Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/312 E. 2023/318 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/312
KARAR NO: 2023/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/397
KARAR NO: 2022/818
DAVA TARİHİ: 06/04/2021
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ: 01/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 09/03/2016 tarihli sözleşme kapsamında davalının müvekkili şirket tarafından kendisine gönderilecek ham metaller içerisinde yer alan değerli madenleri ayrıştırma hizmetini sağlamayı, müvekkili şirketin ise bu hizmete mukabil sözleşme ile belirlenen ücreti ödemeyi taahhüt ettiğini, her ne kadar ayrıştırma hizmeti davalı tarafından taahhüt edilmişse de sözleşmenin 2.2.maddesi tahtında düzenlendiği üzere müvekkili şirketin ham metalleri Hoboken/Belçika adresinde bulunan … isimli firmaya teslim edeceğinin, dava dışı 3. kişi firma tarafından ayrıştırılan ham metaller içerisinde yer alan değerli madenlerin ise müvekkili şirkete teslim edileceğinin hüküm altına alındığını, … isimli firmanın hem Avrupa hem de dünya pazarında hurdanın en büyük işleme tesislerinden biri olduğunu ve küçük montanlı işleri doğrudan almadığını, bu sebeple müvekkili şirketin davalı ile anlaştığını ve anılan hizmetin … tarafından görüleceğinin davalı tarafça taahhüt edildiğini, davalının alt yüklenicisi niteliğinde olan … şirketinin müvekkili şirkete karşı doğrudan bir yükümlülüğünün bulunmadığını, bu itibarla sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilememesinden kaynaklanan sorumluluğun davalının üzerinde olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ham metaller içerisinde yer alan değerli madenlerin müvekkili şirkete sözleşmeye uygun olarak teslim edilmemesinden kaynaklandığını, bu nedenle uğramış olduğu zararların tazmini istemiyle Milletlerarası Ticaret Odasınca (ICC) Ukrayna Ticaret Odası nezdinde teşekkül ettirilmiş Tahkim Divanına (Tahkim Divanı) başvurduğunu ve 25/05/2018 tarihinde verilen … numaralı karar ile uğramış olduğu 542.994,12 USD zararın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiğini, Ukrayna hukukuna göre kararın icrası karar tarihinden itibaren 3 yıl boyunca mümkün olduğundan tenfizini talep etme zarureti hasıl olduğunu belirterek, kararın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde icra edilebilmesi adına tenfizinin sağlanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili süre uzatım talep dilekçesinde özetle; yetki ilk itirazlarının kabulü ile dava dosyasının İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini ayrıca esasa yönelik savunmalarını hazırlamak için makul bir süre verilmesini talep etmiştir.Mahkemece verilen süre uzatım kararı sonrasında sunulan cevap dilekçesinde özetle; Tahkim kararına konu sözleşmenin müvekkili şirketin o tarihte yetkilisi olmayan, hiçbir temsil ve ilzam yetkisi bulunmayan Hakan Biltekin tarafından imzalandığını, tahkim şartı veya sözleşmesinin ancak ehliyet, şekil ve esas bakımından geçerli bir tahkim şartı veya sözleşmesinin bulunması halinde söz konusu olacağını, sözleşmenin imza yetkisi bulunmayan bir kişi tarafından imzalanmış olması nedeniyle müvekkili şirketin sözleşme kurulmasında ve dolayısıyla tahkim anlaşmasının yapılmasında iradesinin bulunmadığını ayrıca tahkim şartının müzakere edilmediğini, tarafların tahkim anlaşması akdetme ehliyetlerine ilişkin Milletlerarası Tahkim Kanununda ve New York Sözleşmesinde bir kanunlar ihtilafı kuralı yer aldığından, bu konuda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 9. Maddesinin 1. Fıkrasının uygulama alanı bulacağını, aynı maddenin 4. fıkrasında tüzel