulmamış ise ilgili ada ve parsellere ait tapu kayıtları ile taşınmaza ait yürürlükteki yönetim planları örneklerinin tapu müdürlüğünden getirtilerek dosya kapsamına alınması ve tüm kayıtlar birlikte incelenerek görev hususunun öncelikle re’sen incelenesi gerekmektedir. Bu eksiklikler ikmal edildiğinde taşınmazın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine tabi olduğunun anlaşılması haline sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde ise yargılamanın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. İş bu nedenle, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, eksiklikler ikmal edilerek görev hususunun çözüme kavuşturulduktan sonra, ticaret mahkemesinin görevli olduğunun anlaşılması halinde usul ve esas hakkında inceleme yapılması gerektiğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 6 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/861 Esas, 2022/980 Karar sayılı ve 20/12/2022 tarihli kararının HMK’nin 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2023