kişilerin veya kişi veya mal topluluklarının hak ve fiil ehliyetlerinin, statülerindeki idare merkezi hukukuna tabi olacağı, fiili idare merkezinin Türkiye’de olması hâlinde ise Türk hukukunun uygulanabileceği belirtildiğinden yetkisi bulunmayan kişi tarafından imzalanan sözleşme geçerli kabul edilse bile tahkim şartının geçerliliği tahkim şartına ilişkin iradenin var olmasına bağlı olduğundan, müvekkili şirket tarafından müzakere edilmemiş bir tahkim şartının geçerliliğinden bahsedilemeyeceğini, sözleşmenin geçersizliğinden bağımsız olarak tahkim şartının da geçersiz olduğunu, müvekkili şirket esas sözleşmesinde yapılan 10/03/2015 tarihli tadilinde (ek-1) hangi kararların yönetim kurulunun oybirliği ile alınacağının düzenlendiğini, buna göre tahkim sürecinden önce esas sözleşmesinin 16. maddesinin (a) bendine göre yönetim kurulu tarafından oybirliği ile bir karar alınması gerekmesine rağmen, bu yönde alınmış herhangi bir karar bulunmadığını, tahkim kararında şirketi temsil etmek amacıyla düzenlenen 04/01/2018 tarihli vekaletnamenin A Grubu İmza Yetkilisi … tarafından verildiğini, yönetim kurulu kararı olmadığından tahkim sürecinde yetkisiz temsil söz konusu olduğunu, New York Sözleşmesi’nin 5. Maddesine göre yabancı hakem kararının tanınması ve tenfizi için kararın bağlayıcı olması gerekirken kararının bağlayıcılığını gösterir herhangi bir beyan veya belge bulunmadığını, tenfize konu tahkim kararının Ukrayna hukukuna göre 3 yıl içinde tenfiz edilebileceğine ilişkin davacı beyanının araştırılması gerektiğini, davacı tarafça sözleşme ve eklerinin sunulması gerektiğini beyanla tenfiz isteminin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/06/2021 tarihli 2021/210 E. 2021/390 K. sayılı kararı ile; Davalı şirketin dava tarihi itibariyle merkezi İstanbul Anadolu yakasında olup davalının süresinde yetki itirazında bulunduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/11/2021 tarihli 2021/493 E. 2021/850 K. sayılı kararı ile; yetki itirazının usulüne uygun yapılmadığı, davaya Ankara mahkemelerinin bakması gerekirken, yetkisizlik kararı verildiği gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI Dairemizin 18/05/2022 tarihli 2022/546 E. 2022/592 K. sayılı kararı ile; yetki itirazının süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf istemi kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Mahkememizde açılan işbu dava, Ukrayna Ticaret Odası nezdinde teşekkül ettirilmiş Tahkim Divanı tarafından 25.05.2018 tarih ve 272t/2017 sayılı kararının tanıma ve tenfizine ilişkindir. Tahkim kararına konu olay taraflar arasında imzalanan 09.03.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacağa ilişkin özel hukuk uyuşmazlığıdır. MÖHUK md. 54: “Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir: a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.” şeklindedir. Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Arasında Hukuki Konularda Adli Yardımlaşma ve İşbirliği Anlaşması 5. Bölüm Hukuki Konularda Kararların Tanınması ve Tenfizi başlıklı madde 35’e göre; “Hukuki Konulara ilişkin Kararlar ile Tazminata İlişkin Cezaî Konularda Verilmiş Kararların Tanınması ve Tenfizi; 1.Âkit Taraflardan her biri, diğer Âkit Taraf ülkesinde verilmiş aşağıdaki kararları, işbu Anlaşmada öngörülen hükümler altında tanıyacak ve tenfiz edecektir. a. Hukukî konulara ilişkin adlî kararlar, b.Tazminata ilişkin olarak cezaî konularda verilmiş kararlar. 2. Âkit Taraflarca sadece işbu Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra verilen kesinleşmiş adlî kararlar tanınacak ve tenfiz edilecektir.” 36. Maddesi ise; “Kararların Tanınması ve Tenfizi Şartları İşbu Anlaşmanın 35. maddesinde belirtilen kararlar, aşağıdaki şartları olmaları halinde diğer Akit Tarafın ülkesinde tanınır ve tenfiz edilir: a. Karar verildiği, Akit Tarafın kanunlarına göre kesinleşmiş ve icra edilebilir olmalıdır. b. Kararın verildiği Akit Tarafın kanunlarına göre, davalı taraf, usulüne uygun surette mahkemeye davet edilmiş olmalıdır, c. Davanın tarafları iddia ve savunma hakkından mahrum edilmemiş ve usulüne uygun olarak mahkemeye çağrılmış bulunmalı ve kendilerine iddiaların: ileri sürme ve savunmaya imkânsızlıkları halinde temsil edilebilme fırsatı verilmiş olmalıdır, d.Kararın tanınmasının ve tenfizının talep edildiği Akıt Tarafın ülkesinde aynı konuda ve aynı taraflar arasında, daha önceden verilip kesinleşmiş bu mahkeme karan mevcut bulunmamalıdır. e. Kararın tanınmasının ve tenfizinın talep edildiği Akıt Tarafın yargı organlarında açılmış aynı taraflara, aynı sebeplere ve aynı konuya dayanan bir dava mevcut bulunmamalıdır. f. Karar, tanınması ve tenfizi talep edilen Akit Tarafın kamu düzeni ve temel hukuk ilkelerine uygunluk arzetmelidir.” şeklinde düzenlenmiştir. İç hukukumuzda yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin düzenleme MÖHUK md. 54. Maddede de yapılmış olup bu maddeye göre; “Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir: a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.” gerekmektedir. MÖHUK m. 54/c maddesinde hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması hali tenfiz şartları içinde sayılmış olup, buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi ölçütlere göre uygulandığı değil, yabancı kararın Türkiye’de icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekmektedir. Anılan maddede yer alan “Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması” ifadesinden, yabancı mahkeme kararının esasına uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenemeyeceği, sadece hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukukî sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfizi isteminin reddedileceği sonucuna varılmalıdır. Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukundan farklı bulunması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfiz istemi reddedilemez. Türk hukukunda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu’na göre yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de tanınıp lenfiz edilmesi ön koşullarından birisi de m. 50’ye göre yabancı mahkemece verilen özel hukuka dair kararın kesinleşmiş olmasıdır. MÖHUK madde 54. hükmü uyarınca Türkiye ve Ukrayna arasında akdedilerek 23.11.2000 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Arasında Hukuki Konularda Adli Yardımlaşma ve İşbirliği Anlaşması” adlı mütekabiliyet anlaşması başta olmak üzere anılan maddede düzenlenmiş olan “Tenfiz Şartları” somut olayda mevcut olup, tanınması-tenfizi talep edilen Milletlerarası Ticaret Odasınca (ICC) Ukrayna Ticaret Odası nezdinde teşekkül ettirilmiş Tahkim Divanı (Tahkim Divanı) önüne götürüldüğünü, tahkim divanı tarafından 25/05/2018 tarihinde verilen … numaralı kararının yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş özel hukuk davasına ilişkin ilam mahiyetinde bir karar olduğu, kararın Apostelle şerhli örneğinin ve yeminli tercüman tarafından yapılan Türkçe tercümesinin dosyaya sunulduğu, bu ilamın 25.05.2018 tarihi itibariyle kesinleştiği Ukrayna Ticaret Sanayi Odası Ticaret Tahkim Mahkemesi tarafından verilen 25.05.2018 tarihli “Karar” başlıklı kararın Apostille şerhli örneğinin ve yeminli tercüman tarafından yapılmış Türkçe tercümesinin dosyaya sunulduğu, bu kapsamda tenfiz için aranan ön şartların gerçekleşmiş olduğu Mahkememizce benimsenmiştir. Somut olayda kararın konusu ve esası itibariyle ticari ilişki kaynaklı sözleşmesel bir özel hukuk alacağı olduğundan Türk Kamu Düzeni’ne aykırı bir durum bulunmazken, incelenmesi gereken durum, usule ilişkin aykırılıkların olup olmaması, diğer bir anlatımla, davalı’nın yargılamada yer almamasının savunma hakkını ihlal etmiş olup olmadığıdır. Dosya kapsamına göre şirket merkezinin 16.02.2021 tarihine kadar “… Mah. … Cad. No:… Altındağ/Ankara” olduğu, tahkim yargılaması boyunca tebligatların davalı şirketin bu adresine usulüne uygun olarak yapıldığı, dava dışı …’in 01.04.2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile 3 yıllığına şirket A grubu imza yetkilisi olarak atandığı, A grubu imza yetkilisinin yönetim kurulu kararı gereğince yetki içeriğinin herhangi bir sınırlamaya tabi olmadan 550.000,00 EURO ve eşdeğer para miktarına kadar her konuda ve en geniş şekilde yurt içi ve dışı resmi ve özel kişi ve kuruluşlara karşı şirketi temsil ve ilzama yetkiyi içerdiği, bu kapsamda davalı şirketi dava konusu tahkim yargılamasında savunan vekile ilişkin vekaletnamenin … tarafından imzalandığı, A grubu imza yetkilisi olarak …’in bu vekaletnameyi düzenleme yetkisine sahip olduğu, davalının tahkim yargılamasında usulüne uygun olarak temsil edildiği görülmektedir. Öte yandan davaya konu Tahkim mahkemesi karar içeriğinde Tahkim mahkemesinin yargı yetkisine itiraz edilmediği ve tahkim şartının ya da tahkim yargılamasına konu taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmediği, tahkimde dile getirilmeyen ve yargılamanın tüm aşamalarında esas yönünden iddia ve savunmalarını yapan davalının tahkim şartının geçersizliği, sözleşmenin geçersizliği, davalı vekiline verilen vekaletnamenin geçersizliği yönündeki itirazlarının tenfiz aşamasında dinlenemeyeceği, kaldı ki bu iddiaların da çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil ettiği ve objektif iyi niyet kurallarına da uygun olmadığı, sonuç olarak taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince tahkim şartlarının geçerli olduğu, davalının usulüne uygun ve geçerli vekaletname ile tahkim yargılamasını takip ettiği, davaya konu tahkim mahkemesince verilen kararın tenfizine engel bir hususun bulunmadığı ve tenfiz şartlarının mevcut olduğu” gerekçesiyle, “Davanın KABULÜ ile, Ukrayna Ticaret Odası Uluslararası Ticaret Tahkim Mahkemesi’nin 25/05/2018 karar ve kesinleşme tarihli, … nolu kararın MÖHUK 34. Maddesi uyarınca tanınması ve tenfizine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, Ukrayna Ticaret Odası Uluslararası Ticaret Tahkim Mahkemesi’nin 25/05/2018 tarihli, … sayılı kararının tenfizi istemine ilişkindir. Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi istemi 5718 sayılı MÖHUK’un 60 vd. maddelerinde düzenlenmiş olmakla birlikte, Anayasanın 90.maddesi uyarınca bu konuda öncelikle, Ülkemizin ve Ukrayna Devletinin de tarafı olduğu 10/06/1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi onaylanmasına ilişkin 3731 Sayılı Kanunun 2. maddesi ”Türkiye Cumhuriyeti sözleşmenin 1. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak sözleşmeyi sadece karşılıklılık esasına göre bu sözleşmeye taraf olan bir devlet ülkesinde verilmiş olan hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında uygulayacağını, ayrıca sözleşmeyi yalnız akdi veya akit dışı hukuki münasebetlerden kaynaklanan ve kendi iç hukukuna göre ticari mahiyette sayılan uyuşmazlıklar hakkında uygulayacağını beyan eder.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca New York Sözleşmesi, Türk Hukukunda sadece ticari uyuşmazlıklarda ve sözleşmeye taraf olan ülkeler bakımından uygulanacaktır. Somut dosya incelendiğinde; tarafların tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu tespit edilmekle, tenfiz istemi Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Sözleşmesi’nin V. Maddesi; “1. Aleyhine hakem kararı dermeyan edilen tarafın talebi sebketmez ve mumaileyh, kararın tanınması ve icrası istenen memleketin selâhiyetli makamı huzurunda aşağıdaki hususları ispat etmez ise, hakem kararının tanınması ve icrası talebi reddolunamaz: a) II maddede derpiş olunan anlaşmayı akteden taraflar, haklarında tatbiki gereken kanuna göre ehliyetsiz olur yahut da mezkûr anlaşma taraflarca tâbi kılındığı kanuna ve babta serahat mevcut değilse hakem kararının verildiği mahal kanununa göre hükümsüz bulunur ise; veya b) Aleyhine hakem hükmü dermeyan olunan taraf hakemin tayininden veya hakemlik prosedüründen usulü dairesinde haberdar edilmemiş olur, yahut da diğer bir sebep yüzünden delillerini ikame etmek imkânını elde edememiş bulunur ise, veya c) Hakem kararı hakem mukavelesinde veya hakem şartında derpiş edilmiyen bir ihtilâfa muteallik olur yahut hakem mukavelesi veya hakem şartının şumulünü aşan hükümleri muhtevi bulunursa; bununla beraber hakem kararının hakemliğe tâbi bulunan meseleler hakkındaki hükümleri bunun dışında kalan hükümlerinden tefrik edilebilecek durumda ise bunların tanınması ve icrası cihetine gidilebilir, yahut d) Hakem mahkemesinin teşkili veya hakemlik prosedürü tarafların mukavelesine ve mukavelede sarahat olmayan hallerde hakemliğin cereyan ettiği mahal kanunu hükümlerine uygun değilse; yahut e) Hakem kararı taraflar için henüz vacibürriaye olmamış olur veya, bunun, verildiği memleket kanunu yahut tâbi olduğu kanun bakımından selâhiyetli bir makam tarafından iptal veya hükmünün icrası geri bırakılmış bulunursa. 2. Hakem kararının tanınması ve icrası istenen memleketin selâhiyetli makamı tarafından aşağıdaki hallerin mevcudiyeti müşahede edilecek olursa, tanıma ve icra talebi kezalik reddolunabilir. a) Tanıma ve icra talebinin öne sürüldüğü memleketin kanununa göre ihtilâf mevzuunun hakemlik yolu ile halle elverişli bulunmaması; veya b) Hakem kararının tanınma ve icrasının mezkûr memleketin âmme intizamı kaidelerine aykırı olması.” şeklindedir. Birinci bentte sayılan ret sebeplerinin incelenebilmesi için mutlaka aleyhine tenfiz istenilen tarafça ileri sürülerek ispat edilmesi, ikinci bentte sayılan ret sebeplerinin ise mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03/11/2016 tarihli 2015/11441 E. 2016/8701 K. sayılı ilamında; “…Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi, tenfiz prosedürüne tabi olduğundan, MTO Hakem kararının New York Sözleşmesine göre, tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gelince; yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen haller New York Sözleşmesinin (V). maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin (V). maddesindeki şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi re’sen dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir. Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır: 1-Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2-Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise 1-Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması, 2-Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, 3-Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, 4-Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, 5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır (Nuray Ekşi, Yargıtay Kararları Işığında ICC Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi, 25.11.2008 tarihinde İstanbul Sanayi Ticaret Odası’nda yapılan ICC Tahkimine İlişkin Milletlerarası Seminer’de sunulan tebliğ, Ankara Barosu Dergisi, Yıl:67, sayı:1,Kış 2009, sh.58,59)” şeklinde açıklanmıştır.Davacı vekili New York Sözleşmesi’nin IV. Maddesi uyarınca tahkim şartının yer aldığı 09/03/2016 tarihli Değerli Metalleri İçeren Hurdanın İşlenmesine Dair Sözleşmenin aslının onanmış sureti ile tercümesini, yabancı hakem kararının apostil şerhli ve tercümesi yapılmış örneklerini ibraz etmiştir.Dava konusu 09/03/2016 tarihli Değerli Metalleri İçeren Hurdanın İşlenmesine Dair Sözleşme davalı şirketi temsilen Hakan Biltekin tarafından imzalanmıştır. “İhtilafların Çözümü ve Uygulanacak Hukuk” başlıklı 8.maddesinde; “8.1. İşbu Sözleşme Ukrayna’nın geçerli maddi hukukuna göre düzenlenmektedir. 8.2. İşbu Sözleşmeden kaynaklanan veya Sözleşmeyle bağlantılı olarak ortaya çıkan tüm anlaşmazlıklar, Taraflar arasında müzakereler yoluyla çözülecektir. 8.3. Taraflar, ilk müzakereden sonra 30 (otuz) takvim günü içinde müzakere yoluyla anlaşmaya varamazlarsa, tüm anlaşmazlıklar ve ihtilaflar, Ukrayna Ticaret Sanayi Odası Uluslararası Ticaret Tahkim Mahkemesine sevk edilmektedir.” hükmü yer almaktadır.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/04/2007 tarihli 2005/14428 E. 2007/6022 K. sayılı ilamında; “…Mahkemece, New York Sözleşmesi’nin V/1-a maddesinde tarafların ehliyetinin tabi olacağı hukuk konusunda açıklık bulunmadığı, bu durumda MÖHUK’un 8/son madde hükmü karşısında davalı şirketin merkezinin bulunduğu yer hukuku anlamında Türk hukukunun uygulanması gerektiği, B.K.’nun 388/3 ncü ve HUMK’nun 63 ncü maddesi hükümlerine göre, vekaletname de tahkim için özel yetki verilmesi gerektiği, oysa davalı şirketin sözleşmenin imzalanmasında sonra, verdiği vekaletname de, sözleşmeyi davalı şirketin temsilen imzalayana böyle bir yetkinin verilmediği, imzalayan kişinin şirketin yetkili temsilcileri arasında da bulunmadığı, gemi işletim sözleşmesi geçerli sayılsa bile, bu sözleşmeden bağımsız nitelikte olan ve usul hukuku sözleşmesi niteliği taşıyan tahkim şartının, sözleşmeyi imzalayanın yetkisizliği nedeniyle geçersiz olduğu, bu durumda tenfiz koşullarından birinin gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizin 2003/6774 Esas, 2004/3751 Karar sayılı ilamıyla ilamda yer alan gerekçelerle davacı yararına bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, esas sözleşmeden bağımsız nitelikte olan tahkim şartının sözleşmeyi imzalayan …’nin tahkime yetkili olmamamsı nedeniyle geçersiz ise de,Tahkim şartını içeren sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesinden sonra ve tahkim yargılaması sırasında böyle bir savunmada bulunmayan davalının hükmün kesinleşmesini müteakip tenfiz davası sırasında böyle bir savunmada bulunmasının MK’nun 2 nci maddesinde yazılı iyiniyet kurallarına aykırı nitelikte olduğunun kabul edilmesi gerektiği, diğer tenfiz şartlarının da gerçekleşmiş durumda olduğu gerekçeleriyle, davanın kabulü ile İsveç Stockholm Ticaret Odası Hakem Enstitüsü’nün 25.09.2000 tarih ve … numaralı nihai kararının MÖHUK’un 40 ncı maddesi gereğince tamamen tenfizine, kararın hakem kararı aslı altına ayrıca yazılmasına karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir…” gerekçesiyle onanmasına karar verilmiştir. Davacı tarafça açılan tahkim davasında, dava dilekçesi ve eklerinin, yargılama süresine ilişkin tüm kayıtların davalı tarafa tebliğ edildiği, her iki tarafça birer hakem seçildiği, taraflarca seçilen hakemlerin tahkim heyeti başkanını tayin ettikleri, davalı tarafça cevap dilekçesi sunulduğu, taraf vekillerinin katılımı ile yargılamanın duruşmalı olarak yapıldığı, tahkim yargılamasında davalının tahkim mahkemesinin yetkisine ve tahkim şartına herhangi bir itirazda bulunmadığı, tarafların UTTM’nin yetkisi konusunda ve tahkim mahkemesinin içeriği konusunda beyanda bulunmayacaklarını teyit ettikleri anlaşılmıştır. Bu durumda, davalının tahkim yargılamasının tüm aşamalarından haberdar olup ehliyetsizlik yada tahkim anlaşmasının geçersizliğini ileri sürmediği gibi esas yönünden savunmada bulunmasına karşılık tenfiz yargılamasında ehliyetsizlik ve tahkim anlaşmasının geçersizliğini ileri sürmesinin objektif iyiniyet kurallarına uygun olmadığı kanaatine varıldığından, taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi olduğunun kabulü gerekmiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un 60-63. maddelerinde yabancı hakem kararlarının tenfizi düzenlenmiş, MÖHUK’un 60/1.maddesinde “Kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Tahkim yargılama sonucunda Ukrayna Ticaret Sanayi Odası Ticaret Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin 25/05/2018 tarihinde verilen 272T/2017 numaralı kararı ile 542.994,12 USD’nin davalıdan tahsil edilmesine karar verilmiş, kararın 25/05/2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği ve nihai nitelikte olup derhal yerine getirilmesi gerektiği belirtilmekle tahkim kararının kesin olarak karar verildiği açıktır. Ukrayna Ticaret Odası Uluslararası Ticaret Tahkim Mahkemesi’nin 25/05/2018 tarihli, 272T/2017 sayılı kararının tenfizi koşulları oluşmuştur. İlk derece mahkemesi kararında MÖHUK uyarınca inceleme yapılmış ise de somut dosya yönünden yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca New York Sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca mahkemece, hakem kararının “MÖHUK 34. Maddesi uyarınca tanınması ve tenfizine” karar verilmiş ise de MÖHUK 34. Maddesi haksız fiillere ilişkin düzenleme olup, ilk derece mahkemesince maddi hata nedeniyle bu maddenin hükme yazıldığı anlaşılmakla, tenfiz kararı doğru ise de gerekçe ve hüküm kısmı hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 355.maddesi uyarınca kabulüne karar verilerek, yukarıda yazılı gerekçeyle “Ukrayna Ticaret Odası Uluslararası Ticaret Tahkim Mahkemesi’nin 25/05/2018 tarihli, 272T/2017 sayılı kararının MÖHUK 60 ve devamı maddeleri ile New York Sözleşmesi uyarınca TENFİZİNE” yönelik HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 355.maddesi uyarınca KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2022 tarihli 2022/397 E. 2022/818 K. sayılı kararının, HMK’nın 353/1.b.2 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİS EDİLMESİNE, a-Davanın KABULÜ ile; Ukrayna Ticaret Odası Uluslararası Ticaret Tahkim Mahkemesi’nin 25/05/2018 tarihli, … sayılı kararının MÖHUK 60 ve devamı maddeleri ile New York Sözleşmesi uyarınca TENFİZİNE, 3-İlk Derece Mahkemesi giderleri yönünden; a-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 120,60 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, b-Davacı kendisine vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, c-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 343,50 TL gider avansı olmak üzere toplam 462,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, d-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine, 4-İstinaf giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının ve istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,b-İstinaf talebinin kabul sebebi nazara alınarak istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,c-Yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/03/2023